Sosyal Medya

Güncel

Yıldıray Oğur: Yeneroğlu’nun bu mesajı bile, çoğunluğu AK Parti seçmeni olduğu anlaşılan binlerce kişi tarafından linç edilmesine yetti

Üzerinden iki yıl geçmiş bir işkence davası geçen hafta verilen beraat kararıyla sessizce kapandı. Karar istinaf mahkemesinin önünde.



Ama iki yıl boyunca bu davada olan bitenler, Türkiye’de devletin hikmet-i hükümetinden sual olunmayacak bir varlığa dönüÅŸmekte olduÄŸu hükmünü vermek için yeterli.
 
Ä°ki yıl öncesine gidelim.
 
9 Haziran 2017 günü akÅŸamı Van GevaÅŸ’ta Ä°lçe Emniyet MüdürlüÄŸü’nün bahçesinde yaklaşık bin kiÅŸinin katıldığı bir toplu iftar verilmekteydi. 
 
Saat: 19.34’de bir araçtan Emniyet binasına doÄŸru iki roket fırlatıldı. Roketlerden biri binaya isabet etti, diÄŸeri ise havadayken patladı.
 
Allah’tan bir iftar sofrasına yönelik bu terörist saldırı maddi hasarla, kimsenin burnu kanamadan atlatılmıştı.
 
Polis aynı araçla kaçan teröristleri bulmak için operasyon baÅŸlattı.
 
Üç saat sonra Van ValiliÄŸi resmi bir açıklama yaparak teröristlerin yakalandığını açıkladı.
 
Halen Van ValiliÄŸi’nin internet sitesinde yer alan duyuruyu bir kere daha hatırlayalım:
 
“Ä°limiz GevaÅŸ ilçesinde, 09.06.2017 günü saat 19:34'te ilçe emniyet amirliÄŸine yönelik silahlı saldırıda BTÖ mensuplarınca 2 adet roket atılmış, ilçe emniyet amirliÄŸi ile aynı bölgede düzenlenen toplu iftar programı sırasında gerçekleÅŸen saldırıda, herhangi bir can kaybı veya yaralanma olmamıştır.
 
Åžahısların yakalanması amacıyla yapılan çalışmalarda ilçenin Selimiye Mahallesi Bediüzzaman Camii yakınlarında içerisinde bulundukları 56 XX XXX plakalı araçta 3 ÅŸahıs yakalanmış, yapılan ilk sorgulamada saldırıyı gerçekleÅŸtirdiklerini itiraf etmiÅŸlerdir.”
 
http://www.van.gov.tr/gevas-ilcemizde-iftar-vakti-gerceklestirilen-roketatarli-saldirinin-failleri-yakalanmistir
 
Tuhaflıklar valiliÄŸin açıklamasıyla baÅŸlamıştı.
 
ValiliÄŸin teröristlerin araçları içinde yakalandığını duyurduÄŸu Selimiye Mahallesi Bediüzzaman Camii, roketli saldırının yapıldığı Ä°lçe Emniyet MüdürlüÄŸü’ne arabayla 10 dakika mesafede, ÅŸehir içinde bir yerdi.
 
Dört saat önce ilçe emniyet müdürlüÄŸüne roketli saldırı yapmış teröristlerin aynı araç içinde Emniyet’e 10 dakika mesafesinde yakalanmış olmaları tuhaftı.
 
Tabii yapılan sorgularında saldırıyı yaptıklarını hemen itiraf etmiş olmaları da...
 
ValiliÄŸin açıklamasından kısa bir süre sonra o “sorgu”nun fotoÄŸrafları sosyal medyada yayılmaya baÅŸladı.
 
Ä°lk olarak tvlerde görünen terör uzmanlarının da takip ettiÄŸi isimsiz bir hesaptan yayılan fotoÄŸraflarda, ikisi yaÅŸlı biri genç üç kiÅŸi yüzleri kan ve morluklar içinde görülmekteydi. BaÅŸka bir fotoÄŸrafta ise beyaz bir zeminde başı duvara sıkıştırılmış bir kiÅŸinin üzerinde bir polisin eli vardı.
 
https://twitter.com/onlardiridir/status/873272519901548544?s=20
 
GevaÅŸ Ä°lçe Emniyet MüdürlüÄŸü’nün nezarethanesinde çekildiÄŸi anlaşılan fotoÄŸraflarla birlikte  teröristleri araç içinde gösteren MOBESE fotoÄŸrafı da servis edilmiÅŸti. FotoÄŸrafta dikkat çeken ayrıntılardan biri önde oturan kiÅŸinin başındaki dikkat çekici basit beyaz ÅŸapkaydı. 
 
