Güncel
Mehmet Ocaktan: Dindarlar değişimi ve yeni gençliği keşfedebilir mi?
Follow @dusuncemektebi2
Mehmet Ocaktan- Karar
Ä°nsanlar yüzyıllar boyunca fikirlerin ve malların dolaşımını kısıtlayan baskıcı rejimler altında yaÅŸadılar. Ama zaman içinde özgürlükleri için savaÅŸtılar ve vahÅŸi diktatörlüklerin yerini demokratik rejimler aldı. Kısacası efendilerine körü körüne itaat etmeyi bırakıp kendi yüreklerinin sesini dinlemeyi öÄŸrendiler.
Modern demokrasiye geçiÅŸi kabaca böyle tanımlamak mümkün. 1990 ve 2000’li yıllarda adeta bir özgürlük baharına dönüÅŸen liberal anlatı küresel bir düstur haline geldi. Her ne kadar 2008’lerde yaÅŸanan küresel finans kriziyle birlikte liberal anlatı kan kaybetmeye baÅŸlamış olsa da, Yuval Noah Harari’nin ifadesiyle “Sonuçta insanlık liberal anlatıyı bir kenara atmayacak, çünkü elinde baÅŸka bir seçenek yok. Ä°nsanlar hiddete kapılıp sistemin karnına tekmeyi atabilir ama gidecek baÅŸka yerleri olmadığından eninde sonunda geri dönecekler.” (21. Yüzyıl için 21 ders, s:30)
Ancak bir gerçek var ki biyoteknoloji ve biliÅŸim teknolojilerindeki devrimler, siyasal sistemleri yeni bir deÄŸiÅŸim iklimine doÄŸru götürüyor. Öyle ki biyoteknoloji alanındaki devrimler insanın iç dünyasının kontrolünü saÄŸlayacak ve bir bakıma insan hayatı üzerinde ‘mühendislik’ yapabilme imkanına kavuÅŸacak bir boyuta taşınıyor.
Dünyadaki yeni bilimsel ve teknolojik devrimlerin penceresinden Türkiye’yi okumaya çalıştığımızda, içinde bulunduÄŸumuz durumun ne kadar trajik bir görüntü oluÅŸturduÄŸunu sanırım daha iyi kavrayabiliriz. Takdir edilecektir ki, hala doÄŸru dürüst bir seçim yapmayı bile baÅŸaramayan bir ülke olarak dünyadaki yeni deÄŸiÅŸim dalgasını yakalamak mümkün deÄŸildir.
Küresel ölçekteki deÄŸiÅŸimden vazgeçtik, ülke içinde yaÅŸanan deÄŸiÅŸimi bile yeterince okuyamadığımız dikkate alındığında, on yıl sonra bizi nasıl bir Türkiye’nin beklediÄŸini ÅŸimdiden görebilmek bile ne yazık ki pek mümkün gözükmüyor. Çünkü her gün farklı bir dünyayı keÅŸfeden, özellikle siyaset yapıcılara göre dünyadaki deÄŸiÅŸimi daha iyi okuyan yeni bir gençlik geliyor. Bu dinamizmi fark edemeyen ve bu konuda yeni politikalar üretemeyen siyasal yapıların Türkiye’nin geleceÄŸinde olması mümkün deÄŸildir.
Bu açıdan bakıldığında, Türkiye’nin son 17 yılında iktidarda bulunan AK Parti’nin yeni gençlik dalgasıyla arasındaki mesafenin giderek açıldığını söylemek mümkün. Çünkü genç kuÅŸakları artık ‘itaat kültürü’nün dar kalıpları içinde tutmanın imkan ve ihtimali yoktur. Günümüzün genç kuÅŸakları kendisine dayatılan dünyayı deÄŸil, bizzat kendisinin keÅŸfettiÄŸi daha özgürlükçü bir dünyayı talep etmektedir. Sorgulayan, hukukun üstünlüÄŸüne inanan, kalitesi yükselmiÅŸ bir demokrasi isteyen yeni bir gençlik geliyor, ama ne yazık ki AK Parti bu yeni dünyaya pencerelerini kapatmış bulunuyor.
Oysa 2011 yılına kadar AK Parti’yi dünya ölçeÄŸinde pırıltılı hale getiren de, milletin teveccühüne mazhar kılan da evrensel demokratik deÄŸerlerdir, hukukun üstünlüÄŸüdür, özgürlük kalitesinin yükselmesidir. Aslında demokratik hukuk devleti içinde tanımladığımız bütün bu deÄŸerler, zaten AK Parti’nin kuruluÅŸunda içselleÅŸtirdiÄŸi hedeflerdir. Ancak ne yazık ki AK Parti artık bu deÄŸerlerle aynı dalga boyutunda ilerlemiyor. Bu yüzden de özellikle genç kuÅŸaklarla arasındaki baÄŸ giderek zayıflamaktadır. Kabul etmek gerekiyor ki artık üniversitelerde, stadyumlarda baÅŸka bir ÅŸarkı söyleniyor, ama bu ÅŸarkıda AK Parti yok.
Dindar kesimlerin her vesileyle dillendirdiÄŸi “dindar gençlik” sadece dillerde bir slogan olarak anlam ifade etmektedir, o kadar... Bilelim ki saÄŸlam bir demokrasi kültürü oluÅŸturmadan, hukukun üstünlüÄŸüne olan inancı güçlendirmeden, özgürlükleri ve insan haklarını bir amentü gibi belletmeden bu yeni gençlikle baÄŸ kurmak mümkün deÄŸildir.
Henüz yorum yapılmamış.