Kürsü
Abdurrahman Dilipak: AK Parti beslediği Media tarafından pazarlanıyor bugün. Bu kamburdan kurtulmadan da hedefine ulaşması zor
Follow @dusuncemektebi2
Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit
Din dediÄŸin nedir ki, biraz “aÅŸk”, biraz “vicdan”. Sevgi, merhamet vs.
Sahi, onlar diÄŸer inançlarda da yok mu? Ä°slam’ın alamet-i farikası ne? Ä°badet, zikir, dua.. Onlar bir ÅŸekilde öteki inanç sistemlerinde de var. Nedense akaid yani iman boyutu ve muamelat boyutu pek konuÅŸulmuyor. Hatta ahiret boyutu da Media’daki Ramazan gündeminde yok.
Belediyelerin “Ramazan etkinlikleri” artık biraz sokak iftarları ile vicdan ÅŸovu, biraz, ÅŸarkılı türkülü, sema gösterili kültürel etkinliklere dönüÅŸmüÅŸtü, büyük ölçüde. Tasavvuf sohbetleri dedikleri dinle soslanmış hümanizmden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi.
Bu iÅŸin sağı-solu kalmadı. SaÄŸ-sol anlamını kaybetti. Konjonktürel olarak her türlü kullanıma hazır sosyal yapılardı bunlar. Ä°dris Küçükömer’e göre zaten roller deÄŸiÅŸmiÅŸti. Kaldı ki bu deÄŸiÅŸim kalıcı da deÄŸildi. Yine Küçükömer der ki, “yurttaÅŸların %30’u memur, %30’u mürid, %30’u militan.”
Memur dediÄŸin iktidara göre kılık deÄŸiÅŸtirir. Gelen aÄŸam, giden paÅŸam. Kıral öldü ise yaÅŸasın yeni kıral. Kutsal devletin, laik de olsa kutsanmış ruhanileri onlar.
Müridlerin kutsal davalarından daha önemli kutsal manevi önderleri vardır. Militanların kutsanmamış da olsa uÄŸruna öldükleri ve öldürdükleri bir kurtarıcı ideolojileri vardır ve devrim yolu ile iktidarı ele geçirmek isterler. Uluslararası sistem bu sacayağı içinde kurduÄŸu dengeler ve çatışmalarla her zaman ayakta kalmayı baÅŸarır. Malum Media ise, genel anlamda bu Åžeytani oyunun cazgırlığını yapar.
AK Parti beslediÄŸi Media tarafından pazarlanıyor bugün. Bu kamburdan kurtulmadan da hedefine ulaÅŸması zor. Kılavuzu, sunucusu bu Media olanın akıbeti pek hayrolmaz. Mamalarını keserseniz de aleyhinize olurlar.
Åžimdi başımıza bir de Sosyal Media belası çıktı. Bir de Sosyal Media fenomenleri, Troller filan, hangisine dokunursan dokun, bir dokun bin ah iÅŸitirsin.
Yanlışın neresinden dönerseniz orası kârdır. Bu Media’nın büyük ölçüde patronajı saÄŸlıklı deÄŸil. Yöneticileri de öyle. Habercileri büyük ölçüde sipariÅŸ üzere çalışan tipler. Yazarlarının pek azının toplumda karşılığı var. Gerçek anlamda bir tirajları yok. “AK Parti Mediası” denilen Media büyük ölçüde, AK Parti’yi sırtında taşımıyor, aksine bu Media AK Parti’nin sırtında bir kambur gibi duruyor!
Siyaset ve Media iliÅŸkisi, sadece bizde, ya da Ä°slam ülkelerinde deÄŸil, Batı’da da büyük ölçüde böyle. Geçen gün Almanya örneÄŸini yazdım. ABD’nin “eklemlenmiÅŸ gazeteci”leri her yerdeler. “Finansal tetikçiler” gibi “Media tetikçileri” her yerde varlar.
Siyasetle gayrimeÅŸru iliÅŸkiye giren sermaye sahipleri, bankacılar, STK’lar, Media, Bürokrat, Cemaat hepsi birer tetikçiye dönüÅŸüyor. Bunlardan kimi Media’yı arkasına alırsa tehdit kapsam, geniÅŸlik ve derinlik olarak güçleniyor.
