Sosyal Medya

Güncel

Süleyman Seyfi Öğün: Venezuela; başa sarılan bir film..

Süleyman Seyfi Öğün- Yeni Şafak



Târihsel ÅŸartlar veyâ eylemeler, kavramın en nesnel mânâsıyla metinleri “dejenere” eder. Etrafında fırtınalar koparılan yorumlar bu dejenerasyonun “özürleri” veyâ “bahaneleridir” aslında. Dînî metinler için olduÄŸu kadar dünyevî metinler için de tablo benzerdir. Meselâ Marx, hayâtını adadığı “devrimin”, bir gün Rusya’da ve Çin’de gerçekleÅŸeceÄŸini rüyâsında görse, muhtemelen bunun bir kâbus olduÄŸuna hükmederdi. Devrimci dalganın, meselâ Angola ve Mozambik’te de netice alacağını ona söyleseler, herhâlde “dükkânı kapatırdı”. Gözü, kapitalist sömürünün “en yüksek ve en keskin” aÅŸamasını temsil eden Ä°ngiltere’deydi. Almanya bile, Marx’a göre hâlâ geri feodal yapıların tortusunu yok edememiÅŸti ve devrim için yiyeceÄŸi daha kırk fırın ekmek vardı. Hâlbuki iÅŸler tersine dönmekteydi. Devrim ihtimâli, Avrupa’nın en batısından en boÄŸusuna kaydı. Zaman içinde, kapitalist birikimin çok az veyâ hiç olmadığı Asya, Lâtin Amerika ve Afrika’ya sıçradı.
 
Bu hâli, Marx’ın ölümünden sonra pekiÅŸen tekelci kapitalizm ve emperyalizmin doÄŸuÅŸuna baÄŸlayanlar vardır. Marx’ın bu süreci tam manâsıyla izleyemediÄŸi için deÄŸerlendiremediÄŸini; bu açığı Lenin’in kapattığını ve revize ettiÄŸini yazar ve söylerler. Buna göre, emperyalist aÅŸamasını yaÅŸayan kapitalist süreçler devrim rüzgârının istikâmetini deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ve rüzgâr artık, kapitalist nimetlerle barışarak yatışmış ve dinamiÄŸini kaybetmiÅŸ olan Batı’dan deÄŸil, anti-kolonyalist ve anti- emperyalist savaÅŸlar veren doÄŸudan esmeye baÅŸlamıştır. BaÅŸka bir bakış ise, Marx’ın bakışının Avrupa merkezci ve mikroskobik kaldığını; ihâtası zayıf bir dünyâ okumasının mahsulü olduÄŸunu deÄŸerlendirir. Her neyse; hayli emin olacağımız bir ÅŸey var; o da devrim düÅŸüncesinin çok farklı târihsel ÅŸartların; üretim ve mübadele tarzlarının hüküm sürdüÄŸü coÄŸrafyalarda, çok baÅŸka unsurların tesiriyle çeÅŸitlendiÄŸi ve melezlendiÄŸidir.
 
Lâtin Amerika bu melezlenme ve çeÅŸitlenme temelinde tam bir laboratuvar gibidir. Liberâl tematiklere sâhip Criollo milliyetçiliÄŸinin en damıtılmış hâli olan Bolivarizm, yerli halkların protest kültürü, Sosyal Hristiyanlığın çeÅŸitlemeleri ile sosyalist devrimciliÄŸin iç içe olduÄŸu bir laboratuvardır bu. Che veyâ Castro, bu melezlenmenin ikonlarıdır. ABD’nin bağımsızlığı ve kuruluÅŸ süreçleri ile Lâtin Amerika ‘nın bağımsızlık ve kuruluÅŸ süreçleri birbirine çok benzer. Ä°lki Ä°ngiltere’den diÄŸeri ise Ä°spanyol ve Portekiz sömürgeciliÄŸinden kurtulmak için mücâdele etti. Ama târihin garip cilvesi, ABD, zaman içinde , compradores’leri kullanarak kaynak zengini Lâtin Amerika’yı emperyalist imparatorluÄŸuna baÄŸlamaktan çekinmedi.
 
Lâtin Amerika’nın tuhaf bir sarmalı var. Yukarıda bahsettiÄŸimiz “melezlenme”nin unsurları arasında bir denge saÄŸlamak her zaman kolay olmuyor. Kendisinden evvel Radikalist hareketin baÅŸlattığı süreçleri en ileri ve en programlı hâle getiren Peronizm bunun en tipik örüntüsüdür. Peronizm, sosyalist kolektivizm ile liberter bireyciliÄŸe karşı çıkmış, Justicialismo olarak tanımladığı bir Üçüncü Yol modeli geliÅŸtirmiÅŸti. Aslında bu yol Lâtin Amerika’ya özgü bir Keynesçilikti. Tam istihdam ve büyüme temelinde devlete merkezî bir rolü veriyor; Keynesgil modeldeki “yeniden bölüÅŸümü” ise siyâsal demokrasi üzerinden deÄŸil, yine devleti devreye sokarak, yerinde geliÅŸtirdiÄŸi toplumsal kademelerde çözüyordu. Peron, Criollo milliyetçiliÄŸinden ve Ä°talya’da bizzat gözlemlediÄŸi faÅŸizmin disiplininden etkilenmiÅŸti. Devlete bağımlı bir iÅŸ dünyâsı ve sendikâl hareket yaratmak ; üretim ve bölüÅŸüm meselesini bu odakta çözmek Peronizmin temel hedefiydi. FaÅŸizmden farkı, nihâî kertede aÅŸağı sınıfları destekleyen tutumu ve biriken zenginlikleri aÅŸağıya akıtmak yolundaki kararlılığıydı. Yeniden bölüÅŸümü siyâset dışı kademelerde çözmesini saÄŸlayan Bonapartist baÅŸarısının dayanağı ise gerek kendisinin gerek eÅŸinin muazzam karizmasıydı. Peronism, bu baÅŸarıyı devâm ettiremediÄŸi noktada hızla, bürokratik yaÄŸmaya ve otoriterizme evrildi, saÄŸcılaÅŸtı ve tasfiye edildi. Ama Brezilya’da Vargas, daha sonra Kirchner Peronizmin devâm eden etkisinin açık misalleridir.
 
Lâtin Amerika, sol ve saÄŸ Peronizmin savrulmalarını yaşıyor. Venezuela’da Chavez, Peronizmin sol, Maduro ise saÄŸ evresini temsil ediyor. Bu savrulma, egemen güç olan ABD’nin en büyük kozu. Bütün yaptıkları, sol ve saÄŸ Peronizmler arasındaki geçiÅŸi hızlandırmak ve allanan pullanan concordancia veyâ compradores’leri örgütleyip yeniden iktidâra getirmek…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.