Sosyal Medya

Güncel

Özlem Albayrak: Coca Cola’nın Memleket Apartmanı temalı Ramazan reklamını izlediniz mi?

Özlem Albayrak- Yeni Şafak



Coca Cola’nın Memleket Apartmanı temalı Ramazan reklamını izlediniz mi? Reklam, aynı apartmanda oturan, çeÅŸitli dünya görüÅŸlerine mensup ailelerin, evin çatısına kurdukları masada, potlack (katılan herkesin bir ÅŸeyler getirdiÄŸi) yiyeceklerle iftar açmalarını anlatıyor. Masanın baÅŸrolünde elbette Coca Cola var. Reklam müziÄŸi olarak seçilen Ajda Pekkan’ın o eski ÅŸarkısı HoÅŸgör Sen’den uyarlanan sözler de Ramazan ayının anlam ve önemine vurgu yapmasıyla verilmek istenen mesajı saÄŸlamlıyor:
 
“Farklılıklar olsa da takılma hiç bunlara; Bizi biz yapan bunlardır unutma; Kap ÅŸurdan bir Coca Cola bir de pide yanında; Ramazan’da buluÅŸalım sofrada; HoÅŸgör sen koy iki tabak daha, En güzel yemekleri hazırla, Sen çağır o seni çağırmazsa, hep beraber sofraya…” Åžarkının ardından giren dışsesin konsepte yaptığı ekleme ise ÅŸu ÅŸekilde: “Bizler komÅŸuyuz, dostuz, arkadaşız, hep beraberiz. Tüm farklılıklarımızla ve ortak noktalarımızla bu Ramazan’da da haydi hep beraber sofraya”.
 
“Ramazan ayı bu, elbette barış, kardeÅŸlik, paylaÅŸma mesajları vurgulanacak, baÅŸka ne bekliyorduk ki” diyenleri, dolayısıyla reklamda eleÅŸtirilecek bir durum olmadığını söyleyenleri duyar gibiyim. DoÄŸrudur, sadece Coca Cola reklamında deÄŸil, her Ramazan’da reklamlara bir hoÅŸgörü, bir iyilik, güzellik gelir; sofrada toplanan aile üyeleri üzerinden olumlu mesajlar verilir. Ama Coca Cola’nın bu yılki reklamında öne çıkartılan baÅŸörtülü ve renkli saçlı kadın üzerinden verilen farklılıkları zenginlik sayma tavrı özellikle ele alınmayı hak ediyor.
 
Fakat reklama gelmeden önce, bazı yorumlarda okuduÄŸum, hatta bazı kiÅŸilerden duyduÄŸum, “AK Parti ve ErdoÄŸan ülkeyi o kadar gerdi ki, reklamlarda bile örtülü kadınla açığın yan yana gelebileceÄŸini, aynı masada yemek yiyebileceÄŸini ispatlama ihtiyacı duyuluyor, oysa onlar her zaman zaten yan yanaydı, hep komÅŸuydu” ÅŸeklindeki görüÅŸe ise hem ekleme, hem de düzeltme gerekiyor. Evet, farklı dünya görüÅŸüne ya da giyim tarzına sahip insanlar öteden bu yana, toplum içinde, gündelik yaÅŸamda, hayatın fragmanlarında hep yüzyüze ve yan yanaydılar. Türkiye bu tür bir soruna ihtimal olarak bile yüz vermeyen ve vermeyecek yüce gönüllü insanlar ülkesi.
 
Öte yandan bundan 20 yıl önce, sözgelimi 1998 yılında baÅŸörtülü bir kadını bir özne olarak reklamın baÅŸrolünde oynatacak bir firma -Coca Cola dahil- piyasada kabul edelim ki, bulunamazdı. Zira baÅŸörtülü kadın hayatın içinde belki vardı, ama daha iki onyıl önce kamusal alanda yoktu; sinema perdesinde, TV ekranında, alternatif yayınları saymazsak basın yayın seköründe, akademide, çok sayıda özel iÅŸ alanının en azından görünür yerlerinde yoktu. Bunları tekrarlamak, eski zamanları hatırlatmak yorucu olabiliyor ama o denli ağır haksızlıklarla karşılaşıyorsunuz ki bazen söylemek farzı kifaye gibi oluyor, ÅŸart.
 
