Sosyal Medya

Yasin Aktay: Suriyeliler Türkiye’de ne yapıyormuş?

Son yılların en acımasız en kanlı ve en ilkesiz uluslararası hesaplaşması Suriye toprakları üzerinde cereyan etti. Bir çok ülkenin kendi aralarındaki hesaplaşmaları Suriye toprakları üzerinde ve Suriye halkının kanı, canı, yurdu pahasına vermesi ortaya son derece trajik bir durum çıkardı.



Ancak kendi hesaplaÅŸmalarını Suriye halkının kanını cömertçe dökmekte tereddüt etmeyerek yürütenler, bu hesaplaÅŸmanın ortaya çıkardığı insani faturayı ödemekten de aynı ölçüde uzak durdular ve uzak durmaya devam ediyorlar.
 
104 sene önce sanki baÅŸka hiçbir kavmin burnu kanamamış gibi, sanki o savaÅŸta on milyonlarca insan ölmemiÅŸ, on milyonlarcası yerinden yurdundan koparılmamış gibi, toplam 1.5 milyonluk bir nüfusa sahip Anadolu Ermenilerinin yaÅŸadıkları acıların ağıtlarını hala yakmaya devam edenler, bu ağıtlardan günümüze, Türkiye’ye fatura çıkarma iÅŸgüzarlığı gösteren ülkeler bugün 22 milyon insanın çok daha ağır ÅŸartlara maruz kaldığı Suriye’ye kör ve sağır.
 
Daha da kötüsü bir çoÄŸu da Suriye’deki bu acıların faili, sebebi veya suç ortağı. Kendi elleriyle iÅŸledikleri bunca cürüm ortay yerde dururken, 1915’e giderek hangi hasta vicdana nasıl bir tedavi uygulayacaklar?
 
Bugünkü bilanço 12 milyon Suriyelinin yerinden yurdundan edildiÄŸi, bir milyonun üstünde insanın öldüÄŸü, milyonlarcasının yaralandığı, halihazırda da Esed zindanlarında ağır iÅŸkencelerden geçirilmekte veya akıbeti meçhul on binlerce kiÅŸinin bulunduÄŸu yönünde. Bu son sayının daha fazla olmamasının sebebi zaten hapse girenlerin uzun süre yaÅŸamadıkları, bugünlerde rejim hapishanenin bir katletme yolu olduÄŸunun bilinmesidir.
 
Türkiye Suriye’de olup bitenlerin sebebi olmadığı halde, orada ortaya çıkan insani durumun kendine yüklediÄŸi insani sorumluÄŸu yüklenmekte hiç tereddüt etmeyen ve bunu bütün insanlığa örnek oluÅŸturacak ÅŸekilde yapan tek ülke oldu.
 
Lübnan ve Ürdün’ün de hakkını yemeyelim. Onlar da kendi imkanları ölçüsünde bu sorumluluktan kaçmadılar. Hatta kendi nüfuslarına orantısal olarak baktığımızda her iki ülkedeki Suriyeli mülteci sayısı Türkiye’dekinden çok daha fazla bile sayılabilir. Nüfusu 10 milyon olan Ürdün’e nüfusunun yüzde 14’ü kadar, yani 1 milyon 400 bin Suriyeli gitmiÅŸ. Lübnan’da bu oran yüzde 16’yı buluyor. Türkiye’de rakamsal olarak her birinin üç katından fazla Suriyeli gelmiÅŸ olsa da 81 milyonluk, geliÅŸmiÅŸ bir ekonomi içinde bunun etkisi kuÅŸkusuz daha kolay telafi edilebilmiÅŸtir.
 
Her ne ise, sorumlusu vekalet savaÅŸları yürüten ülkeler olan bu insani felaketin faturasının bu ülkelere çıkarılması savaşın kendisine ilave büyük bir haksızlık. Åžu ana kadar AB’nin veya ABD’nin bu savaşın insani faturasını ödeme konusunda ortaya konan bütün faaliyetlerin tek nedeni herhangi insani bir duyarlılık deÄŸil, buradan ülkelerine akabilecek göçü önlemeye dönük olmuÅŸtur. Böyle bir göç ihtimali olmasa kıllarını kıpırdatacak gibi görünmüyorlar.
 
