Sosyal Medya

Güncel

İsmail Kılıçarslan: Peki seküler orta sınıf nasıl delirdi?

İsmail Kılıçarslan- Yeni Şafak



Aslında ağır ağır, yavaÅŸ yavaÅŸ, sindire sindire delirdi seküler orta sınıf. Yıllara sari ÅŸekilde delirdi.
 
BirinciliÄŸi Kemalizm’e vermemiz gerekir hiç duraksamadan.
 
Genç Türkiye Cumhuriyeti, hem Türk modernleÅŸmesini temin etmek hem de rejimi müesses hale getirmek için bir “makbul vatandaÅŸ” tanımı yaptı. Bu makbuliyet için “kentli orta sınıf yaratma” fikrini gözüne kestirdi ve onlara hem Kemalist mitoloji hem de çaÄŸdaÅŸlaÅŸma umdeleri pompalayarak bir “toplama” sınıf oluÅŸturdu. Bu sınıf, kısa süre içerisinde kendisini memleketin en hakiki sahibi, ahlaki bakımdan en üstün sosyolojik kesimi, kültürel bakımdan en üstün topluluÄŸu saydı. Neredeyse bir fanus içerisinde -siyasal iktidarların deÄŸiÅŸmesinden de bağımsız olarak- yaÅŸayarak kendilerini sürekli tahkim ettiler. Askerin, bürokrasinin, sermayenin, müesses nizamın yanında hizalanmayı her seferinde baÅŸarıp “çaÄŸdaÅŸlık” diskuru üzerinden ahlaki üstünlük pozu kesmeyi her daim saÄŸladılar.
 
Menderes’ten de hoÅŸlanmadılar, Özal’dan da… Ama her iki ismi de ekarte etmeyi baÅŸardılar. Ya da ÅŸöyle söyleyelim: Her iki isim de seküler orta sınıf için “hatırı sayılır bir sorun” teÅŸkil etmedi. Hatta kaynaÅŸtılar bile denilebilir.
 
Seküler orta sınıfı delirten hakiki olgu Kemalizm’dir böylece…
 
Ä°kincilik elbette 90’lı yıllardan itibaren bütün dünyayı kasıp kavuran küreselleÅŸme ve tüketim kültürü meselelerinindir. Seküler orta sınıfa bir “sanal gusto”, bir “yalandan yaÅŸam kültürü” edinmeyi öÄŸretti bu iki kavram. Olaylar da tam olarak orada çığırından çıktı. “Geçmeyen bir orta sınıf hastalığı olarak” depresyondan “özgürlük mitolojisi”ne, “Avrupa böyle deÄŸil ÅŸekerim, geliÅŸmemiz lazım” sızlanışından “yeni bir bar açılmış” kalıbına deÄŸin bir dünya “yeni” ÅŸey sızdı seküler orta sınıfın hayatına. Hem kendi düzeninin devam etmesini deli gibi isteyen hem de büyük düzenin deÄŸiÅŸmesini savunan “tipik orta sınıf dikatomisi” de cabası.
 
Tüketim kültürü, tüm dünyada olduÄŸu gibi, Türkiye’de de bu delirmenin önemli aktörüdür.
 
Gündelik politika, muhafazakâr orta sınıftan daha ÅŸiddetli ÅŸekilde hem de, seküler orta sınıfın delirmesini temin eden unsurların bir baÅŸkasıdır.
 
Açık konuÅŸmak gerekirse bugün seküler orta sınıfı “ErdoÄŸan karşıtlığı” üzerinden istediÄŸiniz her türlü siyasal yönelime ikna edebilirsiniz. Kafası kesilmiÅŸ ÅŸaÅŸkın tavuklar gibi “viral popülizm” ve “ErdoÄŸan karşıtlığı” ile her türlü durakta durabilirler. Ä°ÅŸin daha da kötüsü, durdukları durakları aklileÅŸtirme iÅŸinde de umulmadık bir baÅŸarıları vardır. Çok keskin bir “siyasal oryantasyon eksikliÄŸi” ile maluldürler ve operasyonel bir zeka ile kurgulanmaya her daim açıktırlar.
 
Sabah güne “Türkiye Türklerindir” ile baÅŸlayıp kapanışı “her biji serok DemirtaÅŸ” ile yapabilirler ve bunu da “son derece normal” bulurlar. Öyle ki bunu normal bulmamanızdan utanabilirsiniz.
 
Okumazlar. Ya da ÅŸöyle söyleyelim. Kitabı, ülkeyi, dünyayı, evreni okumak en sevdikleri ÅŸey olmamıştır hiçbir zaman. Sözüne acayip itibar ettikleri “toplumsal fenomenler” tarafından parmakta oynatılırlar. Kültür endüstrisinin kendilerine saÄŸladığı “standart kültürel tüketimini” bir çeÅŸit “düzey” zannederek atarlanmakta da üzerlerine yoktur.
 
KutuplaÅŸmaktan hiç çekinmezler fakat sürekli de kutuplaÅŸmaktan ÅŸikâyet ederler. Sorsanız acayip “insan sever”dirler ama her gün insana hakaret etmenin bir yolunu bulurlar.
 
Gündelik politika tertemiz delirtmiÅŸtir seküler orta sınıfı.
 
Burada da eklenecek çok ÅŸey var. Ä°ÅŸ hayatının vahÅŸiliÄŸinden evlilik fikrinden uzaklaÅŸmaya, hedonist yaÅŸam tarzından kiÅŸisel güvensizliÄŸe, bir refleks olarak insan aÅŸağılamaktan cehaletlerini saklamaya bile ihtiyaç duymamaya deÄŸin bir dünya ek yapılabilir.
 
Bir sosyal deney yapalım. “Muhafazakâr orta sınıf nasıl delirdi?” yazıma muhafazakâr orta sınıftan gelen “iyi yazmışsın, güzel eleÅŸtiriler bunlar” cümlelerinin yarısı, hatta çeyreÄŸi seküler orta sınıftan bu yazı için gelmeyecektir. Zira yaÅŸam konforlarından o kadar memnun, haklılıklarından o kadar emindirler ki sorunlu olan hep “baÅŸkalarıdır” onlar için. Kendilerinde zerrece hata yoktur. Olamaz.
 
Bizim mahallenin trollerinin “adamlar birbirlerine acayip tutkun, kendilerini bile hiç eleÅŸtirmiyorlar” dedikleri ÅŸey aslında bu çürümedir yani, bir gram fazlası deÄŸil.
 
Seküler orta sınıfın en büyük zararı alışkanlıklarının bulaşıcı olmasıdır. Belki bunu uzun uzun konuÅŸmak gerekir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.