"> " /> "/>
Sosyal Medya

Ahmet Davutoğlu konuştu: Benim yeni hâlden kastettiğim, bir iç muhasebeyle kendimize çeki düzen vermek

Eski Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Konya’da konuk olduğu TV programında siyasi tartışmalarla ilgili dikkat çekici değerlendirmeler yaptı. ‘’Diyanet’in Yenikapı’daki teravih namazı etkinliği’’ni neden eleştiriyor? Ramazan atmosferinde yapılan dini etkinlikler siyasete mi alet ediliyor? Dini değerler siyasi ve ekonomik çıkarlar uğruna kullanılıyor mu? Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hangi uyarıları yaptı?



Konya Dostları Platformu’nun dünkü iftarına katılan eski BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu, dinin siyasi ve ekonomik çıkar için kullanılmasına sert tepki gösterdi, ‘’Özellikle bugünlerde dinimizin siyasal ve ekonomik çıkar uÄŸruna hoyratça kullanılması kim tarafından yapılırsa yapılsın, biraz önce bahsettiÄŸim emanete asıl ihanet odur. Biz bu emanete sahip çıkacağız. Yılmayacağız’’ dedi.

DavutoÄŸlu, iftar sonrasında Kanal 42’de katıldığı TV programında Kerem Ä°ÅŸkan’ın sorularını yanıtladı, siyasi ve ekonomik gündeme iliÅŸkin dikkat çekici açıklamalar yaptı. DavutoÄŸlu, yeni parti çalışmalarıyla ilgili soruları da yanıtladı, ‘’Ya yeni bir hal ya da izmihlal’’ davetiyle yaptığı çıkışın ne anlama geldiÄŸini anlattı.

ÜLKEMÄ°ZÄ°N GENEL AHVALÄ° Ä°ÇÄ°N DE HEP BERABER KONUÅžMAMIZ Ä°STÄ°ÅžARE ETMEMÄ°Z GEREKEN ÅžEYLER OLUYOR

Ramazan boyunca dostlarla iftar buluşmaları yaptınız farklı şehirlerde.
Diyarbakır, Ulu Cami’nin birçok açıdan özel bir yeri var bende. Ulu Cami’nin içinde olduÄŸum anın özel bir etkisi oluyor. Kâbe-i Muazzama, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa, Diyarbakır Ulu Cami ve Bursa Ulu Cami. Ayrıca sosyal ortam olarak da etkilidir. En zor ÅŸartlarda da gittim Diyarbakır’a. Terörle mücadele devam ederken. Daha 2013 yılında gittim konferans verdim. Bütün o ÅŸartlarda Diyarbakır bizi hep muhabbetle kucakladı. Bir ÅŸeyi hissediyorsunuz. Bir ÅŸehri siz sevdiÄŸinizde o ÅŸehrin mensupları da sizi seviyor. Bu sevgiyi tarif etmek de mümkün olmuyor. Çok güzel geçti Diyarbakır. 12-14 saat kaldık ama iftarla sahur arası üç dört farklı mekanda ayrı sohbetler, iftar ayrı güzel… Sahur, sabah namazı, Ulu Cami, Hz. Süleyman Camii… Çok güzel bir ziyaretti Hamd olsun.

 

 

 

 

YENÄ°KAPI’DAKÄ° TERAVÄ°H GÜZEL AMA SÄ°YASÄ° BÄ°R ANLAM TAÅžIMASI RAMAZAN Ä°KLÄ°MÄ°NE AYKIRI

Yenikapı’daki teravih namazıyla beraber bazı tartışmalar baÅŸladı. Bu kadar çok dinin siyasetin içine girmesi hakkında ne düÅŸünüyorsunuz?
Ramazan bir iklimdir. O iklim, oruç tutanı tutmayanı, Müslümanı, gayrimüslimi kuÅŸatır. Osmanlı dönemi Ä°stanbul ramazanlarına, bizim çocukluÄŸumuzda dahi, Ä°stanbul’daki mahalle kültürüne baktığımızda, ramazanda gayrimüslimler de açıkta yemek yemez, ramazan ikliminden istifade ederler ve ramazan iklimine muayir bir çaba içine girmezlerdi. Dolayısıyla birleÅŸtirici bir motiftir ramazan. Herkesin bir ÅŸekilde hissiyab olduÄŸu bir iklim oluÅŸur. Tabi, ramazanın seçim öncesine geldiÄŸi dönemlerde bazen seçimin iklimiyle ramazan iklimi bir uyum içine giremiyor. Seçimin iklimi, bir taraf olmayı getiriyor. Ramazan iklimiyse tüm tarafları aÅŸarak muhabbet duymayı getiriyor. Ramazanın birleÅŸtirici olması gerekir. Ben prensip olarak görevlerim esnasında dini atmosferin içinde siyasi mesajlar vermeyi doÄŸru bulamadım. Bazen kaçamadığımız haller dışında cami içinde mümkün olduÄŸu kadar izin vermemek lazım. Orası ayrı bir mekan. Orada ola ki farklı siyasi görüÅŸlerden olanlar olur, sizinle aynı düÅŸünmeyenler olur, sizi sevmeyenler olur. Oraya gelenler Allah sevgisiyle geliyor. Bunlara özen göstermek gerektiÄŸi kanaatindeyim. Tabi teravihin açık bir alanda geniÅŸ katılımla kılınması güzel ama bunun siyasi bir anlam taşıması ramazanın bu iklimine aykırı olur. Bizim bu birleÅŸtirici iklimi korumamız hepimiz için önemli.

BUNU KİM YAPARSA YAPSIN DOĞRU DEĞİL

DoÄŸası gereÄŸi siyaset ayrıştırır, farklı görüÅŸler ortaya çıkar. DoÄŸası gereÄŸi de ramazan birleÅŸtirir. EÄŸer siyaseti tek tip yaparsanız siyasetin doÄŸasına aykırı olur. Her fikir olabilir siyasette. Ramazan da herkesin birleÅŸtiÄŸi bir atmosferi farklı siyasi görüÅŸlere göre deÄŸerlendirmeye kalkarsanız o da olmaz. Bunu kim yaparsa yapsın doÄŸru deÄŸil. Hangi parti yapmış olursa olsun. Hangimiz yapmış olursak olalım, doÄŸru deÄŸil. O birleÅŸtirici özünü, ramazan iklimini korumak lazım.

 

 

 

 

MEHMET GÖRMEZ, DÄ°YANET’TEN KENDÄ° Ä°RADESÄ°YLE AYRILMADI

Mehmet Görmez’le ilgili bazı polemikler oldu.
Ben Mehmet Görmez Hocamızı akademik hayattan da tanırım. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı’yken, DışiÅŸleri Bakanı olarak da birlikte çalıştık. Döneminin uzatılması benim BaÅŸbakanlığım dönemindeydi. Hatırlarsanız, bir karar alarak doÄŸrudan Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı’nı baÅŸbakanlığa baÄŸlamıştım. Bir bakana deÄŸil de BaÅŸbakanlığa çünkü Diyanet teÅŸkilatının bir bürokratik mekanizma gibi görülmemesi gerekir, herkesin saygı duyduÄŸu, baÄŸlı olduÄŸu BaÅŸbakanın da, CumhurbaÅŸkanının da bütün kurumların saygı duyması gereken bir makam o. Dolayısıyla, özellikle yurtdışında Türkiye’deki Ä°slami kültürün tanıtılmasında ve yurtdışındaki kardeÅŸlerimizin baÄŸları konusunda Mehmet Hocamızın çok büyük katkıları olmuÅŸtur. Ve görevden ayrılmak zorunda kaldığında diyeyim, kendi iradesiyle ayrılmadığını da ima etmiÅŸtir. O zaman da çok açık bir ifadeyle açıklama yapmıştım; Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlarının görev süresi dolmadan çok zaruri bir gerekçe yoksa, ayrılmasını da alınmasını hele hiç doÄŸru bulmadığımı da ifade ettim. Dolayısıyla Mehmet Görmez hocamızın bu konulardaki hassasiyetini gördüm. Hepimiz eleÅŸtiriye muhatap oluruz. Ä°lim adamları da, din adamları da eleÅŸtiriye muhatap olabilirler ama tabi belli bir edep adap içinde olmalı yoksa ilmi tartışmalarda mutlaka karşılıklı görüÅŸler ifade edilir ama nezaketi, nizahati korumak ÅŸartıyla.

