Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

İslam’da İlk Ambargo ve Öğrettikleri: Şi’b-i Ebi Talib

Hz. Muhammed’in peygamberliğini ilan etmesinin üzerinden yedi yıl geçmiş, her geçen gün vahy-i ilahî’ye tabi olanların sayısı artmaya devam ediyordu. Müşrikler cephesinin önde gelenlerinin sabrını taşıran olay ise, Mekke’nin önde gelenlerinden Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in Müslümanların safına geçtiği haberi oldu.



KureyÅŸ müÅŸrikleri, Kinane oÄŸullarının yaÅŸadığı bölge olan Muhassab vadisinde toplanarak, 'Muhammed'i kendilerine teslim edecekleri ana kadar; 
 
-    HaÅŸimoÄŸulları ve AbdulmuttaliboÄŸulları ile bütün iliÅŸkiler kesilecek,
-  Onları Mekke'den kovacak; bütün yolları kesecek; onlardan kız alıp vermeyecek, yiyecek ve içecek temin edebilecekleri bütün kaynaklarını da kurutacaklarına dair karar aldılar. Mansur Ä°bn Ä°krime’nın yazıya geçirdiÄŸi bu ambargo manifestosunu Kâbe’nin içine asarak, olaya bir de kutsiyet kazandırdılar…
 
Risâlet’in ilk gününden itibaren, yeÄŸenini himaye etmekten geri durmayan amcası Ebu Talib, Hz. Peygamber baÅŸta olmak üzere, Müslümanları ve HaÅŸimoÄŸulları ile MuttalipoÄŸullarından (iman etmedikleri halde), Hz. Muhammed’in yanında yer alanları, kendi mahallesinde (Åži’b-i Ebi Talib) toplayarak, onları koruma altına aldı. 
Başını (Mekke’nin o zamanki hâkimi konumunda bulunan) Ebu Cehil’in çektiÄŸi müÅŸriklerin, Müslümanlara (ve beni HâÅŸim ve beni Muttalib’ten Müslümanların safında yer alan gayr-i Müslimlere) uyguladıkları ambargo, tecrid ve kuÅŸatma tam üç yıl sürdü. Gerçekte bu öyle bir tecrit ve kuÅŸatma hareketi idi ki; üç yıl boyunca cenazesi Åži’b-i Ebu Talib’den kaldırılan insanların çoÄŸu açlık ve susuzluktan ölmüÅŸtü. 
 
