Sosyal Medya

Kürsü

Hayrettin Karaman- İbni Arabî ve İmam-ı Rabbânî: Ramazan ve oruç

Hayrettin Karaman- Yeni Şafak



İbn-i Arabî:
 
Ramazan Allah Teâlâ’nın “Samed (yeme içme dahil hiçbir şeye muhtaç olmayan) ” ismine tekabül ediyor, misli benzeri olmayan oruç ibadeti, misli benzeri olmayan Allah Teâlâ’nın ismini taşıyan bir ayda îfâ ediliyor. Bu sebeple Kur’an’da onun başına “şehr: ay” kelimesi getirilmiş “şehru-Ramazan: Ramazan ayı)” denmiştir ki, “Allah’ın ayı” manasına gelmektedir.
 
Resulullah (s.a.) buyuruyor ki: “Ramazan geldiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur”.
 
Cennet’in sözlük manası örtüdür, Ramazan oruç ayı olduğu ve oruç da gözle görülür bir ibadet olmadığı, oruç tutanı Allah’tan başkasının bilemeyeceği için cennetin kapıları açılıp içine konarak örtülmektedir.
 
Savm (oruç) kelimesinin sözlükte bir manası kendini tutmak, frenlemek, diğer manası ise yükseltmektir. Allah Teâlâ “Oruç bana aittir” buyurarak onu kullar yerine getirdikleri halde kendine ait kılmış, böylece “benzeri bulunmayan oruç ibadetini” yükseltmiş, yüceltmiş, onun karşılığını kendisinin vereceğini bildirmiştir. Allah Teâlâ’nın eşi benzeri olmadığı gibi oruç ibadetinin de benzeri yoktur; çünkü o, bir şeyleri yaparak değil, terk ederek, yapmayarak îfâ edilir; işte bu sebeple onu kendine nisbet etmiştir (oruç benim demiştir).
 
(Fütûhât, Ilmiyye baskısı, C. II, s. 328-333).
 
İmam- Rabbânî:
 
Ramazan ayı çok önemli (azîm) bir aydır, bu ayda edâ edilen namaz, yoksullara yardım, zikir gibi nafile ibadetler, başka aylarda yapılan farz ibadetler değerindedir, bu ayda yapılan farz ibadetlerin değeri ise –diğer aylarda yapılanlara göre- yetmiş derece daha üstündür, bu ayda bir oruçluya iftar ikramında bulunmanın karşılığı günahların bağışlanması ve cehennem azabından kurtuluştur, emri altında olanların yükünü bu ayda hafifletene de Allah’ın vereceği mükâfat yine aynı mahiyettedir (bağışlanma ve azaptan kurtulma). Allah Resulü (s.a.) bu ay geldiğinde bütün tutsakları serbest bırakır, isteyene istediğini verirdi. Bu ayda hayırlar yapan ve salih ameller îfâ etmeye muvaffak kılınan kimseye yıl boyunca bu davranış arkadaş olur (böyle devam eder). Bu ayı dağınıklık içinde geçirenin hali de bütün yıl böyle olur. Bu ay fırsat bilinerek olabildiği kadar manevi bakımdan toparlanmaya gayret etmek gerekir.
 
Allah Teâlâ bu ayın her gecesinde binlerce insanı cehennem azabından âzâd eder, cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapatılır, şeytanlar bağışlanır, ilâhî rahmet kapıları da ardına kadar açılır.
 
İftar vakti gelince gecikmeden orucu açmak, sahuru da sonuna kadar yiyip içmede kullanmak sünnettir. Peygamberimizin (s.a.) bu hususta titizlik göstermesinin hikmeti “kulluk makamına yakışan ihtiyaç vasfını ortaya koymak” olmalıdır.
 
Orucu hurma ile açmak da sünnettir. İftar vakti şu duâ okunur: Susuzluk sona erdi, damarlar ıslandı ve inşallah ödül (ecir, sevap) hak edildi.
 
Bu ayda Kur’an-ı Kerim’i hatmetmek ve teravih namazı kılmak da müekked sünnetler arasındadır ve pek çok güzel sonuçlar doğurmaktadır.
 
(Birinci cilt, 45. Mektup).
 
İmam-ı Rabbânî bu cildin 4. Mektubunda yine Ramazan ayı ve oruç konusunda önemli açıklamalar yapıyor. “Bu ayın, bütün kemâlâtı ihtivâ eden Kur’an-ı Kerim ile özel bir münasebeti vardır. Bu ay bütün hayırları ve bereketleri içinde taşır, her bir insana bütün yıl boyunca gelecek hayır ve bereket bu ayda eğelene nispetle denizden bir damla gibidir. Başka günlerde ve aylarda olan ile bu ayda olanlar birbirine benzemez ve kıyas edilemez” cümlelerine yer veriyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.