HALKTAN KOPUÅžU, KÄ°BÄ°RÄ°N, GÖSTERİŞİN ARTMASINI 7 HAZÄ°RAN’DA GÖRMÜÅžTÜK

‘Ya yeni bir hal ya da izmihlal’ dediniz, bu yeni bir iÅŸaret mi?Biraz önce ramazanın muhasebe ayı olduÄŸunu söyledim. Dolayısıyla biz öyle dinamik bir hayat akışına inanırız ki, sürekli kendimizi sorgulama, kendimizi yenileme ihtiyacı içindeyizdir. 
Bugün de maalesef toplumumuzda yaÅŸanan geliÅŸmeler ve bu geliÅŸmeler etrafındaki tartışmalar göz önüne alındığında benim yeni hâlden kastettiÄŸim, bir iç muhasebeyle kendimize çeki düzen vermek ve toplumda, özellikle son dönemde yaygınlaÅŸan bazı algıları radikal ÅŸekilde deÄŸiÅŸtirecek adımlar atmak. 7 Haziran seçimlerinde hatırlarsanız Türkiye’de oy oranının düÅŸmesiyle ilgili araÅŸtırmalar yaptığımızda belli ÅŸeyler görmüÅŸtük. Mesela halktan kopma, biraz gösteriÅŸ, kibir, bunun artması, tevazudan kopuÅŸ…

 

 

 

 

YAYGINLAÅžMAKTA OLAN YOLSUZLUK ALGILARI VARDI, ADIMLAR ATTIK

Yolsuzluk algıları, yaygınlaÅŸmakta olan yolsuzluk algıları… O zaman baÅŸbakandım, genel baÅŸkandım… O zaman da arkadaÅŸlara söyledim; biz bu hâli deÄŸiÅŸtirmezsek, iktidar olabiliriz ama bu iktidarı ahlakla mecz edemeyiz, bu iktidarı gönül iktidarı hâlinde tutamayız. Fiili bir gücü elimizde tutarız ama halkın gönlünü kaybederiz. Nitekim, o zaman 1 Kasım seçimleri öncesi, genel kongremizde siyasi etik kurulu kurduk, bir takım adımlar attık ve halktaki bu algıyı nasıl deÄŸiÅŸtiririz diye yani bu tabiri kullanarak söylüyorum; yeni bir hâlle nasıl halleniriz diye çaba sarf ettik.

BU TAAHHÜTLE HALKIN KARÅžISINA ÇIKTIÄžIMIZDA ÇOK CÄ°DDÄ° BÄ°R OY PATLAMASI YAÅžADIK

Ve bu taahhütle halkın karşısına çıktığımızda çok ciddi bir oy patlaması yaÅŸadık. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde alınan en yüksek oyu aldı AK Partimiz. Åžimdi de eÄŸer ciddi bir siyasi eleÅŸtiri ihtiyacı varsa ki, herkes yapıyor. Bazı ÅŸu anda partide görevli olan arkadaÅŸlardan açık bir ÅŸekilde ‘tövbe istiÄŸfar’ ifadeleri sarf ediliyor. Dolayısıyla, herkes farkında ki bazı ÅŸeylerin deÄŸiÅŸmesi lazım. EÄŸer bu ÅŸeyler deÄŸiÅŸmezse halkın gönlündeki yerin deÄŸiÅŸeceÄŸinin bilinmesi lazım.

BENÄ°M YENÄ° HÂLDEN KAST ETTİĞİM, BÜTÜN BU DEĞİŞİMÄ° DOÄžRU OKUMAK, ADALETTEN AYRILMAMAK

Dolayısıyla benim yeni hâlden kast ettiÄŸim, bütün bu deÄŸiÅŸimi doÄŸru okumak, halkın rahatsız olduÄŸu ÅŸeyleri görmek, onları tekrar etmemek, adaletten ayrılmamak. Yolsuzluk algısına karşı net ve doÄŸru kararlar almak. Ehliyet ve liyakat esaslarına hürmet etmek. Kimin hangi alanda ehliyeti varsa o alanda görev alması. O anda o kiÅŸinin ihtiyacına göre deÄŸil. O makamın, o görevin gerekliliklerine göre davranmak lazım. Burada, son dönemde yapılan atamalar, tartışmalar etrafına bakıldığında, bir insan çok deÄŸerli olabilir ama o deÄŸeri hangi ihtisasındaysa orada deÄŸerlendirmek lazım.

Ä°NSANIN HAYATINI TANZÄ°M EDEN BÄ°R DEÄžERLER MANZUMESÄ°: BÄ°R YENÄ°LENMEYE Ä°HTÄ°YAÇ VAR

Åžimdi ciddi bir algı sıkıntısı yaÅŸanırken benim de kast ettiÄŸim; bu yeni hâli bir ÅŸekilde muhasebe edip yeni bir hâlle hâllenmek lazım. Ä°lmihal deriz deÄŸil mi? Yani insanın hayatını tanzim eden bir deÄŸerler manzumesi. Bu anlamda bir yenilenmeye ihtiyaç var. Bunu bundan sonra da dile getirmeye devam edeceÄŸim. Bir yenilenmeye ihtiyaç var. GerektiÄŸinde bir özeleÅŸtiriye ihtiyaç var.

YENÄ°LENME AK PARTÄ°’DE GERÇEKLEÅžMEZSE: BU YENÄ° HÂLÄ°N GEREKLÄ°LÄ°KLERÄ° NEYSE ONU YAPACAÄžIZ

Peki bu özeleÅŸtiri, yenilenme sizin de içinde olduÄŸunuz parti içinde gerçekleÅŸmezse Ahmet DavutoÄŸlu ne yapacak?
Biz bu yeni hâlin gereklilikleri neyse onu yapacağız. Åžu anda elimizden geldiÄŸi kadar, dilimizle ifade edebildiÄŸimiz kadar yapılması gerekenleri söyledik. 31 Mart seçimlerinden sonra bir müddet bekledim. O zaman YSK bir karar aldı; bir ÅŸekilde mazbatayı verdi. Bir tartışma belli aÅŸamada bittiÄŸi zaman bir açıklama yaptım. Bu yeni hâlin ana unsurlarını söyledim aslında. Sonra deÄŸiÅŸik vesilelerle de bunu gündeme getirdim.

 

 

 

 

BANA YÖNELTÄ°LEN NEZAKETSÄ°Z SUÇLAMALARA 3 YILDIR SESSÄ°ZDÄ°M ÇÜNKÜ…

Niye ÅŸimdi diye sorulduÄŸunda da; 3 yıldır ben partimize de ülkemize de zarar gelmesin, bir ÅŸekilde kimse bu eleÅŸtirileri istismar ederek bir sıkıntı doÄŸurmasın diye, bizden gelecek bu yeni hâlin unsurları diyebileceÄŸimiz meseleleri, bana karşı yöneltilen son derece haksız, son derece nezaketsiz suçlamalara benim partim sessiz kaldığı halde ben de sessiz kaldım. Zaten parti içinden de son derece haksız mülahazalara, benimle birlikte yan yana çalıştığım arkadaÅŸlarımdan kabul edilemez, olayların iç yüzünü bildiÄŸi halde kabul edilemez ÅŸeyler geldi. Ben bu sükûtu tercih ettim.