Hiç ÅŸüphesiz, bu kuÅŸatma ve acımasız tecrid hadisesinden çıkartılacak birçok ders ve ibret vardır:
1-    Müslüman bir kimse, Kâfirlerin koymuÅŸ olduÄŸu kanunlardan istifade ederek, bu olumsuz durumu, insanları Ä°slam’a davet etmek için bir fırsat olarak deÄŸerlendirebilir. Nitekim HaÅŸimoÄŸulları ve MuttalipoÄŸullarından Müslüman olmayanların, sırf kabilecilik dayanışması adına Hz. Muhammed’in safında yer alması, onların da kalplerinin Ä°slam’a ısınması için bir vesile olmuÅŸtur.
2-    Lider’in emirlerine uymak: Bu dönem de Resulullah (s.a.v)’in Müslümanlara talimatları; kontrolsüz hareketlerden kaçınmak ve moral düzeyini yüksek tutmaktı. Halbu ki, Ebu Cehil’in bir suikastla öldürülmesi iÅŸten bile deÄŸildi. Dolayısıyla, -yaÅŸanılan her türlü olumsuzluÄŸa karşılık- bu dönem de Müslümanların kuÅŸandıkları sabır elbisesi, sonunda ulaÅŸtıkları zaferin anahtarı olmuÅŸtur. 
3-    Lider’e itaat, toplumun bütünlüÄŸünü korumasına ve Müslümanların içerden çökertilmesi tehlikesine engel olmuÅŸtur. Bu nokta, Müslümanların birlik ve beraberliÄŸini muhafaza etmeleri bakımından çok önemlidir. Sabır, zorluklar karşısında dayanıklılık ve liderin emrine itaat, bütün bunlar “iç dinamiklerin korunması ve düÅŸmana karşı tek yürek olma” bakımından büyük öneme sahiptir.
4-    Zorluk dönemlerini, karakter inÅŸa etme ve eÄŸitim için fırsata dönüÅŸtürmek: Åži’b-i Ebî Talipte geçen bu üç yıllık süre, karakter inÅŸası ve sabır eÄŸitimi açısından önemli bir örnek dönem olmuÅŸtur.
5-    Davetçinin, kriz dönemlerini, Ä°slam’a davet yolunda fırsat olarak deÄŸerlendirmesi: Hz. Muhammed taraftarlarına uygulanan bu ambargo, Arap kabilelerinin Ä°slam’a davet edilmeleri ve Ä°slam’ı anlamaya çalışmaları için önemli bir fırsat olmuÅŸtur. Zira her türlü zor ÅŸartlara ve boykotun doÄŸurduÄŸu çok ağır ÅŸartlara raÄŸmen Hz. Peygamber, Ä°slam’a davetini sürdürmüÅŸtür. Hatta bu sırada HabeÅŸistan’da, Necran’da, Devs’de ve Gifar’da birçok müjdeli hadiseler gerçekleÅŸmiÅŸtir. Aynı zamanda hac mevsimlerinde Kâbe’yi ziyarete gelenler; ‘Peygamber ve taraftarlarının uÄŸruna katlandıkları’ Ä°slam Dininin merak edip, onu araÅŸtırıyorlar ve bu durum, onlardan bazılarının Müslüman olmasına sebep oluyordu. Müslümanlar ve Müslümanların yanında saf tutanların karşı karşıya kaldıkları bu olumsuzluklara raÄŸmen, Peygamber (s.a.v) ve Hz Muhammed, Ä°slam’a davetten geri durmamış, özellikle hac dönemlerinde Mekke’ye gelenlerle görüÅŸmeler yapmış ve onlara Ä°slam’ı anlatmıştır. Tıpkı, Kendisiyle irtibata geçen tüm KureyÅŸ müÅŸriklerine her fırsatta islam’ı anlattığı gibi. Çünkü mümin insan, deÄŸiÅŸmez, tahrif etmez, hedefi sabit, ilkeleri bellidir. 
6-    Åži’b-i Ebi Talip Ambargosu’ndan çıkartılacak bir baÅŸka ders de ÅŸudur: Mazlum kimselere ve ambargo’ya maruz kalanlara yardım etmek ve onlarla dayanışma içinde olmak; ÅŸer’i bir görev, sosyal bir zorunluluk ve bir insanlık göstergesidir. Zira zalimler; ilaç, su, gıda ve her türlü ihtiyaç maddesine ambargo uygulayabilirler, ancak gökyüzünden gelecek imdad’a el koyamazlar! Unutulmamalıdır ki, bu olaylarla birlikte, insanların Allah ile olan irtibatı daha da güçlenmekte ve va’di Ä°lahi’ye olan güven artmaktadır.  
