Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

İsmet Özel'in kaleminden: Gâvurun Dostundan Modernin Postundan...

Allah’a sığınırım. O ne güzel sığınaktır! Böyle bir şey der demez henüz okumaya başladığınız bu Cuma Mektubu’na problematik bir giriş yapmak zorunda kaldığımı fark ediverdim. Allah’a sığınmaktan bahseden bir adamın söylediklerine kulak vermeli midir? Doğrusu, bir kişi gerçekten Allah’a sığınmayı seçmişse ve artık seçtiği yerdeyse ne yaptığını dile getirmesine hiç gerek kalmamıştır. Üstelik, benim Allah’a sığınmam sizi, bir yazarın Allah’a sığınması okurlarını ilgilendirmeli midir?



Acaba bizzat ben, yazısına Allah’a sığındığını söyleyerek baÅŸlayan bir adamın yazısını okumaya devam eder miydim? Bu adam eÄŸer her yazdığını okumaya can attığım biri deÄŸilse kesinlikle etmezdim. Sorardım: KulluÄŸunu yerine getiren insan yaptığını ikrardan bir fayda mı umuyor? Ve derdim: Rabb ile abd arasında olan bitenin ikrar edilmesini gerektiren hususi ÅŸartlar olmalı. Bir kiÅŸinin Allah’a kulluk etmesi gerektiÄŸini, Allah’ın bir baÅŸka kulu o kiÅŸiye tembih etmiÅŸse ve bir kul diÄŸerine ne yaptığına dair bir lâyiha sunuyorsa mesele anlaşılır. Gel gelelim okuyucularımdan herhangi birinin bana gâvurun dostundan modernin postundan Allah’a sığınmam gerektiÄŸi yolunda bir tavsiyesi olduÄŸu vâki deÄŸil. DeÄŸilse yazımın başına Allah’a ibaresi  kondurmakla bazı okuyucularıma ÅŸirin görünmeyi mi deniyorum acaba? Bu mümkün ve fakat hayli delidir. Kafası gerektiÄŸi kadar çalışan bir yazarın böyle yapması kendi aleyhinedir. Ä°ÅŸin içinde alaturka eÄŸitimli okuyucunun gönlünü okÅŸayayım derken; alafranga okurların dudak büküÅŸüyle karşılaÅŸmak var. Hatta götürdüÄŸünün getirdiÄŸinden fazla olduÄŸu, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olunabileceÄŸi söylenebilir. Ne de olsa alafranga okuyucuların tafrası ÅŸimdiye kadar alaturka okurlara baskın çıkabildi.
 
Bu mektubumun baÅŸlığındaki kelime oyunu belki çok zekice deÄŸil; yine de bir ÅŸapÅŸallığı yansıtacak kadar harc-ı âlem olduÄŸu söylenemez. ÅžapÅŸalca olmadığı ve insana usanç vermediÄŸi sürece kelime oyunlarından fayda umduÄŸum bir gerçek. Bu baÄŸlamda post-modernin modern post olarak algılanmasında bir beis görmüyorum. Aslına bakarsanız karşıma ilk çıktığından beri ÅŸu post-modern denilen ÅŸeyden rahatsızlık duydum. Bahanesi post-modernlik olan her ne olduysa entelektüel ahlâk bakımından hiçbir zaman benim nezdimde iyi bir yer iÅŸgal edemedi. Zira nezdimde post-modernin iÅŸgal ettiÄŸi yer, tıpkı post-yapısalcınınki gibi Batı’nın kültürlü çevrelerin de kendini üste çıkarma gayretiyle benimsenmiÅŸ bir “tavÅŸana kaç, tazıya tut” tavrını yansıtır. Buna mukabil, gerek modernin ve gerekse yapısalcının açtıkları alanlarda kendileriyle baÄŸ kurmayı özendirecek derecede entelektüel dürüstlük barındırdıkları inkâr edilemez. Åžimdi aklınıza modemlerle post-modernler arasındaki dalaÅŸta benim modernliÄŸe daha çok prim verdiÄŸim fikri takılabilir. Hâlbuki hiç öyle deÄŸil. Ä°leride bu bahse döneceÄŸiz. Okumakta olduÄŸunuz Cuma Mektubu’nun baÅŸ konusunu modernliÄŸin başına gelenler teÅŸkil ediyor zaten. Öyleyse vakit kaybetmeden baÅŸlıktaki diÄŸer ibareye kendini takdim etme fırsatı tanıyalım. Gâvurun dostu derken neyi kastediyoruz? Bu sualin içinden çıkmanın hayli zor olduÄŸunu itiraf ederim. Tehlike arz edenler kendisi gâvur olmadığı hâlde gâvura dost olanlar mıdır; yoksa asıl sakınılması  gerekenler gâvur oldukları halde gâvur olmayanlara dostluk gösterenler midir? Gâvur dostu dost gâvurdan ayrılsa ne? Ayrılmasa ne?
 