ŞU AN KONUŞMA VAKTİ VE BEN KONUŞMAYA DEVAM EDECEĞİM

Åžimdi önümüzde 4 yıl var. Seçimsiz geçmesi beklenen 4 yıl.  Åžu an konuÅŸma vakti ve ben konuÅŸmaya devam edeceÄŸim bu anlamda. Yolu gösterme, doÄŸruyu anlatma, olumlu ÅŸeylerde olumlu deme, mesela biraz önce basın sorduÄŸu zaman onu söyledim…

 

 

 

 

ADALET REFORMU DOÄžRUDUR, ÖNEMLÄ° BÄ°R KISMI BENÄ°M BAÅžBAKANLIÄžIM DÖNEMÄ°NDE DE AÇIKLANMIÅžTI

Sayın CumhurbaÅŸkanımızın adalet reformu doÄŸrudur. Bunun yapılması iyi ama bu reformu sadece bir reform söylemi olarak deÄŸil uygulamada göstermek lazım. Ben çok mutlu oldum. O reform ana stratejisinin önemli bir kısmı benim BaÅŸbakanlığım döneminde de açıklanmıştı. Åžimdi daha da geniÅŸletilerek, bazı yeni unsurlarla birlikte, yeniden gündeme getirilmesi doÄŸru olmuÅŸtur. Çünkü adalet algısıyla ilgili ciddi sıkıntılar var. Uzun tutukluluklara karşı olduÄŸumu baÅŸbakanken de ifade ettim. Tutuklu yargılamalara karşı olduÄŸumu BaÅŸbakanken de ifade ettim. Ben tutuklu yargılamayı, zorunlu bir hal olmadıkça, empati yapmak durumundayız. Sonunda beraat edebilecek olan birini hapishanede tutmanın, özgürlüÄŸünü kısıtlamanın hiçbir hak, hukuk, kul hakkı bakımından izah edilebilecek bir yanı yoktur. Åžu anda 10binlerce insan hapishanelerde bu haldeyse bir dönüp bakmamız lazım. Bu insanların eÅŸleri var, çocukları var, aileleri var, o ailenin çocuklarının o babaya, anneye ihtiyacı var. O zaman ne yapmak lazım? Yargı sürecini hızlandırmak lazım. Hızlandırırken de dikkatsiz davranmadan hızlandırmak lazım. Ve tutuklu yargılamalara, çok istisnai durumlar olmaksızın hani yargılamanın doÄŸası gereÄŸi ihtiyaç olan bir son vermek lazım. Nihayet bu reform stratejisinde bunlar ele alınıyor. Mesela bu sevindirici bir geliÅŸme. Bunda mutlaka teÅŸvik etmek gerekir ama yanlış bir ÅŸey gördüÄŸümüzde de konuÅŸmamız gerekir.

HER AN ZÄ°KRETMEKTENSE HZ. ÖMER’Ä°N ADALETÄ°NÄ° UYGULAMAK DOÄžRUDUR

‘Hz. Ömer devrinde onu eleÅŸtirenler Bizans casusu olarak deÄŸerlendirilmedi’ siz bu konuda ne düÅŸünüyorsunuz?
Hz. Ömer’in adaletini her gün her an zikretmektense Hz. Ömer’in adaletini uygulamak doÄŸrudur. Bin kere zikretmektense bir kere uygulamak doÄŸrudur. Adalet, zikredilerek konuÅŸularak saÄŸlanan bir ÅŸey deÄŸil uygulanarak saÄŸlanan bir ÅŸey. DoÄŸrudur, benim açıklamalardan sonra o kadar farklı yorumlar, tahmin edeceÄŸiniz belli çevreler yaptılar ki, peki Hz. Ömer’i kılıçla düzeltiriz diyen bir ashaptan bahsediyoruz. Kılıç da deÄŸil sadece sözle, kanaat beyan ettiÄŸinizde ÅŸu veya bu çevrenin casusu, bölücü, hain dediÄŸinizde insanlar konuÅŸamazlar. KonuÅŸamadıkları zaman da daha büyük bir sıkıntı çıkar. Onun için bugün konuÅŸmada onu zikrettim. Hz. Ömer, ganimetleriyle ilgili soru sorulduÄŸunda ve bir adaletsizlik olduÄŸu yüzüne söylendiÄŸinde, oÄŸlu Abdullah Bin Ömer izah etmek durumunda kalır malum ama kimse de ashabı dışarı çıkarken ‘nasıl Emir el Mü’min’i eleÅŸtirirsin’ diye sorguya çekmez. Burada muhtevaya bakmak ve cevap vermek gerekir. Öyle bir iklim oluÅŸtu ki en küçük eleÅŸtiri veya fikir beyanı bile hemen itham edilmeye baÅŸlandığı zaman bir toplum için en ürkütücü olan, düÅŸünmekten korktuÄŸu andır. KonuÅŸmaktan korktuÄŸu andır. Bunun olmaması lazım. 
Benim yeni hâlden kast ettiÄŸim bunları içeren bir ÅŸey. Ä°klimi deÄŸiÅŸtirmeliyiz. Kendi davranışlarımızı deÄŸiÅŸtirmeliyiz. DuruÅŸumuzu saÄŸlam bir zemine oturtmalıyız.

KONUÅžMAKTAN KORKMAYIN DERKEN KASTIM ÅžU

Siz hep vurguluyorsunuz ‘KonuÅŸmaktan korkmayın’ diye. Nasıl açılacak bu yol? 
KonuÅŸmaktan korkmayın derken kastım ÅŸu: Birincisi, otosansür yapmayalım. Yani bir toplumun başına gelebilecek en büyük felaket sansürse ondan daha büyüÄŸü otosansür. Öyle bir iklim oluÅŸur ki herkes kendisi, kendini sansür etmek zorunda hisseder. O zaman da tabiriyle ‘resmi görüÅŸ ile ÅŸahsi görüÅŸ’ ayrışmaya baÅŸlar. Kapalı kapılar ardında dile getirilenlerle, kamuoyunda söylenenler aynı olmamaya baÅŸladı mı orada bir huzursuzluk doÄŸma ihtimali… Ä°kincisi de ‘konuÅŸmaktan korkmayalım’ derken vermeye çalıştığım mesaj ÅŸu; mahallelerimizden çıkalım ve konuÅŸmaya baÅŸlayalım. Küçük topluluklar içine sıkışmayalım. Ä°stanbul’da Kadıköy’de bir mahalle var, bir de diyelim BaÄŸcılar’da bir mahalle var. Tamam, atmosfer farkı olur ama birbirleriyle iletiÅŸime geçmemesi konuÅŸmaması halinde iki ayrı dünyaya dönüÅŸmeye baÅŸlar ve kutuplaÅŸma artar. Haliyle, Åžimdi herkesin, hangi siyasi görüÅŸe sahip olursa olsun, hangi mezhebe, etnik kökene mensup olursa olsun mahallelerinden çıkmaktan ve konuÅŸmaktan korkmaması gerekir. ÇaÄŸrım bu. Bu olduÄŸu zaman eminim Türkiye’de birçok meseleler çok daha açık yüreklilikle konuÅŸulacak ve insanlar arasındaki bariyerler ortadan kalkacak.

BAZILARI BUGÜNLERDE BÄ°ZÄ°M NÄ°YETÄ°MÄ°ZÄ° SORGULUYOR VE HÜKÜMLER DE VERÄ°YORLAR

Ailenize kadar saldırılar, çok ciddi iftiralar oluyor ama hükümet kısa bir süre geçmeden sizin söylediklerinizden ‘reform paketi’ adı altında istifade ediyor. Ne düÅŸünüyorsunuz? 
KeÅŸke istifade ediliyorsa ben bundan mutlu olurum. Bazıları bugünlerde bizim niyetimizi sorguluyor ve niyet sorgulaması üzerinden hükümler de veriyorlar. Hatta iÅŸte ben açıklama yapıyorum, eÅŸimin konferansı iptal ediliyor. Bir yere gittiÄŸimizde, insanlar, eskiden muhabbetle karşılayanlar tedirgin karşılıyor. Åžimdi bu doÄŸru bir ÅŸey deÄŸil, ben aynı Ahmet DavutoÄŸlu’yum. BaÅŸbakan iken muhatap oldukları Ahmet DavutoÄŸlu’yla bugünkü Ahmet DavutoÄŸlu arasında bir fark yok. Bir makamda oturanla ilim adamı olarak fikir serdeden iki ÅŸahıs arasında da bir fark yok, ÅŸahsiyet deÄŸiÅŸtirmedim, kimlik deÄŸiÅŸtirmedim. O zaman peki bana dönük olarak tavır niye deÄŸiÅŸti? Suçum, partimizi ve ülkemizi zor duruma sokmamak ve bir ikilik ortaya çıkmasını engellemek için kimsenin terk etmeyeceÄŸi düÅŸünülen bir makamı terk etmiÅŸ olmak mı? Bunlar iÅŸte yeni hal diye, ÅŸahsileÅŸtirmeden söylüyorum, benim ÅŸahsiyetim deÄŸiÅŸmemiÅŸse, o zaman bu tavır deÄŸiÅŸikliÄŸinin muhataplarında bir deÄŸiÅŸiklik var demektir. Ama olumlu yönde bir adım atılıyorsa söylediÄŸimiz hususlarda, bundan sadece memnuniyet duyarız.