O gece sosyal medyada yüzleri dağılmış haldeki “terörist”lerin fotoÄŸrafları “ellerinize saÄŸlık”lı mesajlar ve iÅŸkence övgüleriyle dolaÅŸtırıldı.
 
FotoÄŸrafları ilk dolaşıma sokanlardan biri ÅŸöyle yazmıştı:
 
“Van GevaÅŸ Emniyet MüdürlüÄŸü'ne roket atan ÅŸahıs yakalandı. Bırakın kendimi öldüreyim diye aÄŸlayıp kafasını duvarlara vururken görüyorsunuz.
 
https://twitter.com/fatihtezcan/status/873277074722697217?s=20
 
Fotoğraflar bazı gazete ve televizyonlarda da haber yapıldı.
 
https://twitter.com/Aksam/status/873427136920432640?s=20
 
Fakat fotoÄŸraflarının dolaşıma girmesinden sonra bu kiÅŸileri tanıyanlardan, yerel gazetecilerden ve bazı HDP’li ve CHP’li siyasetçilerden itirazlar gelmeye baÅŸladı: “Bunlar terörist deÄŸil,  daÄŸa mantar toplamaya çıkmış esnaflar. Terörist diye yakalanıp iÅŸkence edilmiÅŸ.”
 
EleÅŸtirilerin artması üzerine o günlerde TBMM Ä°nsan Hakları Komisyonu BaÅŸkanı olan AK Parti Ä°stanbul Milletvekili Mustafa YeneroÄŸlu sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı: 
 
https://twitter.com/myeneroglu/status/873848828901949441
 
“Van GevaÅŸ Emniyet MüdürlüÄŸünde cereyan ettiÄŸi iddia edilen olayın incelenmesi için @TBMMinshakkom
 
olarak suç duyurusunda bulunuyoruz.”
 
Ama YeneroÄŸlu’nun bu mesajı bile, çoÄŸunluÄŸu AK Parti seçmeni olduÄŸu anlaşılan binlerce kiÅŸi tarafından linç edilmesine yetti.
 
Tehdit edenler, AK Partili vekilin ajan, terörist destekçisi olduÄŸunu söyleyenler, geleneksel “Reis yalnız” edebiyatı yapanlar, 2019’da aday olursan AK Parti’ye oy yok diyenler...
 
Sosyal medyada lince dönen tepkilere karşı YeneroÄŸlu’na sürpriz bir destek veren MHP Osmaniye Milletvekili ve Ä°nsan Hakları komisyonu üyesi Doç. Dr. Ruhi Ersoy da kendi partililerinin tepkisini çekti, partisi tarafından da uyarıldı.
 
Ama her iki vekilin haklılığı beÅŸ gün sonra ortaya çıktı.
 
ValiliÄŸin “suçlarını itiraf eden teröristler” dediÄŸi, dövülmüÅŸ fotoÄŸrafları medyaya servis edilen maÄŸdurlar mahkeme tarafından adli kontrolle serbest bırakıldılar.
 
Gerçek ifadelerle ortaya çıkmıştı.
 
Aslında her ÅŸey Van’da esnaflık yapan 32 yaşındaki Abdülselam Aslan’ın 9 Haziran günü mantar toplamak için ünlü Artos Dağı’na çıkmak üzere arkadaşından arabasını almasıyla baÅŸlamıştı.
 
Aslan, mantar toplamaya giderken 53 yaşındaki dayısı Cemal Aslan, 48 yaşındaki akrabası Halil Aslan ile 29 yaşındaki kayınbiraderi Nejdet Beysüm’ü de davet etmiÅŸti.
 
