Özel / Analiz Haber
Şair Yahya Kemal'in oruç hüznü
Follow @dusuncemektebi2
Anam “ Arife günü kuşlar kurtlar oruç tutar, Ramazan’ı oruçla uğurlayın.” der; beni ve kardeşlerimi son gün oruca niyet ettirirdi. Ramazan gelince herkesten önce sahur sofrasına yaklaşan bizlerdik halbuki. Sahuru yer ama oruç tutmazdık. Arife günü bir gün de olsa oruç tutmanın huzur ve neşesini yaşardık.
Bu neşeyi ve huzuru oruç tutmayanlar bilmez.
Bazı insanlar vardır oruç tutmaz, bazıları vardır tutamaz. Oruç tutmayanlar da türlü türlüdür. Bir kısım insan vardır ki Ya Tahammül Ya Sefer’in Profesör Asım Bey’i gibi Ramazan’ın geldiğini fark etmez. Bazıları vardır ki özellikle oruç tutmadığını göstermek ister ve hatta bununla gururlanır. TBMM’nin açılışında, oruç tutmadığını özel bir gayretle gösteren Ahmet Necdet Sezer’i ve Kenan Evren’i bu bağlamda hemen hatırlayıverdim mesela. Ama tutamayanların içinde bir eziklik, bir hüzün, bir özlem vardır. Onlar özür sahibi kimselerdir, hastadır, ilaç kullanmak zorundadır, yolcudur. Yemeleri ve içmeleri gizlidir. Açıktan yemek veya içmek zorunda kaldıklarında bile bir utanma ve üzülme hissinin altında olduklarını hemen fark ettirirler.
Çocukluğumda bayram sohbetlerinin konularından biri idi oruç. Ben hepsini tuttum, on gün tuttum, bu sene nasip olmadı, gibi konuşmalar geçerdi bayramlaşmalarda.
Ramazan’da oruç tutamayan ve tutmayanlara bir şey deme hakkımız yok. Dediğimiz gibi dünyanın bin bir türlü hali, o hallere uygun özürler var. Bendeniz böyle insanlar gördüm mü biraz öfkeleniyorum ama daha çok üzülüyorum. Adam, oruç bir yana bu ayda içki içiyor. Vay nasipsiz herif vay!
Ramazan, oruç dendi mi bazı insanlar çocukluğuna kadar gider. Çünkü kendine geldikten sonra bu bezde tarağı olmamıştır. Yakup Kadri, çocukluğunu geçirdiği Manisa’nın ramazanlarını özlemle anlatır hatıralarında. Yıllar sonra açığa çıkan bu ramazan ve oruç özlemini gene de onun için olumlu bir duygu sayabiliriz.
Ama oruç tutamamanın hüznünü ve ezikliğini sanırım en iyi Yahya Kemal dile getirmiştir. Onun Atik-Valde’den İnan Sokakta adlı şiiri okuyucuya hüzün verirken aynı zamanda şair hakkında müspet duygular da uyandırır.
Yıllar sonra, sabaha kadar uykusuz kalarak gittiği bayram namazı ona nasıl Süleymaniye’de Bayram Sabahı’nı yazdırmışsa, oruçsuzluk da Atik-Valde’den İnan Sokakta’yı yazdırmıştır.
İftardan önce gittim Atik-Valde semtine
Kaç defa geçtiğim bu sokaklar, bugün yine
Sessizdiler. Fakat Ramazan maneviyyeti
Bir tatlı intizara çevirmiş sükûneti
Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler
Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer
Bakkalda bekleşen fıkara kızcağızları
Az çok yakından sezdiriyor top ve iftarı
Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün
Bir top gürültüsüyle bu sahilde bitti gün
Top gürleyip oruç bozulan lahzadan beri
Bir nurlu neşe kapladı kerpiçten evleri
Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neşesiz
Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı
Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet akşamı
Bir tek düşünce oldu teselli bu derdime
Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime
“Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür
Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür”
Henüz yorum yapılmamış.