Dolayısıyla Coca Cola reklamında baÅŸörtülü bir kadının yeralmasını bile iktidarın ülkeyi germesine ve kutuplaÅŸtırmasına baÄŸlayanlar meseleye ya doÄŸru bir bakış açısıyla bakamıyorlar, ya da hayal güçleri çok geniÅŸ, öyle ki gerçeklik sınırının dışında. Zira, buna ülkeyi germek denmez, olsa olsa her dünya görüÅŸü ve inanca sahip vatandaşı kamusal alanda eÅŸitlemek denir ki, bu durum da bu insanların reklamlar dâhil her alanda birlikte varolabilmesi için atmosfer saÄŸlamak anlamına gelir. Ülkede, basın/reklam sektörünü, eÅŸitliÄŸe, hoÅŸgörüye ve çoÄŸulculuÄŸa yer açmaya mecbur bırakan bir atmosfer varsa, bundan dolayı neden hükümet kabahatli olsun ki? Kaldı ki, ülkede eÅŸitlik atmosferinin olması, kötü bir ÅŸey mi?
 
Bütün bunlar bir yana; barış, çokseslilik, paylaÅŸmak, çoÄŸulculuk gibi insanlığın ortak deÄŸerlerinin, tüketim kültürü tarafından nesneleÅŸtirilmesinin, metalaÅŸtırılmasının resmini çiziyor Coca Cola’nın Ramazan reklamı. Marshall Berman’ın o meÅŸhur “Katı Olan Her Åžey Buharlaşıyor” savsözünün anlamı ete kemiÄŸe bürünüyor. Günümüzde deÄŸer namına, kutsal namına ne varsa dünyevileÅŸtiÄŸini ifade eden o söz, modernizmin bireyi özgürleÅŸtiren ama aynı zamanda kısıtlayan karakterine eleÅŸtiri yöneltiyordu.
 
Coca Cola’nın Ramazan reklamında da aynını hem aynı çeliÅŸkiyi, hem de dünyevileÅŸmeyi görebiliyoruz. Bir yandan, reklamda yüceltilen deÄŸerlere, çoksesliliÄŸe, hoÅŸgörü ve anlayışa, farklılığa saygıya, yöneltilecek hiçbir eleÅŸtiri bulamıyorsunuz. Ama öte yandan, bu alanda uzman olmasanız bile reklamda bu deÄŸerlerin aynı zamanda tüketimin nesnesi kılındığının ve bunda hoÅŸ olmayan bir taraf olduÄŸununun da farkına varıyorsunuz.
 
Nedir o hoÅŸ olmayan taraf? Tüketimin nesnesi kılınmış her ÅŸeyin deÄŸerlendirildiÄŸi tek kriterin olacağı, onun da ihtiyaçları ve arzuları tatmin etme potansiyeli. Yani, deÄŸerlerin bile piyasalaÅŸtığı bir kültürde, tüketimin tek hedefi kendisi olur. DeÄŸerler denilen ve insanlığın binlerce yıllık tecrübelerle biriktirdiÄŸi ÅŸeyler de buharlaşır, gider.
 
Onu da bırakın. DüÅŸünsenize sermayesi Türk olmayan, hatta onlarca yıldır konuÅŸulan ÅŸehir efsanelerine göre kârının bir kısmını Ä°srail Devleti’ne gönderdiÄŸi söylenen bir markanın, Müslümanların kutsal aylarında, insanlığın ortak deÄŸerlerini öne sürerek ettiÄŸi Coca Cola tüketme teÅŸvikinde en azından bir samimiyetsizlik yok mu sizce de? Var var…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.