Güncel
Kenan Alpay / Potomya ve Pontus’a yüklenen lanetli mesaj
Kenan Alpay - Yeni Akit
Her cümlemizi tartmak, cümlelerimizin içine yerleÅŸtireceÄŸimiz kelimeleri kuyumcu titizliÄŸinde iyi seçmek mecburiyetindeyiz. Söylemlerimizin hukuki boyutundan daha önce ahlaki kriterini hesaplamakla vazifeliyiz. Ahlaki çerçeveye (etik deÄŸerlere deÄŸil) uygun olan zaten doÄŸal olarak hukuken meÅŸru, siyasal açıdan da kabul edilebilir olacaktır. Kışkırtıp yıpratacak dilden uzaklaşıldığı yatıştırıp onaracak dile sahip çıkıldığı oranda toplumda huzur ve güvenliÄŸin, dayanışma ve kardeÅŸliÄŸin baÄŸları kuvvetlenir çünkü.
Siyasal mücadelelerin kızıştığı zamanlarda konuÅŸmak kolay deÄŸil ancak konuÅŸmaları kolaylaÅŸtırdığımız, önünü açtığımız oranda “kızgın demiri soÄŸutmak” mümkün olacaktır. Ne var ki bir zamandır Yeniçeri Ocağı’nın başıbozuk olduÄŸu dönemlerdeki gibi bir tahammülsüzlük başımıza musallat olmuÅŸ yine: “Vurun, söyletmeyin!”
Åžaka veya ironi deÄŸilmiÅŸ, hiç sıkılmadan gazete köÅŸelerinde ÅŸöyle soruluyor mesela: “Neyin özeleÅŸtirisi bu?” Eksik mi, fazla mı, çarpık mı nedir yanlış olan diye anlamaya çalışırken net ve keskin bir hüküm dikiliyor karşımıza: “Gün ne eleÅŸtiri günüdür ne de özeleÅŸtiri günü. Gün liderimizin arkasında sadakatle durma günüdür.” EleÅŸtiri yok, özeleÅŸtiri yok sadece sadakat var; neden? Çünkü seçim adında bir siyasi harbin içindeymiÅŸiz. Bu fazlasıyla tuhaf ancak ne ahlaki ne de hukuki mesuliyetten zerre miktarı nasiplenmemiÅŸ mantıkla deÄŸil siyaset komedi filmi bile yapılmaz.
Fazla İzah Manayı Bozar
Etnik kimlik siyaseti yanlış olmanın ötesinde yıkıcıdır. Åžunu da ekleyelim: Etnik kimlik siyaseti sadece rakiplerini deÄŸil sahiplerini de yıkar. Üstelik etnik kimliÄŸe dayalı siyasete eskiden “cahiliye âdeti” derdik modern zamanlarda faÅŸist-ırkçı siyaset diyoruz. Ä°nsanın asaletini kafatasında, damarlarında dolaÅŸan kanda arama saplantısı bu coÄŸrafyada Kemalistlerin iÅŸiydi.
Türk ulusal kimliÄŸini inÅŸa etmek adına beÅŸ bin, yedi bin yıl gerilere giderek Etilerve Sümerler’de kök arayıp, mezarlardan dahi kafataslarını çıkarıp brakisefal mi yoksa dolikosefal mi diye binlerce ölçüm yapan Tek Adam ve Tek Parti Rejimi’ne halkçılık ve cumhuriyet deÄŸil faÅŸizm sıfatı daha uygun olur. Ama gelin görün ki; Gazi PaÅŸa AtatürkçülüÄŸü ÅŸiÅŸede durduÄŸu gibi durmuyor ve muhafazakâr-demokrat bile olsalar aÄŸzına alanı çarpıp eciÅŸ bücüÅŸ hallere sokuyor. Bir asra yakındır okunan korku masalına birkaç mistik, manevi makyaj yaparak “Atatürk milliyetçiliÄŸi asla ırkçı deÄŸildir, hümanist deÄŸerlerle mücehhezdir” ÅŸeklinde bir versiyon üretmek pek ucuz ve pek kolay oldu maalesef.
