Sosyal Medya

Kenan Alpay: Doğru düzgün bir muhasebe yok, etraflı bir özeleştiriye yanaşan da yok

18-04-2019 11:28

Doğru düzgün bir muhasebe yok, etraflı bir özeleştiriye yanaşan da yok. Katkısı olmayacağı bile bile kayıpların faturası meçhul yetkili&adreslere kesiliyor hala. İhanet içeride hızla büyüyen, dal budak saran en tehlikeli düşman olarak dikkatlere sunuluyor.


Kenan Alpay - Yeni Akit

31 Mart seçimleri için daha önce hiç kullanılmayan sıfatlar çok rahat bir ÅŸekilde kullanıldı ve hiç yapılmayan benzetmeler çok yaygın bir biçimde yapıldı. Süratli bir biçimde seçimi hile ve ÅŸaibeyle, sandığı kumpas ve darbeyle birlikte zikreden deÄŸerlendirmeler devreye girdi. Üstelik bu deÄŸerlendirmeler tecrübe edildiÄŸi ve beklendiÄŸi üzere CHP cephesinden yükselmedi bu kez. Son olarak en başından bu yana sükûnetini ve sabrını muhafaza eden Binali Yıldırım da benzer bir deÄŸerlendirme yaparak ÅŸunları söyledi: “Oylar sandıkta iç edilmiÅŸtir, bu kadar açıktır. Bizim oylarımız karşı adaya yazılmıştır. Bu seçim baÅŸlı başına murdar olmuÅŸ bir seçimdir.” 
 
O Benzetme ve Kıyasların Açacağı Zararlar
 
Oysa yapılan itirazlara uygun olarak “iç edilen oylar” olup olmadığı tetkik etmek, varsa gereÄŸini yapmak üzere bütün partilerin görevlendirdiÄŸi temsilciler YSK’da yapılan yeniden sayım iÅŸlemine katılıyorlar. Ancak bu süreç henüz sürerken “seçimi baÅŸlı başına murdar olmuÅŸ” ilan etmek doÄŸru ve kabul edilebilir bir teklif olmasa gerek. “Murdar” kelime anlamı olarak “kirli, pis, iÄŸrenç” gibi anlamlara geliyor ve Ä°slam açısından yenmesi yasaklanmış “hayvan leÅŸi” manasını taşıyor. Artık AK Parti’yi temsilen yapılan deÄŸerlendirmelerde de kullanılan kavram ve benzetmeler ÅŸüpheye deÄŸil doÄŸrudan doÄŸruya büyük ve affedilemez bir suça iÅŸaret edecek ÅŸekilde seçiliyorsa sürecin mahiyeti baÅŸkalaşıyor demektir.
 
Ä°lk gün AK Parti adayı Binali Yıldırım ile CHP adayı Ekrem Ä°mamoÄŸlu arasındaki farkın 27 bin civarında olduÄŸu ilan edilmiÅŸken yapılan itirazlar sonucu bu sayı 13 binin altına düÅŸmüÅŸtür. Zaten Yıldırım da iÅŸleyen süreci adalet ve hukuk talebi olarak tanımlıyor ve YSK’nın vereceÄŸi nihai kararı saygıyla karşılayacağını da beyan ediyor. Benzer bir vurguyu daha güçlü bir biçimde CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan da ÅŸöyle yapıyor örneÄŸin: “Sonuç ne olursa olsun biz YSK ne karar verirse bunu kabul edeceÄŸiz.” Aksi durum zaten söz konusu olamaz. Fakat bütün bunlarla birlikte seçim süreci sandıkta bitmiÅŸ olsa dahi YSK nezdinde yapılan itirazlarla devam ediyor. Bu sebeple dönüp dolaşıp hile ve ÅŸaibe hele hele kumpas veya darbe gibi benzetmelere, murdar ilan etmelere hiç kimsenin hakkı yoktur.
 
Seçim sürecinde yapılan deÄŸerlendirmelerde beka kaygısı ifade edilirken her ne kadar Ä°stanbul ve Ankara BüyükÅŸehir Belediyeleri iÅŸaret edilmiÅŸse de yaÅŸananlara bakınca Ankara’nın söylendiÄŸi kadar bir ağırlık teÅŸkil etmediÄŸi ancak Ä°stanbul’un söylenenden daha fazla bir ağırlığı temsil ettiÄŸi anlaşılmıştır.
 
