Özel / Analiz Haber
Basınımızın öncüleri 'giden ağam gelen paşam' der, ayrıma imkân bırakmazlardı
Gazetecilik mesleğimizin öncüleri geçmişte kesin şekilde taraf tutmaz, "gelen ağam, giden paşam" mantığıyla her iki tarafı da idare etmenin yolunu mutlaka bulurlardı. İşte, basın ve edebiyat tarihimizin iki önemli ismine ait bazı ibret belgeleri...
Ebuzziya Tevfik Bey, her iktidarın adamıydı
Ä°KÄ°NCÄ° Abdülhamid döneminin önemli bir yayıncısı olan Ebuzziya Tevfik Bey 1849 ile 1913 yılları arasında yaÅŸadı ve kendi adını verdiÄŸi matbaasında çok sayıda kitap, dergi ve gazete çıkardı.
Burada, Ebuzziya Tevfik Bey'in önce Sultan Abdülhamid'e daha sonra da hükümdarı deviren Ä°ttihad ve Terakki'nin ileri gelenlerinden Maliye Nazırı Cavid Bey'e gönderdiÄŸi bazı "para" mektuplarını görüyorsunuz.
Sultan Abdülhamid'in aylığa baÄŸladığı gazetecilerden biri olan Ebuzziya Tevfik Bey, hükümdardan maaşının yanısıra her sıkıntıya düÅŸtüÄŸünde para da istiyor ve ödemelerden sonra bir makbuz ve teÅŸekkür mektubu gönderiyordu.
Ä°ÅŸte, Ebuzziya Tevfik Bey'in bir makbuzu:
"Mart ayı için 2800 kuruÅŸ
Nisan ayı için 2800 kuruÅŸ
PadiÅŸah hazretlerinin tahsisi ve ihsanı olan aylık 2 bin 800 kuruÅŸ tutarındaki âciz maaşımı, 1880 yılı Mart ve Nisan aylarına mahsuben Hazine'den aldığımı gösteren iÅŸbu senedimi takdim kılıyorum.
Ebuzziya Tevfik"
Yayıncı, bir ara evini taşımak istemiÅŸti ama beÅŸ parasızdı ve bu iÅŸ için gereken
meblâğı hükümdardan talep etmiÅŸti. Abdülhamid'den parayı almasından sonra bir teÅŸekkür mektubu yazacaktı:
"Velinimetim olan siz padiÅŸahımızın emriyle bugün aldığım maaşımla ilgili senet ayağınızın toprağına arzedilmiÅŸtir. Sizi rahatsız ettiÄŸim için yüce affınızı
istirham ediyorum Başınızı ağrıtan bu değersiz hareketim, evimi taşımaktan
kaynaklanan mali sıkıntıdan doÄŸmuÅŸ, kıymetsiz ihtiyacım böylelikle karşılanmıştır.
Değersiz kulları
Ebuzziya Tevfik"
Sultan Abdülhamid, her sıkıntısını karşıladığı gazeteciden arada bir bazı "özel"
hizmetler talep etmekteydi. Ebuzziya Tevfik bu hizmetleri yerine getirmeyi ÅŸeref
addetmekte ve padiÅŸaha "emrinizi yerine getirmek için hemen geliyorum" diye
yazmaktaydı:
"Siz padiÅŸahımız efendimiz tarafından gönderilmiÅŸ olan emri büyük bir ÅŸeref duyarak aldım. Tarafıma verilecek olan bu görevi yerine getirmenin kıymetsiz gücümün dahilinde olduÄŸunu ve siz velînimetimi hoÅŸnut edeceÄŸim için hayatım boyunca iftihar duyacağımı bildirir ve yarın akÅŸam huzurunuza koÅŸa koÅŸa geleceÄŸimi arzederim..
Kıymetsiz kulları
Ebuzziyâ Tevfik"
Ä°stanbul'da 1909'da yaÅŸanan 31 Mart isyanından sonra Sultan Abdülhamid tahttan indirilmiÅŸ, Ä°ttihad ve Terakki Partisi artık Türkiye'nin kaderine hâkim olmaya baÅŸlamıştı. Ebuzziya Tevfik Bey, seneler boyu Abdülhamid'den istediklerini artık memleketin yeni idarecilerinden talep etmekteydi. 1910 Eylül'ünde Ä°ttihadçılar'ın Maliye Nazırı Cavid Bey'e yazdığı mektupta "senedini ödemek için yardım" talep ediyordu:
"Beyim efendim, Avrupa'ya gitmenizden önce verilen karar elbette hatırınızdadır. Hattâ, bakanlıklardan mikdarı kararlaÅŸtırılan meblâğı nâtık defterde 'Ben bulunmadığım zaman Talât Bey tarafından yapılacaktır' ibâresiyle bir de ÅŸerhiniz ve altında imzanız vardır.
