Kürsü
Mustafa Kutlu- Bir ÅŸehir kurmak
Follow @dusuncemektebi2
Mustafa Kutlu- Yeni Åžafak
Bu yazı ile birlikte bu sütunda yedi ay süresince haftada bir neÅŸrettiÄŸimiz risale sona eriyor.
Net, sade, berrak, anlaşılır bir teklif getirdiğime inanıyorum.
Bu teklif “Âmentü’ye inananlar” için hayatî önemi haizdir. “Ahlâk Nizamı” inancımızın gereÄŸidir. Bu hedefe dünya ÅŸartlarında ulaÅŸmak için meseleyi dert edinip düÅŸünenleri imal-i fikr etmeye, ezber bozmaya çağırdım. Bu teklif hepimizin bildiÄŸi, istediÄŸi inandığı, özlediÄŸi hayat tarzına davetten ibaret.
Peki niçin rüzgâr esmiyor?
Yaprak kımıldamıyor?
Bu sorulara cevap verdim.
“Uzun yola” çıkmak, “Hicret” etmek için neye dayanıp güveneceÄŸimizi dile getirdim. “TopraÄŸa doÄŸru” hareket bir seferberlik istiyor. Bir zihniyet deÄŸiÅŸimi.
Cumhuriyet temelinde bir yönetim (ki bu bir tür baÅŸkanlık sistemidir. Siyaset alanına bile-isteye girmedim) kısa, orta ve uzun vadeli planlar ile bu devrimi gerçekleÅŸtirebilir.
O seçkin zümre bu teklifi her ferdin gönül rızası ile kabul edebileceÄŸi bir proje haline getirebilir. (Elitist olmadığımı bir kez daha vurguluyorum). “Üç kahraman” baÅŸlıklı yazı bozkırın ortasında çakan kıvılcımın tasviridir. SeçkinliÄŸin alâmetidir.
Bu kıvılcım neden bir meÅŸale tutuÅŸturmasın ki! Gönül erleri bir araya gelse “Bir Åžehir” kuramaz mı? Tüm dünyaya “Evet! Ä°ÅŸte bu” dedirtecek bir ÅŸehir, bir hayat tarzı, bir ahlâk nizamı. Devlet buna karşı çıkmak yerine destek vermelidir.
Vermedi ama.
Rahmetli Turgut Cansever’in dört başı mamur projesi hayata geçirilemedi.
Oysa inancımıza uygun, medeniyetimizi temel alan bir ÅŸehir kurmamın planlarını resimlerine kadar çizmiÅŸ, hazırlamıştı.
Sadece bir boÅŸ arazi istemiÅŸti. Bilâücret senelerce bu ÅŸehri oluÅŸturacak “Türk evi” üzerinde çalıştı.
O sadece bir ressam, neyzen, mimar, ÅŸehir plancısı, uluslararası ÅŸöhret deÄŸildi. Ellili yıllardan itibaren belediyelerde, devlette görev almış; danışmanlık yapmış tecrübeli bir hoca idi.
En önemli özelliÄŸi “bağımsız” oluÅŸuydu.
Burada tanışıp-görüÅŸtüÄŸüm hocanın meziyetlerini sayıp-dökecek deÄŸilim.
Åžunu belirtmek isterim ki; bıraktığı düÅŸünce-sanat ve mimari miras talebelerinin (ailesinin) elindedir. Onlar bayrağı devralabilir.
Ä°ktidarı ve muhalefeti ile devlet (akademya ve halk) ÅŸehirlerimizin içler acısı durumunu görüyor, ıslaha çalışıyor. Çalışsın bu da bir iÅŸtir. Tıpkı köprü, yol, tünel yapmak gibi.
Ama sıfırdan “Bir ÅŸehir kurmak” ve bunu tüm dünyanın hayran olacağı tarzda inÅŸa etmek hepsinden önemlidir. Çünkü bu “Ahlâk Nizamı”nın hayata geçirilen misali olacaktır. Muhacirlerin Medinesi. (Bk. “Hicret” baÅŸlıklı yazı)
Doksanların başında ülke çapında yapılan bir ankete göre halkımızın %90’ı bahçe içinde müstakil ve tek katlı bir evde yaÅŸamak istiyor.
Bu “topraÄŸa-tabiata” baÄŸlılığımıza iÅŸarettir. (Ä°lginç olan ÅŸu: Ben bu yazıyı yazdığım günlerde Ä°lber Ortaylı’nın “Tuhaf” dergisinde bir yazısı yayımlandı, baÅŸlığı ÅŸöyle: “Tarıma topraÄŸa baÄŸlan”. Åžubat 2019).
Turgut hocanın tüm ayrıntısı ile dile getirdiÄŸi ÅŸehre ben bu risalenin ana fikri uyarınca ilavede bulunacağım.
* Bu ÅŸehir esas itibarı ile “tarım”a baÄŸlıdır. Etrafındaki köyler ahali ve arazisini projeye katmalıdır. Ülkenin neresinde kurulacaksa oranın topografyası-iklimi-imkânları elbette gözetilecektir.
* Åžehrin civarında tarıma baÄŸlı küçük ölçekli sanayi bulunabilir. Yine olmasında fayda görülen (seramikten cama, undan konserveye, yemden gıdaya vb.) iÅŸ alanları açılabilir.
* 25-50 bin kiÅŸilik bu küçük ama güzel ÅŸehirde zaruret haricinde motorlu taşıt yoktur. Yaya yürümek veya bisiklet ile toplu taşıma esastır.
* Åžehirde bugün diÄŸer ÅŸehirlerimizdeki gibi tüm kurum-kuruluÅŸ ve meslekler mevcut kanunlara tabi olarak faaliyet gösterir.
* Diyelim devlet bu ÅŸehir projesine ilgi göstermedi. “Ahlâk nizamı”na inanan sermaye sahipleri, inÅŸaatçılar çeÅŸitli ortaklık biçimleriyle bu yatırıma giriÅŸemez mi?
* Ä°yi bir tanıtım ile bu ÅŸehrin tüm evlerinin hemen satılacağına inanıyorum.
Kim bu cennet köÅŸesinde yaÅŸamak istemez.
Åžehrin yaÅŸantısı, asayiÅŸ ve intizamı öncelikle ÅŸehir ahalisinin sahiplenmesi ile hal yoluna girecektir.
Åžehirde mer’i kanunlar iÅŸler; suç varsa ceza da vardır.
Pembe bir tablo çizdiÄŸimin farkındayım. Ancak “Ahlâk Nizamı”nı benimseyenler bu renge kıymet vermez. (Bu bir pilot uygulamadır. BaÅŸarısı yeni yorumlar ile yurt sathına yayılabilir.)
Åžehrin sakinleri “Kanaat toplumu”nun fertleridir. Hududullah çerçevesinde yaÅŸamaktan baÅŸka hedef tanımazlar.
Ne ABD’deki Amish tarikatına mensupturlar, ne de bir “getto” kurmuÅŸlardır. Cennete bu dünyada deÄŸil, öte dünyada kavuÅŸacaklarına inanmışlardır. Onlar “Ahlâk Nizamı”nın öncüleridir.
SON SÖZ
Söz bitmez. Her zaman söylenecek yeni bir söz vardır.
Not: Bu yazılar, bir kitabın parçaları idi. Bu, son yazıdır. Kitap, Dergâh Yayınları arasında “Kalbin Sesi-Bir Hicret Risalesi” adıyla yayınlandı.
Henüz yorum yapılmamış.