Oysa Türkiye olaya tamamen insani bir açıdan baktı ve bu durum kim ne derse desin Türkiye’yi bütün dünyada bir yıldız gibi parlattı. Bütün dünyada bu yaklaşımıyla ciddi bir fark yarattı da Türkiye’de bu farkı fark etmeyenler, fark etse de bunu takdir etmeyen sözüm ona sosyal demokrat, solcu CHP’liler sergiledikleri yabancı düÅŸmanlığıyla bizi utandırmaya devam ediyorlar. Uyanan fitneyi uyandırıyorlar.
 
Yabancı düÅŸmanlığı cehaletinin en tipik söylemi her zaman yaÅŸanan alakasız sorunların nedenini yabancı sayılan insanlara yüklemesidir. Türkiye’de ekonomik veya siyasi ne sorun varsa sebebini Suriyelilerin oluÅŸturduÄŸunu söylemekse aslında onları kabul eden, onlara yardım eden AK Parti’yi, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ı suçlamanın sadece bir yolu.
 
Her durumda Türkiye adına bütün dünyada en çok gurur duyulacak yanımızdan böyle saldırmak, bir iyilik fırsatı bulmuÅŸken tepmek, iyilikten sonra gaflet ve delalet gibi bir ÅŸey.
 
Bu arada geçtiÄŸimiz günlerde UTESAV’ın “Suriyeli Sığınmacılar ve Türkiye Ekonomisi -Evrensel tecrübe ışığında bir etkiyi konuÅŸmak” baÅŸlıklı bir raporu yayınlandı. Raporu kaleme alan Prof. Dr. Bekir Berat Özipek Türkiye’deki Suriyelilerle ilgili bütün algıları ele alan ve özellikle onları ekonomiye yük olarak gören yaklaşımları sorgulayan ve yıkan kapsamlı bir çalışma ortaya koymuÅŸ.
 
Rapor Suriyelilerin bilinenin aksine Türkiye’ye geldikten sonra yan gelip yatıyor da sürekli devletten sınırsız yardım alıyor olmadıklarını rakamlarla ortaya koymuÅŸ. Suriyeliler aynı zamanda çalışıyor ve ekonomiye ciddi bir katkı saÄŸlıyorlar.
 
Sadece 2014 yılında 4.500 iÅŸadamı, Suriyeli iÅŸadamı 1.22 milyar liralık bir iÅŸ yatırımı yaptılar. 2015’te yabancı yatırımcılar arasında Suriyeliler ilk sırada geliyordu, Almanlardan sonra, yüzde 25.21 yabancı sığınmacı yatırımcılar. Åžimdi 6.000 Suriyeli ÅŸirket var 3.5 milyar dolar yatırımla. Yeni bir çalışmaya göre Suriyelilerin yüzde 90’ı kendi imkânlarıyla çalışıyor ve hayatlarına devam ediyor.
 
Suriyeliler ÅŸu anda muhacir oldukları için çok daha dinamik, daha fazla tutunma isteÄŸi ve enerjisiyle dolu, muhacir karakterine özgü bir risk alma cesaretleri ve giriÅŸimcilikleri olduÄŸu için Türkiye’nin ekonomisine ihtiyaç duyduÄŸu dinamizmi taşıyorlar. Üstelik bunu yabancı istihdamıyla ilgili mevcut, akla zarar mevzuata raÄŸmen yapıyorlar Bu mevzuat biraz deÄŸiÅŸince, Suriyelilerin ekonomiye katkısının katlanarak artacağından hiç kimsenin kuÅŸkusu olmasın.
 
Muhacir rızkıyla, bereketiyle geliyor diye boÅŸuna denmiyor. Onların bu ÅŸekilde gelmesini ne onlar ne de biz isterdik elbet. Ama olan olmuÅŸ, baÅŸa bunlar gelmiÅŸse, imtihan belleyip imtihana en iyi ÅŸekilde cevap verme fırsatı vardır insanın. Kalitesini ortaya koyma, olanı bir avantaja dönüÅŸtürme ve Ensar asaleti ortaya koyma fırsatı…
 
Bu asaleti ortaya koyma fırsatı varken, eli sıkı, asalet yoksunu, hayırsız, bereketsiz cimriyi oynamak isteyenler buyursun oynamaya devam etsinler. Bu oyunun sonu nasıl biter malum.
 
YENÄ° ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.