Batı âleminin küllî bir meselesiyle yüz yüzeyiz: Kıyamet. Gün gelecek, kıyamet kopacak ve hepimiz  kendimizi Büyük Mahkeme karşısında sorgulanıyor bulacağız. Vücudumuzdaki her bir âzânın istintaka sorgulayıcı olarak katıldığı Büyük Mahkeme! Batı âlemi sahip olduÄŸu hesaba çekilme duygusunun yedeÄŸinde kendi tarihini keÅŸfetti. Batı âlemi dediÄŸimiz zaman Ä°brâhimî gelenekle müÅŸekkel âlemi kastediyoruz. Hayatiyetini Akdeniz havzasında doÄŸan, baÅŸlangıcı arkaik çaÄŸa uzatabildiÄŸimiz kültüre, bu kültürün yazılı dile yansımış akıl düzenine, bu akıl düzeninin kaçınılmaz kıldığı uzlaÅŸma ve çatışmalara borçlu olan bir âlemden söz ediyoruz. Kıyamet bahsinde ilk öÄŸrenmemiz gereken husus arkaik çaÄŸlardan yaÅŸadığımız günlere kadar Hint ve Çin tarafından temsil edilen “DoÄŸu”nun gerek kültür özellikleri ve gerekse akıl düzeni sebebiyle “Batı” ile eklemlenemez durumda olduÄŸu ve ÅŸimdiye kadar herhangi bir Batı-DoÄŸu yakınlaÅŸması gerçekleÅŸseydi bunun, ancak iki kutuptan birinin kendine kıymasıyla mümkün olabildiÄŸidir. Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar arasında cereyan eden olayların hiçbiri DoÄŸu-Batı  münasebetine müteallik isimler almaya lâyık deÄŸildir. Zira bunların her biri Batı’nın oluÅŸmasında vazgeçilmeyecek derecede aslî unsur  durumundadır, her üçünün kültür kökleri müÅŸterektir, her üçü de haklılıklarını ortaya koymak için aynı akıl düzenine göndermede bulunurlar.
 
Biz Müslümanların ve bilhassa biz Türklerin de yer aldıkları Batı âlemi üç bölükten meydana gelmiÅŸtir:  1) Kendilerine nimet verilenler, 2) Gazaba uÄŸrayanlar, 3) Yollarını sapıtanlar. Tarih modern çaÄŸlarda gazaba uÄŸrayanlarla yolunu sapıtanların aralarında birleÅŸerek Hakkın nimetlerine kavuÅŸanlara cephe aldıklarını gösterdi. Beri yandan aynı tarih kendilerine nimet verilenlerin diÄŸer ikisine kusur isnat edilebilecek bir olgunluÄŸa eriÅŸmelerinin vesilesi oldu. Ä°slâm kültürü kendilerine nimet verilenlerin Müslümanlar, gazaba uÄŸrayanların Yahudiler, yollarını sapıtanların ise Hıristiyanlar olarak birer kategori içine yerleÅŸtirilmesi önerisiyle bir bedene kavuÅŸabilmiÅŸtir. Modernlik, modernizm bu kategori içine yerleÅŸtirme önerisinin reddi, inkârı yönünde bir çabadır. Ä°nkârın inkârına verilen isim ise post-modernizm yaftasını taşır. Modern olan kendine aslî tutum olarak yeni deÄŸerler keÅŸfetmek, keÅŸif imkânı tükendiyse yeni deÄŸerler icat etmek gayretiyle eski deÄŸerlerin terkini öngörmeyi yakıştırdı. Post-modern olan yeni deÄŸerler uÄŸruna zahmete girmenin nafile olduÄŸu görüÅŸünde. Çünkü post-modern açısından bakılınca yakışıksızlık da insana yakışıyor.
 
