Güncel
Faruk Beşer / Allah bizim Müslüman kardeşler olmamızı istiyor
Faruk BeÅŸer - Yeni Åžafak
Ä°hvan olmak, biyolojik kardeÅŸlikten öte bir kardeÅŸlik. Ya da nesep kardeÅŸliÄŸini iradeli kardeÅŸliÄŸe çevirmenin adı. Birincisi bizim elimizde deÄŸil, takdiri ilahinin sonuncu.
KardeÅŸ, yani karındaÅŸ, aynı karnı, aynı rahmi paylaÅŸmış olma. Allah bizi bu dünyaya böyle bir merhamet/rahim âleminden getiriyor. Sonra da bu kardeÅŸliÄŸi bizim kendi irademizle perçinlememizi, ihvan olmamızı, yani annemizin rahmindeki kardeÅŸliÄŸi Ä°slam’ın ve imanın rahmindeki kardeÅŸlikle birleÅŸtirmemizi istiyor. Ä°ÅŸte bunu biz seçiyoruz ve diÄŸeri de ancak bununla deÄŸer kazanıyor. Aksi takdirde biyolojik kardeÅŸlik düÅŸmanlığa dönüÅŸmeye daha yatkındır. Kabil bu iradeli süreci tamamladığı için kardeÅŸi Habil’i öldürdü. Bu iradeli kardeÅŸliÄŸi saÄŸlayanlar birbirinin ihvanı olurlar. Ä°hvan-ı müslimîn, kardeÅŸliklerini Ä°slam’la perçinleyenler demek. Çünkü gerçek anlamda ancak müminler kardeÅŸ olabilirler demiÅŸtik. Oysa bugün ABD’nin emriyle Arap ülkelerinin müstebit kralları hepsi Arap olduÄŸu halde kardeÅŸler olamıyor Ä°hvan-ı müslimin’i terör örgütü olarak tanımlamak istiyorlar. Terör kelimesinde korkutma/irhab anlamı vardır. Yani onlar Müslümanların böyle kardeÅŸ olmalarından korkuyorlar. Demek ki, böyle iradeli bir kardeÅŸlik aynı zamanda büyük bir güç oluÅŸturuyor. Kuranıkerim böyle sevgi ve iman harcıyla oluÅŸan bir iman dayanışmasına ‘bünyan-ı mersus’ der. KurÅŸunla kaynatılmış binalar.
‘Allah’a ve resulüne itaat edin, birbirinizle çekiÅŸmeyin yoksa korku ve zaafa düÅŸersiniz, rüzgârınız gider. Sabredin, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir (Enfal 46)’. ‘Rüzgârınız gider’, yani gücünüzü ve devletinizi kaybedersiniz demek. Kaybetmedik mi?
‘Birbirinizle alakayı kesmeyin, birbirinize sırtınızı dönmeyin, kindarlaÅŸmayın, hasetleÅŸmeyin, Allah’ın size emrettiÄŸi gibi kardeÅŸler olun’ (M). KardeÅŸine karşı kinini, nefretini ve hasetliÄŸini bastırıp onunla kucaklaÅŸabilmek kiÅŸinin nefis putunu kırabilmesi, onun ilahlaÅŸmasına müsaade etmemesi ve yegâne ilah olarak Allah’ı tanıması anlamına gelir. Yani böyle bir kardeÅŸlik bir bakıma gerçek anlamda ÅŸirkten kurtulma ve katıksız tevhit demektir.
Hucurât Suresi’nde Müslümanların kardeÅŸlik iliÅŸkisini anlatan ayetler muhteÅŸemdir.
‘Åžayet müminlerden iki taife savaÅŸmışlarsa aralarını bulun. Yine de eÄŸer biri hasetlik edip diÄŸerine saldırırsa, o Allah’ın emrine dönünceye kadar siz de onunla savaşın. Vazgeçerse adilce tekrar aralarını bulun, hakkaniyetle davranın, çünkü Allah hakkaniyetle davrananları sever’. ‘Müminler ancak kardeÅŸtirler’, ya da ‘ancak müminler kardeÅŸtirler. O halde iki kardeÅŸinizin arasını bulun ki, merhamet olunabilesiniz’ (Hucurât 9).
Razi ayetteki bazı kelimelerden ÅŸöyle ince manalar çıkarır:
‘Sizden iki taife’ deÄŸil de ‘müminlerden iki taife’ denmiÅŸ olması, aslında siz böyle yapmazsınız, ÅŸayet bazı müminler böyle yapmış olursa, nüktesine iÅŸaret eder.
Ayette iki defa geçen ‘ÅŸayet’ anlamındaki ‘in’ edatı, varsayalım ki, nadiren, gibi anlamlara gelir. Demek ki, müminlerin kavgalaÅŸması da, hasetleÅŸmesi de nadir ÅŸeylerdir.
Ä°ki fırka deÄŸil de, ‘iki taife’ denmiÅŸ olması hem müminlerin fırkalaÅŸmayacağına hem de böyle kavga edenlerin çok az olacağına iÅŸaret eder. Çünkü ‘taife’, ‘fırka’ya göre daha az bir topluluÄŸu ifade eder.
Savaşırlarsa yerine ‘savaÅŸmışlarsa’ denmiÅŸ olması, müminlerin arasında böyle kavgaların süregiden bir ÅŸey olmayacağını, bir kez olup bittiÄŸini anlatır.
Ayrıca Allah’ın rahmetini elde edebilmeniz de kardeÅŸler arasını bulmanıza baÄŸlıdır. Bu durum bireyler düzeyinde böyle olduÄŸu gibi toplumlar düzeyinde de böyledir ve bu aynı zamanda yetkili ve etkili bir gücün, daha yukarıda da güçlü bir devletin bulunmasını gerektirir.
GörüldüÄŸü gibi mesele gelip yine güçlü olmaya dayanıyor. Ä°slam ümmetinin bugün yaÅŸadığı zillet, gücünü kaybetmesinden dolayıdır.
Henüz yorum yapılmamış.