Kürsü
Mustafa Kutlu: İnsan dua etmeye başlayınca kainat kaybolur. İşte bu dua gerçek duadır
Follow @dusuncemektebi2
Mustafa Kutlu- Yeni Åžafak
Dini, vatanı ve milleti için göÄŸsünü, tanklara kurÅŸunlara siper eden aziz ÅŸehitlerimizin ruhuna
Ä°nsan dua etmeye baÅŸlayınca kainat kaybolur. Ä°ÅŸte bu dua gerçek duadır. Ötekileri de küçümsemeyelim. Her fert nasibi kadar yük taşır, her iÅŸin aslını Cenab-ı Hak bilir.
İnsan duaya durunca her şey kaybolur dedik ya; bir tek O kalır. Ezeli ve ebedi olan, eşi-benzeri olmayan, rahman ve rahim olan Cenab-ı Hak.
Ä°nsan gücünü, aklını, varlığını bir yana bırakır; acziyetini zafiyetini ortaya koyar ve yalvarır.
Ä°nsan dua ile kul olur.
Dua insanın Cenab-ı Hakk’a en yakın olduÄŸu andır. Ne sesi, ne gözü, ne kulağı, ne ayağı, ne malı, ne evladı vardır. Artık o bütün bunlardan geçmiÅŸtir.
İbadetin zirvesi duadır.
Åžu fani alemde bütün yapıp-ettiklerimiz, isteklerimiz, ihtiraslarımız dua ile berhava olur.
Ä°nsan dua ile kendinden geçer. Kendinden geçen kiÅŸi teslim olmuÅŸtur artık. Teslimiyet en yüce mertebedir.
Teslim olan kiÅŸi bir ilham alır ve buna uyar. O nedir: bilemez, anlatamaz. Bilmek, anlamak mecazen ayık olanların uÄŸraşıdır. Teslim olan baÅŸ eÄŸer: “Kahrın da hoÅŸ, lütfun da hoÅŸ” der. Artık sahip olduÄŸumuz her ÅŸey bir “hiç” olmuÅŸtur. “HiçliÄŸi” hissetmek her kiÅŸiye deÄŸil, er kiÅŸiye nasip olur.
Namaz duadır, oruç duadır, zekat-sadaka duadır, bir yetimin başını okÅŸamak duadır. Issız bir köÅŸede gözyaşı döküp “af” dilemek duadır. Bu fani dünya biz aciz kullar için vardır. Her fert kâh ÅŸununla, kâh bununla imtihan edilir. Kazanır, kaybeder, tövbe eder fani olandan baki olana geçer. Bu imtihan kolay deÄŸildir. Ä°pleri nefsin elindedir. Nefis dokuz canlıdır. Sekizinin başını kesersin, o tek kalan baÅŸtan bir dokuz kol daha çıkar. Son nefesini verinceye kadar rahat yüzü göremezsin. Nefisten kurtulmak kölelikten, kula kul olmaktan kurtulmaktır. Gerçek özgürlük Cenab-ı Hakk’a kul olmakla gerçekleÅŸir.
Allah’a teslim olan, kimseye teslim olmaz.
O artık gerçekten “hür” kiÅŸidir.
Bu sebeple ömrümüze kıymayalım, onu Pertev PaÅŸa’nın dediÄŸi gibi geçirelim:
Ne ÅŸemm et bülbülün verdini, ne hârdan incin
Ne gayrın yârine meyl et, ne sen aÄŸyardan incin
Ne sen bir kimseden âh al, ne âh u zârdan incin
Ne sen bir kimseden incin, ne senden kimse incinsin
Ayakta, yürürken, otururken, yatarken O’nun zikri ile meÅŸgul olan O’ndan ayrı düÅŸer mi? O kiÅŸi her an, her nefeste “Allah” diyor. Onun yemesi, içmesi, çalışması, uykusu, uyanıklığı yoktur. Zahirde vardır esasen yoktur.
“Biz dilemedikçe yeryüzünde bir yaprak bile kıpırdayamaz” âyeti yetmiyor mu?
Bu nedir?
Haddimiz olmayarak söyleyelim, bu ÅŸudur: Kendi irademizi Hakk’ın iradesine teslim etmek. Yani gerçek bir “kul” olmak.
Biz görmeyiz, O gördürür.
Biz duymayız, O duyurur.
Biz bilmeyiz, O bildirir.
Hakikatten haberdar olmak budur. Bunun için O’na yalvarır, O’na sığınırız.
Bu duadır.
Göz açıp kapayıncaya kadar geçer ömür. En fenası gaflet içinde kalmaktır. Bundan da fenası kurtulduÄŸunu sanmaktır. Ä°yiliÄŸine, ibadetine, sevabının çokluÄŸuna güvenmektir. Biz aciz kullar çalışırız, ekmeÄŸimizi helalinden kazanmak isteriz, kitabımızın emrettiÄŸi gibi haramdan uzak dururuz, gücümüzün yettiÄŸince ibadet ederiz. Ä°yilik ederiz.
Kibirlenmeyiz, merhameti elden bırakmayız, ÅŸefkat sahibi oluruz. Fedakârlık, feragat yolumuzdur. Önderimiz Hz. Peygamber’dir. Onun yürüdüÄŸü yoldan yürürüz.
Bütün bunları yapmak vazifemizdir. Son nefeste iman ile göçmek dileriz.
Ama.
Günahımızın olmadığı, nefsimize uymadığımız, kul hakkı yemediÄŸimiz, kimsenin gönlünü kırmadığımız meçhuldür. Hatta mümkündür. Hiç birimiz masum deÄŸiliz.
Tövbe Ya Rabbi hata râhına gittiklerime
Bilip ettiklerime bilmeyip ettiklerime
Umut ve korku arasında geçen ömrümüz noktalanır. Biz de Mahkeme-i Kübra’ya çıkarız.
Ya Rabbi yüzümüzü yere baktırma.
Bizi affet.
Bizi duadan ayırma.
Henüz yorum yapılmamış.