Kürsü
Abdullah Yıldız- Dosta Şiddet, Düşmana Merhamet (!)
Follow @dusuncemektebi2
Abdullah Yıldız- Yeni Akit
Ümmet-i Muhammed’in çok yönlü zulümlere, saldırılara, sürgünlere ve katliamlara maruz kaldığı ve neredeyse sadece Müslümanların kanının ve gözyaşının aktığı bir dünyada yaşıyoruz…
Ä°ÅŸin en acı tarafı, böyle bir ortamda birlik olmaları ve birbirlerine destek olup kenetlenmeleri gereken Müslümanların bir kısmının, zalim ÅŸer güçlerin ÅŸeytanituzaklarına düÅŸerek, din kardeÅŸlerine kan kusturan Ä°slâm düÅŸmanları ile aynı safta yer alabiliyor olmaları; kâfirlere karşı sergilemeleri gereken “ÅŸiddetli” (izzetli, kararlı, tavizsiz) duruÅŸu Müslüman kardeÅŸlerine reva görürken, onlardan esirgedikleri “merhametli” tutumu ise zalim ve katil Ä°slâm düÅŸmanlarına gösterebilmeleridir.
Oysa kutlu peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a), ashâb-ı kirâmına ve ümmetine “kâfirlere karşı ÅŸiddetli/çetin, kendi aralarında ise merhametli” olmaları gerektiÄŸini öÄŸretip örneklemiÅŸ, Yüce Rabbimiz de Kur’ân-ı Kerim’inde Ümmet-i Muhammed’in bu güzel özelliÄŸini tebcil etmiÅŸtir:
“Muhammed, Allah’ın Rasûl’üdür. Onun beraberindekiler ise, kâfirlere karşı çok ÅŸiddetli/çetin, kendi aralarında son derece merhametlidirler. Onları cemaatle rükû ve secde ederek, Allah’ın lütfunu ve hoÅŸnutluÄŸunu dilerken görürsün. NiÅŸanları yüzlerindedir secde eserinden…” (Fetih 48/29)
Kâfirlere karşı ÅŸiddetli (güçlü, kararlı, tavizsiz ve baÅŸları dik) ama kendi aralarında engin merhamet ve ÅŸefkat sahibi olmaları gereken, bu birlik ve kardeÅŸlik ruhunu da günde beÅŸ vakit omuz omuza kıldıkları namazlarla -cemaat halinde vardıkları rükû ve secdelerle- besleyerek “vecihlerine” yani benliklerine/kiÅŸiliklerine ve iliÅŸkilerine yansıtmaları gereken Müslümanların bir bölümü maalesef bunun tam tersini yapıyorlar… Hem de birlik ve kardeÅŸliÄŸe en fazla muhtaç olduÄŸumuz; Müslüman coÄŸrafyanın her taraftan kuÅŸatıldığı, ÅŸeytani komplolar, kumpaslar ve darbelerleparamparçaedildiÄŸi, korkunç zulüm, iÅŸkence ve katliamlara maruz kaldığı en sıkıntılı dönemde…
Ömrünü Müslümanların birliÄŸini saÄŸlayarak Kudüs’ü Haçlı iÅŸgalinden kurtarmaya adayan, Kudüs’ü kurtardıktan sonra da kalabalık Haçlı saldırılarını baÅŸarıyla geri püskürten büyük komutan Selahaddin Eyyubi, o netameli yıllarda Müslümanları birbirleriyle uÄŸraÅŸmamaları, özellikle de âlimleri halkın önünde ihtilaflı konuları tartışmamaları konusunda uyarmış ve ÅŸöyle demiÅŸti:
“Dostlarıyla uÄŸraÅŸanlar düÅŸmanlarıyla savaÅŸamazlar.”
Kudüs’ün yüz iki yıldır ÇaÄŸdaÅŸ Haçlıların iÅŸgali altında olduÄŸu, Filistin baÅŸta olmak üzere bütün Ä°slâm dünyasının kan ve gözyaşına boÄŸulduÄŸu bir süreçte yapılması gereken ÅŸey “ortak düÅŸmanlara” karşı hep birlikte mücahede etmek deÄŸil midir?
Büyük âlimlerden Süfyan b. Uyeyne, bir gün bakar ki, adamın biri, yanına toplamış insanları, onun bunun aleyhinde atıp tutuyor. Ona sorar: “Hiç doÄŸuda kâfirlerle cihad ettin mi?” Adam: “Hayır!” der. “Peki, hiç batıda kâfirlerle cihad ettin mi?” Adam yine: “Hayır!” der.
Bunun üzerine Ä°mam Süfyan b. Uyeyne der ki: “Desene, doÄŸudaki ve batıdaki bütün kâfirler senin elinden emin. Bari biraz sus da, müminler de senin dilinden emin olsunlar.”
Özellikle inkârcı zalimlerin Ä°slâm coÄŸrafyasına batıdan ve doÄŸudan saldırdıkları bir ortamda müminlerin basiret ve ferasetlerini kuÅŸanarak birbirleriyle didiÅŸmemeleri gerekmez mi?
“Allah’a ve Resul’üne itaat edin ve birbirinizle nizalaÅŸmayın (tartışmayın, çekiÅŸmeyin). Sonra feÅŸele düÅŸer(korkaklaşır, yılgınlaşır, salaklaşır, gevÅŸer)siniz ve rüzgârınız (gücünüz, enerjiniz, devletiniz) elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal 8/46)
Gün, nizalaÅŸma vakti deÄŸildir; feÅŸele düÅŸmemek ve rüzgârımızı kesmemek için sabretme vaktidir.
Ä°mam Åžafii, talebelerinden Yunus ile müzakere yaptığı bir meselede ihtilafa düÅŸer. Yunus öfkesinden dolayı dersi terk edip evine gider. AkÅŸam olunca Ä°mam Åžafii, Yunus’un kapısını çalar. Kapıyı açan ve hocasının ayağına kadar gelmesine utanan Yunus’a, Ä°mam Åžafii ders niteliÄŸinde ÅŸunları söyler:
“Ey Yunus, bizi birleÅŸtiren yüzlerce mesele dururken bir mesele mi bizi ayıracak? Ey Yunus, yaptığın ve üzerinden geçtiÄŸin köprüleri yıkma; bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir! Ey Yunus, hatadan nefret et, ama hataya düÅŸenden nefret etme! Bütün kalbinle günaha öfkelen, ama günahkara acı, ona merhamet göster! Ey Yunus, sözü eleÅŸtir, ama sözü söyleyene saygı göster! Ey Yunus, görevimiz hastalığı tedavi etmektir; hastayı yok etmek deÄŸil!”
Gün, küsüp köprüleri yıkma vakti deÄŸil, kardeÅŸlik, birlik, dostluk, af ve merhamet vaktidir.
Henüz yorum yapılmamış.