Güncel
Filistin'in 71 yıldır süren dramı: Nekbe
İsrail'in 14 Mayıs 1948'de tarihi Filistin toprakları üzerinde kurulmasıyla zorunlu göçe ve katliamlara maruz kalan, hala da işgal ve abluka altında bulunan, mülteci konumunda yaşayan milyonlarca Filistinli, Nekbe'nin (Büyük Felaket) 71. yılında vatanlarına dönmenin hayalini kuruyor.
Her yıl hayallerine ulaÅŸmaktan biraz daha uzaklaÅŸan Filistinlilerin geri dönüÅŸ ve bağımsızlık gibi ulusal hedefleri, son yıllarda amansız bir saldırıyla karşı karşıya bulunuyor.
Arap dünyasının Ä°srail ile yakınlaÅŸması ve normalleÅŸme süreci, Filistinlilerin iç bölünmüÅŸlüÄŸü, uluslararası tarafların zayıf kalması ve ABD ile Ä°srail'in hukuk gözetmeyen yaklaşımları sonucu oluÅŸan ÅŸartlar Filistin davasının son yıllarda karşı karşıya kaldığı en ağır durum olarak nitelendiriliyor.
Filistin KurtuluÅŸ Örgütü (FKÖ) Yürütme Kurulu Üyesi Vasıl Ebu Yusuf, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Filistin halkının, davasını hedef alan her türlü öneri ve planı reddettiÄŸini ve Nekbe'nin 71. yılını da ulusal hedefini gerçekleÅŸtirme temasıyla andığını belirterek, ÅŸunları söyledi:
"ABD BaÅŸkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü Ä°srail'in baÅŸkenti olarak tanıdığı, Tel Aviv'deki büyükelçiliÄŸini Kudüs'e taşıdığı ve BirleÅŸmiÅŸ Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'nı (UNRWA) dağıtmayı planladığı tarihten bu yana Filistin ulusal projesi hedef alınmış durumdadır. Dolayısıyla bu yıl Nekbe'yi anmanın özel bir anlamı var."
Filistinlileri Kudüs'ten vazgeçirmeyi planlayan ve Filistinli mültecilerin geri dönüÅŸ hakkını tanımayan ABD'nin "Yüzyılın AnlaÅŸması" projesinin, Arap ülkelerinin desteÄŸiyle Filistin halkına kabul ettirilmeye çalışıldığını vurgulayan Ebu Yusuf, uluslararası camiaya söz konusu plana karşı çıkma çaÄŸrısında bulundu.
Bu yıl da iÅŸgal altındaki Batı Åžeria ile abluka altındaki Gazze Åžeridi'nin yanı sıra çevre ülkelerdeki mülteci kampları ile diasporadaki Filistinliler tarafından Nekbe'ye dair etkinlikler düzenleneceÄŸini aktaran Ebu Yusuf, "Zorla göç ettirildiÄŸimiz topraklarımıza geri dönüÅŸ hakkımızdan vazgeçmemiz ve bunu pazarlık konusu yapmamız mümkün deÄŸildir." dedi.
Öte yandan FKÖ'ye baÄŸlı Geri DönüÅŸ Hakkını Savunma Ulusal Yüksek Komitesi BaÅŸkanı Muhammed Ä°leyyan da Filistin halkının bu yıl Nekbe'yi ABD'nin tavrı nedeniyle tehdit altında olan Filistin ulusal projesinin çökme riski gölgesinde andığına dikkati çekti.
ABD'nin "Yüzyılın AnlaÅŸması" planıyla Filistinli mültecilerin geri dönüÅŸ hakkını tasfiye etmeyi hedeflediÄŸini vurgulayan Ä°leyyan, "Her Filistinli, baÅŸta geri dönüÅŸ hakkı olmak üzere tüm haklarına sahip çıkmaya devam edecektir." diye konuÅŸtu.
71 YILDIR DÄ°NMEYEN ACI
Filistinliler için zorunlu göç, yaÄŸma ve katliamların simgesi olan "Nekbe" tam 71 yıldır dinmeyen bir acıyı ifade ediyor. Filistinliler bugüne "Büyük Felaket" anlamına gelen Nekbe ismini veriyor.
