Özel / Analiz Haber
İlhami Işık'ın kaleminden: Annem
Follow @dusuncemektebi2
Benim de istişare kurulu üyesi olduğum Bizim Beylikdüzü Vakfı’nın Dünya Kadınlar Günü için düzenlemiş olduğu yemekte, iki bine yakın anne ve kadının bulunduğu ortamda, hele ki çocuk sesiyle anne sesinin bir müziğe dönüştüğü bir sevgi selinde duygulanmamak mümkün mü?
Benim de istiÅŸare kurulu üyesi olduÄŸum Bizim Beylikdüzü Vakfı’nın Dünya Kadınlar Günü için düzenlemiÅŸ olduÄŸu yemekte, iki bine yakın anne ve kadının bulunduÄŸu ortamda, hele ki çocuk sesiyle anne sesinin bir müziÄŸe dönüÅŸtüÄŸü bir sevgi selinde duygulanmamak mümkün mü? Bu duygu seli içerisinde Bizim Beylikdüzü Vakfı’nın son iki ayda genç Vakıf BaÅŸkanı Halis Kariman öncülüÄŸünde yaklaşık 15 bin insanı vakıf sofrasına davet etmesini ve onların yüreklerine seslenip mutluluklarına ortak olmasını düÅŸününce bir ilçedeki vakfın eÄŸer istenilirse neleri baÅŸarabileceÄŸine kendim de yaÅŸayarak görüp ÅŸahit oldum.
***
YüreÄŸimde oluÅŸan bu duygu yaÄŸmurunun etkisiyle konu kadın ve anne olunca çok çok gerilere 12 Eylül 1980'lere doÄŸru bir yolculuk yapmaktan kendimi alamadım. Annem geldi aklıma. Annemi düÅŸünürken onun bizleri korumaya çalışırken çektiÄŸi acı ve sıkıntıları hatırlayınca burada olan annelerin hepsinin ellerinden öpmek onlara sarılmak anne kokusunu kucaklamak, bu kokuyu avuçlayıp yüreÄŸimin içerisine yerleÅŸtirmek istedim.
Annem canım annem! SaÄŸlı sollu etrafımızı sarmış. Elleri ellerimle kelepçelenmiÅŸ. Bir ÅŸekilde Mardin ili Savur Ä°lçesi'nde o küçücük ÅŸehrin daracık caddelerinde sanki sirk hayvanıymışız gibi bizi gezdirmelerinde başını hiç öne eÄŸmemeni düÅŸünürken o ne asil bir duruÅŸtu! Kelepçeli elleriyle ellerime sımsıkı sarılman ve adliye binasına gidinceye kadar bizleri yol kenarında, balkonlarında ve pencerelerinde ÅŸaÅŸkınlıkla izleyen Savur halkına gözleriyle selam vermesini izlerken hem de gururla izlerken gözlerimin dolmasını engelleyememenin ezikliÄŸini hiç unutamıyorum. Ama beni derinden etkileyen sahne ise duruÅŸmada hâkimin annem için tercüman istemesi ve annemin "Hayır tercüman istemiyorum. Ben kendimi Türkçe ifade edeceÄŸim" dedikten sonra mahkeme hâkiminin yüz ifadesinin bir insan ifadesinden çıkıp tarif edemeyeceÄŸim bir maskeye bürünmesi... "Nasıl olur da sen tercüman istemezsin ve Türkçe konuÅŸacağım diyorsun" demesiydi. Tam bir delirme hali…
DüÅŸünebiliyor musunuz? Ä°lkokulu tek kelime Türkçe bilmediÄŸim için her gün dayak yiyerek bitirmiÅŸ birisi olarak ve annem biz daha fazla dayak yemeyelim diye bizimle beraber Türkçe öÄŸrenmek durumda kalan ve sürekli bizimle Türkçe konuÅŸan bir anne olarak ÅŸimdi de "Nasıl olur Türkçe konuÅŸabiliyor bu köylü kadın" psikolojisiyle insanlığını yitirmeye doÄŸru giden o günün hâkimi yani adaleti saÄŸlayan aklı...
Evet annem, o dönemler Allah’a çok ÅŸükür bitti. Gözün arkada kalmasın, oÄŸlun devlet televizyonunda Kürtçe program yaptı ve her yerde hem Kürtçe hem Türkçe konuÅŸuyor.
Mekanın cennettir inşallah.
Star
Star
Henüz yorum yapılmamış.