Özel / Analiz Haber
Yusuf Kuyudan Nasıl Çıkar?
![](resimler/detay/182456.jpg?1555945669)
Follow @dusuncemektebi2
Hepimiz Yusuf`uz. Beden kuyusuna düşmüş Yusuflarız. Çıksak yeryüzüne, kurtulacağız. Bize ip lazım, bize bir er kolu lazım. Uzatacak elini ve çekip çıkaracak. Bizi kuyudan kurtaracak birisi lazım. Ama heyhat, o kadar çok Yusuf var ki kuyularda bekleyen…
Gözleri gök kadar derin Genç, Hakîm`in yanına geldiÄŸinde Yusuf aleyhisselam kıssasında bahsi geçen “bela ağızdan çıkan söze baÄŸlıdır” sözünü düÅŸünüyordu. Ama Hakîm`e bunu sormadı. Yüzüne takındığı muzip edayla daha farklı bir ÅŸey sordu:
- Yusuf kuyudan nasıl çıkar?
Hakîm bir an gözlüklerinin üstünden Genç`e baktı. GöreceÄŸini gördükten sonra tebessüm ederek başını eÄŸdi:
- Bugün neÅŸen yerinde…
Genç “hamdolsun” dedi.
Hakîm soruyu tekrarladı:
- Evet, Yusuf kuyudan nasıl çıkar?
Gözlerini Genç`e dikti. Sanki nazarları deler geçer gibiydi. Genç, bir an kafasının duvara mıhlandığını hissetti. Bu tam nazardı iÅŸte. Bu bakışın, etkileyen, deÄŸiÅŸtiren, dönüÅŸtüren bir tarafı vardı. Genç, buna maruz kaldığında bilirdi ki eÅŸik atlama zamanı gelmiÅŸtir. Ama yıllar sonra günlüÄŸüne yazdığı ÅŸu soru kafasını hep meÅŸgul edecekti: “EÅŸik atlama zamanı geldiÄŸi için mi nazara muhatap olurum, yoksa nazar aldığım için mi eÅŸik atlarım?”
Hakîm bakmaya devam ediyordu. Neden sonra kestirip atar gibi cevapladı soruyu:
- Nasıl düÅŸtüyse öyle…
Genç ÅŸaşırmadı. Kendince ilginç bir soru sormuÅŸtu. Alacağı cevap da ondan daha az ilginç olmayacaktı herhalde. Kimle aşık atıyordu ki? Ama kendisi de hazırlıklıydı:
- Yani kendi iradesi olmaksızın düÅŸtüÄŸü yerden yine baÅŸkaları tarafından çıkarılacaktır. Bunu mu anlamalıyım?
Hakîm bu manevrayı da savuÅŸturdu:
- Bunu mu anlamayı murat etmiştin?
Genç bir an durdu, cephanesi tükenmiÅŸ gibiydi. Hafifçe kekeledi:
- Doğrusu bu, bu değildi aradığım.
Hakîm ayaÄŸa kalktı:
- Dur aradığını ben söyleyeyim sana.
Kalkarken Genç`in tepkisini anlamak ister gibi gözlerini açmıştı. Genç biraz da acele ile bu meselede neyi öÄŸrenmek istediÄŸini söyleyiverdi, çünkü ifÅŸa olmak istemiyordu:
- Aslında aradığım ÅŸu: Yusuf neden böyle bir imtihana maruz kaldı ki?
- Yusuf isen imtihana hazır olacaksın.
- Yusuf deÄŸilsem…
- Herkes biraz Yusuf`tur.
- Etrafımızdaki herkes biraz kardeÅŸlerimiz, bizi kıskanan kardeÅŸler, öyle mi? Bize titreyen bir Yakup var o halde, peki kuyu ne, Mısır ne o zaman?
Hakîm gözlerinde yoÄŸunlaÅŸan pırıltıyı bir an Genç`e boca etmek istercesine baktı. Ama bir an… Sadece bir an… Onun bu pırıltı ile “gayr” sulara yelken açmasına gönlü razı olmadı. O yüzden yavaÅŸça gözlerini indirdi.
Genç, bu arada Yusuf`un kıssada merkez karakter oluÅŸunu düÅŸünüyordu. Yusuf kıssasında her ÅŸey Yusuf`un etrafında dönüyor, bu ise herkesin sadece Yusuf`la özdeÅŸleÅŸmesi sonucunu doÄŸuruyordu.
“Herkes Yusuf mu? Herkes Yusuf ise kardeÅŸler kim?”
Cevap bu olabilir miydi: “Herkes biraz Yusuf`tur.”
Herkes biraz Yusuf muydu gerçekten? Bir Allah dostunun kitabında kalbimizin Yusuf, ruhumuzun Yakup, kıskanç kardeÅŸlerin ise bize verilen bir takım karakter özelliklerimiz olduÄŸunu okumuÅŸtu. Böyle bakılsa herkes Yusuf olabilirdi ama zahir batınla, batın zahirle ne kadar iliÅŸkiliydi, bunu çözemiyordu. Ama o kitaptan ÅŸunu da öÄŸrenmiÅŸti ki Kur`an-ı Kerim`de kıssaların en güzeli diye anlatılan Yusuf Suresi`nde bu konulara iliÅŸkin hemen her sorunun cevabı ve manevi yola ait inceliklerin birçoÄŸu mevcuttu.
