Sosyal Medya

Güncel

Güney Afrika'nın en eski İslâm müzesi olan Bo-Kaap açıldı

Güney Afrika'nın en eski İslâm müzesi olan Bo-Kaap Müzesi, Halim Gencoglu’nun öncülüğünde açıldı.



Cape Town Üniversitesi Afrika Çalışmaları bölümü araÅŸtırma görevlisi Dr. Halim GençoÄŸlu, uzun yıllardır Güney Afrika’da yürüttüÄŸü çalışmalar ile Osmanlı varlığını gün yüzüne çıkarıyor. Türkiye'de çeÅŸitli üniversitelerde Osmanlı devleti ve ekonomik tarihi üzerine ihtisasından sonra sömürge tarihi çalışmalarına yönelen GençoÄŸlu, 2009 yılından beri Güney Afrika'da yaşıyor.

"Afrika'da Osmanlı Varlığı" üzerindeki çalışmalarına ağırlık veren GençoÄŸlu, Müderris Ebubekir Efendi'nin Ümit Burnu'ndaki faaliyetleri konusunda çalıştı ve yüksek lisans tezini dereceyle tamamladı. Çalışmaları Ä°ngilizce, Türkçe, Afrikansca makale ve kitap olarak yayınlanan GençoÄŸlu’nun son olarak Afrika ve Türkiye’ye kazandırdığı çalışması ise Güney Afrika'nın en eski Ä°slâm müzesini açmak oldu.

Bo-Kaap Müzesi Güney Afrika'nın en çok ziyaret edilen ikinci müzesi Müderris Ebubekir Efendi gibi Osmanlı adına çalışan Müderris Mahmud Efendi'nin evi. Ä°çerisinde birçok doküman, Türk bayrağı, Osmanlı arması ve Sultan Abdülhamid Han'ın fotoÄŸrafı sergilenmekte. Biz de bu vesileyle GençoÄŸlu ile Güney Afrika'daki çalışmalarını, Osmanlı izlerini, Türk âlimlerini konuÅŸtuk.

11 yıldır Güney Afrika'dasınız ve Osmanlı varlığı üzerine çalışıyorsunuz. Sizi bunca yıldır orada tutan nedenler neler?

2009 yılında sömürge tarihinde uzmanlaÅŸmak niyetiyle Güney Afrika'nın Cape Town ÅŸehrine geldim. Cape Town Üniversitesi tarih bölümü baÅŸkanı Prof. Dr. Nigel Worden'la çalışmaya baÅŸladım. Güney Afrika'da sömürgecilik ve kölelik üzerine dersler aldım. Açıkçası Afrika'da dünya sıralamasında bir üniversite olduÄŸunu da bilmiyordum. Cape Town Üniversitesinde mastır öÄŸrencisi olarak Prof. Worden'un teÅŸvikiyle Afrika'da Türk izleri üzerine çalışırken Güney Afrika Milli arÅŸivini kullanma ÅŸansım oldu. O zamandan bu yana yıllardır çalıştığım Güney Afrika arÅŸivinde daha evvel açılmamış Güney Afrika ve Türkiye münasebetleri ile ilgili dosyaları inceledim.

Daha evvel açılmamış dosyalar neler?

Müderris Ebubekir Efendi, Müderris Mahmud Fakih Efendi, BaÅŸkonsolos Mehmet Remzi Bey derken unutulmuÅŸ bir hazinenin kapısını aralamış olduk. Bu bulduÄŸum ailelerin Osmanlı Devletine hizmet etmiÅŸ ÅŸahsiyetlerinin tahrip olmuÅŸ mezarlarını da yaptırmaya baÅŸladım. Ayrıca 19. yüzyılda Güney Afrika'ya göç etmiÅŸ Osmanlı devletine muhabbet besleyen aslen Ä°zmir, Aydın ve Rodoslu Sefarad Yahudilerini buldum. Güney Afrika'nın ilk Müslüman siyaset adamı, ilk Müslüman kadın doktoru gibi ÅŸahsiyetlerin Osmanlı kökenli ailelerden geldiÄŸini üniversitemde yayınlayıp tanıttım. Tabii bu çalışmalar esnasında Ä°ngilizce, Türkçe birçok kitabım çıktı. Açıkçası bu kayıp hazineyi yazmakla bir türlü bitiremediÄŸim için doktoramdan sonra da Cape Town Üniversitesinde Afrika Çalışmaları Bölümünde araÅŸtırmalarıma devam ettim. Kısacası ardı arkası kesilmeyen Osmanlı mirasına dair malzeme bizi yıllardır araÅŸtırmalara sevk etti ve Güney Afrika'yı bırakamadık.

