Sosyal Medya

Güncel

Kafkas İslâm Ordusu: Yitik neslin hikâyesi

Mehmet Åžeker- Yeni Åžafak



1918’de Bakü’de yönetimi ele geçiren BolÅŸevik Rus ve Ermeniler, Azerbaycan’da demografik yapıyı deÄŸiÅŸtirmekte kararlıydılar. Ülkenin her tarafında toplu katliamlar, sürgünler baÅŸladı. Türkler Kafkaslar’dan tamamen silinecekti.
 
Azerbaycanlılar, Türkiye’den yardım talep ettiler. Osmanlı, birçok cephede savaÅŸmaktaydı. Åžartlar zordu. Yine de kayıtsız kalınamazdı.
 
Azerbaycanlı kardeÅŸlerinin yardımına koÅŸan askerlerin oluÅŸturduÄŸu Kafkas Ä°slâm Ordusu’nun başına Nuri PaÅŸa getirildi.
 
*
 
Askerlerin bir kısmı gönüllü olarak gitmiÅŸ, bir kısmı da farklı cephelerden çaÄŸrılanlardı.
 
Sivas, Kayseri, Giresun, Ä°stanbul, KırÅŸehir, Denizli, Manisa, KahramanmaraÅŸ, Kastamonu, MuÅŸ, IÄŸdır, Trabzon, Ä°zmir, Yozgat gibi illerden giden askerlerimiz, Bakü’yü kurtardı.
 
*
 
Mondros’tan sonra Kafkas Ä°slâm Ordusu geri çekildi. Fakat Osmanlı Genelkurmayı emriyle, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’ne destek olmak maksadıyla askerler orada kaldı.
 
Ülke Sovyet iÅŸgaline uÄŸrayınca, Osmanlı askerleri ülkenin dört yanına dağıldı. Ä°kinci Dünya Savaşı sırasında önce toplama kamplarına konuldular, sonra da Sibirya’ya sürüldüler.
 
BirçoÄŸu orada hayatını tamamladı. Mezarları bile olmadı. Hayatta kalabilenler ise ancak 1954’te Stalin öldükten sonra dönüÅŸ hakkı kazandı.
 
*
 
Döndüler ama Azerbaycan bağımsızlığını kazanıncaya kadar, sakıncalı Türk olarak damgalandılar. Zaten kimi yaralıydı, kimi sakattı. Türkiye’yi hiç unutmadılar. Akrabalarıyla irtibatları koptu. Seneler boyunca gidiÅŸ geliÅŸ yasağı vardı. Çok zaman sonra haberleÅŸebildiler. YaÅŸadıkları sürece temas kurmaya çalıştılarsa da hep engellerle karşılaÅŸtılar. Çocuklarına ve torunlarına vasiyetleri, “Bir gün mutlaka akrabalarımızı bulun” oldu.
 
*
 
2004’te TRT temsilcisi olarak Azerbaycan’a giden Abdulhamit AvÅŸar, yüreÄŸi bir ömür hasretle yanan o insanların izini sürdü. Belgeseller çekti. Bütün görüÅŸmeleri kayda aldı. O kayıtlar üzerinden “Kafkas Ä°slâm Ordusu, Yitik Neslin Hikâyesi” adlı kitap hazırladı.
 
Samsunlu AbdurrahmanoÄŸullarından Mirza Halil oÄŸlu Hafız Abdulov’a kulak verelim…
 
*
 
Vatanı olmayan biler, vatan nedir? Vatanda olan vatanın hasretini bilmez. Çünkü o vatandadır. Çünkü, vatan onu sıcak saklayır. O vatanla gurur duyuyor. O vatanın her nimetinden istifade edir. Vatandan ayrı olan, onda bilir ki, vatan nedir?
 
Ben babamı yitirende bildim, baba nedir? Anamı yitirenden sonra bildim, ana nedir? Onlar Allah’ın huzuruna gidenden sonra bildim, ana-baba nedir? Vatan, kat kat onlardan deyerlidir.
 
Ben Türkiye’de odum. Ä°nende toprağı öptüm. Babam annem o topraÄŸa hasret gittiler. “Vatan” diye diye, hasret gittiler. Ben veteni Allah’tan sonra tutardım. Allah’dan aziz bir ÅŸey yok ve ben o vatanın hasretiyle yaÅŸamışam.
 
Bugünkü günde de benim azizlerim, -Türkiye’den- deyirler ki: “VatandaÅŸlığa alınmanız maksada uygun deÄŸil!”
 
Siz o kâğıdı vermeyin. Ama ora benim üreyimdedir. Kemiklerim, ruhum oralıdır. Bir parça kâğıtla oralı deyilik. Bunu anlasınlar. Her zaman benim anavatanımda zor hâl olanda ben ürek aÄŸrısı çekirem. Babamın, anamın vatanıdır. DoÄŸma vatanımdır. Zor hâla kalanda onun acısını ben çekirem.
 
Hatta ben zelzele vaktında, BüyükelçiliÄŸe müracaat ettim ki 15 nefer biz Türkiye’nin tikinti iÅŸine gedek. Bana teÅŸekkür ettiler ve “Kaygınıza göre teÅŸekkür ediyoruz” dediler. Benim orda bir daire, yapı dikmem, benim için teÅŸekkür yok, dünyalarca iÅŸ idi. Okula yardım ettim, bana teÅŸekkür belgesi verdiler. Ben onlara dedim:
 
“Åžu hareketlerime göre bana teÅŸekkür etmeyin. GereÄŸi yok. Bu benim kanımdan, vicdanımdan ireli gelen bir teleb ve kendisi Türk olan birinin borcudur.”
 
*
 
Türkiye’ye benim yurttaÅŸlık müracaatlarımla alakalı olarak gittim. Ä°ki defa Ankara’da oldum. Nüfus ve VatandaÅŸlık MüdürlüÄŸü’nde oldum. Sifte bana yazılı cevaplar gelirdi. Sonra devamını getirmedim. Dedim, “Gidip gördüm, onlar ne deyirler?” Gittim.
 
Ankara’da paÅŸa idi rütbesi galiba. Onun gabulüne düÅŸe bilmedim. Bir abla baktı. Dedi, “Ä°ÅŸ icraattadır. Bakılır. Verilecek cevap sonra.”
 
Yine gittim. Dönemin yetkilisi beni kabul etti: “Yoklanılır, cevap verilecek.”
 
Ne kadar gözlemek olar?
 
Ruslar bizim Türk olduÄŸumuzu bir minutta müeyyen etti. Sürgün ettiler. Siz, beÅŸ yılda Türk olduÄŸumuzu baÅŸa düÅŸemediniz.”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.