Hakîm, başını kaldırıp Genç`e baktı:
- Kuyudan mı başlayalım, Mısır`dan mı?
Genç cevabı beklemeden atladı:
- Kuyuya düÅŸmeden Mısır`a sultan olunmaz, deÄŸil mi?
Hakîm gülümsedi ama nezaketen:
- Ha kuyu ha Mısır… Fark yok. Birinden kurtuldun mu diÄŸerinden kurtulamazsın. Aynıdırlar ama birine düÅŸersin, birine yükselirsin. Dışarıdan böyle görünür. Hakikatte düÅŸtüÄŸün yer yükseldiÄŸin, yükseldiÄŸin yer düÅŸtüÄŸün yerdir. Kuyu, Mısır`ı, Mısır ise kuyuyu saklar içinde. Bu çok önemli deÄŸil. Önemli olan…
Başını kaldırıp Genç`e baktı. Önemli bir ÅŸey söyleyeceÄŸi zaman böyle yapardı. Sözünü keser ve “dikkat et” dercesine gözlerini gözlerine dikerdi. Genç çok sonraları Hakîm`in bunu iradi yapıp yapmadığını bilemediÄŸini söyleyecekti. Çünkü dikkat çekilen deÄŸildi esas verilecek olan. Çok zaman dikkat çekilen, verileni perdelemek için kullanılırdı.
Hakîm gözlerini indirirken tane tane konuÅŸmaya baÅŸlamıştı:
- Her insan biraz Yusuf`tur. Hepimiz Yusuf`uz. Beden kuyusuna düÅŸmüÅŸ Yusuflarız. Çıksak yeryüzüne, kurtulacağız. Bize ip lazım, bize bir er kolu lazım. Uzatacak elini ve çekip çıkaracak. Bizi kuyudan kurtaracak birisi lazım. Ama heyhat, o kadar çok Yusuf var ki kuyularda bekleyen… Her yer Yusuf dolu, her yer kuyularla dolu… Hangi kuyuya baÅŸ uzatsan orada bir Yusuf var…
Sözlerinde biraz acı vardı, biraz hüzün, biraz da acziyet… Sanki yetmek isteyip de yetemiyordu da bunun farkında oluÅŸu ona acı veriyordu. Genç`in zihninde akıp gideni okur gibi baktı bir an. “Hadi konuÅŸ, bir ÅŸey söyle…” der gibi…
Genç, konuÅŸamadı. Ne diyecekti ki? Gözlerini sıkıntıyla yere indirdi. “Yok diyeceÄŸim bir ÅŸey…” der gibi…
Hakîm`in beklediÄŸi de buydu:
- Åžimdi ÅŸunu sormalısın bana…
Genç merakla başını kaldırdı. Hakîm iÅŸaret parmağını sallayarak konuÅŸtu:
- Hangi Yusuf kuyudan çıkar? Ya da ÅŸöyle: Hangi Yusuf kuyudan çıkmalıdır? Sen çıkmışsan kuyudan hangi Yusuf`a talip olmalısın? Hangi Yusuf layıktır kuyudan çıkmaya, çıkartılmaya, tutup elinden kurtarılmaya? Hangi Yusuf layıktır?
Genç ayaÄŸa kalktı, gitmek üzere hazırlığını yaptı, tam çıkacakken, dönüp selam vermek istedi. Hakîm iÅŸaret parmağını tekrar kaldırmış, bir ÅŸey söylemeye hazırlanmıştı:
- Yolun açık olsun selametle git. Dikkat et; kuyudaysan eÄŸer, kuyu demende beis yok, ama kuyuda deÄŸilsen, sözlerini ölç, biç, öyle sarf et… Bilirsin deÄŸil mi? Bela ağızdan çıkan söze baÄŸlıdır.
Genç başını sallayarak tasdik etti. Eve doÄŸru yürürken, kafasında o soru vardı: “Hangi Yusuf kuyudan çıkmalıdır?”
O gün günlüÄŸüne ÅŸu notu düÅŸtü:
“Kuyularda çok Yusuf var. Peki, hangi Yusuf`u kurtarmalıyız? Tabii ki kurtarılmayı bekleyeni. Kuyuda olduÄŸunu fark edip, `birisi gelse de beni çıkarsa` diye ümidini imdat çığlığı gibi dört bir tarafa seferber edeni… Ya diÄŸerleri? Kuyuda olduÄŸunu fark etmeyenin, kurtulmak diye bir derdi de olmaz. Kurtulmak istemeyen için kuyu yoktur. Kurtulmak isteyen için ise Mısır sultanlığı bile kuyudur.”
Mehmet Lütfi Aslan / Genç Dergi
Henüz yorum yapılmamış.