Güncel
Abdurrahman Dilipak: Şeytana lanet okumaktan, Resulullaha salat getirmeye fırsat bulamıyoruz
Abdurrahman Dilipak - Yeni Akit
Bilderbergciler 30 Mayıs’tan 2 Haziran’a kadar Ä°sviçre’nin Montrö ÅŸehrinde toplanmışlardı. Koç ailesinden bir, Koç Üni’den ve ÖzyeÄŸin Üni.’den 3 akademisyen, CHP’den bir kiÅŸi çaÄŸrılmış.
KonuÅŸulan konuların başında, “Uluslararası düzenin yeniden inÅŸası için kalıcı sürdürülebilir stratejiler ve bir eylem planı” varmış. Tabii “AB’nin geleceÄŸi”ni de “Brexit”i de konuÅŸacaklardı. Hatta NATO ve Ä°srail’in geleceÄŸini de konuÅŸmuÅŸlardır. Bir diÄŸer konu baÅŸlığı, “Kapitalizmin geleceÄŸi ve yeni para politikası ve finansal sistemin inÅŸası” imiÅŸ. Bitcoin’i konuÅŸurken doların geleceÄŸini, LIBOR’u falan da konuÅŸmuÅŸ olmalılar. “Media’nın geleceÄŸi”, “Sosyal medianın geleceÄŸin dünyasının inÅŸasında etkin kullanımı ve yapay zeka” da bir baÅŸka konu baÅŸlığı idi. Rusya, Çin ile iliÅŸkiler de gündeme gelmiÅŸtir. Uzay savaÅŸları da gündeme gelmiÅŸtir, Terör de. Tabii neler konuÅŸuldu, nasıl bir görüÅŸ üzerinde uzlaÅŸtılar ve bu konuları hayata geçirmek için bundan sonra nasıl bir adım atacaklar bilmiyoruz. Bunlar Avrupa’daki Amerikan muhibleri!
Ha! Onlar bu toplantıyı yaptıklarından bir gün sonra Siyonistler Kudüs’te Mescid-i Aksa’ya baskın yaptılar. Yani ramazan bitmeden yaptılar yapacaklarını! Ardından Danimarka’da saldırılar oldu. “Ä°slamofobia” onların gündeminde yok! “Zenginin parası züÄŸürdün çenesini yorar” derler. Onları yaptıkları, yapacakları üzerine yorum yapacağımıza ve hayıflanacağımıza kendi sorumluluklarımız üzerine akıl üretsek daha iyi yapmaz mıyız.
GideceÄŸi yeri bilmeyen kaptana hiçbir rüzgâr fayda saÄŸlamaz. Ve karanlık aydınlığın yokluÄŸudur. Işık gelince karanlık yok olur. O zaman “Karanlığa küfretmeyi bırakıp, kalkıp bir mum yakalım”. Åžeytana lanet okumaktan, Resulullaha salat getirmeye fırsat bulamıyoruz.
Bu tür toplantılar ilk kez yapılmıyor. Bu kadar kalabalık toplantılarda karar da alınmaz. Daha dar kapsamda kimsenin haberi olmadan birçok toplantı oluyor. Bu toplantılardan sonra bölgede daha küçük ama daha alt seviyede kiÅŸilerin, iÅŸadamları ve gazetecilerin, STK temsilcilerinin de katıldıkları toplantılar da olur. Bu toplantılar yapıldı kızılca kıyamet kopacak da deÄŸil, bu toplantılar hiçbir deÄŸeri olmayan toplantılar da deÄŸil. Bu toplantıya katılan birtakım “modern hariciler”in gözünde sanki yeryüzü hakimlerinin huzuruna davet edilmiÅŸ, kendilerinin muhatap alınmış olmasının bile büyük bir deÄŸer taşıdığı gibi bir algı sözkonusu. “Buralarda bir karar alınır ve o ÅŸey olur” gibi hava uyandırılıyor. “Onlar plan yaptılar”sa Allah’ın da bir hükmü var. Åžeytanı veli ve vasi edinenlerin planları boÅŸa çıkmaya mahkûmdur. Onların gücü bizim cahilliÄŸimiz ve zaaflarımız kadar büyüktür.
Tamam, dikkat edelim. Koç ailesinden birinin çaÄŸrılmış olmasının ayrı bir anlamı var. Bu önemli. CHP’den birilerinin çaÄŸrılmış olması da önemli. Onların muhatapları aynı zamanda niyetlerini de ortaya koyuyor.
