Sosyal Medya

Önemli Şahsiyetler

Batıyı kendi silahlarıyla vuran adam: Edward Said

1 Kasım 1935’te Batı Kudüs’te hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi ve bir Episcopol (Anglikan-Protestan) olarak vaftiz edildi.



Babası varlıklı bir iÅŸ adamı olan Kudüslü Wadie Said, annesi Nâsıralı Hilda Mûsâ’dır. Ailesi, Aralık 1947’de Filistin’den Mısır’a göç ederek Kahire’ye yerleÅŸti. Önce Kahire Amerikan Okulu’nda, ardından Kahire Victoria Koleji’nde okudu. 1951’de buradan ayrılıp orta öÄŸrenimini Amerika BirleÅŸik Devletleri’nde Massachusetts’teki Mount Hermon School’da tamamladı. Lisans eÄŸitimini Princeton Üniversitesi’nde gördü (1953-1957). Harvard Üniversitesi’nde yüksek lisans (1960), Ä°ngiliz edebiyatı alanında doktora (1964) çalışması yaptı. Columbia Üniversitesi’nde 1963’te araÅŸtırmacı, 1965’te asistan, 1968’de doçent ve 1970’te profesör oldu; 1989’da BeÅŸerî Bilimler Old Dominion Foundation profesörlüÄŸüne getirildi. 1974’te Harvard’da KarşılaÅŸtırmalı Edebiyat Bölümü’nde misafir öÄŸretim üyesi, 1975-1976’da Stanford Davranış Bilimleri Ä°leri AraÅŸtırmalar Merkezi’nde burslu araÅŸtırmacı ve 1979’da Johns Hopkins Üniversitesi BeÅŸerî Bilimler Bölümü’nde misafir öÄŸretim üyesi olarak çalıştı. Bir dönem Arab Studies Quarterly dergisinin editörlüÄŸünü yaptı. New York’taki Dış Ä°liÅŸkiler Konseyi, Amerikan Sanatlar Akademisi ve PEN gibi kuruluÅŸların yönetim kurulu üyeliklerinde bulundu. 1976’da Harvard Üniversitesi Bowdoin ödülünü, 1976 ve 1994’te Lionel Trilling ödülünü ve 1983’te Rene Wellek ödülünü aldı. 1977-1991 yılları arasında Filistin Ulusal Konseyi’nin üyesi olarak görev yaptı. Lösemi hastalığına yakalanan, uzun ve acılı bir tedavi dönemi geçiren Said 23 Eylül 2003’te New York’ta öldü. 
 
Hıristiyan Arap bir ailenin çocuÄŸu olarak evinde Arapça, dışarıda Ä°ngilizce konuÅŸan, Batı okullarında eÄŸitimini tamamlayan ve akademik hayata Amerika BirleÅŸik Devletleri’nde katılan Edward Said bu özellikleri sebebiyle kendisini ne bütünüyle bir Arap ne de bütünüyle bir Batılı gibi hissedebilmiÅŸtir. Bu sebeple otobiyografisine “Dünyalar Arasında” baÅŸlığını koyduÄŸu gibi hâtıratını içeren kitaba Yersiz Yurtsuz ismini vermiÅŸtir. Said, Kahire Victoria Koleji’ndeki eÄŸitimine iliÅŸkin hâtıralarından söz ederken ÅŸunları yazar: “Bir Ä°ngiliz okul çocuÄŸu gibi düÅŸünmek ve inanmak üzere yetiÅŸtirildiysem de, aynı zamanda üstleri tarafından bulunduÄŸu konumu, yani Ä°ngiliz olmaya özenmeyecek ÅŸekilde eÄŸitilen bir yabancı, Avrupalı olmayan bir öteki olduÄŸumu bilecek ÅŸekilde de yetiÅŸtirilmiÅŸtim ... Aynı zamanda hem ‘pis Arap’ hem de Anglikan olmak sürekli bir iç savaÅŸ içinde olmak demekti” (Kış Ruhu, s. 17). Said’in hayat hikâyesine ait bu özellikler onun bütün çalışmalarında etkisini göstermiÅŸ gibidir. Gerek doktora tezinin konusu olan Joseph Conrad’ın kiÅŸisel özellikleriyle kendi serüveni gerekse Oryantalizm ve Entelektüel adlı çalışmaları baÅŸta olmak üzere birçok çalışmasının kendi hayat hikâyesinden belli izler taşıdığı ve kiÅŸisel serüveniyle paralellikler gösterdiÄŸi kolayca tesbit edilebilir. 
