Güncel
Yüzünde gölge olmayan bilge lider: Aliya İzetbegoviç
Merhum gazeteci ve yazar Akif Emre'nin çok yerinde nitelemesi ile nurlu gönlünü yüzünde taşıyan Aliya İzetbegoviç, halkından ve uluslararası kamuoyundan sakladığı hiçbir cürmü olmayan, ömrünün sonuna kadar da Bosna üzerine düşen gölgeleri aydınlatmanın fikri ve siyasi kavgasını verecek, yüzü gölgesiz bir liderdi.
İBRAHİM REŞİD
Merhum, gazeteci-yazar Akif Emre, duvarları kurÅŸun izleri ile delik-deÅŸik, haziresindeki fesli-sarıklı mezar taÅŸları ÅŸenaatle parçalanmış, savaÅŸ gazisi, Saray Bosna Gazi Hüsrev Bey Camii avlusunda, menÅŸura töreni için bekliyordu. Bosna-Hersek reîsülulemâsının yemin töreni olan menÅŸura, Akif Emre ile beraber, geçirdikleri savaşın hüznü ile haklı mücadelelerinin gururu yüzlerine sinmiÅŸ olan Bosnalı Müslümanları da bu cami avlusunda toplamıştı. Biraz sonra avludan içeri vakit namazına gelen bir mümin sadeliÄŸinde Aliya Ä°zetbegoviç girdi. Avluda bekleyenleri saran heyecan dalgası içinde, Akif Emre, Aliya'nın aydınlık simasına hayranlıkla baktı ve ÅŸöyle mırıldandı: "Bu çehrede gölge yok."
Akif Emre'nin çok yerinde nitelemesi ile nurlu gönlünü yüzünde taşıyan, halkından ve uluslararası kamuoyundan sakladığı hiçbir cürmü olmayan Aliya, yüzü gölgesiz bir liderdi. O, ömrünün sonuna kadar da Bosna üzerine düÅŸen gölgeleri aydınlatmanın fikri ve siyasi kavgasını verecekti.
Aliya Ä°zetbegoviç, Bosnalı Müslümanlar için her anlamda lider bir isimdi.
Aliya Ä°zetbegoviç, 8 AÄŸustos 1925'te, Bosna-Hersek'in kuzeybatısında yer alan, bugün ismi Bosanski Samac olan Aziziye'de, Bosna ve Sava nehirlerini gören bir evde dünyaya geldi. Ailesi buraya Belgrad'dan göç etmiÅŸti. Aziziye'nin yöneticisi olan baba tarafından dedesi Aliya, bir Osmanlı askeri olarak bulunduÄŸu Ä°stanbul'da, Sıdıka isminde Üsküdarlı Türk bir hanımla evlenmiÅŸti. Bu evliliÄŸin çocuÄŸu olan babası Mustafa Bey tüccarlıkla geçimini saÄŸlıyordu. Aliya'nın üzerinde samimi dindarlığı ile etki bırakan annesi Hiba ise, çocuklarının terbiyesiyle ciddiyetle alakadar olan bir hanımefendiydi. Aliya'nın, babası ile annesinin evliliÄŸinden dört, onun daha önce baÅŸka bir hanımla yaptığı evlilikten de iki kardeÅŸi vardı.
Ä°zetbegoviç ailesi, Aliya iki yaşındayken, Hırvatların baskısı ve baba Mustafa Bey'in iflası nedeniyle Saray-Bosna'ya göç etti. Ä°lk dini eÄŸitimini ailesinden alan Aliya, resmi okul hayatından önce bir yıl Kur'an kursuna gitti ve annesinin teÅŸvikiyle düzenli olarak namaza baÅŸladı. Bir pir-i fani devlet baÅŸkanıyken, bugünlerini, özellikle de sabah namazlarında güzel sesli, yaÅŸlı bir hoca efendinin okuduÄŸu Rahman Suresi'nin üzerinde bıraktığı tesiri, hasretle yad edecekti.
Aliya Ä°zetbegoviç (Ortada), annesi Hiba Hanım, babası Mustafa Bey ve ailenin diÄŸer üyeleriyle birlikte.