Afrika dendiÄŸi zaman akıllara hemen yoksulluk, açlık ve sömürü geliyor. Günümüze kadar o bölgede Osmanlı mirası nasıl korunmuÅŸ?

Haklısınız, Türkiye kamuoyunda Afrika'ya dair genel itibariyle bir önyargı var. Hâlbuki yeraltı kaynakları ve doÄŸal güzellikleri açısından Afrika muntazam zenginliklere sahip. Esasında ne olduysa Afrika'ya musallat olan sömürgeci batının bu zenginlikleri sömürmek maksadıyla kıtayı yaÄŸmalayınca Afrika yerlisi fakir kaldı. Evvelâ Portekizliler ve Hollandalılar, sonra Fransız ve Ä°ngilizlerin iÅŸgalleri Afrika'yı o denli sömürüye tabii tuttu ki geride "Kara Kıta" yahut "Yoksul Kıta Afrika" imajı oluÅŸtu. Hâlbuki Afrika kendine yeten zenginlikleri ve muazzam kaynaklarıyla kıtaların içinde en zengin toprak parçasıydı.

OSMANLI MÄ°RASI Ä°HMAL EDÄ°LSE DE HALEN TÜM Ä°HTÄ°ÅžAMIYLA AYAKTA

Afrika ile Türk halkının ilk münasebeti esasında Osmanlı Devleti'nden çok daha önce Mısır'da "Fil emaratul Türkiyye ved Devletul Tuluniyun" adıyla Mısır’da kurulan TulunoÄŸulları Türk devletidir. Bunu yine resmi kayıtlarında "Ved Devletul Turkiyya" adıyla bilinen 1517 yılına kadar Memlukler izlemiÅŸ. Tunuslu Ä°slam âlimi ve mütefekkir Ä°bn-i Haldun, bölgenin en büyük milletinin Türkler olduÄŸunu not ederken Memlukleri kastediyordu. Kıtayla olan Osmanlı münasebetleri Yavuz Selim'in Mısır seferiyle baÅŸladı. Osmanlı devleti bu tarihten itibaren Afrika'yı vatanı gibi imar etti. Mısır'da, Cezayir'de, Sudan'da halen birçok medrese, cami ve kemerler yaÅŸayan Osmanlı mirasının tezahürleridir. Güney Afrika'daki Osmanlı izleri ise 1850’li yıllara kadar gider. Kendilerini Afrika'ya vakfeden Osmanlı ulemasının bölgedeki hizmetleri ve orada kalan çocuklarının faaliyetleri günümüze kadar Ümit Burnu'nda bir Osmanlı kültür mirasının oluÅŸmasına vesile olmuÅŸtur. Bu mirasımız günümüze kadar ihmal edilse de halen tüm ihtiÅŸamıyla ayakta.

OSMANLICA KAYNAKLARI Ä°LK DEFA KULLANAN TARÄ°HÇÄ°

Güney Afrika'ya gönderilen ilk Türk Ä°slam âlimi Müderris Ebubekir Efendi sizin çalışmalarınızın baÅŸlangıcı olmuÅŸtu desek yanlış olmaz galiba. 1862 yılında Müderris Seyid Ebubekir Efendinin Ümit Burnu Müslümanlarının dinî eÄŸitimleri için Güney Afrika havalisine gönderilmesi ile baÅŸlayan münasebetler, onun öÄŸrencileri ve çocukları sayesinde bölgede entelektüel bir kuÅŸağın yetiÅŸmesine vesile olmuÅŸ.

