Yıldıray Oğur: Gerçekten de bazı zamanlar sadece çıplak gerçeği söylemek bile büyük cesaret istiyor
Follow @dusuncemektebi2
Valery Alekseyevich Legasov Sovyet Bilimler Akademisi üyesi ve Moskova’daki Kurchatov Atom Enerjisi Enstitüsü’nün başkan yardımcılığını yapan bir Rus profesördü.
Ama dünya onun adını 26 Nisan 1986 günü o sırada Sovyetler BirliÄŸi’ne baÄŸlı bir cumhuriyet olan Ukrayna’daki Çernobil Nükleer Santrali’nde meydana gelen kazadan sonra duydu.
Ülkenin en önde gelen nükleer uzmanlarından biri olmasına raÄŸmen kazadan ancak saatler sonra haberi olmuÅŸtu. Çünkü parti yetkilileri uzun süre olayı gizlemeye çalışmışlardı.
Haber, ilk olarak resmi devlet televizyonunda Çernobil’den çekilmiÅŸ siyah beyaz tek bir kare fotoÄŸraf eÅŸliÄŸinde bir kaza olduÄŸu ama “sorunun giderildiÄŸi” ÅŸeklinde duyurulmuÅŸtu.
https://www.youtube.com/watch?v=3FnE1E3PAcA
Ama dünya sorunun giderilemediÄŸini bir kaç saat sonra Çernobil’den 1100 kilometre uzakta olan Ä°sveç’te bilim insanlarının havada çok yüksek miktarda radyasyon tespit etmesiyle öÄŸrendi.
Yetkiler, Ä°sveç’te halktan tarlalardan yiyecek yememelerini, Almanya’da çocukların sokaklarda oynamamasını istemiÅŸti.
Batı medyasında haberler yayılırken, Sovyet medyası ise bu iddiaların Batı’nın kara propagandası olduÄŸunu ileri sürüyordu.
Sovyet televizyonları, karşı taarruza geçerek 1979’da ABD’de Three Mile Adası’ndaki nükleer kazadan sonra Amerikalı yetkililerin olayı örtbas etmeye çalıştıklarını hatırlatan haberler yapmaktaydı.
Ama uyarılar Moskova’yı da harekete geçirmiÅŸti.
SSCB’nin Genel Sekreteri Gorbaçov, baÅŸkanlığını enerjiden sorumlu BaÅŸbakan yardımcısı Boris Shcherbina’nın yaptığı bir heyeti ne olduÄŸunu anlamak için olay yerine gönderdi.
Çernobil kazasını araÅŸtıracak bilimsel heyetin başına da Prof. Valery Legasov getirilmiÅŸti.
Heyet önce Kiev’e ardından santralin yanına kurulmuÅŸ, tesiste çalışanların ailelerinin yaÅŸadığı Pripyat ÅŸehrine gitti.
Onlar ÅŸehre vardıklarında kazanın üzerinden 18 saat geçmiÅŸti, santralin üzerinden dumanlar yükseliyordu. Ama santrale dört kilometre uzaklıktaki Pripyat’ta hayat hala normal seyrinde devam etmekteydi, insanlar sahilde güneÅŸleniyor, çocuklar sokaklarda oynuyordu.
Olan bitenin ciddiyetini kavramaktan uzak, gerçeÄŸin ortaya çıkmasını örtbasta mahir olan resmi yetkililerin kazadan ancak 36 saat sonra ÅŸehrin boÅŸaltılması talimatını vermesinde, Kremlin’de olayın bir kaza deÄŸil, gerekli tedbirler alınmazsa Ukrayna ve çevre ülkelerde yüz milyon insanı bir asır boyunca tehdit edecek bir felaket olduÄŸunun anlaşılmasında Prof. Legasov’un bilimsel görüÅŸleri ve ısrarı etkili olmuÅŸtu.
49 yaşındaydı ve ölümcül sonuçları olacağının farkında olarak aylarca Pripyat’ta yaÅŸamış ve santraldeki tehlikenin giderilmesi faaliyetlerine katılmıştı.