Dört akraba, Artos Dağı’nın arka tarafındaki yaylada mantar topladıktan sonra öÄŸlen 12.00’de geri dönmek için yola çıktılar.
 
Bu sırada aracın önünü iki silahlı PKK’lı kesti. Araçtan indirilen dört akraba 500 metre yürütüldükten sonra kimliklerine ve cep telefonlarına el konarak bir maÄŸara götürüldü. BaÅŸlarına silahlı bir terörist kondu ve dokuz saat boyunca burada tutuldular. 
 
Hava kararınca maÄŸaradan çıkarıldılar,  teröristler “yolu takip edin, yolda arabanızı görürsünüz” diyerek onları serbest bırakmıştı.
 
Terörist bir saldırıya karıştığından habersiz arabalarına bindiler ve ÅŸehre doÄŸru yola koyuldular.
 
GevaÅŸ’a geldiklerinde önce Nejdet Beysüm’ü evine bıraktılar. Ardından baÅŸlarına geleni anlatmak üzere GevaÅŸ Emniyeti’ne doÄŸru gitmeye baÅŸladılar. Emniyet’e 10 dakikalık mesafede arabaları durduruldu. Esnaf olduklarını ve baÅŸlarından geçeni anlatmak üzere emniyete gittiklerini anlattılar ama kimse onları dinlemedi. 
 
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/terorist-diye-dovulen-o-koyluler-mantar-topluyormus-40494778
 
Gözaltına alınırken yaÅŸadıklarını, savcının sokaktaki MOBESE kamerasından izleyerek iddianamesine yazdıklarından okuyalım:
 
“Araçtan inen 3 ÅŸahıstan 1 numaralı ÅŸahsın kollarını havaya kaldırmış biçimde yürüdüÄŸü, 2 ve 3 numaraları ÅŸahısların ise yerde uzanır vaziyette üstlerine güvenlik görevlilerince oturulmuÅŸ biçimde görüldükleri, bir ÅŸahsın 1 numaralı ÅŸahsa gelerek önce tekme atarak yere düÅŸürdüÄŸü, sonrasında yerdeyken tekme ve yumruk attığı, 2 numaralı ÅŸahsın üzerinde yer alan bir ÅŸahsın, 2 numaralı ÅŸahsa yumruk attığı, 2 numaralı ÅŸahsa, ÅŸahsın yanında duran bir ÅŸahsın ayağı ile vurduÄŸu ve üzerine bastığı, 3 numaralı ÅŸahsa yanına gelen bir ÅŸahsın tekme attığı, 3 numaralı ÅŸahsa üzerinde oturan bir ÅŸahsın yumruk attığı, 2 numaralı ÅŸahsın yerden kaldırılıp, bulunduÄŸu yere yatırıldığı bu ÅŸahsa tekme ve yumruk vurulduÄŸu...”
 
Dayak ve kötü muamele Emniyet’e götürüldükten sonra da sürdü.
 
Meclis Ä°nsan Hakları Komisyonu’nun yoÄŸun takibi ve ısrarıyla Ä°çiÅŸleri Bakanlığı’nın açtığı idari soruÅŸturmasında ifadesi alınan maÄŸdurlardan Abdusselam Aslan o saatleri ÅŸöyle anlattı:
 
“Ä°lçe Emniyet MüdürlüÄŸü’ne getirdiler. Araçtan indirdiklerinde, saÄŸlı sollu koridor yapmışlardı. Koridordan geçerken hakaret edip vurdular. Lavabonun yanında fayansın üzerine bastırarak, kafamı dizlerimin arasına soktular. Ne kadar polis varsa vurup gitti. Tanıyan bir polis, beni nezarethaneye götürdü. ‘Niyetli misin’ dedi. ‘Evet’ dedim. Bir bardak su verdi, içtim. Gelen polisler beni nezarethane demirlerine çekip yüzümü yanaÅŸtırmamı istiyordu. Yanaşınca yüzüme yumruk atıyorlardı. BaÅŸkomiserin odasına götürdüler. Kafamı kaldırmama izin vermediler. BaÅŸkomiser başımı yere çöktürmüÅŸ, kafama vuruyordu. Parmak izimi alıp nezarete attılar. Birkaç resmi polis nezarethaneye gelerek resim gösterdi. ‘Ben tanımıyorum’ dedim. Tekme tokat döverek, ‘Bu sensin’ dediler. Lavaboya götürdüler. Bayan doktor ‘Ne oldu?’ diye sordu. Arkamda duran iki polis araçtan düÅŸtüÄŸümü söyledi. Ben de ‘Hayır burada çalışan herkes beni dövdü’ dedim. Ä°ki polis ‘Sen araçtan düÅŸtün’ diye beni zorladı. Yarım saat sonra bizi arabaya aldılar, yüzü koyun aracın içine koyup Bölge Hastanesi’ne götürdüler. Araçta dövmeye devam ettiler. Hastane koridorunda resmi polis bana hakaret ederek, kafama vurdu. Hastaneden Terörle Mücadele Åžubesi’ne gelene kadar resmi bir polis beni dövmeye devam etti.”
 
