Sosyal Medya

Güncel

Yasin Aktay: ''Bütün kitaplar tek bir kitabın daha iyi anlaşılması içindir''

Yasin Aktay- Yeni Şafak



Ramazan insanın kendi benliğinin zindanından çıkıp başka dünyalara doğru açıldığı bir zamandır. Oruç bu açılımı temin eden bir eylem. Bu açılımın maddi şartları fecirden guruba kadar acıksa da yemeyerek, susasa da içmeyerek, dürtülse de kem konuşmayarak sağlanır.
 
Tabii bu maddi şartları bir de sağlam bir niyet tamamlar. Aynı anda dünyanın her yanında bu ibadete katılan insanlarla birlikte ve tarihin ilk zamanlarından bugüne kadar bu ibadeti yapmış olanlarla bir süreklilik duygusu içinde yerelin ve şimdinin zindanından da sıyrılır insan. Sahip olduğunu zannettiği mülkün aslında kendisine ait olmadığı, üzerinde istediği gibi bir tasarrufu olmadığı hakikatini orucuyla bizzat temsil eder. Sahip olduğunu zannettiği malın en azından bir kısmını gözden çıkarma, onu asıl sahiplerine vermek de aynı istikamette başka bir temsil.
 
Ramazan’ı tamamlayan, onunla içiçe bir başka ve aslında en önemli ibadet okumadır. Hayatı, ölümü, varoluşu, yaratılışı, başka insanları, fakirleri, yoksulları, mazlumları okuma ve bütün okumaların hülasası olarak bu ayda indirilmiş Kur’an’ı okuma.
 
Bu ay, içinde Kur’an indirilmiş olduğu için mi mübarek bir aydır yoksa mübarek bir ay olduğu için mi Kur’an bu ayda indirilmiştir? Ulemanın ağırlıklı görüşü birincisini işaret ediyor. Yani Ramazan’ı mübarek kılan bizatihi Kur’an’ın bu ay içinde indirilmiş olmasıdır. Aslında orucun kendisi de insanı Kur’an’ı daha iyi okumaya, daha iyi anlamaya, daha iyi kavramaya hazırlayan bir açılım değil midir?
 
Okumak, başlıbaşına riskli bir eylemdir. Yeni bir şeyler duymaya açık olmak, o yeni şeylere duymaya kulağını ve kalbini açmak… O açıklıkla okuduğunuz her şey düşüncelerinizi, duygularınızı, varoluş istikametinizi riske atabilir. Bir kitap okuyabilir ve hayatınız değişebilir.
 
Bu deneyimi tarih boyunca yaşamış sayısız insanın hikayesini duymuşsunuzdur. Okuduğu bir kitapla daha önce tam tersini düşündüğü yeni bir düşünce yoluna dalanların hikayeleri. O yüzden okumak cesaret de gerektiren bir iştir. İnsan olarak varoluşumuzla en mütenasip iştir. O yüzden Ramazan ayında indirilmiş olan Kur’an’ın ilk emridir okumak. Yozlaşmış bir düşünce ve hayat konforu içinde yaşamakta olan insanlara hitaben, hayatlarını değiştirmeye davet eden en etkili eylem olacaktır okumak. Bir toplum kendini değiştirmeye girişmedikçe Allah o toplumu değiştirmez.
 
Peki, o değişim riskini göze almadan kitap okumak mümkün değil midir?
 
Olmaz mı? Okuduğu kitabın sadece kendi ezberlerini pekiştirecek boyutlarına açık olabilenler de vardır elbet. Duyduğu hiçbir farklı şeye kulak vermeden geçiştiren, her vaazı kendi benlik zindanını daha da kalınlaştırmak üzere bir tuğla daha katan okumalar da vardır. Böylece benlik zindanının sağladığı konforu korumaya çalışanlar oluyor. Burada konforun zindanla beraber anılması tuhaf gelmesin. Düşünce konforu çoğu kez fark edilmeden yaşanan ve yaşayanı memnun da etmeye devam eden bir zindandır.
 
Ramazan orucu Kur’an’ı okumaya, vaazına kulak vererek, gösterdiği hakikatleri görerek, uyarılarını alarak, etkilenerek, dolayısıyla değişim riskini alarak okumaya hazırlayan bir atmosfer ağlıyor. Oruç hali okuyacağınız şeye karşı gereğinden fazla işgüzar direnci kırar, araçsallaştırıcı müdahaleleri giderir, kulağınızı daha da fazla açar. Okuduğunuzdan gelebilecek mesajların ilerleyeceği kalp yollarını genişletir.
 
Kur’an elbette başka kitaplardan başka türlü okunması gereken bir kitap. Başka herhangi bir kitabı okur gibi okumuyoruz. Elimizde onu pasifize edip istediğimiz gibi operasyonlar yapabileceğimiz bir metinsel malzeme olarak görmüyoruz. Öyle görenlerin okuma biçimleri farklı tabi. Abdestsiz okunan Kitab’ın insanı nerelere götürdüğü de…
 
Kur’an’ın Allah’tan gelen bir mesaj olduğuna inanarak okuduğunda bütün anlam muhtevası da sizi etkileme gücü de değişiyor. Allah size merhamet ediyor ve size şu karanlık dünyada yolunuzu bulabileceğiniz sağlam bir kılavuz gönderiyor. Bugün idrak etmekte olduğunuz Ramazan zamanıyla sizi Kur’an’ın ilk vahyedildiği zamana bağlıyor.
 
Sen! Bu mesajın birincil muhatabısın. Yüce yaradan araya başka hiç kimseyi koymadan doğrudan sana hitap ediyor. Hiç kimsenin ne aracılığına ne komisyonculuğuna ihtiyacın yok..
 
Başka kitapları okumanın kendine özgü maddi şartları vardır. Yalnız okursun, sesli veya sesli okursun, başkalarıyla birlikte okursun, inanarak veya inanmayarak okursun, her halükarda ne okursan okursun, okuduğundan dolayı farkında olsan da olmasan da aslında değişim riskini yaşarsın. Ancak Kitab’ı usulüne uygun okuduğunda, yani Allah’tan gelen bir kelam bilerek okuduğunda, hürmeten abdestini alarak, bir de sesli okuyup, okuduğunu bir de dinlediğinde, hele bunu bir de Ramazan orucuyla birlikte yaptığında engin bir ufka doğru açılmışsındır.
 
***
 
Ramazan’da okumak deyince bir de başka kitaplar da okumak gelmeli. Aslında her Ramazan ayında bir iki okuma yazısı sözüm vardı. Malum fuarlar var, yeni ve çok güzel kitaplar var. Bir yayınevinin güzel bir sloganı vardı (İz yayınlarıydı hatırladığım kadarıyla) Bütün kitaplar tek bir kitabın daha iyi anlaşılması içindir. Aslında bütün bir hayat o kitabın daha iyi anlaşılmasını sağlıyor olmalı, okumasını bilene. Bir sonraki yazıda inşallah bu aralar nasibimize düşen kitaplarla ilgili izlenimlerimi paylaşmak isterim.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.