Alman vülger materyalizmine yaslanan, pozitivist felsefeyi ve militan laikliÄŸi devletin ana karakteri (resmi ideoloji) haline getiren Kemalizmi kritik edip tasfiye için mücadele vermek yerine ondan faydalanma tercihi ciddi tehlike sinyalleri veriyor. Bürokratik oligarÅŸi dostluk ve güvenceleri olduÄŸu gibi tehdit ve tehlikeleri de ‘etnik’ temelde deÄŸerlendirmeyi, rejime yönelik muhalefetin öncelikle etnik kökenlerini sorgulayarak savuÅŸturmayı marifet bildi, teamül haline getirdi.
Hatırlayalım, bir dönem Meclis BaÅŸkanlığı da yapan CHPTunceli milletvekili Kamer Genç, BaÅŸbakan olduÄŸu dönemde Tayyip ErdoÄŸan’ı memleketi Rize-Güneysu (eski adı Potomya) üzerinden ÅŸöyle vurmak istemiÅŸti: “Ä°stiklal Savaşı’nda Potomyalı’ları Ege’de, Ä°zmir’de denize döktük. Sen hâlâ onların kalıntısı olarak çıkmış gelmiÅŸsin bu memlekete.” Kemalist mantık psikolojik savaşı, kara-propagandayı hep böyle sürdürüyor.
Etnik KimliÄŸe Harp Ä°lan Etmek
Tabii bu iÅŸ Kamer Genç’le baÅŸlamadı onunla da bitmedi. Mesela bir dönem Turgut Özal’ın da Ermeni kökenli olduÄŸu iddiaları kamuoyunda çokça dolandırılmıştı. Yine bir mafya liderinin dönemin BaÅŸbakanı Mesut Yılmaz’ın babaannesi için benzer ÅŸeyler söylediÄŸini aradan bir zaman geçtikten sonra bu kez CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan için “KasımpaÅŸa’da doÄŸan Rize Potomya asıllı sayın ErdoÄŸan’abu aziz milletimiz ülkeyi yönetme iradesini kendisine teslim etmiÅŸtir. Devletin sahibi sen deÄŸilsin!” dediÄŸini de biliyoruz.
2014’te CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerine doÄŸru gidilirken MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ÅŸu cümlelerini de hatırlarsak etrafımızı saran çarpık mantığın ne kadar yaygın olduÄŸunu da iyice idrak etmiÅŸ oluruz: “Hele bir etnik kökeni arayalım ne çıkacak meçhul. Kaynağına bakalım ne çıkacağı ÅŸüpheli. Kalkıyorsun diyorsun ki “Ben Gürcü’yüm, eÅŸim Arap.’ Peki Bilal oÄŸlana ne diyeceksin?” Meçhul veya ÅŸüpheli bir durum olarak görülen, buradan bir tehdit çıkarılan ÅŸey nedir besbelli: Özbeöz Türk isen damarlarında dolaÅŸan kan asildir, deÄŸilse sefil kan tartışmalarının, ihanet ithamların kapısı ardına kadar açılır.
Evet, Yunanistan’da yayınlanan yerel bir gazetenin haberine yaslanarak kurulan ahlak ve mantık dışı imalı cümlelerle büyük hesapları ve büyük oyunları boÅŸa çıkarma hesapları sahiplerini maalesef Don KiÅŸot kadar olsun komik ve sempatik kılmıyor. Ancak Hz. Adem’den geldiÄŸimizi, Hz. Adem’in de topraktan yaratıldığını unutmuÅŸ hatta bu emr-i ilahi’ye karşı pozisyon almış oluruz. Ä°manımızın öÄŸrettiÄŸi ve hayat düsturu haline getirdiÄŸi üstünlüÄŸü sadece takvada gören ve renkten veya dilden, coÄŸrafya veya aileden gelen bir imtiyazı tanımayan Ä°slam’ı basit ve geçici menfaatler için harcamaya kimsenin hakkı yoktur. Pontus’la, Potomya’yla, Dersim’le, NorÅŸin’le savaÅŸarak elde edilecek hiçbir fayda olmadığı kesin. Lakin Potomya’ya, Dersim’e, NorÅŸin’e, Pontus’a husumet büyüterek girilecek zarar büyük ve kalıcı olacaktır.
Henüz yorum yapılmamış.