Güncel
Ekolojik dengenin bozulması felaketleri beraberinde getiriyor
Doğanın, insan faaliyetleri yüzünden gün geçtikçe daha fazla zarar görmesi tüm canlıların yaşamı için ciddi tehdit oluşturuyor. Çevrenin kirlenmesi, ekosistemin dengesini bozarak küresel ısınmaya yol açıyor.
Sanayi devriminden bu yana fosil yakıtların kullanımındaki artış, insanlığın çevreye verdiÄŸi zararların başında geliyor. Fosil yakıt kullanımıyla atmosfere salınan sera gazı yoÄŸunluÄŸunun giderek artması, gezenin daha fazla ısınmasına neden olurken, küresel sıcaklık artışı da canlı türleri için oldukça tehlike arz eden iklim deÄŸiÅŸikliÄŸini beraberinde getiriyor.
Küresel sıcaklığın artmasında emisyon salımının büyük rol oynadığını ortaya koyan uzmanlar, fosil yakıtlara yapılan yatırımın devam etmesi durumunda 2030-2052 yıllarında küresel sıcaklık artışının 1,5-2 dereceye ulaÅŸacağı tahmininde bulunuyor.
Uzmanlar, dünyada sıcaklık artışının 2 dereceye ulaÅŸması halinde eriyen buzulların deniz seviyesini yükselteceÄŸini, kıtaların bir kısmının sular altında kalacağını, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin ciddi ölçüde etkileneceÄŸini öngörüyor.
Sektörel anlamda karbon salınımında ise en büyük pay enerji sektörüyle endüstriyel aktivitelerden kaynaklanıyor. Küresel karbon salınımında enerji sektörü yaklaşık yüzde 26 ile ön sırada yer alırken, endüstriyel faaliyetlerin oranı yüzde 20, ormancılık yüzde 17, ulaşım sektörü yüzde 14, tarım aktiviteleri ise yüzde 13 paya sahip.
Bunların yanı sıra toprak, hava ve gürültü kirliliÄŸi, doÄŸanın tahrip edilmesi ve çarpık kentleÅŸme gibi insanlığın çevreye verdiÄŸi diÄŸer zararların hızla artması da canlı türlerinin nesli açısından ciddi riskler ortaya çıkarıyor.
VERÄ°MLÄ° TOPRAKLAR DA YOK OLUYOR
Gıda ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oynayan topraklar, yanlış tarımsal uygulamalar, endüstriyel ve evsel atıkların kullanımı gibi nedenlerden ötürü gün geçtikçe daha fazla kirlenirken, bu kirlilik hem toprak ekosisteminin zarar görmesine hem de iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine neden oluyor.
BirleÅŸmiÅŸ Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) ortaya koyduÄŸu veriler, yeryüzündeki toprakların yaklaşık 3'te 1'inin bozulmuÅŸ olduÄŸuna iÅŸaret ediyor. Bu da toprakların korunması konusunda yeterince önlem alınmadığını gösteriyor.
Gıdaların yüzde 95'inin topraktan geldiÄŸini ortaya koyan veriler, nüfus artışı ve toprağın bozulması nedeniyle 2050'de kiÅŸi başına küresel ekilebilir ve üretken alan miktarının, 1960'taki seviyenin 4'te 1'i olacağına dikkati çekiyor.
BM Çevre Programına baÄŸlı BM Biyolojik ÇeÅŸitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Konulu Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformunun (IPBES) hazırladığı raporda, toprağın altında bulunan karbon miktarının atmosferdekinin üç katı olduÄŸu belirtildi. Erozyon ve yanlış tarım uygulamaları nedeniyle bu karbonun atmosfere salındığı kaydedilen raporda, erozyonun 3,2 milyar kiÅŸiyi etkilediÄŸi bilgisine yer verildi.
Dünyada genelinde yapılan araÅŸtırmalar, erozyonun en fazla görüldüÄŸü bölgelerin Hindistan, Çin, Sahra Altı Afrika ve Güney Amerika olduÄŸunu ortaya koyuyor.
Ä°KLÄ°M DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜCADELE Ä°ÇÄ°N NELER YAPMALI?
Uzmanlar, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle mücadele için bireysel önlemlerin yanı sıra karar alıcıların köklü eylem planları üzerinde çalışması gerektiÄŸi görüÅŸünü paylaşıyor.
Bireyler, daha fazla yerel yetiÅŸtirilmiÅŸ sebze ve meyveler yemek, enerji tasarrufu yapmak ve bir yere araba yerine bisikletle veya özellikle kısa mesafelere yürüyerek gitmek gibi tercihlerle üzerine düÅŸen sorumluluÄŸu yerine getirebilir.
Ä°ÅŸletmeler, sektörler ve toplumların da bu konuda harekete geçme sorumluluÄŸunu bulunuyor.
Öte yandan, karar alıcıların sera ve metan gazlarının salınımına neden olan petrol ve kömür gibi fosil yakıtların yerine rüzgar ve güneÅŸ enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih etmesi iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle mücadelede oldukça önem arz ediyor.
Henüz yorum yapılmamış.