Aliya, 1935 yılında, o senelerde meÅŸhur olan ve orada okumanın bir ayrıcalık sayıldığı Saraybosna Alman Ä°lk Erkek Lisesi'nde eÄŸitimine baÅŸladı. 15 yaşında komünist propaganda ile ilk dini tereddütlerini yaÅŸayan Ä°zetbegoviç, bir-iki yıllık git-gelin ardından miras alınmış deÄŸil, sınanmış ve inÅŸa edilmiÅŸ sapasaÄŸlam bir Ä°slam anlayışıyla, bu tereddütlerinden sıyrıldı. 16 yaşında, liseli ve üniversiteli gençlerin Yugoslavya içinde yükselen faÅŸizm ve komünizme karşı Müslüman BoÅŸnak kimliklerini korumak için kurdukları Mladi Müslümani hareketine katılan Aliya, burada okuduÄŸu çeÅŸitli Ä°slami eserlerle entelektüel alt yapısını saÄŸlamlaÅŸtırdı. Bundan sonra Mladi Müslümani Aliya'nın, Aliya da Mladi Müslümani'nin kaderinde önemli bir pay sahibi olacaktı.
Bugünlerde lise öÄŸrencisi Aliya ile Mladi Müslümani üyesi arkadaÅŸları, Miljaçka nehri kenarında oturuyor, bir zamanlar Hindistan'dan Ä°spanya'ya kadar uzanan Ä°slam Medeniyeti'ni yeniden canlandırmanın hayallerini kuruyordu.
Ä°zetbegoviç ile arkadaÅŸları, kendi aralarında bir hareket olan Mladi Müslümani'yi resmen onaylatmak ve dernekleÅŸtirmek için harekete geçtiklerinde karşılarına ciddi bir problem çıktı. Ä°kinci Dünya Savaşı çerçevesinde Naziler, kendi saflarında savaÅŸa katılmayı reddeden Yugoslavya'yı, önce 6 Mayıs 1941'de baÅŸkent Belgrad'ı ağır bir ÅŸekilde bombalayarak ve daha sonra diÄŸer mihver devletlerin askerleriyle beraber karadan iÅŸgal ederek cezalandırdı.
Patlak veren savaÅŸla Mladi Müslümani'nin resmiyeti, bir daha gündeme gelmeyecek ÅŸekilde rafa kalktı. Hareket bundan sonra faaliyetlerini, gayrı resmi olarak savaÅŸ maÄŸdurlarına yardım, gençlerin eÄŸitimi ve hanımların dayanışması üzerine yoÄŸunlaÅŸtırdı. Aliya da Müslümanların iyiliÄŸini düÅŸünen hiçbir grubun olmadığı bu savaÅŸta, asker kaçağı olarak Ä°gman dağında dul, yetim ve gazilerle ilgilenerek, Mladi Müslümani'nin faaliyetlerine katkıda bulundu.
Aliya Ä°zetbegoviç, Mladi Müslümani teÅŸkilatına çok genç yaÅŸta girmiÅŸti.
SavaÅŸ esnasında Bergson, Kant gibi batılı meÅŸhur filozofların yazdığı temel metinleri okuyan Aliya, ileride eÅŸi olacak Halida isminde Hersekli bir kızla da bu yıllarla tanıştı. Müttefik devletlerden Ä°ngiliz hava kuvvetlerinin, mihver Macaristan'ı bombalamak için, Saray-Bosna üzerinden uçtuÄŸu saatlerde halkı sığınaklara toplamak için çalan sirenler, Halida ve Aliya'nın genç aşıklara mahsus bir cesaretle rahatça görüÅŸmelerini saÄŸlıyordu. Çalan sirenler kuÅŸkusuz Saraybosna içinde yalnızca bu iki genci sevindirmekteydi.
Aliya 1943 yılında Liseden mezun olduÄŸunda savaşın en ÅŸiddetli yılları yaÅŸanıyordu. Yugoslavya'yı iÅŸgal eden Naziler, bugünkü Hırvatistan, Bosna-Hersek ve Slovenya topraklarında faÅŸizm yanlısı UstaÅŸa Devleti'nin kurulmasına göz yummuÅŸtu. UstaÅŸalar, iÅŸgal sonrası Ä°ngiltere'ye kaçan Yugoslav Kralı'nı tekrar baÅŸa geçirme amacındaki Sırp Çetnik kuvvetler ve Tito yönetimindeki Komünist partizanlar ile Yugoslavya içerisinde bir iç savaÅŸ verdi.
