Sosyal Medya

Kürsü

Yıldız Ramazanoğlu: Sosyal medyanın adaletsiz uygulamalardan geri adım atılmasında öncü rolü var

Yıldız Ramazanoğlu- Karar



Sosyal medya binbir yüzlü. Bir yönüyle gerçeÄŸin çarpıtıldığı, kimsenin kimseyi dinlemediÄŸi anlamak istemediÄŸi bir gayya kuyusu. Öte yandan iyi ki böyle bir mecra var diyoruz, çünkü adaletin tecellisine katkısı büyük. Birçok acı olay bu kanaldan gün yüzüne çıkıp kamuya maloluyor. Sosyal medyanın adaletsiz uygulamalardan geri adım atılmasında öncü rolü var. 
 
Öteden beri eÄŸer kimse duymazsa zenginlerin itibarlıların suçlarının ört bas edilebileceÄŸi hissini veren, romanlarımıza filmlerimize de yansımış bir adalet sistemimiz var ne yazık ki. Son örneklerden biri Åžule Çet davası. Üniversite öÄŸrencisi genç kız yarı zamanlı çalıştığı bir plazada 20. kattan düÅŸüyor, bütün bulgular atıldığı ve istismara uÄŸradığı yönünde. Bu cinayetin zanlısı olduÄŸu düÅŸünülen iki genç sosyal medya baskısı olmasaydı tutuksuz yargılanacak belki de yurt dışına kaçacaklardı. Ä°ntihar etti denilerek kapanacaktı bu yürek yakan dava. Åžimdi cinayet, nitelikli cinsel saldırı ve hürriyeti tahditten yargılanıyorlar. AkÅŸam saati orada ne iÅŸi var kızın diye baÅŸlayan bir dizi eleÅŸtiri ise kadınlara yönelik suçlara mazeret arayan akıl almaz insani zafiyetin ürünü.
 
***
 
Ä°kinci intihar iddiası Giresun’dan geldi. Bir yıl önce onbir yaşındaki Rabia Naz evinin önünde ölü bulundu. Ä°çi yanan baba Åžaban Vatan ÅŸüphelerini dile getirip feryat etmese, sosyal medyadaki her meÅŸrepten eÄŸilimden politik görüÅŸten yüz binlerce insan destek vermese, konu kapanıp gidebilirdi, bir de küçücük kıza intihar etiketi yapıştırılarak. Bu kıymetli evlat ve geride kalan acılı yakınları ve kamuoyu doÄŸru düzgün bir soruÅŸturmayı incelemeyi elbette hak ediyorlar. Ölüme araba çarpmasının mı yoksa yüksekten düÅŸmenin mi sebep olduÄŸunu ayırt etmek elimizdeki imkanlarla hiç de zor olmasa gerek. 
 
Birileri çıkmış Kapadokya’da sırtını peri bacalarına dayayan korkunç oteller inÅŸa ediyor, sosyal medyada büyük bir infial olmasa güzelce tamamlayıp hizmete açacaklardı herhalde. Aynıları Süleymaniye’de yapılıyor ve yeterince tepki verilemediÄŸi için hızla tamamlanıyor caminin dibindeki tuhaf yapılar.
 
Kamuoyu tepkisinin gücü de bir yere kadar. Ankara’da hayvan katliamı yapan adamlar bu kadar infiale raÄŸmen serbest bırakıldı. Canlı yayında papaÄŸanına yaptığı iÅŸkenceleri gösteren, ona bağırıp çağıran, ayağından asan, yaralayan, sakatlayan, sonunda ölümüne sebep olan Murat Özdemir kimsenin malına zarar vermediÄŸi, papaÄŸan kendi malı olduÄŸu gerekçesiyle beraat etti. BeÅŸ yüz lira para cezası bile yok. Hakim belki de elimde yaptırım içeren kanun maddesi yok ki elim mahkum diyecek. Peki hayvanların “mal deÄŸil can” olduÄŸuna dair yasa neden çıkmıyor. Ä°nsana eziyet ve iÅŸkence hakkı tanımak en baÅŸta insana kasteden bir kötülük. Kafka’nın Ceza Sömürgesi hikayesinde iÅŸkence edilenden çok edene seslenilir sanki. BaÅŸkasına yaptığını sanırken kendine neden bu kötülüÄŸü yapıyorsun, neden bu kadar alçalıp insanlıktan çıkarak kendini cezalandırıyorsun, bu zelil hali kendine nasıl layık görüyorsun mealinde. 
 
Kadınlara yönelik ÅŸiddete gelince; bu ülkenin kadınları ÅŸiddetsizlik için çok büyük emekler verdi, duyanlar için çok güçlü sesler çıkardılar, çalışmalar yaptılar. Hâlâ sosyal medya ve toplum baskısı biraz gevÅŸeyince kurÅŸun yaÄŸdıran adamlar serbest kalıyor, tutuksuz yargılanıyor. Muhafazakar camianın bazı akil adamları ise “sor ki neden öldürmüÅŸ, neden bıçaklamış, neden kolunu kırmış” diye mazeret üretme peÅŸinde. Samimi içten bilimsel araÅŸtırmalarla, kadını mahkum etmeyi alışkanlık haline getirmiÅŸ zalim yaklaşımları ayırıyorum elbette. 
 
***
 
Sosyal medya etkisini mi bekleyelim Emre Kaklıkkaya için de. Sabah erkenden çıkıp yol kenarında simit satan babasına, hızla gelip çarpan öldüren genç tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış. Ä°nsanın aklına ister istemez geliyor; ölen adam zengin biri, çarpan da yoksul bir genç olsa durum yine böyle olur muydu? Toplumdaki en kıymetli ortak deÄŸerimiz güven ve adalet duygusu. Adalet yoksa millet olmaktan söz edilemez. Dil tarih kader birliÄŸi ortak gelecek duygusu elbette önemli fakat hepsi adaletin potasında harmanlanmıyorsa hiç biri bizi bir arada tutmaya yetmez.
 
Son olarak adalet duygusundan yoksun, ne pahasına olursa olsun kazanmak, baÅŸarmak, sahip olmak herkesten iyi yaÅŸamak gibi hedeflerle yetiÅŸtirilen çocuklara bir örnek. Aşırı hız yapan genç bir kadın duramayıp arabasıyla iki insana çarpıyor, ağır yaralı kadın ambulansa konarken, çarpan kızın aÄŸlayarak babasına söyledikleri: “Arabamı ne hale getirdi, arabamı ne hale getirdiler baba ya. Yol boÅŸtu geldi adamla kadın, çarptılar. Ya yürüsenize neden çarpıyorsunuz arabama?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.