Sosyal Medya

Kürsü

Abdurrahman Dilipak: Siyasetin geldiği noktada artık ne sağ var, ne de sol. “Laikçi Kemalizm” de artık “out”

Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit



Asıl adı “Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı”. TBMM’nin açılış günü, “milli bayram” günü olarak kutlanıyor.
 
1. Meclis aslında Osmanlı Meclis-i Mebûsanının devamı idi. Açılışı özellikle cumaya denk getirilmişti. Hatimler ve dualarla açılmıştı. Sağda Kelime-i Tevhid yazılı sancak vardı, solda ay yıldızlı bayrak. Meclis kürsüsünün arkasında, “Ve emruhum şûra beynehüm” yazıyordu. Mustafa Kemal, Vahdeddin’e “Halife ve Hakan efendimiz” diye başlayan, “heyet-i temsiliye” adına mektup yazıyordu. Bu ilk meclisin tek gayesi vardı, o da “Hilafet ve saltanatın ihyası” idi.
 
O gün bunların hiçbiri hatırlanmadı. Kutlamalar “Atatürk”le başladı, “Atatürk”le bitti ve bir de “Milli Egemenlik” konusuna vurgu yapıldı tabii.
 
Sahi burada söz edilen “Milli”, “Din birliği”ni mi ifade ediyordu, yoksa “National” karşılığı olan, 1648 “Made in Vestfalya” bir “Nation” mu? Geçelim bunu. Orası mayınlı bir alan.
 
Bugün 23 Nisan’ı kutlayanların çoğu, “Misak-ı Milli”yi kabul eden Meclis-i Mebûsan’ın nerede toplandığını bilmez. Sahi İstanbul’da Halife nerede oturuyordu?
 
İstanbul’da Tophane’den Kabataş’a giderken, orada sahilde Meclis-i Mebûsan caddesinde Güzel Sanatlar Akademisi var! İşte orası “Meclis-i Mebûsan” binası idi. Misak-ı Milli o Mecliste kabul edildi. Daha sonra “Kuvayı Milliye” ve “Müdafa-yı Hukuk” hareketine dönüşen Misak-ı Milli 28 Ocak 1920’de Mecliste imzaya açılmış 17 Şubat 1920’de Meclis kürsüsünden ilan edilmişti. Ankara’daki meclis bu beyannameyi hayata geçirmek için meclis üyeleri tarafından teşkil edilmişti. Bu konuda “Adalet Platformu”nun bir çağrısı var. Bu bina ait olması gereken yere, TBMM’ye devredilsin ve “Misak-ı Milli Müzesi” olsun. Hatta 17 Şubat günü burada sembolik bir oturum da yapılsın. Bu anlamda 1. Meclis de, Meclis-i Mebûsan binası da Meclis çalışmalarında kullanılabilmeli. Bu kampanyaya destek verenler “change.org” sitesini ziyaret edebilirler..
 
İstanbul’un kurtuluşunda Taksim’deki aralarında Rus işgal kuvvetleri komutanında heykelinin bulunduğu anıta çelenk koyanlar, neden Misak-ı Milli günü için Meclis-i Mebûsan binasında bir tören düzenlemezler.. Tarihi çevre, kültürel miras deyince mangalda kül bırakmayanlar, Gezi parkında ağaç kesiliyor diye şehri birbirine katanlar, bu konularda neler düşünüyorlar aceba.
 
Ben ne diyorum, büyüklerimiz neyle meşgul. Onlar çok daha ciddi (!) işlerle meşguller.
 
Ha! Bu arada  Sri Lanka’daki saldırıyı DAEŞ üstlendi. Fergana, Sina diyorduk ama bu defa tersköşe yaptılar. Sina üzerinden Sudan ve Libya’ya geçmiş olabilirler mi? O da mümkün. Birileri yangına körükle gidiyor.
 
Başka neler oluyor memlekette. YSK, KHK yolu ile görevden alınanların seçimdeki rolleriyle ilgili itirazı reddetmiş. Diğer başvurularla ilgili inceleme esastan inceleniyor. Aile konusu tartışılmaya devam ediyor. İmamoğlu gündemde.. 
 
Siyasetin geldiği noktada artık ne sağ var, ne de sol. “Laikçi Kemalizm” de artık “out”. Bu bayramda kimse öyle çok fazla “Cumhuriyetin nitelikleri”nden söz etmedi. Zaten devletçilikten geriye bir şey kalmadı. Halkçılık, milliyetçilik desen herkes kendine göre bir yol tutmuş gidiyor. İnkılabçılık desen, CHP en muhafazakar parti. Cumhuriyet, çoğunluk rejimini savunur. CHP’nin cumhuriyetçiliğinden ne çıkar. “Çoğunlukçu azınlık partisi”! Milli egemenlik diyorlar ama tek parti var, adayları bir dönem tek kişi belirliyordu. Açık oy gizli tasnif. O günlerden bugünlere çok şey değişti..
 
Bu arada 23 Nisan’la ilgili Meclisteki özel oturumda HDP konusu yine gerginlik sebebi oldu. Daha önce de Kılıçdaroğlu’nun katıldığı bir şehid cenazesinde sorun yaşanmıştı. Öyle anlaşılıyor ki, bu konu önümüzdeki günlerde de sorun oluşturmaya devam edecek. CHP’li ve HDP’li belediyelerde atamalar bu anlamda ciddi bir şekilde takip edilecek.
 
Sahi “Milli Hakimiyet” bayramı nasıl “çocuk bayramı” oldu! M. Kemal 21 Nisan’daki genelgesiyle de meclisin açılacağı tarih duyurulmuş ve İstanbul’daki Meclis-i Mebûsan milletvekillerinin Ankara’ya gelmesi istenmiştir. 23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM açıldı. O toplantıya 337 milletvekilinden sadece 115’i katılmıştı. 23 Nisan 1924’te ‘23 Nisan’ bayram olarak kutlanmasına karar verildi.. 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da bu bayram çocuklara armağan edildi ve 23 Nisan ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak kutlandı. 1979’da, uluslararası alana taşındı. “23 Nisan”, 1921’de çıkarılan “23 Nisan’ın Milli Bayram Addedilmesine Dair Kanun” ile ülkemizin ilk ulusal bayramı oldu. 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırıldı ve 1 Kasım’da,  bu bayram “Hakimiyet-i Milliye Bayramı” olarak kabul edildi. Daha sonraki yıllarda, TBMM’nin açılış tarihi olan 23 Nisan “Milli Hakimiyet Bayramı” olarak kutlamış ve bu durum 1 Kasım unutuldu. 1935’te yapılan düzenlemeyle “23 Nisan Millî Bayramı”nın adı “Millî Hakimiyet Bayramı” haline getirildi. Bu şekilde  “1 Kasım Hakimiyet-i Millîye Bayramı“ ile “23 Nisan Millî Bayramı“ birleştirildi.
 
Her bayramda mutlaka bir tartışma yaşanıyor. Bu bayramda da yine benzer tartışmalar yaşandı.. Toplum bu işlerden yoruldu. Biz kendi gerçeğimizle yüzleşip yolumuza devam etmeliyiz.. Şunu görelim; 19.YY sonunda savaş yıllarında oluşan kavram ve kurumlarla 21.YY açıklamak mümkün değil. Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal.. Selâm ve dua ile.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.