Media Hakkın ve Halkın gören gözü, iÅŸiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacaktı. Ama olmadı iÅŸte “Sahibinin sesi” oldu. Daha doÄŸrusu, genel anlama “parayı veren düdüÄŸü çalar”. Birilerinin elinde rakiplerini susturmak için silaha, sopaya dönüÅŸtü. “Cilalı adam devri”nden birilerini parlatmaya da yarıyor. “Trampen tahtası” iÅŸlevi de görüyor.
Media, her zaman “keskin sirke”dir. Küpüne zarar verir.
Gazeteci “cam ev” de oturacakmış, kamu haklarının “bekçi köpekliÄŸi”ni yapacakmış. Bu “köpek” kamu malına el uzatanlara kılavuzluk yapıyor, onları koruyor genellikle. Gazetecinin “artırılmış eleÅŸtiri hakkı” ve kamu ile iliÅŸkili olanların, “artırılmış tahammül yükümlülüÄŸü” bununla ilgili bir konu aslında.
Herkes elindeki yetkiyi baÅŸkalarını sindirmek, bastırmak, caydırmak, susturmak için kullanıyor. Yargıcın elinde yasa, siyasetçinin elinde otorite, bürokratın elinde bürokrasi, iÅŸadamının elinde para, gazetecinin elinde ucundan kan damlayan kalemi var! Askerinin, Polisinin geçmiÅŸte neler yaptığını hatırlayın. Ä°ÅŸkenceler, darbeler.. Herkes elindeki ile baÅŸkasına zarar vermeye kalkarsa bu iÅŸin sonu nereye varacak?
Bizim, genel anlamda, saÄŸ-sol, ulusalcı fark etmiyor, genel anlamda basının dili yaralayıcı. “Güzel söz ve hikmetle”, “gavli leyyin” ile deÄŸil de, daha farklı bir ÅŸekilde kullanıyor bu dili. Ä°letiÅŸim / BiliÅŸim konusundaki dil, üslub sorunlu. “Kiralık kafalar” ve “kalemler”le neyi konuÅŸacaksınız ki! “Efradına cami, aÄŸyarına mani bir dil” kullanmıyoruz. “Suali mukadderlere cevap” vermiyoruz. “Kazanmaya dönük bir dil” kullanmıyoruz. Mahkûm etmeye çalışıyoruz. “Ä°tibar cellatlığı” yapılıyor. Sözü dinleyip doÄŸrusunu desteklemiyoruz. Ä°ÅŸe bakıp doÄŸrusuna yardımcı olmuyoruz. SöyleyeceÄŸimizi söylerken, dinleyenin, okuyanın bundan ne anladığını hesaba katmıyoruz genel olarak. “Din” bile, aÅŸağılanabiliyor, din “irtica”, dindar “mürteci” olarak tanımlanmadı mı yıllarca. Özür dileyen, özeleÅŸtiri yapan da yok, ama ÅŸimdi kalkmışlar bizim kendilerine inanmamızı, güvenmemizi istiyorlar.
Media dini ustalıkla magazinleÅŸtirdi. Dindarlar atomize ediliyor, nötralize ediliyor ve insanlar agnostik hale getiriliyor. Din genel anlamda ekonomik, sosyal, siyasal hayattan tecrid edilerek bireysel planda vicdanlara, toplumsal planda camilere hapsedilmeye çalışılıyor. Din ezoterik bir olguya dönüÅŸtürülmeye çalışılıyor bir yandan da. Kehanetler, ritüeller, seremoniler ve ikonalar, ruhbanlarla kültürel ve folklorik anlamda geleneksel bir ayine dönüÅŸtürülmeye çalışıyor..
Media her zaman, büyük ölçüde uluslararası sistemin Truva atı olarak görev yaptı.
ABD’nin Ä°ran devrimi öncesi Tahran’da ABD büyükelçiliÄŸinde bastığı dolarlar, ilk sırada Media patronlarına ve yazarlarına, çalışanlarına gidiyordu. Romanlar, sinema buna dahil. Ä°rangate olayını hatırlayın. Ä°ÅŸin bir de böyle bir yanı vardı. STK’lar da öyle. Geziyi hatırlayın. 28 Åžubat’ta DÄ°SK ile TÄ°SK’i bir araya getiren gücü hatırlayın. Bugün de o “iyi saatte olsunlar” yine iÅŸbaşındalar.
Fasıklar size bir haber getirdiklerinde hemen inanmayın. Midenize koyduklarınızın da, kafanıza koyduklarınızın da geni oynanmış olmasın sakın!
Aman dikkat! Zor bir süreçten geçiyoruz. Selâm ve dua ile.
Henüz yorum yapılmamış.