 
Said, Oryantalizm adlı çalışmasıyla dünya çapında bir üne kavuÅŸmuÅŸsa da akademik hayatını mukayeseli edebiyat incelemeleri, edebiyat kuramı, edebî eleÅŸtiri alanlarına hasretmiÅŸtir. Bunların yanı sıra bir Filistinli olarak özellikle 1967 savaşından sonra Filistin meselesiyle daha yakından ilgilenen, kendi kimliÄŸinin daha çok farkına varan, Amerikan kamuoyunda Filistin meselesinin bir tür sözcülüÄŸü görevini üstlenen faal bir yanı da bulunmaktadır. Edebiyat kuramı ve eleÅŸtiri alanında gerçekleÅŸtirdiÄŸi incelemeler Oryantalizm’de, Kültür ve Emperyalizm’de, Haberlerin Ağında Ä°slam’da, Filistin’in Sorunu’nda yapmış olduÄŸu çözümlemelerin felsefî temellerini oluÅŸturur. Auerbach, Spitzer ve Curtius’un temsil ettiÄŸi hümanist filoloji geleneÄŸi, Vico’nun, Gramsci’nin ve Lukacs’ın tarihselciliÄŸi, Foucault’nun bilginin arkeolojisi ve bilgi-iktidar gibi analiz araçları, Fanon’un antiemperyalizmi, Marks’ın radikalizmi, Swift, Blackmur, Chomsky, Nietzsche ve Adorno’nun birçok kavram ya da yaklaşımı Said’in entelektüel ve felsefî birikiminin arka planını teÅŸkil eder. Onun tek bir eleÅŸtiri ya da felsefî söylemin takipçisi olduÄŸu söylenemez. Said, sözü edilen eleÅŸtirmen ve düÅŸünürlerin üretiminden serbest biçimde yararlanarak kendine özgü bir çerçeve geliÅŸtirmeye çalışmıştır. Edebiyat eleÅŸtirisi alanındaki dört temel yaklaşımı (pratik eleÅŸtiri, akademik edebiyat tarihi, edebî beÄŸeni ve yorum, edebiyat teorisi) “profesyonel uzmanlık kültü”nün, yani uzmanlaÅŸmanın tuzağına düÅŸtüÄŸü gerekçesiyle reddeden Said eleÅŸtirisinin merkezine dünyevîlik ve laiklik kavramlarını yerleÅŸtirir (The World, s. 1-30; ayrıca bk. Ashcroft - Ahluwalia, s. 31-56). Ona göre metinler belli koÅŸullarda toplumsal ve kültürel bir dünya içinde üretilir ve aynı zamanda bu dünyaya müdahalede bulunur. Derrida’nın anlamın ertelenmesine, yorumun sonsuzluÄŸuna iliÅŸkin teklifini de kabul etmeyen Said’e göre metinler kendi dünyevîliklerini bildirir. 
 
Eserleri. 1. Joseph Conrad and the Fiction of Autobiography (Harvard 1966). Yazarın ilk kitabı olup Conrad’ın mektuplarıyla eserleri arasındaki baÄŸları sorgulayan doktora tezinin geniÅŸletilmiÅŸ ÅŸeklidir. Said, psikolojik eleÅŸtirinin güçlü bir örneÄŸi olarak nitelenen bu eserinde Conrad’ın düÅŸünceleriyle onun kültürünü besleyen sömürgeci güçler arasındaki sıkıntılı baÄŸları ortaya koymaya gayret eder. 2. Beginnings: Intention and Method (New York 1975). 1976’da Columbia Üniversitesi’nin Lionel Trilling ödülünü kazanan bu kitabında Said, sanat eserinin ya da sanat bilgisinin üretiminde rol oynayan deÄŸiÅŸik anlayışların rolünü keÅŸfetmeye çalışır. Edebî eleÅŸtiriyi tarih, felsefe, yapısalcılık ve eleÅŸtirel teoriyle zenginleÅŸtirdiÄŸi eserinde baÅŸlangıç ile (beginning) köken (origin) arasında bir ayırım yapar. Ä°kincisinde ilâhîlik, mitsellik ve ayrıcalık, ilkinde laiklik, beÅŸerî bir üretim ve sürekli bir yeniden sorgulama olduÄŸunu düÅŸünmektedir. XVIII ve XIX. yüzyıllar boyunca romanın Batı edebiyat kültüründe, sanatta, tecrübede ve bilgide belirleyici, kurumsal ve uzmanlaÅŸmış bir rolün baÅŸlangıçlarını sunan en önemli uÄŸraÅŸ olduÄŸu kanaatindedir. Bu düÅŸüncesinin izlerini XIX. yüzyıl sonu ile XX. yüzyıl baÅŸlarında bulur, baÅŸlangıçlar sorununu eleÅŸtirel söylemde ve Fransız yapısalcılarının eserlerinden hareketle keÅŸfetmeye çalışır. Bu arayışını Dickens, Conrad, Hardy, T. E. Lawrence, Nietzsche, Freud, Vico ve Foucault’nun çalışmaları üzerinden gerçekleÅŸtirmeye uÄŸraşır. 