...YokluÄŸunuzda Talât Bey'e de müracaat etmedim. Hatta, çıkarmış olsa idim bile müracaatdan bir fayda göremezdim. Çünki, arkadaşınızda benim iÅŸimle doÄŸrudan doÄŸruya meÅŸgul olacak bir his de bulamadım. Her ne ise...
Åžimdi bugün altı gün oluyor ve Tasvir yayınlanıyor. Geçen gün borç alabilmek için sizden bir tavsiye mektubu istedim. ...Osmanlı Bankası ise, bu konuda kendi bakış açısına göre birÅŸeyler yazdırmak istiyor. Elbette bedava olmayacak. ... EÄŸer siz birÅŸey verecek iseniz, hiç olmazsa onu kaçırmayayım.
Bakanlıktan verilecek parayı görüÅŸmek için bana bir gün ayırsanız da, ÅŸu iÅŸi
bitirsek. Çünki, ... 300 lira borcun vâdesi yaklaÅŸtı. Bu ilk taksidi veremez isem
ilk vaadimi yerine getirememekten doÄŸacak utanç yükünün altında ezilirim.
Sizin gibi büyük iÅŸlerle meÅŸgul olan bir zâtı bu kadar küçük bir ÅŸey için rahatsız
etmek bana pek güç geliyor. Fakat gösterdiÄŸiniz merhamet dolu himâyenize bir daha müracaat ediyorum. Artık ilerisini siz bilirsiniz. EÄŸer bu sefer de gazeteyi intihara mecbur edecek olursanız, cümlenize bir 'Yuf borusu' çekerek periÅŸan bir halde kalacağım.
6 Eylül 1910
Ebuzziya Tevfik"
************************************************************
Makber'in ÅŸairini senatör yaptılar, gene para istedi
EDEBÄ°YAT tarihimizde "Åžâir-i Âzam" yani "Büyük Åžair" diye geçen Abdülhak Hamid, "Her yer karanlık, pür nûr o mevkî" diye baÅŸlayan meÅŸhur ÅŸiirin, yani "Makber"in sahibi idi.
Zamanın hükümdarı Sultan Abdülhamid'e her vesile ile baÄŸlılığını bildirmiÅŸ,
elçiliklerde ve birçok yüksek görevlerde bulunmuÅŸ ama iki yakası bir türlü biraraya gelememiÅŸti. Abdülhamid'in devrilmesinden sonra Brüksel'deki Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu BüyükelçiliÄŸi'ndeki vazifesinden azledilip Ä°stanbul'a çaÄŸrılmış, bir müddet iÅŸsiz ve parasız kalmış, nihayet senatör olmuÅŸtu ama hâlâ parasızdı.
Abdülhak Hamid, 1914'ün 12 Haziran'ında Ä°ttihadçılar'ın Maliye Nazırı Cavid Bey'e gönderdiÄŸi mektubunda "Maaşım yetmiyor, param yok, aman bana bir baÅŸka iÅŸ bulun" demekteydi:
"Çok büyük saygıya lâyık Cavid Beyefendi Hazretleri'ne,
Siz bu devlet ve milleti müdhiÅŸ bir illetten, bir mâlî sahtekârlıktan kurtardınız.
Tanıyan, tanımayan, büyük küçük herkes sizin minnettarınızdır, size hayrandır ve sizi medheder.
EÄŸer sosyal hayatımız içerisinde bir ÅŸairin vücudu fazlalık deÄŸil ise, sihirli
dehânızla, faziletinizle ve kurtarıcı irfanınızla bu Abdülhak Hâmid'i de kurtarmak
isteyeceÄŸinizden eminim.
...Ä°stanbul'a geldikten sonra da bir sene iÅŸsiz kaldığım için, vaziyetimi düzeltmem mümkün olamadı. Maneviyatım ve geçim ihtiyacım sebebiyle elçiliklerimizden birine tayinimi istedimse de, onun da her nedense mümkün olamayacağı anlaşıldı. Nihayet, senatör oldum ve bundan dolayı ÅŸüphesiz, manevî bakımdan bir teselli kazandım.
Fakat senatör maaşımla hem geçinmemin, hem de borçlarımı ödememin mümkün olamayacağını görüyorum. ...Borçlarım gittikçe haysiyetimi kıran ve dolayısıyla da beni tâkatsiz bırakan bir ÅŸekil alıyor.
Bu yüzden ya bir elçiliÄŸe gönderilmemi veya bir baÅŸka göreve daha getirilmemi yahut malî kuruluÅŸlardan birine tayin edilmemi, bunlar da olmazsa aydan aya ödenmek üzere dört-beÅŸ yüz lira borç verilerek imdadıma yetiÅŸmenizi istirham ediyorum.
Huzurunuza bu ricamla utanarak çıkıyorum. Yukarıda arzettiÄŸim dört maddeden herhangisi uygun ise veyahut hiçbirisi bile mümkün deÄŸilse, bildirmenizi rica ederim azîz ve muhterem efendimiz hazretleri.
30 Mayıs 1914.
Kulları
Abdülhak Hâmid"
Henüz yorum yapılmamış.