Güncel
Ergün Yıldırım / Zulme dur diyemeyen Mekke Bildirisi
Ergün Yıldırım - Yeni Şafak
Ä°ki gün önce Mekke’de önemli bir toplantı yapıldı. 139 ülkeden katılımcı ile temsil edildi. 27 farklı mezhep ve grup temsilcisi yer aldı. 1200 Müslüman konferansta katıdı. Sonuçta Mekke Bildirisi yayınladılar. Aslında bu ikinci konferans. Çünkü daha önce de 2005 yılında Mekke Vizesi’ni gündeme getiren ve Mekke Bildirisi yayınlayarak benzer düÅŸünceleri gündeme getiren konferans yine düzenlenmiÅŸ. Hatta o toplantıda Türkiye epeyce ağırlıklı bir temsil ile yer almış. Dönemin TBMM BaÅŸkanı Bülent Arınç, BaÅŸbakan Yardımcısı ve DışiÅŸleri Bakanı Abdullah Gül. Ä°KO Genel Sekreteri Ekmelettin Ä°hsanoÄŸlu katılmış. Ancak son Mekke Konferansı’na Türkiye’den katılan sadece DışiÅŸleri Bakanı Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu.
2005 yılında yayınlanan Mekke Bildirisi’nde mezhepler çoÄŸulculuÄŸu, hoÅŸgörü ve medeniyetler diyaloÄŸu, kadın hakları, cehaletle mücadele, teknoloji geliÅŸtirme gibi konular üzerinde duruluyor. Son Mekke Konferansı’nda da benzer konular var. Ancak yeni bir takım maddeler öne çıkıyor. Bu defa devlet adamları ve politikacılardan daha fazla din adamları yer alıyor. Toplumdan çıkan bir düÅŸünce olmasına dikkat edilmiÅŸ gibi. Sivil ve devletler üstü bir baÄŸlam olsun istenmiÅŸ.
Mekke’de Ä°slam ümmetinin meselelerini ele alarak toplu ve katılımcı çözümler üretmek elbette çok önemli. Müslümanların manevi baÅŸkenti Mekke’dir. Müslümanlık oradan doÄŸdu. Vahiy oradan insanlığa ışıdı. Allah emin belde diye bahsediyor. Bu kadar önemli vasıfları olan bir ÅŸehirde alimlerimizin, aydınlarımızın ve önderlerimizin bir araya gelerek meseleleri üzerinde düÅŸünecek konferanslar yapması oldukça umut verici. Devletler üstü bir sivil irade ile Ä°slam dünyasının içinde bulunduÄŸu duruma çare aramaktan daha deÄŸerli ne olabilir?
Mekke Bildirisi’ni incelediÄŸimizde önemli çözümler, öneriler ve vurgularla karşılaşıyoruz. Ä°slam’ın birleÅŸtirici yönü olan tevhit ve vahdetinden bahsediliyor. Paramparça olan realitemize karşı önemli bir vurgu bu. Irkçılık ve kabilecilik reddediliyor. OrtadoÄŸu kabilecilik ve ırkçılıkla boÄŸuÅŸuyor zaten. Ümmet toplumlarında dini ve kültürel çeÅŸitlilik doÄŸal kabul ediliyor. Mezhepler ve inançlar çoÄŸulculuÄŸu savunuluyor. En büyük sorunlarımızın başında da bunlar gelmiyor mu? Mezhepçilik almış başını gidiyor. Herkes Ä°slam’ın evrenselliÄŸini mezhebe indirgeyerek mezhebini mutlaklaÅŸtırıyor. Åžia-Sünni, Vehhabi-Åžii, Vehhabi-Sünni çatışmaları tavan yapıyor.
Bildirinin dikkat çektiÄŸi önemli noktalardan biri de çatışmaya karşı diyaloÄŸu önermesidir. Medeniyetler Çatışması tezi ve diÄŸer bütün çatışmalar reddedilerek diyalog savunuluyor. Peki bu diyalog savunusu diktatör devletlerle isyancı hareketler arasında da yapılıyor mu? Çünkü reel çatışma bu iki alan arasında. Ä°ki tarafa da çaÄŸrı var mı? Maalesef. ÇaÄŸrı tamamen isyancılara ve onları besleyen fikirlere karşı. Oysa Ä°slam toplumlarında ÅŸu an süren ve her gün onlarca insanın ölümüyle sonuçlanan isyancılar ve diktatörler çatışması var. Devletleri ve siyasileri siyasal katılıma çağırmaları gerekirdi. Ä°nsan hakları ve hatta “evrensel vatandaÅŸlık” çaÄŸrısı yapılıyor. Ancak paradoksal bir biçimde aynı kavramın bitiÅŸiÄŸinde vatandaşın devlete tabi olmasına dikkat çekiyor. Devletlerin de vatandaÅŸ haklarına karşı saygılı olmasını ifade eden tek cümle geçmiyor.
Mekke Bildirisi’nde insan hakları, çocuk hakları ve kadın haklarına da dikkat çekiliyor. Ancak toplantı mahalli Arabistan’da alimlerin tutuklanıp idam edildiÄŸi, özgürlük talebinde bulunan kadınların iÅŸkence altında tutulduÄŸu, 16 yaşında bir gencin tivitır üzerinden attığı protesto mesajı nedeniyle iÅŸkencelerden geçirilerek katledildiÄŸi unutuluyor.
Bana baÅŸlangıçta ismi ve giriÅŸimi ile umut veren Mekke Bildirisi sonra hayal kırıklığına uÄŸrattı. Alimlerin de bu yaklaşımlarıyla sivil bilinçten uzak oldukları ve bağımsız davranamadıkları ortaya çıkıyor. Tek yönlü bir biçimde sürekli isyancılara ve onların benimsediÄŸi yaklaşımlara dikkat çekiyorlar. Siyaset adamlarına, iktidarlara ve devletlere tek bir eleÅŸtiride ve ikazda bulunmuyorlar. Onları siyasal katılıma, adaletle hükmetmeye, oligarÅŸik yapılarını ıslaha ve ekonomik paylaşımda adil olmaya çağırmıyorlar. Peygamber Mekke’sinin, Vahiy Mekke’sinin , Ä°brahim Mekke’sinin ruhunu taşıyan bir bidiri deÄŸil bu!
Henüz yorum yapılmamış.