Güncel
Kenan Alpay: Kemalist iktidar sınıflarının bu ülkede ne dolaplar döndürdüğünü gayet iyi biliyoruz
Follow @dusuncemektebi2
Kenan Alpay- Yeni Akit
Kemalist iktidar sınıflarının bu ülkede ne dolaplar döndürdüÄŸünü gayet iyi biliyoruz. Çünkü çevirdikleri dolapların üzerimizde bıraktığı acılar hâlâ tazeliÄŸini koruyor. Ancak belki trajik bir ÅŸaÅŸkınlık belki de stratejik bir sapma sonucu bir bütün olarak Kemalist ideoloji ve iktidar biçimiyle mücadele edilmesi gerektiÄŸini unutup, bütün meseleleri salt aktüel polemiklere çevirerek yürütmeye çalışan politik bir tutum çıktı ortaya. Üstelik bu polemikçi tutum sadece siyasal alanla sınırlı kalmayıp entelektüel ve ahlaki zeminleri de esir almış durumda.
31 Mart seçimlerine gidilirken beka tartışması üzerinden tırmandırılan gerilimin ne kadar ve kimin iÅŸine yaradığı ortada olmasına raÄŸmen hiç hız kesmeden 6 Mayıs’a doÄŸru koÅŸturuldu. YSK’nın Ä°stanbul seçimleri için verdiÄŸi iptal ve yenileme kararı kim ne derse desin tartışmaları bitirmek bir tarafa, alevlendiren yeni bir durum çıkardı karşımıza.
Gerilim yüksek olduÄŸu için fark edilemiyor olabilir ama YSK’nın kanuna uygun gözüken kararı sadece muhalefet cephesinde deÄŸil içeride de ciddi tereddütlere, sıkıntı ve itirazlara yol açtı. Hiç kimse meÅŸruiyeti mahkeme kararlarına eÅŸitleyen türlü söylemlere tenezzül etmesin. Çünkü maÅŸeri vicdan, yüksek yargı kriteri filan dinlemeden her zaman olduÄŸu gibi hayatın içerisinde deviniyor.
Onların ÇirkinliÄŸi Bizi GüzelleÅŸtirir mi?
CHP’nin halka karşı nasıl konumlandığını da TSK’dan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, YÖK ve TÜSÄ°AD’a kadar bürokratik oligarÅŸinin bütün birimleriyle ne türden kirli iÅŸbirlikleri içerisinde olduÄŸunu tabii ki hiç unutmayacağız. Ne Tek Parti rejimi uygulamalarından ne de askeri darbelere çanak tutarak mescidden tesettüre deÄŸin bütün Ä°slami ÅŸiarlara saldırıları örgütlemiÅŸ olmaktan ötürü utanç ve piÅŸmanlık duymadığını da gayet iyi biliyoruz.
Ancak bütün bunları ve daha fazlasını sürekli nazara vermek YSK’nın aldığı kararın toplum tarafından kolayca makul ve makbul bir karar olarak algılanacağı anlamına gelmiyor. Çünkü yenilenme gerekçesinin oyların çalındığı ve sahte seçmenler oluÅŸturulduÄŸuna dair yüzlerce iddianın ardından bazı sandık baÅŸkanlarının memur olmamasına dayandırılmasını topluma anlatmaya giriÅŸmek pek de kolay deÄŸil. Seçimlerde yapılan yolsuzluklar, sahte ve yığma seçmenler, birleÅŸtirme tutanaklarındaki usulsüzlük itirazlarından geriye bu gerekçe mi kalacaktı?
Hiç deÄŸilse yenilenme kararı, seçimden önce yapılan bazı yanlışları telafi etmeye, eksikleri tamamlamaya bir fırsat olur belki diyerek umutlanmak istiyor insan. Ancak öfke giderek yükseliyor. Mesela ÅŸu ya da bu sanatçının, ÅŸarkıcının, mankenin, tiyatrocunun “her ÅŸey çok güzel olacak” sloganı etrafında politik tercihlerini belirtmesinden, talep ve temennilerini dile getirmesinden neden rahatsızlık duyuluyor?