SAYIN CUMHURBAÅžKANIMIZA ANAYASA PAKETÄ°YLE Ä°LGÄ°LÄ° TEFERRUATLI BÄ°R METÄ°N VERDÄ°M VE ÅžU DEĞİŞİKLÄ°KLER YAPILIRSA Ä°LERÄ°DE ÅžU SIKINTILAR ÇIKMAZ DEDÄ°M

Ben Sayın CumhurbaÅŸkanımıza anayasa paketiyle ilgili çok teferruatlı bir metin verdim ve ÅŸu deÄŸiÅŸiklikler yapılırsa ileride ÅŸu sıkıntılar çıkmaz, aksi takdirde devlet mimarimiz bozulacak dedim, kendisine arz ettim 2,5 saat Meclise sunulduÄŸu zaman. Åžimdi aradan bir uygulama dönemine geçtikten sonra hepimizin tekrar bakması lazım. Ä°nsanız hata yapabiliriz, düzeltme yollarına bakmak lazım. Bugün ben devlet hayatının ne durumda olduÄŸunu görebilecek imkanlara sahibim, bürokrasi çok ciddi sıkıntı içinde, kıdem, hiyerarÅŸi ve iç iletiÅŸim bozulmuÅŸ durumda. Bu devletin dakika kaybetmeye tahammülü yokken, sistem belirsizliÄŸi sebebiyle, iÅŸleyiÅŸ belirsizliÄŸi sebebiyle haftalarını, aylarını kaybetmesi doÄŸru bir ÅŸey deÄŸil, dünyamız da deÄŸiÅŸiyor. Ben gözlüyorum, onun için ümidinizi kaybetmeyin, her ÅŸeyin kaybedilmesi halinde ikamesi olur ama ümidin olmaz diyorum, çünkü gençlerdeki ümitsizliÄŸi görüyorum. Bunu görmemek bir çözüm deÄŸil.

BÄ°R SUÇLU ARAMAK PEŞİNDE DEĞİLÄ°M… BÄ°R HÂL Ä°LE HÂLLENMEKTEN KAST ETTİĞİM TAM DA BU

Bizim iktidarımız döneminde yine yurt dışından Türkiye’ye gençlerin gelmeye ve bunun için biz bilim ataÅŸeleri kurduk, yurt dışındaki beyni Türkiye’ye aktarmaya ve Türkiye’ye gelmeye çalışıyordu. Åžimdi dışarı gitme çabası varsa bizim bunu görmemiz lazım. Buna gözümüzü kapatarak bu gençlere deva olamayız. Benim bu anlamda yüreÄŸim yanıyor. Bu gençlerin hepsi bizim için bir büyük imkan, bu milletin zihin kapasitesi. SorduÄŸumuz gençler eÄŸer bir an önce yurt dışına gideyim diye bir cevap veriyorsa, bütün anketlerde bu çıkıyorsa, o zaman oturup düÅŸünmemiz lazım bizim. Bir suçlu aramak peÅŸinde deÄŸilim, ama bir hâl ile hâllenmekten kast ettiÄŸim tam da bu. Biz bu gençlere ne bırakacağız? 
Oradan babamla atıfla aslında babamı kastettiÄŸim bütün babalarımız bir büyük hülyayla bizi yetiÅŸtirdiler, kendileri okumadılar bizi okuttular. Benim iki annem de ilkokula gitme imkanı bulmamıştı. Babam ilkokulu bitirdiÄŸinde çalışmak zorunda kalmıştı Ä°kinci Dünya Savaşı ÅŸartları içinde ve orada karşılaÅŸtıkları zorlukları biliyorsunuz hepimiz. Niye bu kadar itinayla bizim üzerimizde durdular? Hepimizin babası, annesi böyle. Benim kaygım, bizden sonraki gençlere biz o ümidi aşılayabilecek miyiz? Bunu tartışmamız ve konuÅŸmamız lazım, bunu da konuÅŸmaktan korkmamak lazım. Dolayısıyla eÄŸer olumlu adımlar atılırsa ben bundan sadece mutlu olurum, herhangi bir baÅŸka ÅŸeyin peÅŸinde deÄŸilim.

ESKÄ° SÄ°STEMÄ°N ÇARPIKLIÄžI YÜZÜNDEN YILLARCA OMUZ OMUZA VERDİĞİMÄ°Z CUMHURBAÅžKANIMIZLA YOLLARIMIZI AYIRMAK DURUMUNDA KALDIK

CumhurbaÅŸkanlığı hükümet sisteminin yürürlüÄŸe gireceÄŸi dönemde de birtakım ÅŸerhler koydunuz, CumhurbaÅŸkanını uyardınız. Bu haliyle nereye gidiyor Türkiye, endiÅŸeleriniz var mı?
Bunu derken ÅŸunun yanlış anlaşılmasını istemem: Eski sistemin doÄŸru olduÄŸunu söylemiyorum, hiçbir zaman söylemedim. Zaten eski sistemin çarpıklığı yüzünden yıllarca omuz omuza verdiÄŸimiz CumhurbaÅŸkanımızla yollarımızı ayırmak durumunda kaldık, çünkü o sistemin çarpıklığı CumhurbaÅŸkanı ile BaÅŸbakan iliÅŸkilerini bir çatışma iliÅŸkisini dönüÅŸtürüyordu.

BÄ°NALÄ° BEY Ä°LE Ä°LÄ°ÅžKÄ°SÄ° AYRI… BEN MÄ°LLETÄ°MÄ°N HUZURUNDA HESAP VERECEĞİM YERDE, O YETKÄ°YÄ° KULLANMAK Ä°STERÄ°M

Ama Binali Bey’le o çatışmayı yaÅŸamadı CumhurbaÅŸkanı.
Tabi o ayrı bir iliÅŸki, ben o konuda yorum yapmam. Ama ilkesel olarak ÅŸunu hayatımda benimsemiÅŸimdir: Rabbimin huzurunda, milletin huzurunda hesap vereceÄŸim yerde, o yetkiyi kullanmak isterim. Ha bu CumhurbaÅŸkanımızla aramızda bir ihtilaf konusu olduÄŸunda da oturur konuÅŸuruz. Ama bir yer geldiÄŸinde bunun, iÅŸte o zamanki tartışmaları biliyorsunuz, ÅŸeffaflık yasası, imar yasası, etik yasası bence bunlar siyaset yapmanın ana sebepleri. Ben bunları yapamadığım yerde bir çatışma sebebi olmaktansa çekilmeyi tercih ederim, ettim.

