Sosyal Medya

Güncel

Mehmet Acet: ABD tarafı, S-400 duruşunu yoğun bir baskıya dönüştürerek Ankara’nın direncini kırmaya çalışacak

Mehmet Acet- Yeni Şafak



Dün Kanal 7’de yaptığımız Başkent Kulisi programı için bir araya geldiğimiz Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a, “S-400 konusunda Ankara’nın nasıl bir ‘çıkış stratejisi’ var” diye sordum.
 
ABD’nin bu konuyu kırmızı çizgi haline getirdiğinin, kartları açarak Türkiye’yi açık açık tehdit ettiği gerçeğinin farkındalığıyla böyle bir soru yönelttiğimi bilmem hatırlatmaya gerek var mı?
 
Oktay, “S-400 ile ilgili karar verilmiştir” diye söze başlayıp, bu konudaki iradede bir gerileme olmadığına işaret eden şu ifadeleri kullandı:
 
“Bununla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımız da her zaman açıklamalar yaptı zaten. Türkiye bir konuda bir anlaşmaya imza attıktan, söz verdikten sonra bu sözünü yerine getirir. Anlaşmaya imza atmışız, bununla ilgili belirli ödemeler yapılmış zaten. Temmuz demiştik, en son Putin ile görüşmeler çerçevesinde Haziran konusu da gündeme geldi. Teslim almak için fazla da bir şey kalmadı zaten.”
 
Peki, ABD’den gelen “Ekonominiz felakete sürüklenir” tehditlerine kadar varan mesajlara ne demeli?
 
Cumhurbaşkanı Yardımcısı'na "Washington’un S-400 meselesini ekonomiye dönük bir şantaj aracı olarak gündeme getirmesini nasıl değerlendirirsiniz" diye de sordum.
 
Yanıt şöyle geldi:
 
“Bu, Türkiye’yi tanımama boyutunu çok net bir şekilde gösteriyor. Siz Türkiye ile ilişkilerinizi müttefiklik rolü ile geliştirmek istiyorsanız açık söylüyorum, tehdit dilini kullanamazsınız. Türkiye’ye karşı hiç kimse tehdit dilini kullanarak iş tutamaz.”
 
Bu beyanatlar da gösteriyor ki, Ankara’nın S-400 konusundaki direncinde bir gerileme yok.
 
Ama bu durum önümüzdeki iki ayın son derece kritik gelişmelere sahne olacağı gerçeğini değiştirmiyor.
 
ANKARA, TRUMP ÜZERİNDEN İLERLEME STRATEJİSİ İZLİYOR
 
ABD tarafı, zaten yaptırım tehditleriyle açığa vurduğu S-400 duruşunu önümüzdeki haftalar içerisinde yoğun bir baskıya dönüştürerek Ankara’nın direncini kırmaya çalışacak.
 
Ankara için ataması yapılan yeni büyükelçi David Satterfield, öncesinde Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nda sorgulanırken “Elçilik görevim onaylanırsa Türkiye’nin doğru seçimi yapması için çalışacağım” demişti.
 
Doğru tercih derken buradaki temel kastın ‘S-400 meselesi’ olduğunu hatırlatmak isterim.
 
Trump’ın muhtemel Türkiye ziyareti için Haziran sonu, Temmuz başının takvim olarak dillendirilmesini de S-400 takviminden bağımsız şekilde düşünmek pek kolay olmasa gerek.
 
Diğer yandan Washington için S-400’ü kırmızı çizgi haline getiren ‘Kurumsalpozisyonlara’ karşılık Başkan Trump’ın bu işe o kadar da aldırış etmediği bir gerçek ve Ankara da işte bu gerçek üzerinden ilerlemeye çalışıyor.
 
Trump’ın kendisine kalsa, Türkiye birkaç milyar dolara Patriot sistemi aldıktan sonra başka ne yaparsa yapsın önemli değil.
 
Ankara ise, Trump’ın pozisyonunun ABD kurumsal yapısından farklı olduğunu fark ettiği için, süreci onun üzerinden yürütmek istiyor.
 
Meselenin nazik kısmını ise, sözünü ettiğimiz kurumsal yapıların allem edip kallem edip, Başkanlarını kendi durdukları noktaya getirip getirememe ihtimali oluşturuyor.
 
NATO’DAN S-400 RAPORU İSTENECEK, MAKSAT TRUMP’IN ELİNİ RAHATLATMAK
 
Geçen hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Trump arasında yeni bir telefon görüşmesi daha gerçekleşmişti.
 
Görüşmenin bütün detaylarını bilen bir kaynağa, “Nasıl geçti? S-400 konusunda bir ilerleme oldu mu” diye sordum.
 
Kaynağım, “Görüşme iyi geçti” dedikten sonra NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in Ankara ziyaretine atıfla önemli bir bilgi verdi.
 
Bilgi şu:
 
S-400’ler konusunda NATO çerçevesinde bir çalışma yapılacak.
 
S-400’lerin NATO için sorun teşkil etmeyeceği yönünde bir rapor çıkartılmaya çalışılacak.
 
Aynı ismin dediğine göre, böyle bir rapor çıkartılabilirse bu, Trump’ın elini rahatlatacak.
 
Yani, öyle bir durumda ABD Başkanı kendi adamlarına dönüp, “NATO için sorun yoksa biz niye üsteliyoruz” diyebilecek.
 
Yapılan hamleden beklenen bu.
 
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Ankara’nın istediği ‘S-400 raporuna’ ne diyecek göreceğiz.
 
Peki, olumlu bir sinyal var mı?
 
Evet, var.
 
Nedir o?
 
Stoltenberg’in Ankara’ya gelmeden önce yaptığı, “Askeri teçhizat tedariki konusu, ülkelerin ulusal kararı niteliğindedir” açıklaması.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.