Sosyal Medya

Güncel

Hüseyin Akın: Var mısınız Kur’an okuyalım?

Hüseyin Akın- Milli Gazete



Kur’an aydınlatıcıdır, nurdur, beyazı siyahtan ayırır gibi hakkı batıldan tefrik eder. Her okuyuÅŸta ilk kez okuyormuÅŸ gibi okumalı Kur’an’ı. Üzerinde düÅŸünüp hayatımızda ona yer açtığımız zaman anlamış oluruz ilahi kelamı. Ona evimizde yer ayırmaktan bahsetmiyorum, hayatımızda yer açmaktan söz ediyorum. Herkesin evinde Mushaf müstesna mekânlarda bulunabilir. Elimizde bile bulunması ona yöneldiÄŸimiz anlamına gelmiyor. Elimizden dilimize sirayet ettiÄŸini var sayalım. Dilin kaygan bir zemin olduÄŸunu düÅŸünürsek bu da sadra ÅŸifa olmaz. Kalbe intikal lazım! Peki, bu nasıl olacak? Tefekkürle, sindire sindire okumak suretiyle elbette. Tecvit kaidelerinden deÄŸil, tevhit kaidelerinden bahsediyorum. Ä°nsan, tabiat ve Yaratıcı baÄŸlamında derin bir rabıtanın adıdır okumak. Kur’an elbette herhangi bir söz ya da lafız deÄŸildir. Ä°lahi kelamın hem sesi hem de anlamı mucizedir. Mucize gücünden, kudretinden insan imkânlarının aciz kaldığı ÅŸeydir. Mucize aklın hiç yaklaÅŸamadığı deÄŸil, ötesine geçemediÄŸi ilahi istifhamlardır. Peygamberimiz Kur’an’la bu çerçevede muhatap oluyor, okuyor ve de okutuyordu ki onun sünneti bir anlamda, “Kur’an’ı anlama sünneti”dir. Kur’an’ın hayata adapte edilmesi, insanın kalbine yerleÅŸtirildikten sonra pratiÄŸinde yer bulması günümüze kadar uzanan “Kur’an kültürü”nün oluÅŸmasını saÄŸlamıştır. Kur’an kültürü ilahi kelamın satırlardan sadırlara ve oradan da günlük hayata geçerek pratik kazanmasıdır. Kur’an ramazan ayında Kadir Gecesi’nde indirilmiÅŸtir. Tam da bu günleri idrak ediyoruz. Hiç olmazsa ramazan ayının bu son haftasını Kur’an’ın ilk indiÄŸi gecenin heyecanıyla karşılasak nasıl olur? Üzerimizden diri betonunu ve ölü toprağını atarak hilkatin ilk gecesi gibi kalbimizi yıkayabiliriz onunla. Aklımızı, vicdanımızı, duygularımızı ve bütün mücerret müktesebatımızı da hiç unutmadan. 
 
ORUÇ GÜNLERÄ°NDE TUTULMALAR
 
Her kitabın kendine özgü bir okunma vakti vardır. Åžayet Kur’an’dan bahsediyorsan onu okumanın belli bir vakti yoktur, okuyabildiÄŸin her zaman uygun vakittir. Çünkü Kur’an zamanın bütün muvafık ve mutabık mekânlarını ve mekânın bütün zamanlarını kapsadığı gibi zaman ve mekânın üzerine de çıkar. Kastım insanın kaleminden sadır olan cümlelerin örgütlenerek bir araya gelmesi ve hep birlikte bir çatı altında yaÅŸamasıdır. Bazı kitaplar masamın üzerinde haftalarca okunmayı bekler de elim bir türlü onlara gitmez. Okunma sırası bekleyen kitaplar da bu kadere razı olmuÅŸ gibidirler. Ä°shak Aslan’ın “âdem güncesi” isimli ÅŸiir kitabı da bu cümledendir. Åžair Ä°shak Aslan kitabına bir de alt baÅŸlık düÅŸmüÅŸ: “Oruç Günlerinde Tutulmalar”. Mademki oruçlu günlerdeyiz biz de bu dizelerin iÅŸtahına tutulalım. Ne de olsa oruç bir tutum deÄŸiÅŸikliÄŸidir. Otuz güne otuz ÅŸiir var kitapta. “Evren Tarihi Ä°çin ÖndeyiÅŸ” ile baÅŸlıyor ÅŸiir ve besmele ile açılıyor dizelerin kapısı. Yer yer bir manzume tadı alıyoruz ÅŸiirlerden. Ä°nsanın yeryüzü serüveninin hülasası gibi. Dünyaya geliÅŸ gayemiz de hep birlikte tuttuÄŸumuz oruç deÄŸil midir? Yasak aÄŸaçların imsakında. Kabil’in kardeÅŸi Habil üzerinde bozduÄŸu oruçla baÅŸlıyor ihtiras, kıskançlık ve hasedin tarihi. Öyleyse kulak verelim ÅŸairin sözü taşıdığı yere: “Oruç geldi çocuklar yakalayacak tazıları sahur vaktinden kabul / vaktine eriÅŸecek dua ile insan geleceÄŸe zaman makinesinde / Musa yürüyüÅŸü, Eyüp sabrı, Lokman ÅŸifasına katılır / kıyama böylece / oruç geldi ben selamlarım yeryüzünü esenlik katarak / bayramla”.
 
Sevgili okur, bu günce Adem’in güncesi, yani senin. TutunduÄŸun yerden tutulacaksın bozduÄŸun ahide, meylettiÄŸin yasak aÄŸaca. Orucun ne büyük bir sözleÅŸme olduÄŸunu göreceksin. Her zaman her ÅŸey düzyazıyla anlatılmaz ya. Bir de ÅŸairin ÅŸiir dilinden okuyalım Adem olmanın serüvenini, hem de oruçlu bir ağızla.
 
(Ä°shak Aslan-âdem güncesi-Çıra-edebiyat)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.