Evet, benim Seyyid Ebubekir Efendi üzerine çalışmamın sebebi esasında doÄŸru bilinen yanlışları Cape Town arÅŸivinde tespit etmemle baÅŸladı. Ä°lk olarak Ebubekir Efendi'nin bulduÄŸum pasaportunda gerçek yaşını tespit ettim. Daha sonra Ebubekir Efendi'nin etnik kökenlerinin KureyÅŸ ailesine dayandığını ve Kürt kökenli olmadığını ortaya çıkardım. Ne yazık ki bu çalışmalarımız Türkiye'de o dönemde Kürt açılımı siyasetine denk geldiÄŸi için ört bas edildi. Sadece ilim dünyası alâkadar oldu. Hâlbuki tarih, politik argümanlarla deÄŸil arÅŸiv belgeleriyle yazılır. Kullandığımız kaynaklara daha önce ulaÅŸan olmamıştı. Elbette en önemli kaynak Ebubekir Efendi'nin torununda olan aile belgelerinde sadece KureyÅŸ ailesinin kullandığı ‘Emcedi’ soy ismine dair kayıtlardı. Esasında gerek Güney Afrika'daki aile mensupları gerekse Ä°stanbul'da yaÅŸayan torunları bana bu hatayı düzelttiÄŸim için teÅŸekkür edip özel bir dolmakalem hediye ettiler. Ailenin tarihini doÄŸru yazan tek tarihçisi olarak kalemin üzerinde bir iÅŸleme var. Öte yandan bu tür çalışmalarımız CapeTown Üniversitesinde Ebubekir Efendi'nin hayatı üzerine bir tez yazmamızı gerektirdi. Güney Afrika akademik camiası bölge tarihiyle ilgili Osmanlıca kaynakları ilk defa kullanan tarihçi olarak çok ilgi gösterdi. Özellikle yakın zamanda kaybettiÄŸimiz Prof. Dr. Robert Shell'in teÅŸviklerini ve dostluÄŸunu burada anmam gerekir.

EBUBEKÄ°R EFENDÄ° BÄ°R BAÅžARININ Ä°SMÄ°DÄ°R

Afrika ve Türkiye için Müderris Ebubekir Efendi'nin önemi nedir?

Ebubekir Efendi bir baÅŸarının ismidir, genç nesillerimiz için bir ilham kaynağı ve Türkiye-Güney Afrika münasebetleri için bir semboldür. Devletimiz ne yazık ki bu potansiyelimizi henüz kullanamamıştır. Bunun sebebi bölgeye gönderdiÄŸi elçi ve temsilcilerin Afrika'yı geçici bir sürgün yeri olarak addedip ofislerinden dışarı çıkmamalarından ileri geliyor. Ebubekir Efendi'nin mezarını bile yıllar sonra benim yaptırmamın sebebi bu ihmalkârlığa delil teÅŸkil eder.

Onun hayatını yazarken Ümit Burnu'nda yürüdüÄŸü sokaklarda yürüyüp yaÅŸadığı evleri tespit ettim. Hayatında Ebubekir Efendi'yi asıl etkileyen yer gençliÄŸinin geçtiÄŸi Erzurum'dur. Cape Town'da yaÅŸadığı bir evin ismini Erzurum TaÅŸ Konak olarak isimlendirmiÅŸti. Onu yazarken evvelâ gurbette bir Osmanlı olarak onu anlamaya çalıştım. DüÅŸünün Cape Town'a geldiÄŸinde Redhouse henüz sözlüÄŸünü yazmamıştı. Ebubekir Efendi Arapça Ä°ngilizce sözlük kullanmıştı.

Ä°LK Ä°SLAM Ä°LMÄ°HALÄ°NÄ° KALEME ALDI

Fakat Ümit Burnu'nda baÅŸka bir sorunla daha karşılaÅŸtı. Güney Afrika eski bir Hollanda sömürgesi olduÄŸu için halk, Felemenkçe Malayca karışımı Afrikaans adında bir dil konuÅŸuyordu. Ebubekir Efendi literatürde Cape Dutch dediÄŸimiz bu lisanı öÄŸrenerek ilk Ä°slam ilmihalini kaleme aldı. Bu yazmanın tek nüshası Ebubekir Efendi'nin torunu HiÅŸam Nimetullah Efendi'dedir. Muhafaza edilmesi için Türkiye'de tıpkıbasımının yapılması zaruridir. Fakat ne yazık ki Ankara'daki yetkili kurumlar ilgilenmedi.

