Sosyal Medya

Güncel

Kenan Alpay: İsimlerden önce vasıf ve işlevlere yoğunlaşarak mevcut problemleri aşabiliriz

Kenan Alpay - Yeni Akit



EÅŸyayı, olayları, geçmiÅŸi veya geleceÄŸi isimlendirme meselesi hayata bakış açımıza dair önemli bir pozisyon alıştır. Ä°simlendirme ve kavramsallaÅŸtırma hem durduÄŸumuz yeri imler hem de hayatın hangi yönde akması için irade gösterdiÄŸimizi aÅŸikâr kılar. Ä°sim ve kavramlar üzerinde sürüp gidiyor gibi gözüken mücadele çoÄŸu zaman inançtan, ideolojiden, iktisadi ve siyasi mücadeleden bağımsız deÄŸildir.

Siyasal mücadelenin bir boyutu da doÄŸal olarak isimler, kavramlar ve semboller alanında sürmektedir. Bu mücadelede insan fıtratına, toplumun örfüne, adalet duygusuna azami düzeyde ihtimam göstermek gerekiyor. Yoksa batıl ideolojilere eklemlenme, özgün duruÅŸu ve ümit veren idealleri kaybetmeye doÄŸru savrulma riski artar. Devlet sınıflarının toplumu Kemalist ideoloji etrafında terbiye etme zorbalıkları dolayısıyla Türkiye yıllarca bu savrulmayı, yıpranmayı yaÅŸadı. Bu savrulma ve yıpranma nihayete erdi, eriyor, inÅŸallah nihayete erecek filan derken hiç olmadık yerlerden arıza sinyalleri geliyor ne yazık ki.

Resmi Dil ve Resmi Ä°deoloji Putu

Dersim, NorÅŸin, Potomya, Pontus, Tillo derken Bitlis’ten gelen tuhaf ve tutarsız icraatlarla karşılaşıp, rahmet iklimi gölgeleniyor maalesef. Bu tuhaf ve tutarsız hikayenin özeti ÅŸöyle: Bitlis Belediye binasının üzerinde Türkçe ve Kürtçe ibarelerden Kürtçe olanı indirildi. Nedenini yeni seçilen Belediye BaÅŸkanı Nesrullah TanÄŸlay, “resmi dil Türkçedir, herkes biliyor” cümlesiyle izah etmiÅŸ. BaÅŸkan TanÄŸlay “büyütülecek bir konu deÄŸil, Yunanca yazmadık” diye de ilave etmiÅŸ. Kürtçe tabelayı indirme gerekçesi üzerine verilen beyanlar uzadıkça doÄŸal olarak saçmalama düzeyi de hızla level atlıyor. 

Nasıl bir alaka kurduysa BaÅŸkan TanÄŸlay, belediye binasına Türkçe’nin yanı sıra Kürtçe de yazan bir önceki dönemin DBP’li yönetimini ÅŸu cümlelerle hedef almış: “Onlar bizim kadar Kürt olamaz, bizim kadar Kürdü de savunamaz bizim kadar burada Kürtlere de hizmet edemez.” Kürtlük ölçümü ve yarışı ihdas olundu da bizler mi duymadık acaba? Temel hak ve özgürlüklere dair ÅŸunca senedir süren tartışmalar baÄŸlamında Kürt halkı Kürtçeyi nerede, nasıl ve ne kadar kullanabilir tartışmasının muhafazakar-demokrat bir yerel yönetici eliyle sürüklendiÄŸi ÅŸu bataklığa bakar mısınız? Resmi dile sadakati beyan ederken Yunancaya gönderme yapmalar filan derken ani manevra kabiliyetinin ne düzeyde olduÄŸu gösteren tam aksi istikamette hareketlerle karşılaÅŸma olasılığı her zaman yüksek olabiliyor elbette. 

Kürtçe tabelayı indirdikten sonra Bitlis Belediyesi baÅŸka bir kararını kamuoyuyla paylaÅŸtı. Bitlis’in giriÅŸlerinde Türkçe, Kürtçe ve Arapça “Bitlis’e HoÅŸgeldiniz” yazılı tabelaları da kaldıran Belediye bu kez yine aynı üç dille “Said Nursi’nin ÅŸehri Bitlis’e HoÅŸgeldiniz” tabelası konulacağını açıkladı. Ä°yi güzel de neden kamuoyundan yoÄŸun tepkiler geldikten sonra yapılıyor bu iÅŸler. Ä°nsana, topluma, tarihe dair hiç mi hesap kitap bilen adam yok orada? Birkaç gün içinde sadece hukuku, tarihi ve toplumu deÄŸil kendini dahi tekzip eden bu siyasal ÅŸaÅŸkınlık, bu idari yoksunluk dua edelim de benzer skandallara kapı aralayıp milletin sinir sistemini tahribe yönelmesinler.

