Sosyal Medya

Güncel

Yasin Aktay- İbn Haldun’un penceresinden çivisi çıkmış dünyayı anlamak

Yasin Aktay -Yeni Åžafak



Ä°çinden geçmekte olduÄŸumuz zamanlarda gördüklerimizin bir çoÄŸu belki kendi ömrümüzde ilk defa yaÅŸadığımız nitelikte ÅŸeyler oluyor. KuÅŸkusuz bir çoÄŸu da bize sürekli deja vu izlenimi verecek ÅŸekilde, dönüp dolaşıp aynı ÅŸeyleri yaÅŸadığımızı hissettiriyordur.
 
Daha önce yaÅŸadıklarımızla bir teamül, bir rutin, hatta bir kural gibi algıladığımız “tekerrür” niteliÄŸindeki olayları aÅŸan, bunlara hiç uymayan ÅŸeylerle karşılaÅŸtığımızda çok ÅŸaşırıyor, hayretler içinde kalıyor “dünyanınçivisi çıkmış” diyoruz. Tabi bu geliÅŸmeleri olumsuz buluyorsak, saÄŸlam sandığımız kurallar, gelenekler, teamüller çiÄŸnenerek yeni bir uygulama ortaya konmuÅŸsa…
 
Yok, yaÅŸadıklarımızı olumlu bulmuÅŸsak, ÅŸimdiye kadar geçerli olan bu gelenek, töre, örf, kural veya kurulu düzende rahatsız olduÄŸumuz yanları bozan bir geliÅŸmeyle karşılaÅŸmışsak buna “devrim” diyerek olumluyoruz.
 
Trump’ın 300 yıllık Amerikan siyasi geleneklerini hiçe sayarak alabildiÄŸine agresif bir tutumla hiçbir kural, deÄŸer ve teamül tanımayan uygulamaları bugün sadece ABD’de deÄŸil, bütün dünyada ciddi bir “tarih yörüngesinindışına sapma” tecrübesi yaÅŸatmaktadır. Buna da devrim diyebilecekler de var elbet, ama Ä°çinde Ä°srail’in bulunduÄŸu ve sözümona bu kadar şımartıldığı laik dünya düzeni, bizzat kendine ait olmak üzere beslediÄŸi bütün imajını yıkıp geçiyor. Ä°srail devleti, toplumu ve onun bugünün uluslararası düzeninde gördüÄŸü muamele hangi sosyal bilim teorisinin hangi çıkarımıyla açıklanabilir?
 
Bütün anlaşılmazların biriktiÄŸi yerde bir kaos teorisiyle ortaya çıkan postmodernist yaklaşım bile daha hiç birÅŸeyi açıklamaya, dünyadaki geliÅŸmelerde kaotik de olsa bir düzenliliÄŸi teÅŸhis etmeye fırsat bulamadan neredeyse miadını doldurmuÅŸtur.
 
Dünyada hiçbir ÅŸeyin mutlak olarak emsalsiz olma ihtimali yok elbet. Tekerrür eden ÅŸeyler sosyal alanda da bulunacaktır ve sosyal bilimcinin ve tarihçinin görevi bu tekerrür edenleri bulup tabi olduÄŸu kuralları, periyotları ve düzenlilikleri teÅŸhis etmektir. Bunu sosyal bilim tarihinde ilk defa ve en güçlü ÅŸekilde yapmış olanın Ä°bn Haldun olduÄŸunu herkes takdir eder. O, deÄŸiÅŸen herÅŸeye raÄŸmen deÄŸiÅŸmeyen, tarih boyunca tekrar eden, tekrar ederken insana dair çok temel bazı sünnetleri de (sünnetullah) ortaya koyan ilmi geliÅŸtirmiÅŸti. Böylece insanlığın yaÅŸadıklarından ibret almasını, geçmiÅŸtekilerin başına gelenlerin kendi başına gelebileceÄŸi haller için bir bilincin geliÅŸmesini ummuÅŸtu.
 
Tabii o ne yaparsa yapsın, bilinç dediÄŸimiz ÅŸey ilim ehli birilerinin bir yerde piÅŸirip insanlara zorla yedirebildiÄŸi bir ÅŸey deÄŸildir. O ilimden hakkıyla nasiplenmeye niyeti olmayanların zorla alabileceÄŸi bir ÅŸey yok. Tam da bundan dolayı ülkelerin, sosyal hareketlerin, güçlü devletlerin bilimde, teknikte, sanatta veya ÅŸehircilikte ne kadar geliÅŸmiÅŸ olurlarsa olsunlar kendilerini bekleyen kadere yakalanmaları kaçınılmaz oluyor.
 
