Güncel
Altun: Rusya ile iş birliğimiz, Türkiye'nin NATO ittifakına olumsuz yaklaştığı anlamına gelmez
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Al Jazeera için kaleme aldığı makalede 'Rusya’yla enerji, savunma ve diğer alanlardaki işbirliğimiz, Türkiye’nin NATO ittifakına olumsuz yaklaştığı anlamına gelmez. Ülkemizin Atlantik İttifakı’na en çok katkı yapan ülkelerden biri olması, bu iddiayı desteklemektedir' ifadelerini kullandı.
CumhurbaÅŸkanlığı Ä°letiÅŸim BaÅŸkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Al Jazeera için “Yerel seçimlerin sonrasında Türkiye'yi ne bekliyor?” baÅŸlıklı bir makale kaleme aldı.
Söz konusu makalede sözlerine "Normal koÅŸullarda Türkiye'de yapılan yerel seçimler, uluslararası medyada gündem olmazdı. Ancak bu yıl gerçekleÅŸtirilen 31 Mart seçimleri yurtiçinde ve yurtdışında oldukça dikkat çekti" diye baÅŸlayan Altun, ÅŸöyle devam etti:
"Türkiye'nin en büyük ÅŸehri ve ekonominin baÅŸkenti olan Ä°stanbul, sonucu henüz itirazlara konu olan kafa kafaya bir yarışa sahne oldu.
Nihai sonuçtan bağımsız olarak, yapılan seçimler, bazı Batılı medya kuruluÅŸları ve uzmanlar tarafından ortaya atılan “Türk demokrasisi ölmüÅŸtür” konulu popüler ancak mesnetsiz iddiaların yanlışlığını ortaya koydu. Demokrasimizin ayakta olduÄŸuna hiçbir ÅŸüphe yoktur.
AK Parti ve MHP tarafından oluÅŸturulan Cumhur Ä°ttifakı, ülke genelinde yüzde 53'lük oy oranına ulaÅŸarak popülerliÄŸini korumuÅŸtur. Muhalefet ise Ankara gibi bazı yerlerde ilerleme kaydetmiÅŸtir. Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanlığı mücadelesi, hâlâ tartışmalı olmakla birlikte bağımsız bir hukuki organ olan Yüksek Seçim Kurulu tarafından kanunlarımıza uygun biçimde ve ÅŸeffaflıkla deÄŸerlendirilecektir.
Türkiye, Yerel seçimlerin tamamlanmasıyla birlikte uzun yıllardır ilk kez 4.5 yıl boyunca seçim olmayan bir döneme girdi. 2023 yılına kadar CumhurbaÅŸkanlığı'nın gündeminde ekonomi, Suriye krizi ve milli savunma kabiliyetlerimiz olmak üzere üç ana baÅŸlık olacaktır.
Sınırlarımızın içinde yönetimin birinci önceliÄŸi, ekonomiyi rayına oturtmak olacaktır. Ülkemiz, geride bıraktığımız aylarda tarihte görüÅŸmemiÅŸ ve ciddi hasara sebep olabilecek bir ekonomik saldırıyla karşı karşıya kaldı. Ancak bu saldırıyı atlatmayı baÅŸardık.
Bu süreçten alınan ders, hükümetin ekonomimizi dış ÅŸoklara daha dayanıklı hâle getirmek için gereken adımları atması gerektiÄŸi olmuÅŸtur. 2023 yılına kadar ekonomimizi ihracat odaklı büyümeyi destekleyerek, teknolojiye yatırım yaparak ve istihdam saÄŸlayarak güçlendirmek istiyoruz.
GeçtiÄŸimiz hafta Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak, hükümetin yapısal dönüÅŸüm planını açıklamıştır. Bu planda ülkemizin serbest piyasa ekonomisinin güçlendirilmesi, vergi reformunun gerçekleÅŸtirilmesi ve daha adil bir paylaşımın saÄŸlanması mesajları ön plana çıkmıştır.
Ülkemizin mali disipline baÄŸlılığını yeniden teyit eden Albayrak, kısa vadeli sorunların çözümü için kamu bankalarına yaklaşık 4.92 milyar dolarlık destek saÄŸlama ve özel bankaların sermaye seviyelerini artırmalarına yardım etme sözünü vermiÅŸtir. Uzun vadede ise hükümetin gelir seviyesine baÄŸlı yeni bir bireysel emeklilik sistemi kurma düÅŸüncesi paylaşılmıştır. Gıda fiyatları enflasyonuyla mücadele planı ise önümüzdeki ay kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Aynı zamanda özellikle Suriye'den kaynaklanan milli güvenlik tehditlerini ortadan kaldırmaya odaklanacağız. ABD BaÅŸkanı Donald Trump, dış politika ve savunma alanında müesses nizamın baskısı altında kalarak Suriye'den çekilme kararını, Türkiye'nin terörizm ve aşırıcılıkla mücadele kararlığı ve taahhüdüne raÄŸmen, geri almıştır.
