Sosyal Medya

Çernobil'den önce yaşanan ve SSCB'nin 20 yıl sakladığı nükleer kaza: Kiştim felaketi

1986 yılında Çernobil nükleer santralinin 4 numaralı reaktörü patladığında herkes dünya tarihinin bu en büyük nükleer felaketinin bir eşi benzeri olmadığını düşündü.



Ancak Çernobil'den öncesi de vardı: Sovyetler BirliÄŸi'nin (SSCB) 20 yıl gizlediÄŸi KiÅŸtim nükleer faciası.
 
Eylül 1957'de Ural DaÄŸları'ndaki KiÅŸtim yakınlarında gizli tutulan Mayak nükleer yakıt tesisinde yaÅŸanan patlamada, dev bir radyoaktif bulut yüzlerce kilometre uzaÄŸa kadar yayıldı.
 
250 bine yakın insanı etkileyen patlama sonrası bazı bölgeler tahliye edildi.
 
Nükleer tesiste çalışan onlarca iÅŸçi ile çevredeki 200'den fazla kiÅŸi akut radyasyon sendromu nedeniyle yaÅŸamını yitirdi.
 
"Çernobil'de gece yarısı" kitabının yazarı ABD'li gazeteci Adam Higginbotham, "Sovyetler BirliÄŸi, o güne kadarki en büyük nükleer felaket olan KiÅŸtim'de, Çernobil'den farklı olarak sessiz kalabilmiÅŸti" diyor.
 
Harvard Üniversitesi Ukrayna AraÅŸtırma Enstitüsü'nün direktörü tarihçi Serhii Plokhii ise, KiÅŸtim'in Çernobil'den daha küçük çaplı bir facia olmakla beraber büyük bir nükleer kirliliÄŸe neden olduÄŸunu söylüyor.
 
"ÅžimÅŸek gibi bir ses duyduk, dev bulutu gördük"
29 Eylül 1957 tarihinde, Mayak nükleer tesisindeki mühendisler her zamanki gibi vardiyalarına baÅŸlamıştı. Herhangi bir günden farkı yok gibiydi.
 
Kimya mühendisi Anna Sharova, kazayla ilgili yıllar sonra yayınlanan bir belgeselde patlama günü yaÅŸananları ÅŸöyle anlatıyordu:
 
"ÖÄŸlen 13:00 ile 19:00 arası vardiyamız vardı. Laboratuvarda çalışıyorduk ve Pazar günü olduÄŸu için çok fazla iÅŸ yoktu.
 
"Aniden ÅŸimÅŸek gibi bir ses duyduk, camlar patladı, kapıların camları kırıldı. Dışarı baktığımızda dev bir bulut gördük."
 
 

 

Anna'nın duyduÄŸu patlamanın nedeni, yüksek yoÄŸunluklu nükleer atığın bulunduÄŸu tanklardan birindeki aşırı ısınmanın sonucuydu.
 
Ancak nükleer tesiste çalışanların yaÅŸananlarla ilgili soru sormasına izin verilmiyordu. Kimse kaza hakkında baÅŸkasına tek kelime edemiyordu.
 
Hiçbir bilgi duvarların ötesine geçemiyordu.
 
Sovyetlerin 'standart protokolü': Gizlilik
Tarihçi Serhii Plokhii, o dönem sessiz kalmanın "Sovyetler BirliÄŸi'nin standart protokolü" olduÄŸunu söylüyor.
 
Mayak'ın Sovyet askeri programının bir parçası olması, gizlilik baskısını artırıyordu.
 
Plokhii, "Atom bombalarının üretimi ile ordunun imal ettiÄŸi ve sivillerin kullanımı için üretilen reaktörlerin yapımı arasında yakın bir baÄŸlantı vardı" diyor.
 
Aynı zamanda ilk Sovyet nükleer bombasının üretildiÄŸi tesis olan Mayak'ın inÅŸası, 1946'da büyük bir gizlilik içinde baÅŸlatıldı.
 
Mayak'ta çalışacak iÅŸçilerin konaklaması için neredeyse bir ÅŸehir inÅŸa edildi. Ä°lk ismi Chelyabinsk-40 (Åžehir-40) olan ÅŸehre daha sonra Ozerks adı verildi ancak bu ÅŸehir SSCB haritalarında yer almadı.
 
1957'de nükleer reaktör patladığında kimse ne Mayak'tan ne de Ozerks'den haberdardı.
 