Ama bu ilim yine de nasiplenmek isteyenler için mevcuttur.Temeli vahiydir. O vahiyden esinlenerek ve yaÅŸanan tecrübelere geniÅŸ bir tarihsel perspektiften bakılarak yakalanmaya çalışılmış bir döngüsellik vardır Ä°bn Haldun’da. Bugün gerek uluslararası iliÅŸkiler düzeyinde gerekse kendi iç iliÅŸkiler düzeyimizde yaÅŸamakta olduklarımız nasıl bir döngüseliÄŸie tabidir? Bunun üzerinde daha derinlemesine, daha ehil bir ilim tabakasıyla birlikte düÅŸünmek gerekiyor.
 
GeçtiÄŸimiz hafta sonu bahsettiÄŸim birkaç akademik-entelektüel etkinlikten birinin de Ä°bn Haldun Üniversitesi’nde gerçekleÅŸen 5. Uluslararası Ä°bn Haldun Sempozyumu olduÄŸunu söylemiÅŸtim. Bir çok okuyucum, diÄŸer etkinliklerin arasında özellikle buna da deÄŸinip deÄŸinmeyeceÄŸimi sormuÅŸtu. DoÄŸrusu, böyle bir etkinliÄŸi sadece “katıldım, iyiydi, güzeldi” diyerek geçiÅŸtirmek büyük haksızlık olurdu.
 
Ä°bn Haldun çok büyük bir deÄŸer olduÄŸu halde, (asla kutsamadan ve ona asla yanılmazlık, eleÅŸtirilemezlik özelliÄŸi atfetmeden), onun üzerine derli toplu, ciddi bir araÅŸtırma disiplini veya ilgisinin olmadığını biliyoruz. Türkiye’de Ahmet Arslan, Ümit Hassan- Ä°brahim Erol Kozak ve Süleyman UludaÄŸ’ın bilinen çalışmalarının ötesinde onunla ilgili literatüre yakın zamana kadar beklenen katkının gelmemiÅŸ olduÄŸunu da söyleyebiliriz. MeÄŸer Ä°bn Haldun Üniversitesi’nin iki yılda bir düzenlemekte olduÄŸu bu seri sempozyumları tam da Ä°bn Haldun etrafında daha kapsamlı ve daha geniÅŸ, uygulamalı bir bilim ve düÅŸünce literatürünün oluÅŸabilmesi açısından çok önemli bir iÅŸlevi deruhte ediyor.
 
Üniversite Rektörü Prof. Recep Åžentürk bu sempozyumları 2006 yılında henüz üniversite kurulmadan önce “Ä°bn Haldun topluluÄŸu” olarak baÅŸlatmış olduklarını anlattı. Üniversitenin mütevelli heyeti baÅŸkanı N. Bilal ErdoÄŸan ise “dünyayı, insanı daha iyi anlamak için yeni paradigmalara ihtiyaç var” diyerek Ä°bn Haldun’un “çivisi çıkmış dünya”yı hem anlamak hem de “yeni ekonomik büyümeyle toplumsal dayanışma arasındaki iliÅŸkinin, non-linear ekonomik modellerini geliÅŸtirmek” açısından güçlü bir ilham kaynağı olduÄŸuna deÄŸindi.
 
Sempozyumun bu seferki ana teması ‘Ä°ktidar, Ä°ktisadi Kalkınma ve Ahlak: Açmazlar ve Zorluklar’ olarak tespit edilmiÅŸ. Bu ana baÅŸlık altında Rektör Recep Åžentük’ün deyimiyle bir tür “uygulamalı Ä°bn Haldunculuk örnekleri” ortaya konmaya çalışıldı. Yani Ä°bn Haldun’u özetleyen, onu nakleden deÄŸil, günümüz ÅŸartlarında kavramlarının veya teorik yaklaşımının nasıl uygulanabileceÄŸine dair düÅŸünce denemeleri yapıldı.
 
Dünyanın her yanından katılımcıların tebliÄŸler sunduÄŸu, tartışmalara katıldığı sempozyumun dikkat çeken isimleri arasında Wael B. Hallaq, Bruce Lawrence, Heba Raouf Ezzat, Prasenjit Duara, Ali Nizamuddin, Adeel Malik, Rodney Wilson, Habib Ahmed, Sabri Orman gibi isimler vardı.
 
Daha önceki bir yazımızda söylemiÅŸtik. Ä°bn Haldun Arapça yazmış ama Türkçe okunmuÅŸ bir düÅŸünürdür. MeÅŸhur oryantalist Silvester de Sacy’nin 1806 yılında Mukaddime’den küçük alıntıları büyük bir buluÅŸ havasında aktardığı dönemden 70 yıl önce Pirizade Mehmet Sahib Efendi çevirisinin yapılmış olduÄŸu biliniyor.
 
Bugün yine Ä°bn Haldun’u hak ettiÄŸi ÅŸekilde okumak, anlamak ve onun etrafında bir ilim disiplini oluÅŸturmak Türkiye’den bir Üniversiteye nasip oluyor gibi. Neresinden bakarsanız çok güzel bir olay bu.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.