Ä°srail'in 14 Mayıs 1948'de tarihi Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi, Filistinliler için onlarca yıldır devam eden felaketler silsilesinin baÅŸlangıcı oldu. Bu nedenle Ä°srail'in bağımsızlığını ilan ettiÄŸi tarih olan 14 Mayıs'ı takip eden gün yani 15 Mayıs "Nekbe" günü olarak sembolleÅŸti.
Günümüze kadar uzanan bu süreçte Filistin topraklarının büyük bölümü iÅŸgal edildi, sistematik katliamlarla binlerce Filistinli öldürüldü, bir milyona yakın kiÅŸi vatanından sürüldü, 675 köy yok edildi ve bazı kentler YahudileÅŸtirildi.
Nekbe'den bu yana iÅŸgali geniÅŸleten Ä°srail, ÅŸu an 27 bin kilometrekarelik tarihi Filistin topraklarının yüzde 85'ine el koymuÅŸ durumda. Filistinliler ise bu alanın sadece yüzde 15'ini kullanabiliyor.
Ä°srail ayrıca 1967'de iÅŸgal ettiÄŸi DoÄŸu Kudüs ve Batı Åžeria'da da yasa dışı Yahudi yerleÅŸim birimi inÅŸaatlarına devam ediyor.
Yüz binlerce Filistinlinin vatanından sürülerek bir günde "mülteci" konumuna düÅŸtüÄŸü günü "Nekbe" olarak adlandıran ilk kiÅŸi ise Arap ulusalcılığının en önemli teorisyenlerinden Suriyeli tarihçi Konstantin Zurayk olarak biliniyor.
Zurayk'ın "Nekbe Ne Anlama Gelir?" adlı kitabının yayınlanmasının ardından bu isim 15 Mayıs'la özdeÅŸleÅŸti. Dünyanın dört bir yanında her 15 Mayıs'ta Nekbe protestoları düzenleniyor.
1 MÄ°LYONA YAKIN FÄ°LÄ°STÄ°NLÄ° SÜRÜLDÜ
Filistinlilerin "Nekbe" ismini verdiği 15 Mayıs, Filistin ve İsrail toplumlarının zihninde taban tabana zıt şekilde algılanıyor.
Ä°srailliler için "bir devletin kuruluÅŸ" günü olan 14 Mayıs, Filistinliler için ise nüfuslarının yüzde 67'sine tekabül eden 957 bin kiÅŸinin vatanlarından zorla çıkarılması ve kültürel, sosyal dokunun yok edilmesiyle baÅŸlayan ve günümüze kadar devam eden felaketler silsilesinin baÅŸlangıcı anlamına geliyor.
O tarihten bu yana nüfus artışıyla birlikte Filistinli mültecilerin sayısı dünya genelinde 6 milyon 20 bine ulaÅŸtı. Bunların yaklaşık 5,3 milyonu BirleÅŸmiÅŸ Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'na (UNRWA) kayıtlı durumda.
675 KÖY VE KASABA YOK EDÄ°LDÄ°
Ä°srail güçleri Nekbe'de Filistinlilere ait 675 köy ve kasabayı yok etti ve binlerce Filistinliyi öldürdü. Birçok tarihi Filistin ÅŸehri de YahudileÅŸtirildi.
Bu süreçte Negev bölgesinde yaÅŸayan Bedevi kabileler yerlerinden edildi. Ayrıca yerleÅŸim bölgelerinin isimleri deÄŸiÅŸtirilerek kültürel kimlik de hedef alındı.
5 MÄ°LYONU AÅžKIN FÄ°LÄ°STÄ°NLÄ°, MÜLTECÄ° KAMPLARINDA YAÅžIYOR
Nekbe'de sürgün edilen yüz binlerce Filistinli, ülke içinde ve dışında oluÅŸturulan 61 mülteci kampında zor ÅŸartlar altında hayatlarını sürdürüyor.