Kazadan bir kaç ay sonra Viyana’da Çernobil gündemiyle acilen toplanan Dünya Atom Enerjisi Kurumu’nun düzenlediÄŸi toplantıda kazayla ilgili yaptığı sunumla dünya da adını öÄŸrendi. Amerikan ve Avrupa televizyonlarında yayınlara çıktı. Sovyet yetkililere göre daha açık ve ÅŸeffaf bulunmuÅŸtu ama hem toplantıda hem de katıldığı yayınlarda Sovyetlerin itibarını korumaya dikkat etmiÅŸ, bunun insan hatasından kaynaklanan bir kaza olduÄŸu tezini savunmuÅŸtu.
https://www.youtube.com/watch?v=hkk00dSjp5Y
Ama daha sonra fikirlerini deÄŸiÅŸtirecek bilgilere ulaÅŸtı. Sorun sadece santral çalışanlarına yıkılamazdı. ÇekirdeÄŸin patlamasının sebebi Çernobil’de kullanılan teknolojideki yapısal bir sorundu. Bu sorun yıllar önce tespit edilmiÅŸ ama aynı teknolojiyle 11 santral daha yapıldığı için Sovyetlerin teknolojik üstünlüÄŸü tezi hasar almasın diye bu tespitler saklanmıştı.
Kazanın ikinci yıldönümü geldiÄŸinde anmalarda kimse Profesör’den bahsetmemiÅŸ, hiçbir toplantıda hazır bulunmamıştı.
Bir gün sonra Rus resmi ajansı TASS bir haber geçti.
51 yaşındaki Valery Alekseyevich Legasov hayatını kaybetmiÅŸti. Nasıl ve nerede öldüÄŸü hakkında herhangi bir ayrıntının olmadığı haberde Gorbaçov baÅŸta olmak üzere Sovyet politbürosunun taziye mesajlarına da yer verilmiÅŸti.
https://apnews.com/c27496263c4c08f7334d2cdbfe65f483
Kısa bir süre sonra Profesör Legasov’un intihar ettiÄŸi ortaya çıktı. Bir ay sonra Pravda gazetesi Profesör’ün Çernobil’de olan bitenleri gün gün anlattığı ses kayıtlarından bahsederek, bir haber yayınladı.
Kayıtlarda Legasov, Çernobil’den sonra tedbirlerin zamanında alınmayışını eleÅŸtirmekte, kazadan sadece santraldeki görevlilerin sorumlu tutulamayacağını, reaktörün yapımında sorunlar olduÄŸunu anlatmaktaydı.
Arkasında bu kayıtları bırakıp, silahını kullanmak yerine profesyonelce baÄŸlanmış bir daÄŸcı ipiyle kendini asarak intihar etmesi hala ÅŸüpheli bulunuyor.
Ama ardında bıraktığı eleÅŸtiriler sadece Çernobil’le aynı teknolojiyle inÅŸa edilmiÅŸ diÄŸer 11 santralin yenilenmesini saÄŸlamakla kalmadı, Sovyet devlet makinesinin eskidiÄŸine daha fazla insanın ikna olmasına, Gorbaçov’un Glasnost ve Perestroyka reformlarını hızlandırmasına da neden oldu.
Belki de bu büyük imaj kaybı, demir perdenin kazadan üç yıl sonra gelen çöküÅŸünü de hızlandırmıştı.
Ä°ÅŸte Amerikan HBO kanalı ve Ä°ngiliz Sky televizyonunun ortak yapımı olan beÅŸ bölümlük mini dizi Chernobyl (Çernobil), Jared Harris’in canlandırdığı dizinin baÅŸrolündeki Prof. Legasov’un intiharından önce kasete aldığı konuÅŸmalarıyla baÅŸlıyor:
“Yalanların bedeli nedir? Onları doÄŸruyla karıştırmamız deÄŸil. Asıl tehlike ÅŸudur ki yeterince yalan duyarsak doÄŸruyu artık hiç tanıyamayız. Sonra geriye ne kalır? Geriye, doÄŸruyu ummaktan bile vazgeçip hikayelerle yetinmek kalır sadece. Bu hikayelerde kahramanların kim olduÄŸu önemli deÄŸildir. Bilmek istediÄŸimiz tek ÅŸey kimin suçlu olduÄŸudur.”
