Kürsü
D. Mehmet Doğan: İstanbul’da seçim sonuçlarından daha önemli hususun onun geleceği olduğunu düşünenlerdenim
Follow @dusuncemektebi2
D. Mehmet DoÄŸan- Karar
Ä°stanbulsuz bir Türkiye mümkün mü? Bu soruya cevap vermek kolay da Ä°stanbul’un son çeyrek asırda aldığı hâl üzerinde düÅŸünmek ve fikir ortaya koymak o kadar kolay deÄŸil.
Ä°stanbul’u nüfus üzerinden okursak, son yirmi beÅŸ yılda neredeyse üç kat bir artış gözleniyor. 50 bin nüfuslu bir ÅŸehir çeyrek asırda üç kat büyürse, bu dahi önemli bir meseledir. 6 Milyon nüfuslu bir ÅŸehrin neredeyse üç kat büyümesi ne anlama gelir?
Bir ÅŸehrin bu kadar hızla büyümesi, ÅŸehirle ilgili problemlerin aynı hızla büyümesi demektir. 1980’lerde baÅŸlayan hızlı büyüme 1990 başında ciddi sıkıntılar doÄŸurmuÅŸtu. Altyapı çökmüÅŸ, ÅŸehrin temizliÄŸi imkânsız hâle gelmiÅŸ, susuzluk had safhaya ulaÅŸmıştı. Haftada bir su verilen bir ÅŸehir bugünün ÅŸehirlisine inandırıcı gelmeyebilir.
Nüfusu 16 milyona ulaÅŸmış bir ÅŸehir olmasına raÄŸmen bugün Ä°stanbul’da su meselesi yok. Ulaşımda sıkıntı büyük yatırımlarla çözülmeye çalışılmasına raÄŸmen belli ölçüde devam ediyor. Devlet belki de bütün ÅŸehirlerimize yapılan yatırımdan fazlasını Ä°stanbul’a yapıyor. Son 6 yılda yapılan, Marmaray (2013) ve 3. BoÄŸaz Köprüsü (2016), Avrasya geçiÅŸi (2016) her biri baÅŸlı başına muazzam yatırım. Bunlar olmasa idi, Ä°stanbul’un hali nice olurdu?
Ä°stanbul’un fizikî büyümesinin aynı zamanda tarihî ÅŸehre karşı bir büyüme olduÄŸunu kabullenmek zorundayız. Ä°stanbul’u tarihiliÄŸinden koparmak, tarihini tamamen silmek mümkün deÄŸil. Bizans altyapısı üzerinde yükselen Osmanlı Ä°stanbul’u hiçbir zaman ÅŸehrin geçmiÅŸini inkâr etmedi. Önemli tarihî eserler bir ÅŸekilde ayakta tutuldu. Ayasofya bu anlamda Avrupa’nın hâlâ ayakta olan en eski tarihî yapılarından biri. Osmanlı medeniyetinin en görünür hâle geldiÄŸi ÅŸehir Ä°stanbul’dur. Onunla rekabet edebilecek bir ÅŸehir varsa belki Edirne’dir.
Ä°stanbul’un bu hızlı büyümesi Ä°stanbulluluk kavramının yeniden tanımlanmasını gerektirecek bir sonuç doÄŸurmuÅŸtur. Ä°stanbul’un sorunlarıyla birlikte büyümesi Ä°stanbul’da yaÅŸayanlar tarafından nasıl algılanıyor? Daha doÄŸrusu Ä°stanbul’da yaÅŸayanlar bunun farkında mı? “Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler!” Ä°stanbul’un düÅŸünen kesimleri, sanat ve estetikle iÅŸtigal eden kurum ve kiÅŸileri bu büyüme konusunda sonuç verici bir çaba içinde olmadılar. Oldularsa da bu belli çerçeveleri aÅŸamadı. Konu neredeyse bütünüyle siyasetin alanında kaldı. Siyaset de bu konuda istiÅŸareye gerek görmedi, müÅŸavereye ihtiyaç duymadı, danışmadan kaçındı; büyümeyi her halükârda olumlu bir geliÅŸme olarak kabullendi.
Ä°stanbul’da seçim sonuçlarından daha önemli hususun onun geleceÄŸi olduÄŸunu düÅŸünenlerdenim.
