İzin dönemi olmadığı için çoğumuz Türkiye’ye gidemedik. Bayramın ilk günü de çalışıyoruz. Arkadaşlar fabrikada bayram namazı kılmak isteyince şeflerle görüşüp izin aldık. Kartonlara “falanca yerde falanca saatte bayram namazı kılacağız” diye yazıp Ford’un her yerine yapıştırdık.
Ancak diğer birim şefleri, “Bizimkiler de ister, işler aksar” diye itiraz edince, akşam bizim şefler namazı iptal etti. Sabah kapıda arkadaşlara haber verelim dedik ama Türkler işe değil de, düğüne gider gibi gelmişti. Herkes tıraş olmuş, kravat takmış, kokular sürünmüş...
Haberi verince herkes çok üzüldü. Mecbur bantların başına geçtik. O sırada Muzaffer Usta gitti bandı durdurdu. “Ne olacaksa olsun gidip namazı kılalım sonra düşünürüz” dedi. Toplanıp namazın kılınacağı yere gittik. Diğer birimlerden duyanlar da gelmişti. Bin kişiden fazla olduk.
Arif Akpınar adlı Karslı bir arkadaşımız vardı. Türkiye’de hocalık yapmıştı. Namazı o kıldırdı. Alman işçiler de geldi, bir kenardan bizi izlediler. Olayı duyunca yöneticiler de geldi. Yasağı bir kenara bırakıp merakla bizi izlediler. Namaz bitti, kucaklaşıp bayramlaştık.
Ustabaşımız August çok şaşırmıştı. Arif’i göstererek “Bakın büyük şef geliyor” dedi. “Akpınar şef mi oldu?” diye sorduk. “Şef de neymiş, adam yatın diyor, bin kişi aynı anda yatıyor, kalkın diyor hepsi kalkıyor. Ford’un şefi bin kişiyi yatırsın da görelim” deyince epey gülüştük.
Almancası iyi olan Adanalı Mustafa adlı arkadaşımızla bir tepsi tatlı ve çiçekle şefin kapısına dayandık. “Bu ne?” dedi. “Biz de adettir, bayramlarda tatlı ikram ederiz.” deyince şef çok keyiflendi.
Ertesi gün duvarlara bir ilan astılar. “İşyeri çalışma kurallarına aykırı davrandınız, bu suçtur. Bir daha tekrarlamayınız. Bu defalık göz ardı ediliyor” diye. İşi öyle tatlıya bağladık ki, sonraki bayramlarda bu kez kendileri bize yer gösterdi.
Kaynak: Diaspora Türk
TANRIKUT
Haziran 07, 2019 Cuma 16:08
Türk-İslâm şuuru... Belli ki bizi biz yapan ve tek yürek hâline getiren yegâne faktör. Yoksa nasıl bir araya gelirdi kendiliğinden, hiç bir baskı, zorlama, çıkar-menfaat hesabı olmadan bir mübârek Bayram sabahı bunca insan? Benim burada asıl ilgimi çeken, Alman yöneticilerin bu durum karşısında şaşkınlıkları! O Almanlar ki; belki de Dünyanın en çalışkan, en disiplinli en nasyonalist uluslarından biri. Muhtemelen ilk kez tanık oldukları seremoni idi. Sene 1973, henüz Kıbrıs Barış Harekâtı bile yapılmamış ve neredeyse aradan yarım asır geçmiş. Umarım devam ediyordur gurbet illerde yaşayan kardeşlerimiz arasında aynı "Millî Ruh"; zira bizim buralarda hayli zayıfladı son zamanlarda! Ya da ben karamsar oldum, kim bilir? ~TANRIKUT