Müderris Ebubekir Efendinin açtığı bir okul olduÄŸunu biliyorum. Bu okulun durumu son yıllarda nasıl?

DoÄŸrudur. Müderris Ebubekir Efendi Cape Town'da Wale ve Bree sokaklarının kesiÅŸtiÄŸi köÅŸede bir okul açmıştı. Cape Town Milli ArÅŸivi’ndeki belgeler bunu ortaya koyuyor. 2013 yılında bunu tespit edip yazdığım halde Türkiye hükümetinin buradaki yetkilileri bu konuyu da ört bas edip kapattılar. Zira o dönemde etkili olan hizipçi bir cemaatle aramız bozuktu. Hayata cemaatlere itibar etmediÄŸimiz için buradaki cemaatler bizi rakip aldılar. O dönemde benden baÅŸka rahatsız olan olmadığı için aykırı olan ya da görünen biz olduk. Hâlbuki ÅŸimdi bir gece kulübü olarak kullanılan bu tarihi bina bizim dediÄŸimiz gibi satın alınsaydı, muntazam bir Osmanlı müzesi olurdu. Ebubekir Efendi'nin torunlarında olan belge, el yazması Kuran, Beratı Åžerifler ve madalyalar da o ÅŸekilde korunurdu. Afrika'daki Osmanlı mirasına son derece ehemmiyet veren Sayın CumhurbaÅŸkanımız ErdoÄŸan bu ihmalkârlığı ve hatta halen bu aileye Türk vatandaÅŸlığı verilmediÄŸini bilse eminim alâka gösterecektir. Åžu anda Güney Afrika'nın ekonomi bakanı Ebubekir Efendi'nin torunlarından Ä°brâhim Patel ile olan iki ülke arasındaki iliÅŸkileri dahi benim, yani bir akademisyenin baÅŸlatmış olması burada ülkemiz adına bir diplomatik eksikliÄŸin olduÄŸunu gösteriyor. Bu ÅŸekilde Afrika'da var olmak ancak pek sınırlı ve münferit muvaffakiyetler nispetinde mümkündür.

Vefatından 5 ay önce postaya verdiÄŸi bu son mektubunda allâme Ebubekir Efendi deÄŸil çocuklarının babası Ebubekir konuÅŸuyor. Son mektuptan bu yana 140 yıl geçti.

IRKÇI REJÄ°M KARÅžISINDA TÜRKÄ°YE’YE DÖNMEK Ä°STEDÄ°LER

Osmanlı’dan sonra Efendi ailesinin Türkiye Cumhuriyeti ile iliÅŸkileri olmamış mı?

Ebubekir Efendi'nin çocukları ve torunları Türkiye ile olan münasebetlerini 1950’li yıllara kadar taze tutmuÅŸlar. Mesela Ebubekir Efendi'nin Güney Afrika'da yaÅŸayan iki torunu Birinci Dünya savaşı çıkınca Türkiye'ye gidip Kût'ül-Amâre ve Çanakkale'de savaşıyorlar. SavaÅŸ bitince memleketleri Ümit Burnu'na dönüyorlar. Hatta 1939 yılında Erzincan depremi maÄŸdurları için bağış toplayıp Ümit Burnu'ndan Ankara hükümetine gönderiyorlar. 1948 yılında Güney Afrika'da Apartheid adında ırkçı bir rejim baÅŸlayınca aile mensupları ırkçılığa dayanamayıp Türkiye'ye dönmek için dönemin Ankara hükümetine baÅŸvuruyorlar.

1950'DEN BERÄ° KADERLERÄ°NE BOYUN EÄžDÄ°LER

Müspet cevap alamayınca 1952 yılında aile adına iki kiÅŸi bizzat Ankara'ya gidip hükümetle görüÅŸüyor. Kimse ilgilenmiyor. O tarihten beri aileyi Güney Afrika'da unuttuk, onlar da Türkiye'nin umursamazlığını sineye çekip Afrika'da kaderlerine boyun eÄŸdiler. 1950'den beri ailenin bu hayal kırıklığı devam ediyor demek yanlış olmasa gerek.

Siz Güney Afrika'da çalıştığınız süre zarfınca ne gibi çarpıcı veriler elde ettiniz?