Eskiden bizden birileri de çaÄŸrılırdı, bu sene çağırmamışlar. ODTÜ ve BoÄŸaziçi’nden de çağırırlardı, bu sene Koç Üni. ve ÖzyeÄŸinÜni’den çağırmışlar. 126 davetli var. Düzenleme komitesinde 4 kiÅŸi var. Onlar da Fransız, ABD’li, Hollandalı ve Alman. 126 kiÅŸiden 5 Türk vatandaşını çıkarsanız hepsi Avrupalı. BaÅŸka Müslüman ya da Rus filan da yok. Hatta Balkanlar’dan bile fazla kimseyi almamışlar. Yahudi var ama Ä°srail adına katılan da yok. Bu ABD’nin “Yüzyılın projesi”nin konuÅŸulmadığı anlamına gelmiyor tabii. Kushner varsa Ä°srail’e gerek yok. En popüler isim Henry Kissinger, ABD DışiÅŸleri Bakanı Mike Pompeo, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve Kushner. Bir de ABD Savunma SekreterliÄŸinden James Baker.
Peki neden bizim böyle, politikacı, gazeteci, akademisyen, STK temsilcileri, iÅŸadamlarını bir araya getiren forumlarımız yok. Bakalım ASAM ve “Avrasya Barter” üzerinden D8 ülkelerinden baÅŸlayarak, belki önümüzdeki günlerde bu tür buluÅŸmalar için birtakım adımlar atılır. Ä°slam dünyası, Türk dünyası, Balkan-Kafkas, Afrika forumu neden olmasın? BaÄŸlayıcı kararların alındığı forumlarda her ÅŸey açık ve rahat bir ÅŸekilde konuÅŸulamıyor. Bu tür forumlar bir bakıma bir fikir fidanlığı oluyor. Aslında bunun farkına varmaya baÅŸladık. SDE’nin de bu yönde birtakım çalışmaları var. Bazı politikaları kendi aramızda tartıştıktan sonra iktidarlara sunmalıyız. Birbirimizin tecrübelerinden yararlanmalıyız. Birbirimizin korku ve umutlarını, beklentilerini ciddiye almalıyız. Ancak o zaman “efradına cami, aÄŸyarına mani” bir iÅŸ baÅŸarmış oluruz. Bu tür çabalar, istiÅŸare ve ÅŸûra anlamında süreç için katkı saÄŸlamış olur.
Mesela Davos’da böyle bir toplantı. Katılımcılar bir dayanışma içinde belli politikaları hayata geçirmek için güç birliÄŸi yapıyorlar. Birilerinin yanlışını eleÅŸtirirken, “La ilahe” dedikten sonra “Ä°llallah” derken, doÄŸrusunu, olması gerekeni bizim yapmamız, örneklememiz gerek.
Zaman cilalı adamlar çağı. Cilalı fikirler çağı! “AÄŸuyu altın tas içre sunuyorlar, bal da onun suç ortağı.” Agresif birini alıp, adeta sinirlerini söküp, uysal bir adama dönüÅŸtürüyorlar. Kime ne söyleyeceÄŸine danışmanları karar veriyor. Onun bir fikri yoktur artık. Muhatabının duymak istediÄŸi ÅŸeyi söyleyecektir. Berberi, terzisi iyi seçilecek. “Ye kürküm ye” devri ya. “Ä°mage maker”leri var. Ses mimik, jest, media desteÄŸi ile önce cinsiyetsizleÅŸtirecek, sonra onu zamanına ve zeminine göre yeniden yapılandıracak. Bunlar için deterjan mı pazarlıyor, politikacı mı, sanatçı mı ya da bir fikir mi, önemli deÄŸil. Yöntemleri aynı. Çalkala, köpürt! Sadece “star” üretilerek o “idol” hale getirilmiyor. Toplum da onun peÅŸine takılması için o da yeniden üretiliyor. PR diyorlar buna. Public Relation, yani Halka iliÅŸkiler, ya da Pazarlama! Pazarlanan her ÅŸey önce “meta”laÅŸtırılacak. Mesela misyonerler için din dedikleri ÅŸey bir “meta”dır. Saul de öyle yaptı, FETÖde öyle yapıyordu, PKK da öyle yapıyor. Siyaset pazarlamasında da mantık aynı. Buna ÅŸimdiler de sosyal siyaset planlaması diyorlar. O seçim sloganları, müzik, sloganlar, üretilen imajlar hep bu aklın ürünü olan ÅŸeyler. Gurur, kibir, meydan okuma! Bunu yapmayan kalmadı zaten. Alameti farikalar (Ayırt edici özellikler) kayboluyor. Unisex, cinsiyetsiz, yok aslında bir farkı, tek farkı adı olan, sanal aidiyet duygularının köpürtüldüÄŸü kampanyalar. “Men teÅŸebbehe” artık out! Åžu aday, ÅŸu partiden aday olamadığı için tam karşısındaki partiden aday olabiliyor. Åžu reklam ajansı, ÅŸu partinin kampanya iÅŸini alamadığı için karşı (firmanın), (afedersiniz) partinin reklam kampanyasını üstlenebiliyor. Yani anlayacağınız, parayı veren düdüÄŸü çalıyor. Durum bu. Åžikâyet etmeyi bırakıp çözüm üretelim. Ä°stikamet ve eylem, çözüm burada. Selâm ve dua ile.
Henüz yorum yapılmamış.