7-    Her durum geçicidir: Dünya zevkleri ve arzuları zeval bulmaya mahkûmdur. Kalıcı olan ise, sonuçlarıdır. Yani kötülükler de iyilikler de geçicidir, geriye kalacak olan ise, neticesinde elde edilecek olanlardır. Bu yüzden kralın biri, vezirine : “Bana bir ÅŸey söyle ki, aklıma geldiÄŸinde sevinçliysem üzüleyim, üzgünsem sevineyim” der. O da: “Her ÅŸey geçicidir” der. 
8-    Allah yolunda olduÄŸu sürece, zalimlerden gelen her türlü eza ’ya göÄŸüs germeyi öÄŸretir.
9-     “Ambargo” yoluyla te’dip etme” yöntemi, Ä°slami davet açısından en korkunç olanı ve en tehlikelisidir. Kurunun yanında yaÅŸ da yanabilir.!
10-Küfür odaklarının, içine düÅŸtüÄŸü psikolojik durum: Kâfirleri, en çok kızdıran, Ä°slam'ın insanlar arasında yayılmasıdır. Çünkü bu durum, gelecekte küfür odaklarının zayıflaması ve yok olması demektir.
11-Zor ÅŸartlar altında yaÅŸamayı öÄŸrenmek için hazırlıklı olmayı öÄŸretir: Yeryüzünde Allah’ın hükmünü yaÅŸatmak arzusu ve gayesi olan her milletin, bir gün bu tür ambargolar ve boykot uygulamalarıyla karşılaÅŸacağını hesaba katması gerekir.
12-Davet önderinin fikirlerine ilgi duyanları, ona karşı kışkırtmak ve terörize etmek: “DüÅŸmanımın düÅŸmanı dostumdur” kaidesi gereÄŸi, aynı düÅŸünceyi paylaÅŸmıyor olsa bile; insanları karşı safa geçmekten vazgeçirmek için çalışırlar.
13-Küfür odakları, hasmını alt etmek için, akla gelmedik ahlaksızca yöntemlere baÅŸvurabilirler. ((Burada, Siyonist iÅŸgal devleti Ä°srail’in, 21. asırda Filistin’in Gazze bölgesinde yaÅŸayan Müslümanlara karşı uyguladığı ekonomik ambargo uygulamasını hatırlamamız yerinde olacaktır. Zira Ä°srail, her vesileyle, Filistinlilerin çalışarak yaÅŸamlarını sürdürmelerine mani olmak suretiyle, sürekli olarak kendisine bağımlı ve muhtaç kalmalarını saÄŸlamak istemektedir.))
14-Davetçinin, hasmının kendisine ve davetine karşı ne gibi yöntemler uyguladığını fark etmesini saÄŸlar. KureyÅŸ müÅŸrikleri, aralarında yaptıkları sözleÅŸmeyi, kutsal mâbed Kâbe’nin içine asmak suretiyle, ona kutsiyet atfetmeyi ve daha kalıcı etki saÄŸlamayı murad etmiÅŸtir. 
15-Ä°nsan, kendine aydınlığın pencerelerini kapatırsa; karanlıktan baÅŸkasını göremez: Yegâne gayesi ve hedefi kiÅŸisel çıkarlarını korumak ve heva hevesini tatmin etmek olan kimseler için, kesin deliller sunmak, harikulade haller ve mucizeler bir ÅŸey ifade etmez. Çünkü, akıllarını devre dışı bırakıp, gerçeÄŸi öÄŸrenmek, hakikati görmek, aklını kullanmak ve hatta düÅŸünmek bile istemezler. Nitekim bu duruma iÅŸaret sadedinde Allah Teâlâ : “Onlar ne zaman bir ayet/mucize görseler, ondan yüz çevirir ve: süregelen bir büyüdür bu” derler”. Kamer suresi, Ayet 2.
16-Büyük sıkıntılar, ÅŸahsiyet ve kiÅŸiliÄŸin oluÅŸması ve olgunlaÅŸması için çok önemli azıklardır: Åži’b-i Ebî Tâlib yıllarında yaÅŸananlar, ilk Ä°slam toplumu içinden, bela ve musibetler karşısında sabırlı ve tahammüllü olmayı becerebilen, öncülerin çıkmasına vesile olmuÅŸtur. 
