Sosyal Medya

Güncel

Süleyman Seyfi Öğün: Yabancı düşmanlığı mı ırkçılık mı?

Süleyman Seyfi Öğün- Yeni Şafak



Nazizm ırkçı mıydı? Bu sualin cevabı o kadar kesindir ki, sormak bile abesle iÅŸtigâl olarak deÄŸerlendirilebilir. Ama rastladığım bir haber, bu suali kafamda canlandırdı. Geçenlerde, Alman film yönetmeni Amma Asante’nin “Where the Hand Touch” isimli filmi üzerine yazılmış bâzı yazılar dikkâtimi çekti. Asante, seneler evvel, tamâmen bir tesâdüf sonucunda gördüÄŸü, II.Genel SavaÅŸ öncesi çekilmiÅŸ eski bir fotoÄŸrafa odaklanır. Bir lisenin öÄŸrencilerinin toplu olarak çektirdiÄŸi bir fotoÄŸraftır bu. Tuhaf olan, sarışın Alman öÄŸrencilerin arasında yer alan siyâhî (melez) bir kızın varlığıdır. Asante, bunun üzerine bir araÅŸtırma yapar ve melez Almanların hikâyesi aydınlığa kavuÅŸur. II.Genel SavaÅŸ öncesinde sayıları binleri bulan bir topluluktur bu. Kimileri denizci, hizmetçi ve öÄŸrenci olarak Afrika’nın çeÅŸitli yerlerinden gelmiÅŸtir. Ama daha büyük bir kısmı, Fransa-Almanya savaÅŸları sırasında, Fransa’nın kullandığı ve Almanlar savaşı kaybettikten sonra Rheinland bölgesine yerleÅŸtirdiÄŸi 20.000 kadar Afrika askerinin Alman kadınlarla evlenmesinin veyâ iliÅŸki kurmasının neticesinde dünyâya gelenlerdir. Onlar Afrika’yı bilmeyen, doÄŸma büyüme Afro-Almanlardır. Naziler onları “Rheinland p…leri” olarak târif ediyordu. Elbette baÅŸlarına gelmeyen kalmadı. Haklarında büyük bir lânetleme kampanyası baÅŸlatıldı. Ä°ÅŸten atıldılar. Erkekleri kısırlaÅŸtırıldılar. Bir Alman ile evlenmeme taahhüdüyle bâzıları hayatta kalmayı baÅŸardı. Bâzıları ise toplama kampına gönderildi. Tuhaf olan, Hitler’in Kavgam kitabında, bunların Yahudîler tarafından Almanya’ya, Alman ırkını bozmak için kasıtlı olarak yerleÅŸtirildiÄŸini iddia etmesiydi. Yâni suçlanan esasta yine Yahudilerdi.
 
Nazizmin yükselttiÄŸi anti-semitizm, Avrupa’nın varoluÅŸsal târihinin köklerinde yatan ve esasta ırksal deÄŸil, dinsel olan yabancı düÅŸmanlığının modern versiyonuydu. Naziler anti-semitizmi icât etmediler, sâdece o devrin “bilimsel verileri”(pozitif antropoloji) üzerinden yorumladılar. Irkçılık, anti-semitizm üzerinden zaten varolan yabancı düÅŸmanlığının türevi olarak tecessüm etti. Åžöyle de ifâde edebiliriz: Irkçılık, dönemsel olarak dinsel bir düÅŸmanlığın dünyevî türevi olarak tecessüm etti. Afro-Almanlar elbette yok edilmesi gereken “pisliklerdi”, ama esas “pislik”, onları Almanya’nın başına musallat eden Yahudilerdi.
 
Bugün Avrupa’da yükselen aşırı saÄŸ ile târif edilen dalganın ırkçı olduÄŸu söyleniyor. Ben bunun pek de doÄŸru olduÄŸu kanaâtinde deÄŸilim. Irkçı tematiklerin, meselâ dazlaklarda olduÄŸu gibi tortusal etkilerinin devâm ettiÄŸinin farkındayım. Elbette esmer veyâ siyâhî olmak, Avrupa sağının gözünde dışlanmak için sembolik bir etki doÄŸuruyor. Bunun sebebinin, esmer veyâ siyah olmanın Avrupa’nın dînsel ve kültürel saflığının dışında olmayı îmâ etmesidir. Avrupalılık özde beyaz ırkın kurduÄŸuna inanılan bir medeniyetin üstünlüÄŸünü îmâ ediyor. Pakistanlılar, Hintliler, Afrikalılar, Almanya’da “karakafalı” olarak tanımlanan Türkler, Fransa’da esmer MaÄŸripliler bu çehreleriyle, medeniyet saflığının kategorik olarak dışında kalmayı, hâliyle dışlanmayı hak eden unsurlar olarak düÅŸünülüyor. Ama ırkçılık ideolojik olarak belirleyici deÄŸil. Daha çok, kültür ve din deÄŸiÅŸkenleri belirleyici. Bunu da yabancı düÅŸmanlığı olarak târif etmek daha doÄŸru geliyor bana. Meselâ anaakımlardan birisini oluÅŸturan PEDÄ°GA hareketi ırkçı bir hareket deÄŸil. Bâzı entelektüel çevreler, ırkçılık kavramında ısrar etmek için “kültür ırkçılığı “ gibi bir kavram kullanıyorlar. Bence bu bir zorlama ve pek de tutarlı görünmüyor.
 
Irkçılık, daha saf ve derin bir örüntü olarak, izlerinin Avrupa’dan çok ABD’de sürülmesi gereken bir oluÅŸum. Ä°ronik olan, anti-Nazi kampın en etkili gücünü oluÅŸturan ABD ‘nin ırkçılığı temsil etmesidir. Yâni, ironik olan, târihin tanıklık ettiÄŸi en azgın ırkçılık örüntüsü olarak anılan Nazileri maÄŸlûp etmiÅŸ olan ABD’nin, ırkçılığın en derin yaÅŸandığı coÄŸrafya olması. ABD’de de dinsel ayırım bir dereceye kadar etkili olabiliyor. Ama Hristiyan olması, Aryanların gözünde bir siyahı kurtarmıyor.
 
Yükselen Avrupa aşırı sağının hayli karmaşık ideolojik kompozisyonunda, anti-semitizm görece varlığını sürdürüyor. Pan Avrupa düÅŸüncesi, ÅŸu aralar tornadan geçiriliyor. Anti-semitizm güden unsurlar, Evangelist tezgâhlarda, tıpkı Baba-Kız Le Pen’lerde görüldüÄŸü üzere tasfiye ediliyor. OdaÄŸa anti-Ä°slâmik(anti-Türk) nefretler ve dışlamalar yerleÅŸtiriliyor. Bunun ırkçılıkla bir alâkası yok. Bu düpedüz dinsel tabanlı yabancı düÅŸmanlığı.. Son numarası da Danimarkalı saÄŸcı lider Rasmus Paludan’ın Kur’an’ı yakması ve onun Finlandiya’daki yandaşı Marco De Vit’in Kur’an’ı yere atması…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.