Modern yaklaşım 16. yüzyılı takip eden zaman boyunca nerede Kiliseye ve Haham Kültürüne zıt gittiyse orada Müslüman bakış açısından destek buldu. Buna mukabil, modern yaklaşım Karşı-Aydınlanma adı verilen çıkışı bünyesine kabul ettiÄŸi oranda Müslüman bakış açısına bigâne kalamayacağını kabullenmek zorunda kaldı. Modernlikle Müslümanlık arasındaki bu etkileÅŸim postmodern duruÅŸta hiç hesaba katılmaz. Bu ise sinsice yürütülen bir Ä°slâm aleyhtarlığıdır. ModernleÅŸme ile Müslümanlık arasındaki etkileÅŸim ciddiyetle göz önüne alındığı zaman Batı Medeniyetinin dilemması da belirginlik kazanır. Nedir çaÄŸdaÅŸ medeniyetin dilemması? Çıkış yolu Ä°branî- Hıristiyan-Grek-o-Romen esasların yüceltilmesinde mi aranacak, yoksa insanlığa verilen nimetin Ä°slâmiyet olduÄŸu kabul mü edilecek? Avrupa’nın ötekisi olarak kabul mü edilecek? Avrupa’nın ötekisi olarak Türk’ün anlaşılması dilemmanın günümüzde AmerikanlaÅŸma karşısında TürkleÅŸme dışında bir seçme kalmadığı tarzına büründüÄŸünü gösteriyor. 2002 yılının Filistin’inde manzara açık-seçik: Bir yanda AmerikanlaÅŸma varsa onun karşısında TürkleÅŸmenin zarureti gözleri çatlatacak derecede belirgin. AmerikanlaÅŸmasından ÅŸüphe edilmesin isteyenler TürkleÅŸmeyi reddediyor. TürkleÅŸmesinden ÅŸüphe edilmesin isteyenler AmerikanlaÅŸmayı reddediyor. Tarih içinde hep böyle oldu. Modernlik Ä°slâmiyet’e husumet duyulmasını âmir bir pozisyonda doÄŸdu. ModernliÄŸin kusurlarını su yüzüne çıkarma gayretiyle kendine yer açmayı deneyen post-modernlik Ä°slâmiyet’in hasım sayılmayacak derecede itibarının aşındırılmasını âmir bir pozisyonda rahat edebiliyor. Post-moderne göre batılı olmayan her ÅŸey Batı’nın ötekisidir. Dolayısıyla modernliÄŸe karşı çıkıyormuÅŸ gibi görünüp Batı’ya mahsus bir türdeÅŸlik doÄŸurma imkânı aramak post-modernliÄŸin bir hilesi sayılmalıdır.
 
ModernliÄŸin ufkunda hep inkılâp olageldi. Post-modern ufuk çizgisi çoÄŸulcu demokrasi dolaylarından geçiyor. Oysa çoÄŸulculuk çoÄŸulcu olmamayı içine alacak kadar çoÄŸulcu olamıyor. Ve demokrasi kendini ancak anti-demokratik tedbirler almak suretiyle koruyabiliyor. Modernlerin birbirini dışlasa bile insan davranışlarına yön vermesini istedikleri esasa müteallik çizgileri vardı. Karl Marks nefret ettiÄŸi, bütün gayretini onun tarihten silinmesine katkıda bulunmak için gösterdiÄŸi burjuvazinin gelmiÅŸ geçmiÅŸ en devrimci (dolayısıyla en olumlu) toplumsal sınıf olduÄŸunu ileri sürüyordu. Toplumun Ä°branî-Hıristiyan-Grek-o-Romen evrim çizgisinden ötesine kapalı olması, modern yasalardan biriydi. Modern yasaları kahretme iddiasıyla ortaya fırlayan post-modern, Ä°slâmiyet’in potansiyelini fark eder etmez modernliÄŸe cephe alma maskesi altında Batı âleminin esasına müteallik çizgiye “Ä°slâmiyet” çizgisine cephe aldı. TürklüÄŸün Ä°slâmiyet’le özdeÅŸleÅŸtirilmesine karşı çıkanlar ya modernlik sebebiyle elde ettikleri rütbeden veya ona husumetle yer kazanmış post-modernlik sebebiyle alelacele kaptıkları sandalyeden mahrum bırakılacaklarından korkuyorlar.
 
Korkunun ecele faydası yok. Ufkunda inkılap olan modernlik devrimlerle yalama oldu. Fransız devrimi Fransız milletini önce çolaklaÅŸtırdı, sonra kötürüm bıraktı. Rus devrimi Rusların geliÅŸip serpilme fırsatları köküne kibrit suyu döktü. Ä°ran devrimi Farsları âleme maskara etti. FaÅŸist devrimden, Nasyonal Sosyalist devrimden hiç söz etmesek tedbirli davranmış oluruz. Ufkunda çoÄŸulcu-demokrasi olan post-modern yaklaşımın ÅŸimdiden acziyle baÅŸ baÅŸa kaldığı görülüyor. ÇoÄŸulculuk ancak çoÄŸulcu dengeyi bozulmaktan koruyacak hegemonik bir gücün güvencesi altında anlam taşıyabilir. Demek ki çoÄŸulculuktan yana olmak nev’i zatına münhasır ne varsa onu kendini savunamaz duruma düÅŸürmeye dönüktür. Demokrasi bütün idealleri öldürdükten, ortada yaÅŸayan ideal bırakmadıktan sonra bir ideal hâline gelebilir. Demek ki demokrasiden yana olmak gününü gün etme çabasından baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.
 
Gâvurları dost edinmiÅŸ olanlarla modernliÄŸi post hâline getirmiÅŸ olanlar dayanışma içindedirler. Edindikleri müttefikleri arasında dostluk görüntüsü arz eden gâvurlar ve post-modern yaklaşıma mal bulmuÅŸ maÄŸribi gibi sarılanlar vardır. Kâffetten uykuları kaçıyor. Müslümanlığın Türklük olarak anlaşılması üzerine milletin önünde yeni, parlak bir eylem alanı açılacak diye hepsinin ödü patlıyor.
 
Ä°smet Özel

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.