GERÄ°YE BAKMAYI UYGUN GÖRMEDÄ°M HÄ°ÇBÄ°R ZAMAN, AMA DOÄžRU YAPTIÄžIMA Ä°NANIYORUM

DoÄŸru muydu o zamanki kararınız? Åžu anda…
Ben iç huzuru duyuyorum. Bir sürü yorumlar yapıldı, ÅŸimdi o dosyayı tekrar açıp geriyi konuÅŸmak istemem, önüme bakmak isterim. Ama ÅŸunu göstermek için söylüyorum: Bu 12 Eylül Anayasası CumhurbaÅŸkanının hep asker olacağı düÅŸüncesiyle yetkileri onda toplayıp sorumluluÄŸu hep halkın seçtiÄŸi baÅŸbakana yüklemiÅŸti. Bu Sayın Özal döneminde Sayın Evren’le iliÅŸkide, daha sonra rahmetli Erbakan Hocamızla Sayın Demirel’in iliÅŸkisinde, Sayın Sezer’le rahmetli Ecevit’in, hep bunlar yaÅŸandı. Ha bizde bu dışarı çok yansımadı, çünkü buna zarar vermekten Allah ÅŸahit hep imtina ettim. Ama bir yer geliyor ki bir karar veriyoruz. O çarpık sistemi sürdüremezdik biz, onu demeye çalışıyorum, onun için bu konuya girdik, yoksa bu konuları çok gerekmedikçe kullanmak istemem, konuÅŸmak da istemem. Geriye bakmayı uygun görmedim hiçbir zaman, ama doÄŸru yaptığıma inanıyorum, bugün de iç huzurum var. 
Benim doÄŸrumun tek ölçüsü var, Peygamber Efendimizin kalbinize bir sorun, kalbiniz ona mutmainse orada bir ÅŸey vardır. Kalbinizi huzursuz eden ÅŸeyden korkun, çünkü o kalp yanılmaz. Allah insan fıtratında böyle bir ÅŸey vermiÅŸ. Onun için de hep söylerim, en güçlü kiÅŸi kendisiyle barışık olandır, daha çok malı, mülkü, daha çok iktidarı olan deÄŸil, kendinle barışıksan…

ÇARPIK BÄ°R Ä°STEMDÄ°, DEĞİŞMESÄ° LAZIMDI. AMA DEĞİŞMESÄ° Ä°KÄ° YÖNDE OLABÄ°LÄ°RDÄ°

Bu anlamda onu tartışmıyorum geriye dönük. Çarpık bir istemdi, deÄŸiÅŸmesi lazımdı. Ama deÄŸiÅŸmesi iki yönde olabilirdi; ya parlamenter sisteme dönüp bütün yetkileri baÅŸbakanda toplamak ve hesabı baÅŸbakandan sormak, cumhurbaÅŸkanını sembolik yapmak ya da baÅŸkanlık sistemine geçmek, ama pür baÅŸkanlık sistemi, yani karma bir sistem deÄŸil. Pür baÅŸkanlık sisteminin esası da kuvvetler ayrılığı prensibidir.

3 YILDIR BENÄ°MLE PROGRAM YAPACAK CESARETÄ° GÖSTEREN BÄ°R TELEVÄ°ZYON KANALI ÇIKMADI

Bunları ben hep Sayın CumhurbaÅŸkanımıza o zaman da arz etmeye çalıştım, kamuoyuna da paylaÅŸmaya çalıştım ama 3 yıldır sizin kanal dışında benimle program yapacak cesareti gösteren bir televizyon kanalı çıkmadı; yani bunu ifade edeyim. Bazıları ÅŸunu söylüyor: Niye bunları kamuoyuyla paylaÅŸmadın? Hani Oxford vardı okumadık mı diye bir söz vardır, biz imkanımız oldu da paylaÅŸamadık mı? Ama elimden geldiÄŸi kadar bunları paylaÅŸtım. 
Åžimdi bütün bu tecrübe yaÅŸandıktan sonra, bütün yetkililerimizin, hepimizin soÄŸukkanlı bir ÅŸekilde deÄŸerlendirmesi lazım, yaptığımız çaÄŸrı bu. Bu devletin eÄŸer kilometre taÅŸları, bina taÅŸları, sütunları tekrar inÅŸa ediliyorsa, burada tecrübenin, burada devlet birikiminin ve oradan gelen büyük devlet tecrübesinin iyi bir ÅŸekilde deÄŸerlendirilmesi lazım. Bu, yapılan her ÅŸey yanlıştı anlamına gelmiyor, doÄŸru adımlar da atıldı. DediÄŸim gibi, yetkinin tek elde toplanması doÄŸrudur hiç ÅŸüphesiz. Ama ben o zaman da ifade ettim, cumhurbaÅŸkanı yardımcısının mutlaka seçimle gelmesi lazım devletin başına geçeceÄŸi için gelmesi lazım, yani halkın rızasını almamış birinin devletin başında bir saniye durması –ben bunu Sayın CumhurbaÅŸkanımıza da arz etmiÅŸtim- doÄŸru bulmam.

 

 

 

 

YASAMANIN MUTLAKA GÜÇLENDÄ°RÄ°LMESÄ° LAZIM

Ve birçok unsur, iÅŸte yasamanın mutlaka güçlendirilmesi lazım… Mesela son devlet mimarisi oluÅŸumunda bunu da açık yüreklilikle paylaÅŸtım, ulaÅŸabildiÄŸim arkadaÅŸlara ulaÅŸmaya çalıştım, müsteÅŸarlıkların kaldırılması doÄŸru deÄŸildi. Bu bizim modern dönemdeki, yani Tanzimat’tan bu yana gelen bir devlet sürekliliÄŸi içindeydi, baÅŸka yapılar, çerçeveler oluÅŸturabilirdi. Yani hem pratik, hem de sistemin doÄŸası gereÄŸi artık bir deÄŸerlendirme yapacak biraz tecrübemiz oldu 1 yıl içinde. Sayın CumhurbaÅŸkanımızın, ilgili birimlerin bu deÄŸerlendirmeleri saÄŸlıklı bir ÅŸekilde yapması devletin bundan sonra alacağı seyir bakımından önemli.

YENÄ° SÄ°STEM, SÄ°YASET VE DEVLET ARASINDAKÄ° Ä°RTÄ°BATI ZAYIFLATAN SONUÇLAR DA DOÄžURDU

Ve bu sistemin bir baÅŸka önemli ÅŸeyi de göz önüne almamız gereken, siyaset ve devlet arasındaki irtibatı zayıflatan sonuçlar da doÄŸurdu. Hani bakanların teknokrat nitelikli mi, siyasi nitelikli mi olması net belli deÄŸil. Bunun doÄŸurduÄŸu siyasetin toplumdan devlete kanal oluÅŸturan siyaset kanallarında bir tıkanma gözlendiÄŸi bir vaka. Bütün bunları, sitemi saÄŸlıklı bir ÅŸekilde deÄŸerlendirmek lazım.

15 SAYFALIK AÇIKLAMAMI YAPARKEN HER KELÄ°MESÄ°NE ÖZEN GÖSTERDÄ°M

Meselemiz, onun için söylüyorum, meselemiz bir ÅŸeyi yıpratıcı anlamda eleÅŸtirmek olmamalı, yapıcı olarak tekliflerimizi gündeme getirmeliyiz. Ben açıklamamı yaparken de, o 15 sayfalık açıklamayı, her satırını, her cümlesini kalem aldığımda, her kelimeyi yazarken aman kimsenin kalbini kırmayayım, kimseye zarar vermeyeyim, partimize, Hükümetimize zarar vermeyeyim diye özen gösterdim. Ama her ÅŸeyi severim, hakikati her ÅŸeyden daha çok severim, hakikati söylemek gerektiÄŸinde de zihnimize bariyer koymamızı uygun görmem.

Efendim, siyasetin gündeminde seçim var, siyaset seçimle yatıp kalkıyor, vatandaşın gündeminde de geçim var, ekonomi malum. Nasıl bir ekonomi deÄŸerlendirmesi yaparsınız? 
Åžimdi tabi ekonomik krizlerin doÄŸasına iyi bakmak lazım, biz nasıl bir krizle karşı karşıyayız ÅŸimdi? Mesela 2008-2009’daki kriz. 2001’deki kriz, 94’teki kriz, hatta dünya krizleri itibarıyla 1929’daki dünya kriziyle 2008’deki farklıydı, her birinin bir ÅŸeyi var.

