Yasin Aktay: ABD kendi saldırmayacaksa, Türkiye’nin kendini savunmasına niye karşı çıkıyor?
Follow @dusuncemektebi2
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemini alması son günlerde Türkiye ve ABD arasındaki en önemli mesele haline gelmiş durumda. Oysa Türkiye’yi S-400’leri alma noktasına getiren süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde bunun ilişiklerdeki daha genel bir sorunun sonucu olduğunu görmek gerekiyor.
ABD Türkiye’nin bu savunma sistemini alma konusunda NATO üyeliÄŸinin kendisini sınırlıyor olması gerektiÄŸini söylüyor. Oysa NATO üyelerini kendi savunma sistemlerini geliÅŸtirme veya baÅŸka yollarla tedarik etme yolunda baÄŸlayıcı bir kararı bulunmuyor. Bunu geçtiÄŸimiz ay içinde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg bizzat kendisi söyledi. Konu NATO üyeliÄŸiyle deÄŸil, sadece ABD ile iliÅŸkilerin limitleri içinde cereyan ediyor olmalı. Üstelik Türkiye’ye karşı NATO üyelik ortaklığından kaynaklanan sorumluluklarına ÅŸimdiye kadar uymayan, bu sorumlukları açık bir ÅŸekilde ihlal eden taraf hep ABD oldu.
NATO üyeliÄŸi herhangi bir üye ülkeye karşı yönelebilecek herhangi bir tehdide karşı otak bir duyarlılık ve savunma iÅŸbirliÄŸi, dayanışma öngörüyor. ABD ise ÅŸimdiye kadar 50 bin vatandaşının hayatına mal olmuÅŸ, kendi resmi belgelerinden bile terör örgütü sayılan PKK’nın Suriye ayağı YPG veya PYD’yi güya DAEÅž tehdidine karşı orantısız bir biçimde silahlandırarak, militanlarından bir ordu tesis ederek Türkiye sınırına konuÅŸlandırdı. Bırakınız Türkiye’ye bu tehdit karşısında destek olmayı, bu tehdidi bizzat destekledi. Bunu yaptığı esnada Türkiye her gün terör örgütü PKK’nın saldırılarına maruz kalıyor, sivil veya askerden ÅŸehit veriyordu.
El-Kaide’nin Suriye’de önce Nusra’ya sonradan HTÅž’ye dönüÅŸmesi numarasını tabii ki yutmayan ABD PKK’nın Suriye sınırlarında sadece ismini YPG olarak deÄŸiÅŸtirmiÅŸ olmasını terör örgütü listesinden çıkmak için yeterli görerek ve göstererek yutturmaya çalıştı.
Oysa bu örgütün Türkiye sınırında bir devletçik olarak kurulması hem NATO ülkesi olarak Türkiye’yi hem de bütün bir bölgeyi tehdit ediyor. Suriye’yi haksızca bölmüÅŸ oluyor ve YPG üzerinden gerçekleÅŸen etnik temizliÄŸe aracılık etmiÅŸ oluyor. Suriye’deki YPG kamplarından izlenimlerini aktaran bir gazeteci, orada karşılaÅŸtığı insanların kendi aralarında hiçbir ÅŸekilde Arapça veya Kürtçe deÄŸil Türkçe konuÅŸtuÄŸunu söylüyordu. Sebebi malum, YPG’ye öncülük eden kadronun tamamına yakını Türkiye’den giden PKK militanlarından oluÅŸuyordu.
ABD Türkiye’nin bir saldırıya maruz kaldığı taktirde kendisini savunabileceÄŸi silahları temin etme konusunda bin türlü naz etti ve Patriotları Obama döneminde, bundan on yıl önce Türkiye’ye satmayı reddetti. Türkiye’ye kendi parasıyla vermediÄŸi silahları terör örgütünün Suriye uzantısı YPG’ye, Türkiye’ye açık tehdit oluÅŸturacak ÅŸekilde bila bedel 7 bin tır ve 2 bin Kargo uçağı içinde hibe etti.