BoÅŸnak Müslümanların bir kısmı UstaÅŸaları, bir kısmı Tito'yu, çok küçük bir kısmı da Çetnikleri destekledi. Büyük BoÅŸnak çoÄŸunluÄŸun tarafsız kaldığı bu savaÅŸta bolca tecrübe edinme imkânı bulan Aliya, savaÅŸan gruplar ve savaÅŸa teÅŸkilatsız ve silahsız yakalanan Müslümanların durumlarını süzgeçten geçirerek tahlil etti. Tüm bu tecrübe ve gözlemler, onun ilerleyen yıllarda çok iÅŸine yarayacaktı.
Josip Broz Tito, Yugoslavya'yı, uzun yıllar boyunca diktatörlükle yönetecekti.
Müttefik devletlerin desteÄŸini alan Tito, Yugoslavya'yı Nazi iÅŸgalinden kurtararak, 1945 yılında Saraybosna'ya girdi. Savaşın bitimi ile gücü elinde tutan Tito yönetimindeki komünistler, ÅŸiddetli bir muhalif sindirme hareketine baÅŸladı. UstaÅŸalar ve Çetnikler kamplarda toplanarak yargılandı ve birçok insan bu yargılamalar sonucu kurÅŸuna dizildi. Muhalif sindirme hareketi bir süre sonra Mladi Müslümani'ye de sıçradı. Hareket savaÅŸ boyunca tarafsız olmasına raÄŸmen komünistler tarafından tehlike olarak deÄŸerlendirildi.
Yeni yönetim tarafından asker olarak silah altına alınan Aliya Ä°zzetbegovic, 1946 yılında daha önce yaptığı bir konuÅŸma nedeniyle on dört arkadaşıyla beraber gözaltına alındı ve üç yıl hapisle cezalandırıldı. Bu grup, Mladi Müslümani içerisinden hapis cezası alan ilk gruptu. Hapsinin ilk aylarında yeni Yugoslavya yönetiminin kamu binası inÅŸaatlarında çalışan Aliya, daha sonra Macaristan sınırında bir aÄŸaç kesme kampına sevk edildi. Burada öÄŸrendiÄŸi aÄŸaç kesim iÅŸlerini sevecek ve madden sıkıştıkça, sık sık bu zanaatına baÅŸvuracaktı.
Genç Aliya, daha önce yaptığı bir konuÅŸma sebebiyle 1946 yılında tutuklandı ve 3 yıl hapse mahkum edildi.
1949 yılında cezası biten Ä°zetbegoviç, tahliye olduktan sonra üniversiteye baÅŸladı. Hukuk okumak istediÄŸi halde, aile büyüklerinin baskısı ve Yugoslavya'nın ÅŸartları nedeniyle Fenni Ziraat fakültesine yazıldı. Aynı yıl, hapishanede mektuplaÅŸarak gönül bağını sürdürdüÄŸü Halida Hanım'la evlendi. Komünistlerin Mladi Müslümani'ye baskısı devam ediyordu. En yakın arkadaşı Hasan Biber tutuklandı. Tüm iÅŸkencelere raÄŸmen, Aliya'nın Mladi Müslümani ile baÄŸlarını reddedip onu açık etmeyen Hasan Biber, komünistler tarafından kurÅŸuna dizildi. Bu durum Aliya'yı çok üzdü. Binlerce üyesi tutuklanan Mladi Müslümani, baskıların sonucunda örgütlü yapısını bırakmak zorunda kaldı ve daha çok kültürel faaliyetlerle yoluna devam etti.
Aliya, 3 yıl fenni ziraat fakültesinde okuduktan sonra oradan ayrılarak hukuk fakültesine geçti. Kasım 1956'da hukuktan mezun olan Ä°zetbegoviç, yaklaşık 10 yıl KaradaÄŸ'da bir inÅŸaat firmasında çalıştı. 1969 yılında “Ä°slam Deklarasyonu” kitabını yazdı ve 1970'te bu kitabı 40 sayfa halinde yayınladı. Kitap asıl ÅŸöhretine 1983 yılında açılacak olan Saraybosna davasında kavuÅŸacaktı. Aynı günlerde kız kardeÅŸi Azra'ya 1946'da hapse girmeden verdiÄŸi notları evinin çatı katında yarı çürümüÅŸ bir ÅŸekilde buldu.