 

 

 

 

EKONOMÄ°K KRÄ°Z, DÜNYA Ä°LE Ä°LGÄ°LÄ° DEĞİL BÄ°ZÄ°MLE Ä°LGÄ°LÄ° BÄ°R KRÄ°Z

2008-2009 krizi, dünyadaki krizin bize yansımasıydı. Dolayısıyla da bütün dünyada genel bir türbülans yaÅŸandığı için alacağınız tedbirler, çözümler o genel türbülansın doÄŸasıyla uyumlu olmak durumunda. Åžimdi ise dünyada böyle bir büyük ekonomik kriz yok. Aksine bizimle aynı ölçüde olan, aynı ölçekte görülen ve aynı potada deÄŸerlendirilen Brezilya gibi, Güney Afrika gibi, Hindistan gibi ülkelerin, Rusya gibi ülkelerin paralarının deÄŸer kayıplarıyla bizimkini karşılaÅŸtırdığımızda arada muazzam bir fark var, faizleri karşılaÅŸtırdığımızda muazzam bir fark var, enflasyonu karşılaÅŸtırdığımızda muazzam bir fark var, bütün bunlarda biz negatif ayrışmışız.
Bu, ÅŸu demektir: Bu kriz bizime ilgili bir kriz, yani bizim ele almamız gereken bir kriz, dış müdahale veya dış etki yok anlamında söylemiyorum. Her zaman dünya ekonomisi içinde seyrediyorsanız, ekonominizi kapatmamışsanız dış etki hep olur, ama bu dış etkiyi geçmiÅŸte iyi yönettiÄŸimiz için 2008-2009 krizini aÅŸabilmiÅŸtik. Åžimdi ise ben bunun salt bir ekonomik kriz olduÄŸu kanaatinde deÄŸilim, ekonomik boyutu var, ama esas itibarıyla bu krize yaklaşım biçimi, yöntemi, yönetimi ile ilgili bir mesele var.

KRÄ°ZÄ° YÖNETMEK Ä°ÇÄ°N, ÖNCE KRÄ°ZÄ°N VARLIÄžINI KABUL ETMEK LAZIM

Yönetilebiliyor mu kriz?
Åžimdi krizi yönetmek için, önce krizin varlığını kabul etmek lazım, uzun bir süre varlığını ret ettik. Yani bir hastayı tedavi etmenin en önceki ÅŸartı, hastanın hasta olduÄŸunu kabul etmesi, hasta vakasını, realitesini kabul etmekle ilgili bir durum. Önce bir müddet bunun yok olduÄŸunu düÅŸündük, krizin olmadığını, sonra krize konvansiyonel olmayan yöntemlerle müdahale etmeye çalıştık, yani kısa, konjonktürel tanzim satışlar da dahil olmak üzere baÅŸka mekanizmalar. Ä°stihdam ÅŸartı getiriyoruz, ama zaten ÅŸirket ayakta zor duruyorsa, ÅŸirketin ayakta durmasını saÄŸlayarak istihdamı teÅŸvik etmek lazım. Kurallar koyduÄŸunuz zaman o kurallar piyasanın iç dokusuyla uyuÅŸmadığı zaman daha da yoÄŸun bir krize dönüÅŸebiliyor. 
Bir de ÅŸu boyutu var: Ekonomi boÅŸlukta hareket etmez. Ülke içinde ekonomi yönetimi… Mesela 1 Kasım’dan sonra biz 3 ay içinde çok ciddi bütçe harcamaları gerektiren vaatler yapmıştık, hepsini yerine getirdik. Asgari ücret Cumhuriyet tarihinde bir seferde en fazla arttı yüzde 30. Onu ÅŸöyle düÅŸünün: O gün yüzde 5, yüzde 6 enflasyon vardı, enflasyonun 5 misli asgari ücret arttı. Genel beklenti enflasyonun artacağı yönündeydi; niye artmadı? Çünkü ekonominin rasyonalitesi içinde öyle tedbirler aldık ki, enflasyon düÅŸtü hatta, yani Ocak ayında yüzde 7’ler civarındayken 6,5’a, 6’ya doÄŸru gerilemeye baÅŸladı Mayıs ayında. Neden? Çünkü ekonominin bir doÄŸası var. Bütçe açıkları artmadı; neden? Çünkü o arada baÅŸka yerden tasarruf ettik.

EKONOMÄ° BÄ°R BOÅžLUKTA SEYRETMÄ°YOR, HER POLÄ°TÄ°KANIZIN EKONOMÄ°NÄ°N BÄ°R YERÄ°NE YANSIMASI OLUYOR

Bunu ÅŸunun için zikrediyorum: Ekonomi bir boÅŸlukta seyretmiyor, her politikanızın ekonominin bir yerine yansıması oluyor. Bu baÄŸlamda ekonominin ülke içinde boÅŸlukta seyretmemesinin önemli iki göstergesi de, demokratik hukuk devleti kuralları, hukuk devletini iÅŸlemesi ve siyasi istikrar. Bir ülkede her sene neredeyse seçim yaparsanız, aynı hükümet ve aynı CumhurbaÅŸkanı, ÅŸimdi yok ama aynı baÅŸbakan devam etse dahi, o seçim o ülkede bir beklenti ÅŸeyi doÄŸurur ve insanlar yatırım bekletirler. Türkiye son 4 yıl içinde 4 seçim yaÅŸadı, bir de 15 Temmuz gibi hani bir darbe teÅŸebbüsü yaÅŸadı, bir de uluslararası konjonktürden gelen dalgalanmaları yaÅŸadı. Åžimdi burada hukuk devleti kurallarının iÅŸlemesi çok önemli, mülkiyet hakkının korunması çok önemli, insanların yaptığı tasarrufun deÄŸer kaybetmeyeceÄŸini bilmeleri önemli, yani güven duyması önemli. Türkiye’deki ÅŸu anki ekonominin temel eksikliÄŸi, krizin en önemli boyutu, psikolojik boyutu. O güveni veremezseniz tüketiciye, üreticiye, yatırımcıya, ne tedbir alırsanız alın, kim gelirse gelsin bir deÄŸiÅŸim olamaz, güven vereceksiniz. Bu güvende ÅŸu his; bir siyasi istikrara güven, bir de yönetim biçiminiz itibarıyla ekonominin kurallarına uyacağınıza dair bir güven hissi.

 

 

 

 

GEÇEN SENE HUKUKÄ° DAVA GÄ°BÄ° GÖZÜKEN BRUNSON DAVASININ EKONOMÄ°YE ETKÄ°LERÄ° OLDU

Bir de, uluslararası konjonktürün bir ÅŸeyidir ekonomi, yani uluslararası konjonktür içinde seyreder. Biz kapalı bir ekonomi deÄŸiliz, Özal’dan beri konvertibiliteye geçildi, bütün ÅŸeyden beri dünyaya entegre bir ekonomiyiz. Dolayısıyla aldığınız her kararın ekonomiyi etkileyeceÄŸimizin farkında olması lazım. Åžimdi S-400 kararının ÅŸu veya bu ekonomiye etkisi, yani bir güvenlik kararı deÄŸil sadece o, ekonomik sonuçları da olacak, bunun yönetimini önceden öngörüp yapmak lazım. Geçen sene hukuki dava gibi gözüken Brunson davasının ekonomiye etkileri oldu. Geçen Ankara’daki konuÅŸmamda da söyledim, beni çok yaraladı o karar. Niye? O kadar iddialı suçlamalarla muhatapsa kiÅŸi, kim olursa olsun bırakılmamalıydı. Bizim hukuk sistemine bizim güvenimizin olması lazım. Yok ÅŸey idiyse, yani ortada bir suç yok, bırakılacak idiyse de, kim olursa olsun, ister rahip, ister Hıristiyan, ister Müslüman, adalet herkes için geçerli. RetoriÄŸi çok yükseltip uluslararası bir gerilim yaÅŸadıktan sonra bıraktığınız zaman, hem o gerilimin bedeli olan ekonomik faturayı ödüyorsunuz, hem de hukuk düzeniniz itibar kaybediyor. Bunu hani örnek olay olarak söylüyorum.