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/mantar-toplarken-terorist-sanildilar-icisleri-bakanligi-mufettis-gonderdi-40525835
 
Bu arada arabadaki dördüncü kiÅŸi olan Nejdet Beysüm’ün evini basan polis, onu gözaltına alırken eve büyük zarar vermiÅŸ, camlarını kırmış, eÅŸyalarını dağıtmış, Beysüm ve babasına hakaretler etmiÅŸti.
 
BeÅŸ maÄŸdur polislerden ÅŸikayetçi oldular.
 
Peki ÅŸikayetçi oldukları polisler ya da güvenlik görevlileri kimdi?
 
Elde ilk gözaltı sırasında çekilmiÅŸ MOBESE görüntüleri ve Emniyet nezarethanesinde çekilmiÅŸ güvenlik kamerası görüntüleri vardı.
 
Sosyal medyada aydınlık ve net fotoÄŸrafların çekildiÄŸi Emniyet nezarethanesindeki güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen emniyet ve savcılık “ortamın karanlık oluÅŸuna baÄŸlı olarak elveriÅŸli bir kayıt yapılamadığı” sonucuna vardı.
 
Hem MOBESE hem de nezarethane görüntülerinin gönderildiÄŸi Jandarma Kriminal de “kameraların açıları, ÅŸahısların uzaklığı, ışığın yetersizliÄŸi, görüntülerdeki bozulmalar ve yüz detayı elde etmenin teknik olarak mümkün olmaması” nedeniyle teÅŸhiste bulunamadı.
 
Görüntüleri bir kere de Ä°çiÅŸleri Bakanlığı’nın açtığı idari soruÅŸturma kapsamında Van Olay Yeri Ä°nceleme inceledi ama sonuç deÄŸiÅŸmedi; “Görüntü kalitesi, ÅŸahısların kameraya uzaklığı, ışığın yetersizliÄŸi” yüzünden polislerin teÅŸhisi mümkün deÄŸildi.
 
TeÅŸhis için ÅŸikayetçi ve maÄŸdur beÅŸ kiÅŸiye kendilerine bu muameleyi yapan görevlilerin eÅŸkalleri çizdirildi,  onlara verilen 100’e yakın görevli polis memurlarının resimlerinden teÅŸhis yapmaları istendi.
 
Ä°ddianameye göre Cemal Aslan ve Halil Aslan, “yüzleri yere kapalı olduÄŸu ve havanın karanlık olması” nedeniyle herhangi bir teÅŸhiste bulunamadı.  OÄŸlunun gözaltına alınması sırasında evine zarar veren ve kendilerine kötü davranan polisleri teÅŸhis eden baba Nevzat Beysüm ise savcılıkta ifadesini deÄŸiÅŸtirdi. Polisleri görmediÄŸini söyledi, sadece kendilerine hakaret eden bir polisi teÅŸhis etti ama ondan da ÅŸikayetçi olmadı.
 
MaÄŸdurlardan Abdüsselam Aslan, kendilerine kötü muamelede bulunan beÅŸ polisi teÅŸhis etti. Fakat, bu polislerden dördünün onun “fiziki tarifine uymadığı, olay tespit tutanağında imzaları olmadığından olay anında orada olmadıkları” sonucuna varıldı ve haklarında kovuÅŸturmaya gerek yoktur kararı verildi.
 