Bu notları toparlayarak, bazı eklemelerle beraber “DoÄŸu ve Batı Arasında Ä°slam” ismiyle kitaplaÅŸtıran Aliya, onu yayınlaması için Kanada'da ki bir dostuna gönderdi. Ä°zetbegoviç Saraybosna'da aÄŸaç iÅŸçiliÄŸinden, avukatlığa birçok meslekte çalıştı ve bu sürede çeÅŸitli dergilerde makaleler kaleme aldı. Makalelerinde çocukları Leyla, Sabina ve Bakir'in isimlerinin baÅŸ harflerinden oluÅŸan L.B.S imzasını kullanıyordu. Bu makaleler ilerleyen yıllarda kitaplaÅŸtırılacaktı.
Aliya, eşi Halida ve kızları Leyla ve Sabina ile beraber.
1979 yılında, Bugojno'daki av evinde, Bosna'da ismi öne çıkan iki komünist lider ile görüÅŸen Tito, Bosna içinde yükselen Ä°slami hassasiyet aleyhinde bir açıklama yaptı. Bu açıklama Aliya ile beraber Bosnalı Müslüman entelektüeller için de yeniden zor günlerin baÅŸlangıcıydı. 1980 yılına gelindiÄŸinde Tito'nun ölümü ile beraber Yugoslavya'da iÅŸler iyice sarpa sardı. Tito'nun saÄŸlığında kabul edilen bir yasaya göre artık Yugoslavya'yı, Yugoslav devletini oluÅŸturan unsurların ortak katılımı ile bir konsey yönetecekti.
Yeni yönetim ÅŸekliyle beraber tarihin tozlu sayfalarına karışmış fanatik milliyetçi gruplar yeniden hareketlendi. Artık Sırpların yoÄŸun olarak yaÅŸadığı yerlerde eski Çetnik simgeleri görülüyor, ırkçı marÅŸlar duyuluyordu. Aynı ÅŸey Hırvat nüfusun yoÄŸun olduÄŸu yerlerde UstaÅŸa için de geçerliydi. Yönetim halkı, halk yönetimi ırkçı yaklaşımlar noktasında tetikliyordu. Åžüphesiz bu durumun en büyük maÄŸduru, Yugoslavya içindeki Arnavut ve BoÅŸnak nüfus olacaktı.
23 Mart 1983 sabahının ilk saatlerinde on tane Yugoslav gizli polisi, Aliya Ä°zetbegoviç'in evine baskın verdi. AkÅŸama kadar ev köÅŸe-bucak arandı. Arama sonunda Aliya tutuklanarak, Devlet Güvenlik Karargahı'na sevk edildi. Burada tutukluluÄŸu önce üç güne, sonra otuz güne daha sonra yüz güne uzatıldı. Aliya tutukluluÄŸunu küçük bir hücre evinde geçiriyordu. 18 Temmuz 1983 günü, Ä°zetbegoviç ve beraberinde tutuklanan dostları mahkemeye çıkarıldı. Böylece bir ay sürecek, Saraybosna Davası ismiyle bilinen yargılama baÅŸladı.
Saraybosna Davası kapsamında tutuklanan Aliya Ä°zzetbegoviç (En sol), Ömer Behmen (Aliya'nın yanı) ve diÄŸer teÅŸkilat üyeleri mahkemede.
Suçlamalar, 1950 öncesi Mladi Müslümani hareketi ve Aliya'nın Ä°slam Deklarasyonu kitabı üzerine yoÄŸunlaÅŸtı. Aliya ve arkadaÅŸları Bosna'da komünist yönetim aleyhine bir ÅŸeriat devrimi planlamakla itham ediliyordu. Zorla toplanan ÅŸahitlerden, Yugoslav gizli polisi, iÅŸkenceyle istediÄŸi ifadeyi alıyordu. Daha sonra ÅŸahitlerin birçoÄŸu mahkemede ifadelerini reddediyordu. Adaletsiz bir yargılama sonucunda 20 AÄŸustos'ta Aliya, 14 yıl hapse mahkûm edildi. Ä°zetbegoviç bu mahkumiyeti tüm kameraların kendisine yöneldiÄŸi bir anda, umursamaz bir ÅŸekilde tavana bakarak karşıladı. Mahkeme salonunda yargılanan diÄŸer BoÅŸnak entelektüellere de cezalar yaÄŸdı.