Ä°stanbul’u meseleleriyle büyütmek yerine yaÅŸanabilir bir ÅŸehir olarak sınırlamak, hatta belli ölçüde küçültmenin daha doÄŸru bir tercih olacağı görüÅŸündeyim. 20. Asrın başında nüfusları Ä°stanbul’a benzer olan Avrupa’nın belli baÅŸlı ÅŸehirlerinden Londra ve Paris bir dönem hızlı nüfus artışlarına raÄŸmen 10 milyon sınırında kalmıştır. Hatta Berlin bugün 1930’lardaki nüfusunun altında bir nüfusa sahiptir (3.3 milyon).
Bir Ä°stanbul fetiÅŸizmi var ve Ä°stanbul’da yaÅŸayanlar bu fetiÅŸizmle teselli buluyorlar. Yahya Kemal’in bir aforizması onların hâlâ övünç kaynağı: Ankara’nın Ä°stanbul’a dönüÅŸünü sevmek!
Yahya Kemal yaÅŸasaydı, bu söz onun diline persenk olur muydu? Daha doÄŸrudan konuÅŸursak, Yahya Kemal’in hayranlıkla bahsettiÄŸi Osmanlı medeniyetinin timsali olan dönülmek istenen ÅŸehir ne ölçüde ayakta?
Bunu geçen sene sınamak fırsatı elimize geçti. Büyük ÅŸairimizin vefatının 50. Yılında Türkiye Yazarlar BirliÄŸi onu doÄŸduÄŸu ÅŸehirde Üsküp’te anmıştı. 60. Yıldönümünde fikirlerinin ve ÅŸiirlerinin ilham kaynağı olan ömrünü tamamladığı Ä°stanbul’da anmak istedi. Böyle bir anma için ilk akla gelen BüyükÅŸehir belediyesidir elbette. Fakat ne BüyükÅŸehir ve daha sonra akla gelebilecek Fatih ve Üsküdar belediyeleri böyle iÅŸe talip olmadılar. Buna raÄŸmen “60 Yıl Sonra Yahya Kemal Sempozyumu” Ä°stanbul’da yapıldı.
Bu güzel faaliyeti Bahçelievler belediyesi üstlendi. Üç dönem baÅŸkanlıktan sonra aday olmayan Osman DevelioÄŸlu’na teÅŸekkür borçlu olan biz miyiz sadece? Yahya Kemal yaÅŸarken Bahçelievler diye bir semt var mıydı?
Bu çeliÅŸkinin üzerinde daha fazla durmayı gerekli görmüyor ve Ä°stanbul’un belediye baÅŸkanı adaylarına Yahya Kemal’i, Ahmet Hamdi Tanpınar’ı ve Turgut Canseveri okuma ÅŸartı getirilmesi görüÅŸümüzü tekrarlıyoruz!
Yahya Kemal Sempozyumu, Ä°stanbul semasında bir hoÅŸ sada bıraktı. Türkiye’nin ilim, fikir ve edebiyat birikiminin tezahür ettiÄŸi bir zemin oluÅŸturdu. Burada otuz bildirinin tamamından bahsetmek mümkün deÄŸil, fakat katılanların isimlerini olsun, hakkı teslim bâbında zikretmek gerekir: BeÅŸir AyvazoÄŸlu, D. Mehmet DoÄŸan, Prof. Dr. Hacı Ömer Özden, Prof. Dr. Mehmet Vural, Amina Siljak Jesenkoviç, Dursun Gürlek, Dr. Ä°brahim Demirci, Dr.Cengiz KarataÅŸ, Prof. Dr. Süleyman Baki, Mehmet GüneÅŸ, Hayriye Ünal, Selçuk Çıkla, Seyhan Murteza Ä°brahimi, Kadriye Cesur, Ercan Yıldırım, Dr. Lütfi ÅžahsuvaroÄŸlu, Asım Öz, Kamil Büyüker, Asım Gültekin, GülÅŸen Özer, Fatma GülÅŸen Koçak, Atıf Bedir, Zeynel Beksac, Prof. Dr. Zekeriya Ä°brahimi, Kadir Can Dilber, Lütfi Bergen, Leyla Åžerif Emin, Prof. Lindita Xhanari Latifi, Mehmet KurtoÄŸlu, Habil SaÄŸlam.
Dikkat edilirse, katılanların neredeyse üçte biri Yahya Kemal’in Rumelili hemÅŸehrileri. Bu tür faaliyetlerin ekseriya kitabı basılmıyor. Yahya Kemal Sempozyumu Kitabı basıldı. Tek kusuru, dijital yayının ve baskının yol açtığı bazı teknik hatalar.
Henüz yorum yapılmamış.