Ben Güney Afrika'ya ilk geldiÄŸim zaman Türkiye'de Güney Afrika'da Osmanlı varlığı adına bilinen Ebubekir Efendi'den baÅŸka bir ÅŸey yoktu. Ebubekir Efendi adına bilinenler ise yanlış ya da eksik bilgilerdi. Ben yazdığım tezle öncelikle onun kimliÄŸi, ailesi ve bıraktığı kültür mirası hakkındaki hataları düzelttim. Onun tesiriyle öÄŸrencilerinin Ümit Burnu'nda kurduÄŸu Hamidiye Cami ve Osmanlı Kriket Kulübünü yazdım. Tabii daha ilginç bilgiler zaman içerisinde Cape Town arÅŸivindeki çalışmalarımızla ortaya çıktı.

Yine Güney Afrika'nın ilk Müslüman siyaset adamı Ebubekir Efendi'nin oÄŸlu Ahmet Ataullah Bey olduÄŸunu tespit ettim. Güney Afrika'nın ilk kadın doktoru Havva Hayrunnisa Hanım, Cape Town Üniversitesinin ilk Müslüman mezunu Muhammed Åžükrü Efendi'nin yine Osmanlı kökenli olduÄŸunu buldum. Ebubekir Efendi'nin haricinde Güney Afrika'da yaÅŸayan Osmanlı ailelerini bulup yazdım. Tüm bu çalışmalarımız Cape Town Üniversitesinde kabul gördü ve yayınlandı.

Afrika'nın Türkiye'ye bakışı nasıl?

Genel itibariyle müspettir lâkin bu sual biraz da sizin onlara kim olduÄŸunuzu anlatmanıza göre deÄŸiÅŸir. Zira sömürgeciler uzun yıllar Afrika'da bir düÅŸman Türk imajı yaratmak için ellerinden geleni yapmışlar. Fakat Osmanlı Devleti'nin hizmetlerini ortaya çıkarıp gösterirseniz elbette yanılgı içerisinde olduklarını anlıyorlar. Mesela Güney Afrika yerlilerine zulmeden Apartheid döneminde 1967 yılında Türkiye'nin Güney Afrika'daki Apartheid rejimini kınadığına dair belgeyi Cape Town Üniversitesinde tanıttığım zaman çok alâka gördü. Türkiye'ye geçen yıl Cape Town Üniversitesinden 80 kiÅŸilik bir öÄŸrenci grubunu gönderdim. Türkiye için seçim yapmalarında etkili olan sebep vermiÅŸ olduÄŸum konferanstı. Bu tür tanıtımlar elbette etkilidir ve sadece var olan Osmanlı mirasını ortaya koysak kâfidir.

Ä°NSANI YAÅžAT KÄ° DEVLET YAÅžASIN

Güney Afrika'daki Türk âlimlerinin de mezarlarını siz yaptırdınız. Mezarlar ne durumdaydı?

Bu zaman zarfındaki çalışmalarımız Güney Afrika'da Osmanlı mirasının Seyid Ebubekir Efendi'den ibaret olmadığını göstermiÅŸtir. Onların mezarlarını bakımsız görmekten her Türk evladı gibi biz de rahatsız olduk. Mezar taÅŸları kırılmıştı. Onları yeniden yazdırdım. Birkaç eÅŸ dostla birlikte toplanarak mezarları da yaptırdık.

GençoÄŸlu'nun yaptırdığı Osmanlı alimlerinin mezarları

Elhamdülillah bu Osmanlı âlimlerinin torunları da bize evlerini açtılar. Cape Town, Johannesburg, Port Elizabeth gibi büyük ÅŸehirlerde halen Osmanlı döneminde oralara yerleÅŸen aileler var. Güney Afrika'nın hangi ÅŸehrine gitsem muhakkak onlardan birisini ziyaret ederim. Tek temennim onlara Türk vatandaÅŸlığı verilmesiyle Türkiye-Güney Afrika münasebetlerinde müÅŸahhas bir adımın atılmasıdır. Türkiye'ye yabancı turist vizesiyle ziyarete giden bu aileler çoÄŸumuzdan daha çok Türkiye sevgisine sahip insanlardır. Tüm bu ailelerin elinde bulunan Osmanlı dönemine ait aile yadigârları ise bir müzeyi fazlasıyla dolduracak kadar fazla. Ä°ki ülke arasındaki münasebetlerin temel direÄŸi bu ailelere sahip çıkmakla mümkün olacaktır. Atalarımızın bize bıraktığı "insanı yaÅŸat ki devlet yaÅŸasın" düsturu esasen bu noktada alacağımız en güzel mesaj olsa gerektir.