Yakın tarihte yaÅŸanmış, az çok bilinen bir olayı anlatmasına raÄŸmen, dizi gösterildiÄŸi ülkelerde büyük beÄŸeni topladı, IMDB puanı çok az filme ve diziye nasip olacak 9.7.
Bu kadar ilgi görmesinde, ÅŸüphesiz dizinin büyük bir felaketi, belgesel izlercesine, izleyiciye anlatmayı baÅŸarmasının payı büyük.
Dizideki nükleer santral görüntüleri ve bazı sahnelerin geçtiÄŸi santral kontrol odası, Sovyetler döneminde Çernobil’le aynı teknolojiyle inÅŸa edilmiÅŸ 11 ikiz tesisten biri olan Litvanya'daki Ignalina Nükleer Santrali'nde çekilmiÅŸ.
Dizide anlatılan insan hikayelerinde ise Belaruslu araÅŸtırmacı gazeteci yazar Svetlana Alexievich’in, Çernobil’in 500 tanığıyla yaptığı söyleÅŸilerin yer aldığı Çernobil’den Sesler kitabı esas alınmış.
Alexievich, bu güçlü anlatımıyla 2015 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüÅŸtü.
Kitapta Alexievich’in konuÅŸtuÄŸu tanıklar arasında Çernobil’de çalışanlar için kurulmuÅŸ Pripyat ÅŸehrinde kazanın ardından sahilde güneÅŸlenmeye devam edenler, santraldeki yangına müdahale etmeye gönderilmiÅŸ, ölümden dönmüÅŸ helikopterlerin pilotları, yine neye müdahale ettiklerini bilmeden yanan nükleer maddeleri suyla söndürmeye çalışırken yüksek miktarda radyasyona maruz kalmış ve üç ay içinde hayatını kaybetmiÅŸ itfaiye çalışanlarının yakınları da var.
Dizide onlardan biri olan itfaiyeci Vasily Ignatenko ve hamile eÅŸi Lyudmilla Ignatenko’nun gerçek hikayesi de anlatılıyor.
Ama dizinin senaristi Craig Mazin’e göre Çernobil’i bugün güncel yapan esas duygu yaÅŸadığımız zaman diliminin ruhuna hitap etmesi: “Bu zamanlarda da insanlar çürütücü bir fikirle karşı karşıya; neye inanmak istediÄŸimiz, ne olduÄŸundan önemli hale geldi. Çernobil’den çıkarılacak en önemli ders bu. Sovyet sistemi de kendi kült hikayesiyle sırılsıklam olmuÅŸtu ama bir gün gerçek fışkırdı.”
Dizi, kendi itibarını korumayı her ÅŸeyden öncelikli gören kendi hikayesine aşık olmuÅŸ bir rejimin çalışma ÅŸeklini, böyle bir rejimde gerçeÄŸi dillendirmenin riskini, gerçeÄŸi söyleme korkusunun nasıl büyük felaketlere sebebiyet verebileceÄŸini çok iyi anlatmış.
Liyakat yerine partiye sadakat üzerine yapılmış kadrolar ve ideolojik hamasetin köreltici etkisinin en iyi anlatıldığı sahnelerden biri, Moskova’ya kazanın kontrol altında olduÄŸu raporlarını geçen Çernobil santralinin iki üst düzey yöneticisinin, Pripyat ÅŸehrinin konseyiyle yaptıkları toplantıda geçiyor.
Toplantıda söz alan bir konsey üyesi, kusanları, yüzleri kanayanları, gökyüzündeki ışığı anlatıp ÅŸehrin hemen tahliye edilmesini öneriyor.