SSCB'nin bunu deÄŸiÅŸtirmeye de niyeti yoktu.
 
Ekim devriminin 40. yıldönümü yaklaşırken, tarihteki ilk yapay uydu Sputnik'in fırlatılmasının üzerinden günler geçmiÅŸti.
 
Yaşananları gizli tutmak en iyisiydi.
 
Yalnızca Sovyetler değil, ABD de yaşananlara sessiz kalıyordu.
 
Plokhii, "Amerikalılar patlamanın izlerine ve radyasyon kirliliÄŸinin bazı bulgularına ulaÅŸmalarına raÄŸmen hiçbir ÅŸey söylemediler çünkü kendileri de o sırada dev nükleer projelere hazırlanıyorlardı. Alarm zillerini çalmak istemediler" diyor.
 
Bu gizlilik 20 yıla yakın sürdü - ta ki bir Rus muhalif kazayla ilgili konuÅŸana kadar.
 
Sessizliği bozan bilim insanı
 

 

1950'li yılların sonunda yaptığı çalışmalarla Zhores Medvedev, uluslararası toplumu Ural DaÄŸları'ndaki ciddi nükleer kazalarla ilgili bilgilendiren ilk bilim insanıydı.
 
Biyokimyager ve tarihçi Medvedev, Eylül 2016'da BBC Witness programına kazayı anlatmıştı:
 
"Reaktörlerdeki ısının ölçülmesi için yeterli bir sistem yoktu. O sırada tanklardan birindeki regülasyon sistemi durdu ve ısı belli bir seviyeye ulaÅŸtığında, tank patladı.
 
"Patlamadan tam olarak kaç kiÅŸi etkilendi, kaç kiÅŸi öldü, bunlara iliÅŸkin sayılar hiç açıklanmadı."
 
Moskova'daki bir laboratuvarda nükleerle ilgili araÅŸtırma yapan Medvedev, bölgedeki nükleer kirliliÄŸi araÅŸtıran az sayıda Sovyet uzmandan biriydi. KiÅŸtim'de gerçekte ne yaÅŸandığını bilen dünyadaki az sayıda kiÅŸi arasındaydı.
 
 
Kronoloji: Nükleer kazalar
Mayak Nükleer Santrali, SSCB, 29 Eylül 1957
Windscale yangını, İngiltere, 7 Ekim 1957
Idaho Ulusal Laboratuvarı (INL) 3 Ocak 1961
Three Mile Island Nükleer Santrali, ABD, 29 Mart 1979
Çernobil Nükleer Santrali, SSCB, 26 Nisan 1986
Tomsk-7 (bugünkü adıyla Seversk), Rusya, 6 Nisan 1993
Tokaimura kazası, Japonya, 30 Eylül 1999
Mihama Nükleer Santrali, Japonya, 9 AÄŸustos 2004
FukuÅŸima Nükleer Santrali, Japonya, 11 Mart 2011
Marcoule nükleer kompleksi, Fransa, 12 Eylül 2011
Muhalif bilim insanı Medvedev daha sonra Ä°ngiltere'nin baÅŸkenti Londra'ya sürgüne gitti, yaklaşık 20 yıl sonra da 1976'da KiÅŸtim felaketinden bahsettiÄŸi bir makale yayımladı.
 
Ancak dönemin Ä°ngiltere Atom Enerjisi Kurumu BaÅŸkanı John Hill, makaledeki iddiaları reddetti. Avrupa ülkesi, nükleer enerjiyle ilgili olumsuz haberler yapılmasından hoÅŸnut deÄŸildi.
 
Medvedev ise geri adım atmadı ve KiÅŸtim'de yaÅŸananlarla ilgili daha fazla somut bilgiyi ortaya çıkarmak için çabaladı. Ä°nsanlara, hayvanlara ve bitkilere olan etkisini gösterebilecek daha fazla belge yayımladı.
 
1980'de yayınladığı "Ural'daki Nükleer Kazalar" kitabında, tüm bu bulguları derledi.
 
John Hill yanlışını kabul etmedi ama Çernobil felaketinden sonra ise nükleer endüstrisi eleÅŸtirilere daha açık oldu.
 
Medvedev Kasım 2018'de yaÅŸamını yitirmeden önce hep ÅŸunu savundu: Nükleer atık sorunu çözülene kadar, dünya nükleer enerji üretimine hazır olmayacak.
 
Günümüzde Mayak hâlâ Rusya'nın temel nükleer santrallerinden biri.
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.