Sosyal Medya

Güncel

İsmail Kılıçarslan: Muhafazakar orta sınıfla seküler orta sınıf el ele vererek tertemiz delirdiler

İsmail Kılıçarslan- Yeni Şafak



Kolay olmadı. Seküler orta sınıfın delirmesinden daha acıklı da olmadı aslında.
 
Öncelikle bir adet muhafazakâr iktidar gerekti. O iktidarın açtığı alanda “yeni bir yaÅŸam kültürü inÅŸa etmek mümkün” cümlesinin dolaşıma girmesi gerekti. Bu cümlenin çeÅŸitli görünür görünmez etkileri oldu. Bu etkiler zamanla büyük bir toplumsallık üretti ve muhafazakâr orta sınıfla seküler orta sınıf el ele vererek tertemiz delirdiler.
 
BirinciliÄŸi tüketim kültürüne verelim tabii ki. Parası çoÄŸalan muhafazakar orta sınıfın “eee, ÅŸimdi ne yapıyoruz?” sorusuna ÅŸahane cevap verdi tüketim kültürü: “Beni takip et, ben yolu biliyorum.”
 
Nargile kafelerden babyshower partilerine, instagram tesettürcülerinden çay romantizmine kadar bir dünya “garabet” tam bu boÅŸluktan sızdı hayatımıza. Tıpkıbasım hatlarla, ederinden fazla ödenen tespihlerle, deÄŸersiz ebrularla devam etti yoluna.
 
“Dolandı, kıvrıldı” falan derken Kâbe’nin önünde evlilik teklifleriyle, hayatı “romantik ve dini” bir ÅŸeymiÅŸ gibi kurgulayan “pempe dindarlar”la, “abdest suyunu ÅŸalımla kurulamak istiyorum” cümleleriyle, duvarlarında hat levhaları asılı çikolata kafelerle, moda haftalarıyla, romantik Bosna turlarıyla, ultra romantik Kudüs gezileriyle devam etti o yol.
 
Çukurambar’da, BaÅŸakÅŸehir’de falan baÅŸlayan o yaÅŸam kültürü bugün Fatih’inden Üsküdar’ına, Çankırı’sından Samsun’una her yere sirayet etmiÅŸ; kendi tüketim kültürünü de, kendi yaÅŸam formasyonunu da üretmiÅŸ bir “sosyal gerçeklik” olarak yoluna devam ediyor.
 
Delirmenin aslan payı burasıdır.
 
Ä°kincilik ÅŸüphe yok ki kendi iktidar alanlarını canlarından çok seven popüler vaizlerin geliÅŸtirdiÄŸi din diline gider. Ne anlattıklarını bilemediÄŸimiz, sistematik olmaya inanmak yerine “tık almaya” inanan -dahası buna hiç inanmıyormuÅŸ gibi yapan- popüler vaizlerin din anlatımları “saÄŸlıklı olanı” yavaÅŸ yavaÅŸ ÅŸehirden kovdu. En dipteki hadis ve fıkıh meselelerini bilen ama “her gün yaÅŸadığı hayatı” nasıl yöneteceÄŸine dair tek bir oryantasyon parçasına sahip olmayan mat bir zihinsel dünya üretti bu vaizler. Günün sonunda geldiÄŸimiz yer felsefenin ÅŸirk kabul edildiÄŸi, tekfir edilmek için neredeyse hiçbir ÅŸey yapmanız gerekmeyen, Ehli Sünneti yahut Kur’an’ı savunuyorum ayağıyla kendi “matlaÅŸtırıcı iktidar alanı”nı savunan adamlarla dolu bir vasat oldu. Acıklı bir vasat…
 
Hiç de azımsanmayacak bir katkıları vardır bu delirmede.
 
Bir pay da medyaya elbet… “Burası cephe, mevzi, kavga yeri” diyerek baÅŸlayan cümleler giderek “böyle inceliklere burada yer yok” durağına uÄŸrayıp ÅŸöyle finalledi kendini: “Sen ÅŸimdi eleÅŸtiriyorsun ama bu eleÅŸtirin kime yarıyor bir düÅŸün?”
 
Daraldı, daraldıkça salt gündelik politika dilinin içine hapsoldu, hapsolma durumu sürdükçe çölleÅŸmeye benzer bir durumun ortaya çıkmasını saÄŸladı medya. Bugün, gündelik politika konuÅŸmak dışında hiçbir ÅŸey yapmadığı için beyni süngerleÅŸmiÅŸ milyonlara sahibiz. Çarpılmış, hatta çarpıtılmış bir zihinsel düzleme geldik oturduk. Asıl meselenin ne olduÄŸundan habersiz, herhangi birini her an “hain” ilan etmeye hazır, hakikatin tek sahibinin kendisi olduÄŸunu düÅŸünen milyonlar.
 
Hiç ÅŸüphe yok ki bu delirmede güzide medyamız da elinden geleni yaptı.
 
Liste daha uzun aslında… “Abi kariyer havuzunuza cvmi attım” cümlesini kurabilmek için STK’cılık yapan gençlik STK’larımızdan bugüne mesaj vermekten baÅŸkaca numarasını görmediÄŸimiz tarih dizilerimize, düÅŸünür olacak derken sosyal medya fenomeni olan adamlarımızdan mizah yapıyorum adı altında kanalizasyon ifrazatı üreten yapılarımıza, trol çalıştırmayı marifet zanneden bakanlarımızdan kültür ihale etmeyi iÅŸ sayan belediyelerimize kadar herkes bu delirmeye ufak-büyük katkılar saÄŸladı.
 
Başımıza geleni konuÅŸmanın bile “risk almak” anlamına geldiÄŸi tuhaf bir yere geldik. Åžundan eminim: Yola çıkarken buraya geleceÄŸimize hiçbirimiz ihtimal vermemiÅŸtik.

1 Yorum

  1. Mücahit Alpay

    Mayıs 25, 2019 Cumartesi 18:58

    Senin gibi birinden böyle bir yazının cikmasi, hatta alamet değil.. "Batan gemiyi ilk fareler terkeder" sözü, bir kez daha güncelliğini korudu..

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.