Ä°smi DeÄŸiÅŸtiren Hakikati de DeÄŸiÅŸtirebilir mi?

Mecelle’de yer alan kaidelerden biri de “tebeddül-i esma ile hakaik tebeddül etmez” kaidesidir.  Yani isimlerin deÄŸiÅŸmesiyle gerçek deÄŸiÅŸmez. Osmanlı saltanatı yıkıldı ve yerine hakimiyet-i milliye ilkesinden hareketle cumhuriyet kuruldu. Evet, devletin adı cumhuriyet idi ancak niteliÄŸi ve iÅŸlevi Tek Parti ve Tek Adam’a dayalı despotik bir iÅŸleyiÅŸti. Cumhuriyet aydınlanma ve ilerleme adına birtakım isim ve sembollere savaÅŸ açarken birtakım sembol ve isimleri zorbaca yöntemler kullanarak tahkim etmeye yöneldi. Ä°sim deÄŸiÅŸti ancak hakikat deÄŸiÅŸmedi.  

27 Mayıs 1960’ta ihtilal yapıp, BaÅŸbakan Menderes, DışiÅŸleri Bakanı Zorlu ve Maliye Bakanı Polatkan’ı asarak idam eden Kemalist Cunta, paydaÅŸları Anayasa Hukuku hocalarıyla yeni bir anayasa ihdas ettiler. Özgürlükçü anayasanın temel vurgusu “laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” üzerine odaklanmıştı. Darbeci askerler ve iÅŸbirlikçisi anayasa hocaları, laikliÄŸi demokrasi ve sosyal vasıflarla mücehhez bir hukuk devletinin en baskın karakteri olarak güya süsleyip püsleyerek pazara sürdüler. Sonuç; cumhuriyeti koruma ve kollama vazifesi halka deÄŸil tedirgin genç subaylardan müteÅŸekkil TSK’ya aitti yine. Ä°ÅŸte bu laik, demokratik, sosyal hukuk devleti öÄŸretisi 1961 ve 1962’de Talat Aydemir’in başını çektiÄŸi iki darbe giriÅŸimi atlattı. 9 Mart ve 12 Mart adında iki ayrı cunta 1971’de darbeye soyundu. 12 Eylül ve 28 Åžubat’ı 27 Nisan e-muhtırası takip etti. 15 Temmuz Yurtta Sulh için halkı bombardıman etti... vs.

Çocuklarımıza güzel isimler vermek bir sorumluluk elbette. Peki, Alim isminde cahilerin, Cömert isminde cimrilerin, Salih isminde fasıkların, Zeki isminde ahmakların aramızda ıslık çalarak gezip dolaÅŸtıkları gerçeÄŸini görmezden mi geleceÄŸiz? ÇaÄŸdaÅŸlaÅŸma adına toplumu seküler ve sömürgeci Batı toplumlarının mukallidi kılmaya yönelik Kemalist siyaseti makul ve meÅŸru mu göreceÄŸiz? Aydınlanma ve ilerleme felsefesini modern bir puta dönüÅŸtüren, zorbalık ve cehaleti gizleyen çirkin bir maske olarak iÅŸ gören seküler despotizmin halkı nasıl da derin ve kronik bir yoksulluÄŸa, yoksunluÄŸa mahkum ettiÄŸini gayet iyi biliyoruz elbette.

Åžeker Bayramı deÄŸil Ramazan/Fıtır Bayramı (Iyd-ul Fıtır) olduÄŸuna yönelik düzeltmeler önemlidir ve yerindedir. Ancak Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı ve Ä°lahiyat Fakülteleri, Ä°slam’ın yanlış bilinen, yanlış veya eksik yaÅŸanan temel prensiplerini topluma anlatma ve örnekleme hususunda daha atak, daha cesur ve daha dakik olmalıdır. Üstelik bu görev sadece klasik hurafe, bid’at, israiliyat gibi alanlarla sınırlı olmayıp modern-seküler Kemalist veya liberal, sol-sosyalist veya pragmatist yaklaşımlara karşı da aynı hassasiyet gösterilmelidir. Mesela türbe ziyaretine iliÅŸkin tebliÄŸler sadece Evliya Türbeleri’nden ibaret olmamalı, Türkiye’nin en büyük, üstelik resmi ve mecburi istikameti olarak teamülleri oluÅŸturulan Anıtkabir ziyaretleri için de temel kaideler ve çerçeveler eksiksiz olarak, örnekler üzerinden hatırlatılmalıdır. Ä°simlerden önce vasıf ve iÅŸlevlere yoÄŸunlaÅŸarak mevcut problemleri aÅŸabiliriz çünkü.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.