Ancak Washington'un kararından bağımsız olarak kendi göbeÄŸimizi kendimiz kesmek durumundayız. Türkiye, son yıllarda Suriye'nin kuzeyinde PKK ve DEAÅž terör örgütlerini hedef almıştır. Bir sonraki hedefimiz ise PKK'nın Suriye kolunun iÅŸgal ettiÄŸi Münbiç'in özgürleÅŸtirilmesi ve Fırat Nehri ile Suriye-Irak sınırı arasındaki tüm terör faaliyetlerinin sonlandırılmasıdır.
Burada yalnızca bir terörle mücadele planından deÄŸil, Suriye'nin yeniden güvenliÄŸe kavuÅŸturulmasını ve Suriyeli mültecilerin gönüllü ve kalıcı olarak topraklarına dönmelerini saÄŸlayacak kapsamlı bir stratejiden bahsediyoruz. Ülkemiz, Cenevre ve Astana süreçleri de dâhil olmak üzere, Suriye krizine barışçıl bir çözüm bulunması için ortaya koyulan tüm çabaların parçası olmuÅŸtur. Çatışma sonrası dönemde Suriye'de herhangi bir rol oynayacak meÅŸruiyetten yoksun kalan BeÅŸar Esed'in bir geleceÄŸi olmadığı görüÅŸümüzü muhafaza ediyoruz. ABD ve Rusya'nın da aralarında bulunduÄŸu dost ve müttefiklerimizle komÅŸumuzun topraklarında dökülen kanın son bulması için çalışacağız.
NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan ülkemiz, Suriye iç savaşının etkisiyle hava savunmasını güçlendirme ihtiyacı duymuÅŸtur. Yıllar boyunca en ileri teknolojiyi en uygun koÅŸullarda temin etmenin yollarını aradıktan sonra Rusya Federasyonu'ndan S-400 füze savunma sistemini almak için bir anlaÅŸma imzaladık.
Yunanistan gibi NATO müttefiklerimizin Rus hava savunma sistemlerine sahip olduÄŸunu düÅŸünerek, son derece normal ÅŸekilde dost ve müttefiklerimizin Türkiye'nin egemenliÄŸine saygı göstereceÄŸi varsayımında bulunduk. Bu süreç kamuoyunun gözleri önünde yaÅŸanmış ve beklentilerimiz, medyayla defalarca paylaşılmıştır.
WASHINGTON'UN, MÄ°LLÄ° GÜVENLİĞİNE YATIRIM YAPMAK Ä°STEYEN BÄ°R NATO MÜTTEFÄ°KÄ°NÄ° NEDEN DURDURMAYA ÇALIÅžMAK Ä°STEDİĞİNÄ° ANLAMAKTA GÜÇLÜK ÇEKÄ°YORUZ
S-400'ün Temmuz ayında teslim edilmesinden birkaç ay önce ABD'nin anlaşılamaz bir tavır takınarak Türkiye'yi olmuÅŸ bitmiÅŸ bir anlaÅŸmadan caydırmaya çalıştığını gördük. Türkiye'ye benzer bir techizatı satmayı reddeden Washington'un, milli güvenliÄŸine yatırım yapmak isteyen bir NATO müttefikini neden durdurmaya çalışmak istediÄŸini anlamakta güçlük çekiyoruz.
Bu konuda Türkiye'nin pozisyonu aynıdır. Her ülke gibi komÅŸularımızla ve diÄŸer bölgesel güçlerle dostane iliÅŸkilerimizin olmasını isteriz. Rusya'yla enerji, savunma ve diÄŸer alanlardaki iÅŸ birliÄŸimiz, Türkiye'nin NATO ittifakına olumsuz yaklaÅŸtığı anlamına gelmez. Ülkemizin Atlantik Ä°ttifakı'na en çok katkı yapan ülkelerden biri olması, bu iddiayı desteklemektedir.
Sonuç olarak CumhurbaÅŸkanlığı, önümüzdeki dört buçuk yıllık dönemde mevcut sorunları çözmeye ve uzun vadeli meselelere çözüm bulmaya odaklanacaktır. Ülkemiz, CumhurbaÅŸkanımız Sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın liderliÄŸinde tarihi bir ekonomik büyüme yaÅŸamış, yüz milyarlarca dolarlık doÄŸrudan yabancı yatırım çekmiÅŸ ve bölgesel bir güç hâline gelmiÅŸtir. Önümüzdeki yıllarda aynı hedefler doÄŸrultusunda çalışmaya devam edeceÄŸiz."
Henüz yorum yapılmamış.