Ülke toprakları içinde yer deÄŸiÅŸtiren Filistinlilerin yoÄŸun olarak sığındığı yerlerden olan Gazze'de 8 mülteci kampı bulunuyor. Ä°srail ablukası altındaki Gazze Åžeridi'nin
kuzeyinde yer alan Cibaliya Mülteci Kampı 108 bin Filistinliye ev sahipliÄŸi yapıyor. Bölgenin en büyük kampı olan Cibaliya 1987'de Filistin Ä°ntifadası'nın patlak verdiÄŸi yer olarak biliniyor.
Ä°srail'in kuruluÅŸ sürecinde topraklarından ayrılmak zorunda kalan Filistinlilerin sığındığı komÅŸu ülkelerin başında gelen Lübnan'da 12, Ürdün'de 10, Suriye'de 12 mülteci kampı bulunuyor.
NEKBE'NÄ°N TARÄ°HÄ° 2 ASIR ÖNCESÄ°NE UZANIYOR
Nekbe'nin ilk tohumunun "Fransız General Napolyon Bonapart'ın fikriyle atıldığı, Balfour Deklarasyonu ile şekillendiği ve son olarak İsrail'in ilk başbakanı Ben Gurion tarafından somutlaştırıldığı" ifade ediliyor.
Fransız General Napolyon Bonapart 1799'da Osmanlı idaresi altındaki Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması fikrini gündeme getirdi. Sonraki süreçte dünyanın her yerinden Yahudilerin gruplar halinde Filistin'e göç etmesi saÄŸlandı. Böylelikle siyonist Yahudilerin Filistin topraklarını ele geçirmesi için zemin hazırlandı.
Osmanlı'nın tüm engelleme çabalarına raÄŸmen Filistin'e Yahudi göçü devam etti. Ä°ngiliz General Edmund Allenby, Aralık 1917'de Kudüs'ü iÅŸgal ederek, Filistin'in Birinci Dünya Savaşı'nda yenilgiye uÄŸrayan Osmanlı Devleti'ne baÄŸlılığını sonlandırdı ve siyonistlere hareket alanı açtı.
Bölgenin 1917'de Ä°ngiliz mandasına girmesiyle Filistin'e Yahudi göçü daha da hızlandı. Ä°ngiltere DışiÅŸleri Bakanlığının 1917'de yayımladığı ve Yahudilerin Filistin'de devlet kurmasını öngören "Balfour Deklarasyonu" ile Ä°ngilizler, Ä°srail'in kurulmasına desteklerini ilan etti.
Ä°NGÄ°LÄ°Z MANDA YÖNETÄ°MÄ°NDEN NEKBE'YE
BM Genel Kurulu'nda 29 Kasım 1947'de Filistin'in, Yahudi ve Filistin devleti olarak bölünmesini öngören karar onaylandı. Karara baÅŸta Filistinliler olmak üzere Arap ülkeleri karşı çıkarken, siyonistler ise kararı memnuniyetle karşıladı.
Bölünme kararının ertesi günü, siyonistler tarafından kurulan "Haganah" adlı silahlı çete tarzı örgüt, Yahudilerin ikamet etmesi için hazırlanan bölgeleri ele geçirdi. Filistin'de Ä°ngilizlerin manda yönetimi sona erer ermez silahlı örgütler, 14 Mayıs 1948'de David Ben Gurion tarafından Ä°srail devletinin kurulduÄŸunu duyurdu.
Bu tarihten sonra Yahudilerin "kendilerine ayrılmış" bölgelere göçleri büyük ölçüde arttı. Mısır, Suriye, Irak, BirleÅŸik Arap Emirlikleri ve Ürdün tarafından oluÅŸturulan Arap ordusuyla Ä°srail arasında meydana gelen savaÅŸ da söz konusu göçü önleyemedi.
Bu savaÅŸ, 3 Mart 1949'da Ä°srail'in BM'ye tam üye olarak kabul edilmesiyle sona erdi. Ä°srail önce ABD sonrasında ise pek çok ülke tarafından tanındı.