Aliya, Kasım ayında Foça'daki cezaevine sevk edilerek, katillerin bulunduÄŸu bir koÄŸuÅŸa konuldu. Cezasına birkaç defa itiraz ettiyse de geri çevrildi. 1984 yılında Kanada'ya gönderdiÄŸi kitabı DoÄŸu ve Batı Arasında Ä°slam, Amerikalı bir yayıncı tarafından basıldı. Hapishanede A5 kağıtlarına yazdığı 13 ciltlik notları, tahliye olan bir mahkûmun satranç tahtası içerisinde dışarı çıkarıldı. Bu notlar “ÖzgürlüÄŸe Kaçışım” adı altında 1999 yılında kitaplaÅŸtırılacaktı.
Halida Ä°zetbegoviç, Aliya'nın yaÅŸadığı tüm zorluklarda yanında olan isimlerden biriydi.
Aliya, içerideyken yeni Yugoslav yönetimi Kosova'nın özerkliÄŸini ilga etti. Çıkan çatışmalar sonucunda tutuklanan Kosovalılar, Aliya'nın bulunduÄŸu Foça hapishanesine getirildi. Yugoslavya siyasi çalkantılarla kaynıyordu ve Aliya, tüm bu geliÅŸmeleri dışarıdan seyrettiÄŸi için mahzundu. Hapishanede, ona, Yugoslavya idaresinden özür dilemesi ÅŸartıyla serbest kalacağı teklifinde bulunulsa da o, bu teklifi reddetti. Olayların hızlı geliÅŸmesi ile 25 Kasım 1988'de Aliya Ä°zetbegoviç, 5,5 yıllık hapis süresinin ardından çıkan afla serbest bırakıldı.
Aliya, 1 yıl dinlendikten sonra, cezaevinde düÅŸündüÄŸü parti kurma projesini hayata geçirdi. Bosnalı 40 entelektüelin imzasıyla deklarasyonunu yayınlayan parti, Kasım 1989'da kuruldu. Kısa sürede halktan beklenmedik bir iltifat gören partinin baÅŸkanlığına Aliya seçildi. Demokratik Eylem Partisi (SDA), 1990 yılında yapılan seçimlerde oyların çoÄŸunluÄŸunu aldı ve Ä°zetbegoviç, Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti'nin cumhurbaÅŸkanı oldu. Belgrad'daki federal parlamentoda Bosna-Hersek'i temsil eden SDA, Yugoslavya'nın dağılmasına ÅŸiddetle karşı çıkmaktaydı. Çünkü Aliya, olası bir dağılmanın Müslümanların aleyhinde olacağını düÅŸünüyordu.
Aliya, kurduÄŸu Demokratik Eylem Partisi (SDA) ile 1990'da düzenlenen seçimleri kazanmıştı.
1991 yılında Hırvatistan ve Slovenya, Yugoslavya'dan ayrılarak bağımsızlık ilan etti. Sırbistan CumhurbaÅŸkanı Slobodan Milošević, bu iki ülkenin bağımsızlığını kabul etmedi ve sıcak bir çatışmanın fitili ateÅŸlendi. GeliÅŸen ÅŸartlar doÄŸrultusunda artık Yugoslavya içinde kalmanın çok zor olduÄŸunu düÅŸünen Aliya, Bosna-Hersek için bağımsızlık ilanına karar verdi. Bunun üzerine Bosnalı Sırp lider Radovan Karadzic, Yugoslav parlamentosunda, Müslümanları yok etmekle tehdit etti. 1992 yılında yapılan referandum neticesinde oyların neredeyse tamamı bağımsızlık yönünde çıktı.
Bosna-Hersek'in bağımsızlığı önce ABD, sonra BirleÅŸmiÅŸ Milletler tarafından tanındı ve Bosna-Hersek, BirleÅŸmiÅŸ Milletler'e üye oldu. Bağımsızlık üzerine Bosnalı Sırplar, Sırbistan CumhurbaÅŸkanı Milosevic'in desteÄŸiyle, Karadzic liderliÄŸinde BoÅŸnaklara karşı etnik bir soykırıma giriÅŸti.