3. The World, the Text, and the Critic (Cambridge 1983). Haziran 1983’te Amerikan Mukayeseli Edebiyat DerneÄŸi’nin Rene Wellek ödülünü kazanan eser, Said’in 1968-1983 yılları arasında çeÅŸitli akademik dergilerde yayımlanmış, Ä°slâm’dan Jonathan Swift ve Joseph Conrad’a kadar birçok farklı konuda kaleme alınmış on iki makalesinin bir araya getirilmesiyle oluÅŸmuÅŸtur. Said’in eserlerinde ortaya çıkan eleÅŸtiri anlayışının dayandığı felsefî temelleri görme açısından önemli yazıları barındıran, modern toplumda eleÅŸtirinin kazandığı yeni anlamlar üzerine sorular soran ve cevaplarını arayan bu derlemenin bazı yazıları Türkçe’ye çevrilmiÅŸtir (Kış Ruhu, bk. bibl.). 4. Orientalism (New York 1978). Edward Said, “paradigma kurucu bir eser” olarak deÄŸerlendirilen bu çalışmasında Avrupa’nın DoÄŸu ile baÄŸlantılı kültürel, siyasal ve ekonomik çıkarlarından kaynaklanan, kökü çok eskilere uzanan bir yazı geleneÄŸini inceler. Foucault’nun terminolojisinin de yardımı ile bilginin nesnel deÄŸil siyasal niteliÄŸini vurgulayıp Ä°ngiltere, Fransa ve daha sonra Amerika BirleÅŸik Devletleri’nde geliÅŸen oryantalist çalışmalarla bu ülkelerin OrtadoÄŸu’daki emperyalist çıkarları arasındaki baÄŸlantıyı göstermeye çalışan Said, bu geleneÄŸi, Avrupa’nın çok daha kapsamlı iktidar ve egemenlik yapılarının harekete geçirdiÄŸi bir kültürel güç uygulaması ÅŸeklinde deÄŸerlendirir. Eserin özellikle OrtadoÄŸu toplumlarını inceleme konusu olarak alan akademik disiplinler üzerindeki etkisi çok büyük olmuÅŸ, bu etki, OrtadoÄŸu ile sınırlı kalmayarak diÄŸer Batı dışı toplumların kültürünü ve tarihini konu edinen alanlara da yayılmıştır. Postkolonyal incelemeler, sub-altern araÅŸtırmalar, feminist teori vb. bu etkinin yayıldığı alanlardır. Said’in, Orientalism’in yayımlanmasından sonraki yaklaşık yirmi beÅŸ yıllık zaman diliminde çeÅŸitli akademik disiplinlerdeki bu muazzam etkisi sarsıcı eleÅŸtirilere tâbi tuttuÄŸu oryantalistlerin ciddi tepkisiyle karşılaÅŸmıştır. En bilineni bu “rafine kültür”ün güçlü temsilcisi Bernard Lewis’ten gelmiÅŸtir. Lewis âdeta Said karşıtı bir kampın oluÅŸumuna ön ayak olmuÅŸ, bu kamp ciddi saÄŸlık problemleriyle uÄŸraÅŸtığı bir dönemde Said’le uÄŸraÅŸmaya devam etmiÅŸ, akademik hayattan dışlanması ve etkisinin sınırlanması, hatta silinmesi için her türlü giriÅŸimi yapmaktan geri kalmamıştır. Said’in bu çalışması Batı eleÅŸtirisi veya DoÄŸu / Ä°slâm savunması olarak da algılanmış ve yaygınlaÅŸtırılmıştır. Bu kanaatin oluÅŸmasında yazarın Filistinli oluÅŸunun ve Filistin meselesine olan ilgisini ısrarla sürdürmesinin etkili olduÄŸu muhakkaktır. Said’in bu ÅŸekilde algılanmasında, Batı’nın -Avrupalı önde