17-Karşıt güçlerin, içine düÅŸtükleri tenakuz durumunu, kendisi lehine korunma ve dayanak yapmak: Allah resulü (sav), kendi safında yer alan gayr-i müslim akrabalarını cihad için veya Ä°slam’a davet için vesile olarak kullanmamış, fakat kâfirlere karşı koymada bir “askeri güç” olarak kullanmıştır.  
18-Karşılıklı iliÅŸkide, vakıayı göz ardı etmeksizin esnek davranmak: Hz. Muhammed (sav), HaÅŸimoÄŸulları ve MuttalipoÄŸullarının kendi tarafında yer almasından, onu himaye etmelerinden ve onunla birlikte açlık ve susuzluÄŸa katlanmalarından memnun kalmış, bu yardımlarını reddetmemiÅŸtir. Bilakis, bu ÅŸartsız ve karşılıksız tutumdan büyük bir memnuniyet duymuÅŸtur. Zira onların bu himayesi, Allah Resulü (sav) için büyük bir güven ifade ediyordu.
19-Davette, medyatik enstrümanların önemi: Ä°slami dâvette, ÅŸüphesiz medyanın rolü önemi büyüktür. Medya ve diÄŸer iletiÅŸim vasıtalarının önemi, zorluk anlarında daha çok artmaktadır. Zira fikir ve düÅŸüncelerinizi iletiÅŸim vâsıtaları aracılığıyla baÅŸkalarına anlatma imkânı bulursunuz. Nitekim Allah resulü (sav)’in, hac dönemlerinde Kâbe’yi ziyarete gelenlerle görüÅŸmek suretiyle, onlar vasıtasıyla davetini diÄŸer insanlara da ulaÅŸtırmak istemesi ve Ebu Talib’in HabeÅŸistan’a bir elçi göndererek, oradaki muhacir Müslümanların moral düzeyini yükseltmek için, Mekke’de uygulanan amabargonun delindiÄŸi müjdesini iletmesi bu kabil fiillerdir.
20-Müslümanların kalplerinin safiyeti, diÄŸer insanların onların tarafını tutmalarına vesile olmuÅŸtur: Bu olay, Mekke’yi iki büyük kampa ayırmıştır. Bir tarafta (Müslümanı ve Müslüman olmayanıyla) MuttalipoÄŸulları ve HaÅŸimoÄŸulları, diÄŸer tarafta ise, kureyÅŸin diÄŸer bütün unsurlarıyla müÅŸrikler. EÄŸer, Hz. Muhammed ve Müslümanların safiyeti ve nezih ÅŸahsiyetleri söz konusu olmasaydı, KureyÅŸin bu iki kolunun (beni haÅŸim ve beni muttalip) bir araya gelmesi mümkün olmazdı… 
21-Ambargo’ya katlanmak ve onca eziyeti göÄŸüslemek, Ä°slam Dini müntesiplerinin nezahetinin bir göstergesi olup; Hak yolda olduklarının bir delilidir.
22-Söz birliÄŸi ve bedel ödeme konusundaki kararlılık, ambargonun bitmesinde önemli bir etken olmuÅŸtur.
23-Münafıklardan ve kiÅŸisel çıkar hesapları yapanlara karşı uyanık olmak gerekir. Ebu Leheb’in tavrı bunun en dikkat çeken örneÄŸidir. Kabilesinin neredeyse tamamı Allah resulünün yanında yer aldığı halde, o kiÅŸisel çıkarları uÄŸruna KureyÅŸ müÅŸriklerinin safında yer almayı tercih etmiÅŸtir. 
 
Ä°slam davetçisi, bu ve benzeri örneklerden mutlaka ders çıkartmalıdır. Bazen, en yakın yol arkadaÅŸlarınızın sizden yüz çevirdiÄŸine ve davetinize karşı, en azılı düÅŸmanınızdan bile fazla düÅŸman kesildiÄŸine ÅŸahit olabilirsiniz…
 
* Bu makale, “El-Hey’etü’ÅŸ-Åžer’iyye li’l-hukuk ve’l-Ä°slâh”http://www.forislah.com adlı web sitesinden kısaltılarak tercüme edilmiÅŸtir.
 
Ä°slam Tarihi 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.