 

Cape Town'daki Malay Müslümanları hâlen Ebubekir Efendi'nin bıraktığı kültür mirası olan Osmanlı fesini çeÅŸitli etkinliklerde kullanıyor. Resimde ortada bulunan Muhammed Nathri Efendi.

GÜNEY AFRÄ°KA'NIN EN ÇOK ZÄ°YARET EDÄ°LEN Ä°KÄ°NCÄ° MÜZESÄ°

Yakın bir zamanda Güney Afrika'da Müslümanların ilk müzesi olan Bo-Kaap binasında Osmanlı Mirasına dair bir bölüm açıldı. Bize bu yeni geliÅŸmeler hakkında bilgi verir misiniz? Müzenin içerisindekilerin öneminden bahseder misiniz?

Geçen hafta Güney Afrika'nın en eski Ä°slâm müzesini Güney Afrika Müzeler MüdürlüÄŸünün desteÄŸiyle benim danışmanlığımda yeniden açtık. Bo-Kaap Müzesi Güney Afrika'nın en çok ziyaret edilen ikinci müzesidir ve artık içerisinde aileye ait birçok dokümanın yanında Türk bayrağı, Osmanlı Arması ve Sultan Abdülhamid Han'ın fotoÄŸrafı sergilenmekte.

Müze olan bina kime aitti?

Müslüman mahallesindeki bu tarihi bina Merhum Seyyid Ebubekir Efendi'den sonra Güney Afrika'da onun vazifesini yürüten Müderris Mahmud Efendi'nin eviydi. 71 Wale sokağındaki binanın onun evi olduÄŸunu 2015 yılında keÅŸfetmeden önce bu binada yanlış ÅŸekilde Ebubekir Efendi'nin evi olarak biliniyordu. O tarihe kadar bu binanın önünde Ebubekir Efendi'nin evidir diye resim çekilen Türkiye'den gelen "Afrika uzmanı gazeteciler" nedense bu bina hakkında daha bir ÅŸey söylemek istemediler. Hâlbuki Müderris Mahmud Efendi'nin Osmanlı Devleti adına yaptığı hizmetler Seyyid Ebubekir Efendi'nin hizmetlerinden daha az deÄŸildir.

MÜDERRÄ°S MAHMUD EFENDÄ° AFRÄ°KA TARÄ°HÄ°NE GEÇTÄ°

Mülk suresini ilk defa Afrikaans diline çevirip öÄŸrencilerine öÄŸreten odur. Cape Town'daki Osmanlı okulunda 20 yıla aÅŸkın hizmetleri Afrika tarihine geçmiÅŸtir. 2017 yılında binanın tarihi hüviyetine uygun olarak dizayn edilmesi gerektiÄŸini Güney Afrika Müzeler MüdürlüÄŸüne (IZIKO) tanıtarak delilleriyle sundum. Türk hükümeti temsilcilerinden destek alamayınca IZIKO ile birlikte bir açılış yaptık. Bu açılış Güney Afrika tarihinde ilk defa resmi bir kurumun Osmanlı mirasını resmen tanıdığının miladı olarak addedilmelidir.


Müze içerisinde neler sergileniyor?

Müzenin içinde artık Osmanlı tuÄŸrası, Türk bayrağı, Sultan Abdülhamid'in resmi ve aileye ait Osmanlı fesi, kahve deÄŸirmeni, tespih gibi ailenin bağışladığı dededen kalan eÅŸyalar sergileniyor. Åžimdi müze için bir kitapçık hazırlıyorum. Önümüzdeki aylarda IZIKO tarafından basılacak. Aynı zamanda yine IZIKO desteÄŸiyle ailenin Bo-Kaap müzesinde geçen hatıralarına dair bir belgesel hazırlıyoruz.

Kaynak: Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.