YSK’daki sürecin uzayıp gitmesi, kimi itirazların kabulü ya da reddiyle ortaya çıkan tablo saÄŸlıklı ve soÄŸukkanlı, yeterince ikna edici ve güven telkin edici yönetilemiyor. Söylemler sertleÅŸtikçe özellikle medyada hâkim olan dil alaycı, tehditkâr ve soyut düÅŸmanların çözümlenemeyen esrarengiz tuzaklarına karşı verilen bir savaÅŸ tefrikasına dönüÅŸtükçe toplumun siyasete ve seçim müessesine olan güveni çöküyor, çürüyor ve öfkeye dönüÅŸüyor. Hükümet’e yakın medyaya hâkim olan itici, mütekebbir ve laubali dilin AK Parti’yi zayıflatırken rakiplerine olan sempatiyi beslediÄŸini aklı başında hiç kimse inkâr edemez.
 
Tasfiye Edilsin, Kayyım Atansın ÇaÄŸrısı
 
Panik haliyle verilen beyanlar, endiÅŸeleri izole etsin diye yapılan kıyas ve teklifler aslında mevcut sıkıntıyı gidermek bir tarafa daha da büyütüyor ne yazık ki. DoÄŸru düzgün bir muhasebe yok, etraflı bir özeleÅŸtiriye yanaÅŸan da yok. Kayıpların faturası meçhul yetkili ve adreslere kesiliyor hâlâ. Ä°hanet içeride hızla büyüyen, dal budak saran en tehlikeli düÅŸman olarak dikkatlere sunuluyor. Yakınlarla hesaplaÅŸmak, en yakınlarla kavga etmek, ayak uyduramayanları tasfiye etmek, tereddüt edenleri trenden indirmek salık veriliyor ha bire. En güçlü tedavi yöntemi, safları daha da sıkılaÅŸtırma yolu kesinlikle buradan geçiyormuÅŸ meÄŸer. 
 
Bu süreçte “teferruat” kavramı eskisi kadar etkili bir söylem olarak neredeyse baÅŸ tacı ediliyor. Kemalistlerin ve Fethullahçıların “teferruat” kavramına yükledikleri anlamı, bu kavram üzerinden nasıl bir siyasal ve toplumsal düzen takdim ettiklerini gayet iyi biliyoruz. Kemalistlerin “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” mottosunun bu ülkeyi nasıl da kirli ve karanlık bir bataklığa sürüklediÄŸini büyük kayıplar yaÅŸayarak tecrübe ettik. Fethullahçıların sadece baÅŸörtüsünü deÄŸil esasen mü’min ve muvahhid olmaya dair tüm deÄŸerleri “teferruat” saydığını kimileri çok geç öÄŸrendi maalesef. Ama nasılsa en makul saydığımız/sandığımız isimler bile hiç ibret almamış gibi aynı kavram, kıyas ve önermelere sarılmakta bir beis görmüyor. (Arapça bir kavram olan teferruat sadece ayrıntı demek deÄŸil aksine bir ÅŸeyin ikinci derecedeki tamamlayıcı unsurları demektir.)
 
Bütün meseleler ve çözüm yolları vatanın bekasına endekslenirse ÅŸayet kim hangi cesaretle devleti daha fazla güçlendirmek ve siyaseti olabildiÄŸince mezkezileÅŸtirmekten öteye bir teklif sunabilir? Sonra HDP’nin kazandığı belediyelere kayyım atamak yerine doÄŸrudan doÄŸruya belediye baÅŸkanı atama teklifi neden DoÄŸu ve GüneydoÄŸu’yla sınırlı kalsın ki! Gayet tabii olarak yarın öbür gün diÄŸer bölgelerde CHP’li, MHP’li, Ä°YÄ° Partili, SP’li belediyeler için de seçim yerine atama yolu teklif edilebilir. Sanılanın aksine “mesele vatan ve devlettir beyler vatan ve devlet, kendinize gelin!” çaÄŸrılarına eÅŸlik eden devletsizliÄŸin ve vatansızlığın nasıl korkunç bir sonuç olduÄŸunu tahayyül etme çaÄŸrısı makul ve yapıcı aynı zamanda kuÅŸatıcı ve rehabilite edici bir çıkış yolunu iÅŸaretlemiyor. Devlet ve vatan söylemleri birey ve toplumun temel hak ve özgürlüklerin arkasına düÅŸmüÅŸse, sosyal adaletin çatısı altında tesis edilen güvenlik ve refah çaÄŸrıları gölgede kalmışsa eÄŸer sadece siyaset deÄŸil aydınlar, akademisyenler ve sivil toplum temsilcileri de seçimlerde verilen mesajı alamamış demektir. 
 
Seçimlerden çok daha ağır kaybı verilen mesajın ilgililerce alınmamasıyla yaÅŸayacağımız muhakkaktır. Ä°nÅŸallah bu tür söylemlerde ısrar ve inat edilmez.

Etiketler :

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.