ULUSLARARASI Ä°LÄ°ÅžKÄ°LERDE ARTIK HERKES HERKESÄ° ETKÄ°LÄ°YOR

Uluslararası iliÅŸkilerde artık herkes her ÅŸeyi etkiliyor, herkes herkesi etkiliyor, her olay her süreci etkiliyor. Ve bunu salt komplo vari ÅŸeylerin içinde de deÄŸerlendiremeyiz. Olabilir, Türkiye aleyhine faaliyet yapanlar ilk defa çıkmadı ki, her zaman oldu. Bizim ekonomimizin iyi seyrettiÄŸi dönemlerde, yani düÅŸünün “one minute” olayında Sayın CumhurbaÅŸkanımızın haklı çıkışı esnasında Türkiye’nin tavrından rahatsız olanlar olmadı mı? Oldular. Ekonomiye baltalamak istemediler mi? Ä°stediler muhtemelen. Niye tutmadı? Çünkü o gün ekonomik yönetimi, o gün dış politika yönetimi birbiriyle birlikte bu krizi yönetebildi. Orada hem dış politika, hem ekonomi krizi birlikte yönetildi. Mesela niye biz -DışiÅŸleri Bakanıydım ben o sırada- vize muafiyeti açılımlarına girdik? Onlarca ülkeyle vize muafiyeti elde ettik. Niye serbest ticaret anlaÅŸmalarını yaydık? Niye hükümetler arası toplantılar yaptık, yüksek düzey stratejik iÅŸ birliÄŸi konseyleri? Çünkü baktık ki daralan ekonomiyi açmanın ancak çevre ülkelerden baÅŸlayarak yeni alanlar açmakla olacak. Åžimdi bunların hepsi birbiriyle iliÅŸkili dolayısıyla. 
Bugün de ekonomiden çıkışın sihirli bir reçetesini bana soracak olursanız, ilk adım güven uyandırmak.

GÜVENÄ° UYANDIRMAK Ä°ÇÄ°N DE RASYONEL EKONOMÄ° POLÄ°TÄ°KALARI TAKÄ°P ETMEK LAZIM

Siz tam o sırada, onu soracağım, bütün konuÅŸmalarınızda özellikle son dönemde ona çok vurgu yapıyorsunuz, güvenlik ve demokrasiye vurgu yapıyorsunuz. Çıkış yolumuz bu mu?
Güvenlikle güveni ayırt ediyorum, tabi güven ayrı bir ÅŸey. Güvenlik hani fiili güvenlik anlamında, ama güven psikolojik bir ÅŸey. Güvenlik güven de getirir ama, güven ayrıca önemli. Yani ekonomide ÅŸu anda ilk belki de saÄŸlanması gereken ÅŸey güven duymak, güveni tekrar uyandırmak. Güveni uyandırmak için de rasyonel ekonomi politikaları takip etmek lazım, non-konvansiyonel ekonomik politikalarla güven uyandırmak zordur. Bazen konvansiyonel olmayan ekonomik politikalar gerektirir, ama o noktasaldır. 2009 krizinde bazen Türkiye böyle Merkez Bankasının çok beklenmedik hamleleri oldu ve krizi yönetmede çok ciddi baÅŸarı saÄŸladı o. Ama genel olarak ekonominin kurallarına ve hukuk kurallarına uygun yönetildiÄŸi intibaının, güvenin uyanması lazım.

Güvenlik ise bunu hep vurguluyorum, akademik hayatta da vurguladım, Stratejik Derinlik kitabında da üzerinde durdum, yumuÅŸak güç-sert güç dengesiyle özgürlük-güvenlik dengesini doÄŸru kurmak lazım. O anlamda insanoÄŸlunun iki temel arayışıdır bu, hem özgürlüÄŸü ister, hem güvenliÄŸi ister.

BÄ°ZÄ°M DEVLET HAYATIYLA AÄ°LE HAYATINI AYIRT ETMEMÄ°Z, HEM AÄ°LEMÄ°ZÄ°, HEM DEVLETÄ°MÄ°ZÄ° KORUYAN BÄ°R ÅžEY

Bir anlamda bu ekonomiyi buraya da bağlayabilir miyiz? Manifestonuzda da vardı, akrabaların devletle ilişkileri, mesafe kayboldu dediniz, bu mesafenin tekrar sağlanması lazım, liyakat, akrabaların atamaları, şunlar-bunlar.
Åžimdi bazı ÅŸeyler teamüldür, kuvvetli teamülleri olan toplumlar kural koymaya bile gerek kalmadan herkes hisseder ÅŸu doÄŸru, ÅŸu yanlış diye. Ben devlet bürokrasinin rasyonel iÅŸleyiÅŸinde akrabaların ast-üst iliÅŸkileri içinde görev almalarını doÄŸru görmemiÅŸimdir ve bu teamül olarak da vardır. Yani birçok geçmiÅŸ, bazen siyasi olarak farklı düÅŸündüÄŸümüz kiÅŸilerle ilgili bile, ne bileyim rahmetli Ä°smet Ä°nönü, Erdal Ä°nönü’yle bir kez profesör olarak da ÅŸey yapmıştım, devlet hayatına ailesini sokmamakta özen gösteren liderler hep oldu. Yani bizim devlet hayatıyla aile hayatını ayırt etmemiz, hem ailemizi, hem devletimizi koruyan bir ÅŸeydir.

Türkiye’de maalesef Sayın CumhurbaÅŸkanımızın 2012’de ailesine yönelik o saldırılar ve haksız ithamlar da son derece yanlıştı. Devlet hayatı dolayısıyla aileyi kim hedef alırsa en büyük siyasi ahlaksız yapmış olur. Onun için ben yaptığım bir açıklama sebebiyle, kendi başına hayatını sürdüren ve BaÅŸbakanken dahi mesleÄŸini icra etmiÅŸ olan ve hiçbir zaman devlet iÅŸiyle ÅŸey olmayan eÅŸimin konferansının iptal edilmesi yaraladı. Åžimdi…

Sare Hanım üzüldü mü?
Yok, yani üzüldü diyor. Åžuna üzülüyorsunuz: Yani bu olmayacak bir ÅŸey, olmaması gereken bir ÅŸey. O siyasi konuÅŸma deÄŸil, tıbbi bir ÅŸey. Hadi siyasi konuÅŸma olsa yasak mıdır? Yani mesleÄŸiyle ilgili bir konu. Onu söylemek için söylemiyorum.
Onun için iyi anlıyorum siyasilerin aile hayatlarına yönelik her tür müdahale, her tür olumsuzluk yanlıştır, ama bu aileyi zedeler.
Bir teamül geliÅŸtirmemiz lazım, siyasilerin aileleri eleÅŸtiri konusu yapılmamalı…

Ve devletten uzak mı durmalı?
Ä°kinci bununla birlikte ÅŸey de, devlet ve aile hayatı ayrılmalı. Bu bir teamül oluÅŸursa, bakın kural ayrı bir ÅŸey, teamül oluÅŸursa hem aile korunur, hem devlet korunur. Bizim yapmamız gereken bu. Bunu da gene açıklamada zikrettiÄŸim orada, devlet görevleri dolayısıyla aile eleÅŸtirilmemeli, aile iliÅŸkileri de devlete yansıtılmamalı. Ama her vatandaşın kendisine özgü tabi vatandaÅŸlık hakları var, onu kullanmak ayrı bir ÅŸey. Bunu da demokratik ilkelerle bu teamüllerin bir dengeye kavuÅŸması lazım, yoksa mücadele baÅŸka bir alana doÄŸru gider, hoÅŸ bir ÅŸey olmaz.

Bazı isimler son dönemde…
Bu sadece bir aileye ÅŸey deÄŸil, genel olarak söylüyorum, yani her kademede geçerli olacak bir ÅŸey bu. Herkes Türkiye Cumhuriyeti…

Genel kural olması lazım. 
Tabi tabi. Ben 4 meslek erbabının muhataplarına bakışında herhangi bir ayrım gözettiÄŸinde mesleÄŸini yapamayacağını veya doÄŸru yapacağına inanırım. Hocayım, öÄŸretim üyesiyim, öÄŸretmenlik yaptım, sınıfımda oturanlar arasında birini diÄŸerine tercih ettiÄŸim anda hocalığın meÅŸruiyeti biter, hepsi talebedir. Müslüman olabilir, Gayrimüslim olabilir, Türk olabilir, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilir, olmayabilir, ÅŸu olabilir, bu olabilir, inanır, inanmaz hepsi benim için öÄŸrencidir.
Ä°kincisi, hekim hasta iliÅŸkisi. Önüne gelen hastanın dinine, ÅŸeyine bakmaz. 
Üçüncüsü, hakim davalı iliÅŸkisi. Gelen onun için adalet perisinin gözü baÄŸlıdır görmez, görmemesi lazım.
Dördüncüsü de devlet adamıyla vatandaÅŸ. Devlet adamı vatandaşına baktı mı hepsini kendi oÄŸlu, hepsini kendi kızı gençlerse, kendi kardeÅŸi ve aile ferdi gibi görmesi ve eÅŸit görmesi o devletin saÄŸlığı bakımından önemlidir.