Türkiye’ye NATO üyeliÄŸi ÅŸartlarına, etiÄŸine veya kurallarına baÄŸlılık ölçülerini hatırlatacak bir konumu çoktan kaybetmiÅŸ durumda ABD. Üstelik Türkiye S-400’leri aldığında zaten NATO üyelik ÅŸartlarına aykırı davranmış da olmuyor. F-35’ler veya NATO sistemleriyle uyum meselesi çözülmeyecek bir mesele deÄŸil. Teknik olarak üzerinde çalışılır, halledilir. Türkiye S-400’leri Patriot’larla karşılaÅŸtırıldığında çok daha ucuz ve avantajlı ÅŸartlarda temin etmiÅŸ oluyor. Teknolojisini ve ileride ortak üretip ihraç edebileceÄŸi ÅŸartlarda satın alıyor. Üyesi olduÄŸumuz NATO’nun herhangi bir ülkesinden veya ABD’den temin edemediÄŸimiz bir avantaj bu.
Dolayısıyla mesele Türkiye-NATO iliÅŸkisi meselesinden çok Türkiye-ABD iliÅŸkileri limitlerinde bir sorun. Burada soru ABD Türkiye’nin bugün etrafında gerçek bir sorun olan kuÅŸatılmışlığa karşı kendisini savunacak bir sistemi edinmeye neden itiraz ediyor olduÄŸudur. Türkiye saldırı silahı edinmiyor, savunma sistemi ediniyor.
Türkiye’nin kendini savunmasına ABD neden karşı çıkıyor? Günün birinde kendisi saldırmaya niyetli deÄŸilse savunma sisteminin edinilmesine neden karşı çıkıyor? Aslında Türkiye’nin S-400’leri edinmesine karşı çıkmak alenen ÅŸu veya bugün ABD’nin Türkiye’yi hedef alan bir saldırı gerçekleÅŸtireceÄŸi niyetini açığa vurmuyor mu?
Hele bu niyetini açığa vurmuÅŸken, Türkiye’nin kendini savunmaktan öte artık gerçek bir tehdit haline gelmiÅŸ olan ABD’ye karşı kendini savunması kaçınılmaz bir tedbir haline gelmiÅŸ olmaz mı?
Türkiye, etrafında her biri Türkiye’yi her an tehdit edebilecek ÅŸekilde konuÅŸlanmış bir sürü silah sistemlerinin menzilinde adeta kuÅŸatılmış bir vaziyetteyken kendi savunma sistemlerini edinmesi hakkı tartışılamaz. Türkiye’yi bu kararından caydırmaya çalışmak, peÅŸinen Türkiye’yi bu kendisine yöneltilmiÅŸ namluların tehdidine teslim olmak anlamına geliyor.
Tabi olayın bir de (CAATSA) boyutu var. Yani ABD Kongresi’nin AÄŸustos 2017’de çıkardığı ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası. Türkiye’nin Rusya’dan S-400 satın almasının CAATSA’nın 231’inci maddesini ihlal etmiÅŸ olacağı ve yaptırımların bundan dolayı gündeme gelmesi gerektiÄŸi belirtiliyor. Bu madde, ABD’nin hasmı sayılan Rusya’nın istihbarat veya savunma sektörleri ile alışveriÅŸ yapan kiÅŸi veya kurumlara yönelik yaptırım uygulanmasını öngörüyor.
Türkiye’nin ABD müttefikliÄŸine ödemek zorunda bırakıldığı bedelin boyutlarını fark edebiliyor musunuz?
ABD Ä°ran’ı hasmı görüyor ona karşı uyguladığı yaptırımlar kapsamında onunla herhangi bir alışveriÅŸi kendisine karşı görüyor. ABD, Rusya’yı kendisine karşı hasım görüyor, onunla S-400 alışveriÅŸini sanayisine yapılmış bir katkı olarak yatırım kapsamına almaya çalışıyor ve bu yaptırımlarının faturasını da yine Türkiye’ye çıkarmış oluyor.
ABD’nin yaptırımlarının maliyeti Türkiye’ye çıkıyor ve NATO’dan müttefiki olan ABD bu maliyetleri karşılama konusunda en ufak bir katkısı olmuyor. Türkiye kendi tedbirini aldığında da ABD buna karşı çıkıyor. Tablonun biraz daha geniÅŸ açılı görüntüsü bu. Daha geniÅŸ ufukta baÅŸka neler görürüz acaba?
YENÄ° ÅžAFAK
Henüz yorum yapılmamış.