Ali Haydar Haksal: Ä°yi ki Åžu Kirli Ortamda Taraf DeÄŸiliz

Yazımın baÅŸlığında bir bakımda sanki sorumsuzluk gibi bir durum algılanabilir. Olumsuzluklara direnmemek bir anlamda ilgisiz kalmak, taraf olmamak bizi sorumluluktan kurtarmaz, bunu biliyoruz. Ä°yi ve güzel olandan yana olmak gerekir ki olumsuzluklar giderilebilinsin. Ne yazık ki taraf olmak da sorunları gidermiyor. KirliliÄŸe bulanmak da baÅŸlı başına bir sorun.

Müslüman olmanın sorumluluÄŸu elbette daha dikkatli olmamızı gerekli kılar. Çünkü hangi yana yüzümüzü çevirsek veya yönelim göstersek olumsuzluklara bulanmaya neden olur. SaÄŸlıklı bir durum yok ne yazık ki. YaÅŸananlar ideal ve ilkelerimize ters düÅŸüyor. Gerilimin nedeni büyük ölçüde çıkar ile ilgili. Kimileri mevzilerini veya çıkarlarını yitiriyor, kimileri de mevzi ele geçiriyor, çıkar sahibi oluyor. Bu ortamın bir dengesi yok. Gücü ele geçirenler sadece kendi çevrelerine çıkar devÅŸiriyorlar. Bu gibi ortamlarda insanların psikolojileri saÄŸlıklı deÄŸil. Güç ne tarafa dönerse kitleler oraya doÄŸru savruluyor. Ä°ktidar yanlısı çevreler kimi illerde özellikle büyük kentlerde seçimler kaybedilince iÅŸçi ve memurlar sendikalarını deÄŸiÅŸtirmeye baÅŸladı. Bununla kalınsa iyi, kılık kıyafetlerini de deÄŸiÅŸtiriyorlar. Gücün yanında yer almanın savruluÅŸudur bu.

Çalışanların iÅŸ güvencesi sorunu var elbette. Ä°ÅŸlerinden olmamak için yer ve kabuk deÄŸiÅŸtiriyorlar. Hakkaniyet olmayınca insanlar telâÅŸlanıyor. GeçmiÅŸte böyle idi bugün böyle, yarın da böyle olacak. Ä°stihdam alanları olmayınca alan daralıyor. Genç nüfus oldukça yoÄŸun, okul bitiren üniversite mezunları kendi alanlarında iÅŸ imkânı bulamıyorlar. Meslekleri ile ilgili olmayan alanlarda kendilerine yer bulmaya çalışıyorlar.

EÄŸitim kurumlarından mezun olanların niteliÄŸi de tartışılır. TaÅŸra üniversitelerinin büyük bölümü eski liseler düzeyinde. Üniversiteyi bitirmek sadece diploma almalarını saÄŸlıyor. Kesimlerin saÄŸ-sol ayrışmasındaki keskinliÄŸin yanına ırkçı söylemler ile bir alan daralması yaÅŸandı. Bu büyük bölünmede kitleler iki parçaya bölündü. Burada saÄŸlıklı düÅŸünemeye fırsat bile kalmadı. Ä°ktidar yanlısı medyanın koro halinde tahkir eden yaklaşımları, aÅŸağılamaları muhalefete güç kazandırdı.

Üstelik iktidardaki muhafazakâr parti kendi seçmenini ırkçı söylemli jakoben partiye kaptırdı. Onlar aralarındaki yarışta da ırkçı partinin kazanmasına neden oldu. Muhafazakâr Kürt seçmen bu ağır tahrik ve ötelemeden ötürü ne yazık ki karşı tarafa kaydı. Ä°nsanların gönüllerini kazanmak yerine kesimler kitlelerini kemikleÅŸtirme, kendilerini saÄŸlama alma yolunu tercih ettiler. Fakat bu da bir yere kadardı, tutmadı.

Hukuka güven kalmadı, yönetenlere güven kalmadı. Taraflar ağır olarak suçlandı ve tahkir edildi. Gücü ellerinde tutanların tutumları, kitleleri patlama noktasına getirdi.  Çıkarılan yasalar veya uygulamalar ile hep böyle süreceÄŸi varsayıldı. Merhum Özal’dan beri seçim sistemiyle oynandı. GeçmiÅŸte yakınanlar yönetime geldiklerinde daha ağır ve kendi lehlerine olan durumları sürdürdüler. Yasalar ve kurallar deÄŸiÅŸkendir. Ä°lerleyen zaman içinde güç terse dönebilir. Ä°lkeli olmaktan baÅŸka bir seçenek bulunmuyor. Sahih Müslümanlar adil olmak zorundadırlar. Böyle bir yükümlülükleri var. Kim olursa olsun hakkaniyet sahibi olmak gerekir. Yoksa asla kendi medeniyetlerini temsil edemezler.

Bundandır ki ÅŸu karışık ve karmaşık dönemde kir bulamacına bulanmadan temiz kalmak da bir gereklilik. Ä°nsanlara hitap edecek örnek olabilecek karakterli ve kiÅŸilikli insanlara gereksinim var. En azından biz öyle olmak zorundayız.  Ruhlarımızı, kalplerimizi kirletmeden hayatiyetimizi sürdürmeliyiz. Bu hem bizim için hem de gelecekteki kuÅŸaklar için gerekli ve zorunlu.