gelen oryantalistlerin de itiraf etme cesareti gösterdikleri- tek ciddi ve gerçek alternatifinin Ä°slâm olduÄŸu gerçeÄŸinin de önemli bir payı vardır. Eserin Ä°slâmcı dalganın yükseliÅŸte olduÄŸu bir döneme rastlaması ve Ä°slâm dünyasının entelektüelleri tarafından hararetle sahiplenilmesi bu imajı beslemiÅŸtir. Ancak bu imajın yaygınlaÅŸmasında, Batılı akademisyenlerin Said’in eleÅŸtirilerini tartışmak yerine onu Batı karşıtı / terörist kamp içerisine yerleÅŸtirerek mahkûm etme stratejilerinin de önemli payının olduÄŸu muhakkaktır. Özellikle bu ikinci husus Said’e yönelen -Lewis öncülüÄŸündeki kamptan gelen- ciddi entelektüel baskının sebebi ve en önemli bahanesi olmuÅŸtur. Bu baskının izlerini, Said’in Orientalism’i yayımladıktan sonra kendisine yöneltilmiÅŸ eleÅŸtirilere cevap vermek amacıyla kaleme aldığı yazılarında ve röportajlarında görmek mümkündür. Gerek Orientalism’de gerekse de Orientalism’in yayımlanmasından sonraki tartışmalar esnasında verdiÄŸi cevaplarda Said’in dile getirdiÄŸi hususlar onun Batı karşıtı olduÄŸu ÅŸeklindeki iddiayı destekler mahiyette deÄŸildir. Çünkü her ÅŸeyden önce Said, DoÄŸu ve Batı gibi kavramsallaÅŸtırmaların karşısında olduÄŸunu ifade etmektedir. “DoÄŸu, DoÄŸu DeÄŸildir” baÅŸlıklı yazısında ÅŸöyle diyor: “Ä°nsan, yazarı ve tezleriyle açıkça özcülük karşıtı, DoÄŸu ve Batı gibisinden her tür kesin adlandırma konusunda kökten kuÅŸkucu ve DoÄŸu ile Ä°slâmiyet’i savunmaktan hatta tartışmaktan adamakıllı kaçınan bir kitaba iliÅŸkin bu karikatürleÅŸtirici saptırmaları da ne yapacağını bilemiyor” (Varlık, sy. 1061 [1996], s. 42). Eser Nezih Uzel (Oryantalizm: SömürgeciliÄŸin KeÅŸif Kolu, Ä°stanbul 1982) ve Berna Ülner (Åžarkiyatçılık: Batının Åžark Anlayışları, Ä°stanbul 1995) tarafından Türkçe’ye çevrilmiÅŸtir. 5. Covering Islam: How the Media and the Experts Determine How We See the Rest of the World (New York 1981). Said bu eserinde Amerikan medyasının ve akademi çevrelerinin Ä°slâm konusundaki çarpıtmalarını ve yanlış algılarını irdelemektedir ve onların Ä°slâm toplumları ile OrtadoÄŸu’nun karmaşık dinî ve siyasî yapısını yanlış anladıklarını gösterme iddiasındadır (T trc. Alev Alatlı, Haberlerin Ağında Ä°slam, Ä°stanbul 1984, 2000). 6. Culture and Imperialism (Vintage 1994). Yazarın Orientalism adlı çalışmasının devamı niteliÄŸindedir. Said eserin giriÅŸinde ÅŸöyle demektedir (s. 11): “OrtadoÄŸu ile sınırlı tuttuÄŸum Orientalism’de ortaya koyduÄŸum tezler önemli sayıda antropoloji, tarih ve alan araÅŸtırması ile geliÅŸtirilmiÅŸtir; dolayısıyla ben burada, ilk kitaptaki tezleri geniÅŸleterek modern Batı metropolleriyle bu metropollerin deniz aşırı toprakları arasındaki iliÅŸkilerin biçimleniÅŸini daha genel bir planda betimlemeye çalıştım” (T trc. Necmiye Alpay, Kültür ve Emperyalizm, Ä°stanbul 1995). 