CUMHURBAÅžKANI Ä°LE Ä°STÄ°ÅžARE Ä°ÇÄ°N Ä°LLA BÄ°R KURUL OLMASI GEREKTİĞİNÄ° DÜÅžÜNMEM

Bu süreç içerisinde CumhurbaÅŸkanıyla iliÅŸkileriniz nasıl, bazı isimler Yüksek Ä°stiÅŸare CumhurbaÅŸkanlığı Yüksek Ä°stiÅŸare Kurulu üyesi olarak atandığını duyuyoruz Bülent Arınç’ın size de geldi mi böyle bir teklif?
Åžimdi Sayın CumhurbaÅŸkanımızla iliÅŸkimizin bir insani boyutu var, ben buna hep özen gösterdim. Sayın CumhurbaÅŸkanımıza bütün bunlardan önce Pınarhisar’da da ziyaret ettiÄŸim dönemde daha öncesine kadar giden bir hukukumuz var ben onu korurum ve herkes de ÅŸahit ki bunu korurum. Bana yönelik olarak yapılan bütün haksız ithamlara raÄŸmen bu hukuka özen gösterdim. Hatta bunlardan bir makamdan da sorumlu tutmak anlamında söylemiyorum, ama bu insani iliÅŸkimizi de her zaman sürdürürüz. Ä°ÅŸte önemli günlerde ararız, konuÅŸuruz ve ne zaman kendileri de bilir ne zaman beni bir istiÅŸareye çağırmışlarsa veya bir ÅŸey talep etmiÅŸlerse o baÄŸlamda iki elim kanda olsa bunu yapmışımdır. BaÅŸdanışmanken de ondan önce de DışiÅŸleri Bakanıyken de BaÅŸbakanken de Sayın CumhurbaÅŸkanıma zihnimde ne varsa söylemiÅŸimdir. Bugün de beni bir istiÅŸare için çağırırsa zaten çerçevesini açıklamamda zikrettiÄŸim hususları kendisine arz etmekten, kendisiyle paylaÅŸmaktan bir vazife görürüm bunu, ama bunun için bir kurul olması gerektiÄŸini de düÅŸünmem. Yani bu olmaksızın da biz iliÅŸkilerimizi her zaman illa ve mutlaka tanımlanmış bir prosedürel, protokoler bir iliÅŸki.

Biraz daha açarsak herhangi bir makam teklifini kabul etmem mi diyorsunuz?
Yok böyle bir ÅŸey söz konusu deÄŸil ÅŸu anda böyle bir teklif gelmiÅŸ De hani kabul ederim, etmem anlamında deÄŸil, ama buna bunun doÄŸal buna da ihtiyaç olmadan bu iliÅŸkinin olduÄŸu kanaatindeyim. BaÅŸbakanlığı bıraktığımda AK Parti Milletvekiliyken bulunduÄŸum konum gereÄŸi, parti disiplini gereÄŸi bütün itirazlarımı, düÅŸüncelerimi fırsat buldukça Sayın CumhurbaÅŸkanımıza sözlü ve yazılı aktardım. Ve orada da hiç kalbimi tuttuÄŸum ÅŸey yani zihnimde tuttuÄŸumu gizlemedim bu benim ilim ahlakıma da aykırı. Milletvekili görevim bitip partide delege bile olma vasfım olmadığı bir dönemden bahsediyoruz, yani ÅŸu anda sadece üyeyim, delege bile son genel kongrede delege de deÄŸildim.

Delege de değil nasıl oluyor bu?
Onu bana sormamanız lazım.
Partinin Genel Başkanlığını yaptınız.
Evet, ama delege deÄŸildim evet.
Sonra delege deÄŸilsiniz.
Bu dönemde de yine partimize ÅŸey olmasın düÅŸüncesiyle herhangi bir olumsuzluk olmasın düÅŸüncesiyle kanaatlerimi muhafaza etmeyi uygun gördüm hani. Fakat ÅŸimdi artık önümüzde seçimlerin bittiÄŸi bir yeni dönem var. DoÄŸru adımları atılması halinde Türkiye raya girer. Yanlışlıklar devam ederse hepimizin hayatı, bizim hayat önemli deÄŸil, biz artık belli bir yere gelmiÅŸiz hayattan bu anlamda bir hırsımız olamaz. Ama bundan bizden sonra gelecek nesilleri düÅŸünmek zorundayız. Çocuklarımıza, torunlarımıza nasıl bir Türkiye bırakacağımızı düÅŸünmek zorundayız. Dolayısıyla, bundan sonra düÅŸüncelerimi ifade etmekten kaçınmayı doÄŸru bulmam ve istiÅŸaremi de kamuoyu önünde yaptım. Yani ne yapılması gerektiÄŸini dışarıdan biz gözle deÄŸil, içeriden bir dille kamuoyunda o uzun geldi bazı arkadaÅŸlara belki geniÅŸ anlamda öyle tenkitler ÅŸeyler geldi, ama kapsamlı bir istiÅŸare yaptım, ÅŸimdi de yapıyorum, her konuÅŸmada aslında bir istiÅŸare boyutu var.

 

 

 

 

BUNDAN SONRA NE YAPACAÄžIM: MÄ°LLETE BORCUM VAR. ÖMRÜM OLDUKÇA ÖDEMEYE DEVAM EDECEĞİM

Son soru olarak onu sorayım, bundan sonra ne yapacak Ahmet DavutoÄŸlu herkes onu merak ediyordu, ama siz o sorunun cevabını da bu cümlenin içerisinde verdiniz, bundan sonra konuÅŸacağız diyorsunuz.
Evet, benim hiç terk etmediÄŸim, yapmakta hep süreklilik arz eden ÅŸeyler var okumak, yazmak bu benim hayatımın bir parçası yazıyorum. Ä°ÅŸte BaÅŸbakanlıktan sonra 5 kitabım Türkçe çıktı, Ä°ngilizce 2 kitabım yayın sürecine girdi o benim hayat ÅŸeyim. Hani hep söylüyorum DışiÅŸleri Bakanı olduÄŸumda önemli ölçüde, ama BaÅŸbakan olduÄŸumda derinden anladım Osmanlı sultanlarının, vezirlerinin niye bir zanaat sahibi olduklarını. Sultan Abdülhamid’in marangozluÄŸu, Kanuni Sultan Süleyman’ın kuyumcu üstadı olması, orada dinlenirsiniz. O benim hayat tarzım o devam ediyor, ama onun dışında ben bu topluma bir borcum var benim. Biz bu bürokrat bir ÅŸekilde uyardığım zaman ÅŸöyle demiÅŸti, hani bir davranışı dolayısıyla, efendim ben çok hizmet ettim devlete dedi, bir dakika dedim orada dur. Bu devlet bize borçlu deÄŸil, biz millete borçluyuz, ben bu millete borçluyum. DoÄŸduÄŸumda borçlu doÄŸmuÅŸtum, haklarım vardı ama borçlu doÄŸmuÅŸtum ölürken de borçlu gideceÄŸiz belki o borcu ne kadar kapatabilirsek o benim için bir doÄŸru bir miras olur. Bu milletten alacaklı gören kendisini alacaklı gören birinin ben ilim yapmasını da, siyaset yapmasını da doÄŸru görmem, o zaman o hep almaya bakar, biz borçluyuz. Bundan sonra ne yapacağım sorusu bunda gizli borcumu ödemeye devam edeceÄŸim. Ne kadar ödeyebilirim? Allah ne ömür verir, ne gösterir, nerede verir onu bilemem. Ama borç ödemesine devam edeceÄŸim, millete borcumu ödemeye devam edeceÄŸim. Hangi kapasitede olursa olsun, hangi konuda olursa olsun hangi yolla olursa olsun o borcu ödeyeceÄŸim.

2 Yorum

  1. Serdar

    Haziran 07, 2019 Cuma 16:26

    Hoca, sen gel İstanbul da Ak parti için oy iste. O zaman samimiyetin ve dava aşkın onaylansın. Bu seçim anca birlikte kazanılır

  2. Gül

    Haziran 07, 2019 Cuma 08:10

    Güzel

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.