Kürsü
Hüseyin Akın: Yazmaktan ötesi yok
Follow @dusuncemektebi2
Hüseyin Akın- Milli Gazete
Edebiyat ve sanat âleminde ne olup bittiÄŸini merak eden var mıdır hâlâ bilmiyorum. Eminim benim gibi çölde vaaz ettiÄŸi duygusuna kapılan çok kiÅŸi vardır. KonuÅŸurken birbirimizi dinliyoruz mu ki yazarken birbirimizi takip edip yazılanlara göz kulak olalım. Elbette ramazan rahmet ayı, tabii ki ümitsizlik girdabına kapılmamamız lazım. Geçen gün bir kitapçı dükkânını gezerken sevgili dostum Cengizhan Orakçı yemin eder gibi elinin biri kitaba yaslı biçimde ÅŸöyle demiÅŸti: “Kitaplara tutunarak yaşıyorum!”
Kitap engelli rampası gibi. Kimimizin yürüme, kimimizin görme ve iÅŸitme, kimimizin de düÅŸünme engelini ortadan kaldırıyor. Yedi Ä°klim Yayınları’ndan bana “sana seslenmek istedim” ÅŸiir kitabını gönderen Fatih MemiÅŸ adeta bir mektup sıcaklığında dertleÅŸmek istiyor: “Ä°ÅŸte bu eksilen ben / Kendi oyununa yabancı / Ve gereÄŸinden fazla dalgın” derken aynı tutunma duygusunu yaşıyor gibi. “Üstelik Sarışın” kitabıyla ilk ÅŸiir kitabını okuyucuyla buluÅŸturan Cengizhan Genç’in, “Bazı insanların bildiÄŸi bazı yaÄŸmurlar yağıyordu / Yuvarlanarak tamamlanan bir ÅŸeyin / Åžaşırtıcı dengesizliÄŸine” dizelerinde okuyucu ile orta bir yerde buluÅŸma arzusunu hissettim. Bazı yaÄŸmurları yazanla okuyan müÅŸterek bilirler, yanlış deÄŸil.
Åžiir yalan söylese de yanlış söylemez. Lakin ben bu tartışmaya girecek deÄŸilim. Ä°nsan sıratı geçer gibi geçermiÅŸ söylediÄŸi sözü. Söz sırattır zahir; bunu ben Mehmet BaÅŸ’tan öÄŸrendim. O öyle diyordu “sözün sıratı” adlı ÅŸiir kitabında. “Günleri bir bohça gibi katlayıp gideceÄŸim / Sözün suratından susarak geçip”. Belli ki sükût içre geçilirmiÅŸ sözün sıratından. Åžayet Ali Seyyah’ın Åžule Yayınları’ndan çıkan o ilk ÅŸiir kitabı “Çolak Ressam”daki “Çocuk Gölgeleri ve Asfalta DüÅŸen KuÅŸ” ÅŸiiri olsaydı belki de bir Arap resmi gibi bakacaktık hayata. Nasıldı o dizeler? “Anniza’nın bahçesinden sarkıyor dutlar / Hatice’nin ve AyÅŸe’nin eteklerine / eteklerinde çocuk gölgeleri yok / yaÄŸmurdan sığınmışlar elin evine / göl olsan boÄŸul, rüzgâr olsan kaç / bunlar oluyor”.
Kitabının kapak resmi kuru çınar yaprağını çalışma masasının en görünür yerine yerleÅŸtiren Ä°brahim Akçay aslında ÅŸunu mu söylemek istiyor? “Amaçsız ve bihaber yaşıyorken hayatta / Ders verdi bir çınar yaprağı bana”. Ä°brahim Akçay’ın “Çınar Yaprağı” dileriz ömürlük çınarları müjdelesin. Evden çıkarken bir unutuÅŸtur ki peÅŸimizi bırakmaz. Ä°lla ki bir ÅŸeyleri yanımıza almayı ya da tamamlamayı unutmuÅŸuzdur. Dünyadan ukbaya göçmek ne ise evden dışarıya çıkmak da biraz odur. Tunay Özer benim duyduÄŸum ÅŸeyleri mi duyuyor acaba? Åžiir okumak bir duyum iÅŸidir ne de olsa. “Unutmanın Senfonisi” öylesine bir kitap ismi deÄŸil. MüziÄŸin sesi daha kitabın kapağından hissediliyor. Ah ki ben de aynı ÅŸeyi söylemek istiyordum, ÅŸu dizelerdeki gibi: “hafıza çok tuhaf ÅŸey / ve hayat / olmayan bir sokağı aramak sanki / elde açık adresle”.
“Elime kalemi tutuÅŸturan Allah’a ÅŸükrederim” diyor Åžadi KocabaÅŸ yeni çıkan kitabının takdiminde. Duraksadım biraz, sonra kendime geldim. Ä°çimden Åžuara Suresi’nin son ayetlerini okudum. “Bir yol var aramızda” tantanasız bir kitap ismi. Naif ve de zarif. “DeÄŸerli ÅŸiir dostu” hitabıyla okuyucuya mektup yazmayı da ihmal etmemiÅŸ ÅŸair. Eyvallah diyelim. “Mazruf” ÅŸiirinin peÅŸini bırakmıyorum. Åžöyle söylüyor ÅŸair: “bilirsiniz / omzuna yüklenmiÅŸ anlam kadar / bütün kelimelerin diyeceÄŸi bir ÅŸey var / kaldırıp örtüsünü bekleÅŸen cümlelerin.” Åžair kimdir? KurulmuÅŸ bir cümlenin mesuliyetini çoÄŸaltan, yani ona mesuliyet yükleyen kiÅŸidir. Nurettin Durman velut usta ÅŸair. Son kitabının ismini “kim bilir belki” koymuÅŸ. Çok temkinli bir isim, ama Durman ÅŸiirine yakışıyor. Ä°lk dizelerden kolay kolay ileriye gidemiyorum. Çünkü Allah’a yakarışı samimiyetini ÅŸiirleÅŸtirmiÅŸ. Åžöyle söylüyor: “Tanrım; senin arzın ne kadar geniÅŸ / Ne kadar kötülük var içinde”. Yol, dünya ve acziyet üzere sürüyor ÅŸiirler kitap boyu. Derinden ve içli. Anlamı bir ömrü yaÅŸayıp okuyarak anlaşılabilen türden. YeniÅŸehirli Avni gibi söylüyor ÅŸairimiz: “Sanman taleb-i devlet u câh etmeye geldik / Biz âleme bir yâr için âh etmeye geldik”. Bırakalım bundan sonrasını “Ayazda Bir Islık” ÅŸiir kitabının ÅŸairi Serdar Arslan söylesin: “ben bir çiçeÄŸin yasını tuttum / tuttum ve bırakmadım bir daha”.
Bu kadar söz ne içindir dostlarım? Dünyaya tam anlamıyla yerleÅŸemediÄŸimiz için olmalı. Zaten ÅŸairseniz çok rahat fark etmiÅŸsinizdir, dünya insana yerleÅŸke olamaz. Olsa olsa insanın zihnine yerleÅŸir. “Az öte git”, “ÅŸöyle rahat dur”, “buna ne demeli”, “bu ne sessizlik” gibi nesir diliyle söylediÄŸimiz ÅŸeylerin aÄŸzımıza, dilimize ve de gönlümüze sığmama halidir. Yazmaktan ötesi yok.
Henüz yorum yapılmamış.