Bosna Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Radovan Karadzic.
BaÅŸkent Saraybosna 3,5 yıl kuÅŸatma altında kaldı. Dünyanın gözleri önünde yüz binlerce insan katledildi, milyonlarca insan evini terk etmek zorunda kaldı. Aliya Ä°zzetbegovic liderliÄŸindeki BoÅŸnaklar, çok çetin bir mücadele verdi. Aliya, hem savaÅŸ cephelerinde hem de diplomatik kulislerde olaÄŸanüstü çaba gösterdi. Hırvatların da saldırmasıyla çok zor durumda kalan Müslümanlar, kendilerini kısıtlı imkanlarla savunmak zorunda kaldı.
1994 yılı Mart ayında Bosna-Hersek ile Hırvatistan arasında imzalanan anlaÅŸmayla Hırvatlar savaÅŸtan çekildi. Çok ağır ÅŸartlarda büyük bir savunma savaşı veren Bosna-Hersek, savaşın lehine döndüÄŸü bir zamanda, uluslararası toplumun giriÅŸim ve baskılarıyla bir barış anlaÅŸması imzalamak zorunda kaldı. Aliya, Bosnalılar için kötü ÅŸartlar içeren bu barışı, süreÄŸen bir savaÅŸtan daha iyi buluyordu.
ABD'nin Dayton kentinde yapılan müzakereler sonucu, 14 Aralık 1995'te Paris'te Bosna Savaşı'nı bitiren barış anlaÅŸması imzalandı. Bosna-Hersek'i, iki bölge ve 10 kantona bölen anlaÅŸma sonucunda, yönetim için etnik grupların temsil edileceÄŸi konsey modeli öngörülüyordu. Bosna için adaletsiz ve düzensiz bir yönetim ÅŸekli getiren bu anlaÅŸma, derme-çatma ÅŸartlarda günümüze kadar sürdürüldü.
Bosna Savaşı'nı sona erdiren Dayton Anlaşması, Fransa'nın başkenti Paris'te imzalandı.
Aliya, ardında büyük acılar bırakan Bosna Savaşı'nın ardından, yönetimi boyunca Bosna'nın yaralarını sarmak için uÄŸraÅŸtı. 10 yıllık görevinin sonunda saÄŸlık sorunları nedeniyle 12 Ekim 2000 yılında BaÅŸkanlık konseyindeki görevini bırakan Ä°zetbegoviç, SDA'nın baÅŸkanlığından da feragat etti.
Aliya bundan sonraki mesaisini ailesine, dünyanın dört bir tarafından gelen misafirlerine ve hatıralarını kaleme almaya harcayacaktı. Derin entelektüel birikimi ve aksiyonu ile nadir görülen bir yöneticilik sergileyen Bosna'nın siması gölgesiz bilge lideri, hastaneye kaldırıldıktan kısa bir süre sonra 19 Ekim 2003'te, saat 14:25'te, mavi gözlerini son kez yumdu
78 yaşında hayatını kaybeden Aliya Ä°zetbegoviç'in kabri, Kovaçi ÅžehitliÄŸi'ndeki bu demir kubbenin altında.
Aliya Ä°zetbegoviç için dünyanın dört bir tarafından gelen binlerce insanın katıldığı bir cenaze töreni yapıldı. 20 Ekim 2003'te uÄŸruna ömrünü adadığı Saraybosna sokaklarından son kez geçen naaşı, gök kapılarının sonuna kadar açılması ile iki gün sürecek saÄŸanak yağış altında, rahmetle yıkandı.
Kovaçi ÅžehitliÄŸi'ndeki mütevazı kabrine defnedilen Aliya için helallik isteyen Reisul-Ulemâ Mustafa Ceric'e, Anadolu'dan kopup gelen ÅŸu nidayla cevap verdi BoÅŸnaklar: “Halal olsun, Halal olsun, Halal olsun...”
*Ä°çerik orijinal haline baÄŸlı kalınarak verilmiÅŸti.
Kaynak: https://www.gzt.com/mecra
Henüz yorum yapılmamış.