7. Representations of the Intellectual: the 1993 Reith Lectures (Vintage 1994). Said, BBC’nin 1993 Reith konferanslarında yaptığı konuÅŸmalardan oluÅŸan, entelektüelin toplumdaki rolünü sorguladığı bu eserini ÅŸöyle takdim etmektedir (Entelektüel: Sürgün, Marjinal, Yabancı, s. 12): “Aslında bu konferanslarda entelektüellerden tam da, kamusal alanda belli bir reçeteye, slogana, Ortodoks parti çizgisine ya da katı bir dogmaya uygun bir biçimde davranmaya zorlanamayan, davranışları hakkında öngörüde bulunulamayan kiÅŸiler olarak bahsedilmeye çalışılıyor. Entelektüel bireyin hangi partiye yakınlık duyarsa duysun, hangi ülkeden gelirse gelsin ve kendini aslen neye baÄŸlı hissederse etsin, insanların çektiÄŸi acılar ve yaÅŸadığı baskılar konusunda belli doÄŸruluk standartlarından ÅŸaÅŸmaması gerektiÄŸini söylemeye çalıştım.” Kitapta sunulan sürgün, marjinal ve yabancı entelektüel portresinin Said’in yaÅŸamında somutlaÅŸmış olduÄŸunu görmek ilgi çekicidir. Bu yönüyle esere kiÅŸisel bir çalışma ve Said’in bir tür kendine iliÅŸkin yapmış olduÄŸu kuramsal tanımlama denemesi olarak da bakmak mümkündür. Kitap Türkçe’ye Entelektüel: Sürgün, Marjinal, Yabancı adıyla çevrilmiÅŸtir (bk. bibl.). 8. Musical Elaborations (New York 1991). Aynı zamanda iyi bir piyanist olan ve The Nation dergisi için müzik eleÅŸtirileri kaleme alan Edward Said’in bu dergide çıkan yazılarının bir araya getirilmesinden oluÅŸan eser Gül ÇaÄŸalı tarafından Müzikal Nakışlar adıyla Türkçe’ye çevrilmiÅŸtir (Ä°stanbul 2006). 9. Out of Place (New York 1999). Edward Said’in çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlattığı otobiyografisi olup Türkçe’ye Yersiz Yurtsuz adıyla tercüme edilmiÅŸtir (bk. bibl.). 
 
1977-1991 yılları arasında Filistin Ulusal Konseyi üyeliÄŸi yapan Said, Kasım 1988’de Cezayir’deki Filistin Ulusal Konseyi’nin toplantısında Filistin KurtuluÅŸ Örgütü lideri Yâsir Arafat’ın zihninde bağımsız bir Filistin devleti fikrinin oluÅŸmasına katkıda bulunmuÅŸtur. Oslo görüÅŸmeleri sürecindeki etkisi de Filistin meselesiyle ilgilenenlerce bilinmektedir. Said’in Filistin meselesindeki aktif tutumu kendisine yönelik saldırıları arttırmış ve entelektüel baskıya ÅŸiddet unsuru da eklenmiÅŸtir. Bu sebeple her konuÅŸmasında güvenlik sorunları yaÅŸanırdı. 1985’te Columbia Üniversitesi’ndeki odasının yaÄŸmalanması bunun bir göstergesidir. Said’in bu konudaki eserleri de ÅŸunlardır: 1. The Question of Palestine (New York 1979). Müellifin, bazı Amerikalı entelektüellerin Araplar’ı terörizmle iliÅŸkili göstermeye meyilli yaklaşımlarını mercek altına alarak Filistin meselesinin Amerikan kamuoyunda nasıl yorumlandığını irdelediÄŸi eseridir (T trc. Alev Alatlı, Filistin Sorunu, Ä°stanbul 1985). 2. After the Last Sky: Palestinian Lives (London 1986). Filistinli varlığını resmetme çabasının bir ürünü olan eserin fotoÄŸrafları Ä°sviçreli fotoÄŸraf sanatçısı Jean Mohr tarafından çekilmiÅŸtir. 3. Blaming the Victims: Spurious Scholarship and the Palestinian Question (London 1988). Filistin tarihine iliÅŸkin makaleleri Christopher Hicthens’le birlikte derlemesinden oluÅŸmuÅŸtur. 4. Politics of Dispossesion: Struggle for Palestine, 1969-1994 (Vintage 1995). 5. Peace and Discontents: Essays in the Palestine and Middle East Peace Process (Vintage 1996). 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.