Resmi makamların bunları “kayıt altına” alması, sosyal medyadan “ÅŸaka mısın oÄŸlum sen?” jargonuyla tehdit etmesi veya fırçalaması asla normal deÄŸildir. Yakışıksız olduÄŸu gibi kitleleri kışkırtmaya, karşı cenahta kenetlenmeye teÅŸvik edecek ve fakat sadece sahiplerine iÅŸleyecek bir tuzaktır. Åžeffaf tercihler ve aleni politik duruÅŸlar en az serbest seçimler kadar meÅŸru ve masundur. Bu duruÅŸa karşı yükseltilen ve kontrolünü kaybeden öfke kendi saflarınızda bile özgüven sorunu olarak anlaşılır.
Strateji Kayıp, Taktik de Zayıfsa
Peki, içeriden gelen itirazları ne yapmalı? “Bir arpa boyu yol alamamışız” eleÅŸtirisi çok abartılı. Ama 367 krizini hatırlatan kıyası oturup etraflıca bir düÅŸünmek gerekmez mi? “Kursunlar partiyi, görelim boylarının ölçüsünü” yaklaşımı kesin ve keskin bir karar olarak her geliÅŸme karşısında tekrarlandıkça AK Parti daha önce hiç kullanmadığı bir dile, üsluba ve daha önemlisi bir usule doÄŸru savruluyor. Stratejik planlar yapılıp yapılmadığı müphem. Ancak yürürlüÄŸe sokulan taktiklerin dahi hedeflere ulaÅŸamayacak derecede zayıf, sığ ve tutarsız olduÄŸu göz ucuyla bakanlar tarafından görülebiliyor.
Parti içindeki hainler ve fırsatçılar listesi günden güne kabardıkça kabarıyorsa, Reis’in her zamankinden daha yalnız olduÄŸuna yönelik vurgular artık bir gurur vesilesi olarak nakarata dönüÅŸmüÅŸse zil takıp oynanacak zamanda deÄŸiliz demektir. Adam eksiltme ve kadroları tasfiye etmeyi yüklerden kurtuluÅŸ gören/gösteren kariyerist kafalardan çıkan tavsiyelerin düÅŸmana hacet bırakmayacağı aÅŸikârdır. Toplum seçime doyamamış ve tekrar sandığa koÅŸma hevesiyle yanıp tutuÅŸuyor gibi çizilen tablolar zihinleri bulandırıyor, hisleri uyuÅŸturuyor ama vadeyi uzatarak ödenecek faturayı ağırlaÅŸtırıyor sanki.
Hiç olmadığı kadar savunma pozisyonuna geçilmiÅŸse, uzun uzun izahlarla muhalif cepheden ziyade müzahir kesimleri ikna etmek için mesailer harcanıyorsa kanunlardan daha önce ve daha çok adalet, merhamet ve maÅŸeri vicdana sarılmak gerektiÄŸi netleÅŸmiÅŸtir. 24 Haziran seçimlerinin olduÄŸu gibi 31 Mart seçimlerinin de son derece önemli mesajları var. Bu mesajlar gereÄŸince alınmışa benzemiyor. Çünkü yine ihanetle baÅŸlayıp kumpas ve fırsatçılıkla devam eden lakin özeleÅŸtiriye yer vermeyen, toplum karşısında açıkça ve adresi belli bir biçimde yanlışları, eksikleri, suçluları itiraf etmeyen tutumda ısrar kuÅŸatıcı ve güven telkin edici vasfını kendi eliyle yitirir.
Siyasetin gücü devlet kurumları ve finansa hükmetmekten önce adalet ve vicdanı temsil eden söylem, duruÅŸ ve istikrarı temsilden neÅŸet eder. Unutmayalım ki; kanunlar ve mahkeme kararları ancak adalet ve vicdanla eÅŸ güdüm halinde olduÄŸunda siyaseti kuvvetlendirir.
Henüz yorum yapılmamış.