Bu sırada Ekim Devrimi’ne katılmış yaÅŸlı bir konsey üyesi ayaÄŸa kalkıyor:
“Acaba kaçınız buranın gerçek ismini biliyor. Elbette hepimiz ona Çernobil diyoruz. Gerçek ismi ne? Vladimir I. Lenin Nükleer Elektrik Santrali. Lenin. Bu gece hepimizle gurur duyardı. Özellikle de seninle genç adam. Bu halka olan tutkunla gurur duyardı. Devletin yegane amacı da bu deÄŸil mi? Bazen unutuyoruz bazen korkunun tutsağı oluyoruz. Ama Sovyet sosyalizmine olan inancımız her zaman ödüllendiriliyor. Åžimdi devlet bize buradaki durumun tehlikeli olmadığını söylüyor. Ä°nanın yoldaÅŸlar. Devlet paniÄŸi önlemek istediÄŸini söylüyor. Ä°yi dinleyin. DoÄŸru, insanlar askerleri gördüÄŸünde korkacaklar. Ama insanlar kendi çıkarlarına uygun olmayan sorular sormaya baÅŸladığında onlara basitçe sadece iÅŸlerine bakmaları, devlet iÅŸlerini devlete bırakmaları söylenmeli. Åžehri tecrit edeceÄŸiz. Kimse gitmeyecek. Telefon hatlarını keseceÄŸiz. Yanlış bilginin yayılmasını engelleyeceÄŸiz. Bu ÅŸekilde halkın emeklerinin meyvelerinin heba olmasını engelleyeceÄŸiz. Bu gece yaptıklarımız için hepimiz ödüllendirileceÄŸiz. Bu sivrilmemiz için bir fırsat.”
Bu toplantıda alınan ÅŸehrin tahliye edilmeme kararı, 36 saat boyunca binlerce insanın yanı baÅŸlarında yanan bir nükleer tesisi solumasına neden oldu ve binlerce insan, bir kaç nesil boyunca bunun bedelini ödedi, ödemeye devam ediyor.
Ama Amerikan ve Ä°ngiliz ortak yapımı olan dizi bir anti-komünist propagandadan ibaret deÄŸil.
Gorbaçov’un Çernobil müdahale heyetinin başına getirdiÄŸi ve aldığı kararlarla felaketin atlatılmasını saÄŸlayan ve dört yıl sonra da kanserden hayatını kaybeden enerjiden sorumlu BaÅŸbakan yardımcısı Boris Shcherbina, santralde o gece üstlerinin talimatlarını dinlemeyerek kendilerini feda etme pahasına felaketin büyümesini engelleyen görevliler, ölümü göze alarak santraldeki nükleer sızıntısının sulara karışmasını durduran Kızıl Ordu askerleri, daha büyük bir patlamayı engellemek için patlayan çekirdeÄŸin altını kazan madenciler gibi kahraman yoldaÅŸların hikayeleri de dizide anlatılıyor.
1986’da Sovyet çıkarlarını korumak, dünyaya rezil olmamak için günler boyu alınması gereken tedbirleri almayan, bunlar Batı’nın kara propagandası deyip gerçekleri örtbas eden, korkudan gerçeÄŸi dillendiremeyen, dillendirenleri dinlemeyenler hem binlerce insanın ölümüne neden oldular hem de Sovyetler hikayesine yıkıcı bir zarar verdiler.
Diziyi izlerken insanların hayatlarına mal olan bu kötü propagandanın, gerçeÄŸe karşı direncin, insanların konuÅŸmasını engelleyen korkunun karşısında öfkeye ve ÅŸaÅŸkınlığa kapılıyorsunuz.
Ama sonra 2019 yılında Türkiye’de bile herkesin bildiÄŸi gerçeklerin nasıl korkudan yüksek sesle dillendirilemediÄŸini, fısır fısır kenarda köÅŸede konuÅŸulanlarla resmi görüÅŸler arasındaki büyük uçurumları, gerçekler cesaretle dillendirilmediÄŸinde karşılaşılan yüksek maliyetleri hatırlayıp ÅŸaÅŸkınlığınız geçiyor.
Gerçekten de bazı zamanlar sadece çıplak gerçeÄŸi söylemek bile büyük cesaret istiyor ve gerçeÄŸi söylemek en büyük vatanseverlik oluyor.
KARAR
Henüz yorum yapılmamış.