SÄ°YONÄ°ZMÄ°N Ä°DDÄ°ASI
Siyonistlerin, Filistin topraklarını "iÅŸgal gerekçeleri" arasında üç iddia öne çıkıyor.
Bu iddiaların ilki, yazar Israel Zangwill'in "Topraksız bir halk için, halksız bir toprak" sözüyle ifade edilen "halksız topraklar" fikriydi. Filistin'in iÅŸgalini "haklı göstermeye" çalışan en büyük propagandalardan biri olarak sunulan bu iddiayla Filistinlilerin varlığı inkar edildi.
Siyonistlerin ikinci iddiası, 2 bin 70 yıl önce bu topraklarda "Ä°srail devleti"nin var olduÄŸu ÅŸeklindeydi.
Üçüncü iddia ise "Filistinlilerin topraklarını satıp gönüllü olarak yurtlarını terk ettikleri" yönündeydi. Siyonistlerin defaatle öne sürdüÄŸü ve uluslararası kamuoyunda kendisine taraftar bulan bu gerekçeyle, Filistinlilere yapılan katliamlar ve tehcirler görmezden gelindi. Oysa bu iddianın aksine Ä°srail devleti kurulduÄŸunda Yahudilerin bölgede sahip olduÄŸu toprakların oranı yüzde 5'i geçmiyordu.
Ä°SRAÄ°L DEVLETÄ°NÄ°N Ä°NÅžASI
Modern siyonizm fikrinin kurucusu Theodor Herzl'in baÅŸkanlığında 1897'de Ä°sviçre'de düzenlenen Pal Konferansı'nda, kurulacak yeni devletin esasları belirlendi.
Bu andan itibaren "siyonizmin dini deÄŸil, milliyetçi fikirleri benimseyen, emperyalist ve ırkçı yerleÅŸime hizmet eden, sömürgeci bir siyasi hareket olduÄŸu" ifade ediliyor.
Herzl, Yahudi devleti kurulması projesine uluslararası onay almaya çalıştı. Dönemin Osmanlı PadiÅŸahı Sultan 2.Abdülhamit'i "Filistin'de Yahudiler için toprak elde etme" konusunda ikna edemeyen Herzl, aradığı desteÄŸi Ä°ngiltere'den almayı baÅŸardı.
Herzl, 1902'de, "Bu devletin, barbarlığın karşına dikilen uygarlığın ileri karakolu olacağını" ileri sürdü.
Ancak Herzl'in bu söylemi gerçekte karşılığını bulmadı. Aksine 1950'deki "DönüÅŸ Yasası" ile göçmen olarak Ä°srail'e gelen her Yahudi'ye vatandaÅŸlık hakkı verildi ve Filistin toprakları, dünyanın dört bir yanındaki Yahudiler için "vatan" ilan edildi.
FÄ°LÄ°STÄ°NLÄ°LERÄ°N GERÄ° DÖNÜÅž HAKKI
Batı Åžeria ve Gazze Åžeridi'ndeki mülteci kamplarının yanı sıra baÅŸta Suriye, Lübnan ve Ürdün olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde vatanlarından uzakta hayat süren Filistinliler, yüzlerinin hala "çalınan cennet" olarak tanımladıkları Filistin'e dönük olduÄŸunu her fırsatta dile getiriyor.
BirleÅŸmiÅŸ Milletler'in "evlerine geri dönmeyi ve komÅŸularıyla huzur içinde yaÅŸamayı arzulayan mültecilerin, mümkün olan en yakın zamanda bu arzularını gerçekleÅŸtirmelerine izin verilmeli ve geri dönmemeye karar verenlerin arazileri için tazminat ödenmeli" ÅŸeklindeki 194 sayılı kararını ise Ä°srail uygulamayı reddediyor.
Onlarca yıldır sürgün hayatı yaÅŸayan milyonlarca Filistinli için "Nekbe" (Büyük Felaket) zorunlu göç, yaÄŸma ve katliamların simgesi olmaya devam ediyor.
Henüz yorum yapılmamış.