MaÄŸdur Aslan’ın teÅŸhisinde tarif ettiÄŸi fiziki özelliklere uyan ve olay anında orada bulunduÄŸu resmen ispatlanabilen tek bir polis vardı: O.Åž.
 
SoruÅŸturma sırasında maÄŸdurların avukatı Servet Haznedar ilk gözaltı sırasında ve nezarethanede çekilen görüntüleri savcılıktan talep etti ama ne tuhaftır ki onun talebinden dakikalar sonra soruÅŸturma için gizlilik kararı verildi. 
 
Sonunda iddianame yazıldı. BeÅŸ maÄŸdurun ve onlarca polisin adının geçtiÄŸi olayda tek maÄŸdur Abdüsselam Aslan, tek ÅŸüpheli ise onun teÅŸhis ettiÄŸi polis memuru O.Åž.’ydi.
 
Savcı, O.Åž. için “kasten yaralama’ ve “zor kullanma yetkisine iliÅŸkin sınırın aşılması”ndan bir buçuk yıldan dört buçuk yıla kadar hapis ceza istedi. 
 
Ama iddianamesinde sık sık yaralanmaların basit ayakta tedavi edilebilecek yaralanmalar olduÄŸunun, güvenlik güçlerine verilen güç kullanma yetkisinin altını çizdi, ÅŸüpheliye suçlamaları yöneltmeden önceki  cümlelerinde “müÅŸtekinin çeÅŸitli tarih ve aÅŸamalarda verdiÄŸi ifadelerin kendi içerisinde çeliÅŸkiler barındırdığını” vurguladı, “yargılaması yapılarak ve çeliÅŸkiler deÄŸerlendirilerek” karar verileceÄŸinin altını çizdi.
 
Ä°ddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ve bütün delillerin üzerindeki gizliliÄŸin kalkmasından sonra yaÅŸanan bir olay ise hukuk tarihine geçebilecek türden.
 
MaÄŸdurların avukatı Servet Haznedar davaya bakan GevaÅŸ Asliye Ceza Mahkemesi’ne baÅŸvurarak soruÅŸturmanın en önemli delilleri olan gözaltı sırasındaki MOBESE görüntülerinin ve nezarethanedeki güvenlik kamerası kayıtlarının bir örneÄŸini talep etti.
 
Yeni mezun genç bir hakim olan mahkeme baÅŸkanı ise bu talebe ÅŸöyle cevap verdi:  “MüÅŸteki vekilin talebi CMK’nın 234. Maddesinin b bendinde belirtilen yetkilerinin sınırını aÅŸtığı ve talep ettiÄŸi kayıtların dosyanın delili olmasından dolayı talebin reddine.”
 
Yani bir hakim, bir avukata müvekkillerinin yargılandığı davanın en önemli delillerini, üstelik “bunlar dosyanın delili” gibi tuhaf bir gerekçe göstererek vermedi. 
 
Mahkemenin geçen hafta karar duruÅŸması vardı. Beklenen oldu.
 
Mahkeme “müÅŸtekinin olay yerinde bulunmayan polisleri dahi teÅŸhis ediÅŸi ile sanık hakkında teÅŸhisinin de saÄŸlıklı olmadığına”, “kamera kayıtlarında teÅŸhise elveriÅŸli veri tespit edilememesine” deyip, Türkiye’de hakimlerin mahkemelerde uzun süredir unuttuÄŸu “ÅŸüpheden sanık yararlanır” ilkesine dayanarak davanın tek sanığı polis memuru O.Åž.’nin beraatına karar verdi. 
 
Karar istinaf için Erzurum’daki Bölge Mahkemesi’nin önünde.
 
Bakalım kenar-ı Van Gölü’nde kurtların koyunları kapmasının hesabı nereden dönecek.
 
Mesele vatandaşın devlete deÄŸil de devletin vatandaÅŸa hesap vermesi olduÄŸunda yine ışıklar yetersiz, kiÅŸiler kameranın görüÅŸ mesafesinin dışında, ÅŸüphe de sanıktan yana olmaya devam mı edecek?
 
KARAR
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.