Güncel
Yıldıray Oğur- Dersimiz yine demokrasi
Follow @dusuncemektebi2
Yıldıray Oğur- Karar
“Bugün Türkiye’de CumhurbaÅŸkanlığı seçimi sürecinde muhtıra ve 367 oy saçmalığıyla hukuk ve demokrasi ayaklar altına alınıyor. Ama “AKP’ye destek veriyor durumuna düÅŸmeyeyim'' sendromu yüzünden aralarında demokrat bilinenlerin de olduÄŸu pek çok kiÅŸi, kurum, çevre ÅŸimdiden çuvallamış durumda.
AKP’ye kim hangi gerekçeyle karşı olursa olunsun, bir muhtıra varsa siyasi tartışma yapılamaz. Abdullah Gül’ün CumhurbaÅŸkanı olmasına karşı çıkanlar olabilir ama meÅŸruiyetinden kuÅŸku duyulamayacak bu seçimi engellemek için uydurulan hukuki yorumlara, yayınlanan muhtıralara tepkisiz kalmak, net duruÅŸlar ortaya koyamamak kabul edilemez. Demokrasi sınavı devam ediyor, hala bu ders geçilebilir. Tüm sivil demokratik güçleri siyasi çekincelerini bir taraf bırakarak muhtıraya karşı demokratik süreci desteklemeye davet ediyoruz. Demokrasi tarihimizin kabarık sınıfta kalanlar listesine girmemek için!”
Bu uzun alıntı bundan 12 yıl önce gazete köÅŸelerinde çıkan ilk yazımdı. Aslında o günlerde benim herhangi bir gazetede köÅŸem yoktu. Sivil toplum alanında aktif bir doktora öÄŸrencisiydim.
Ama Meclis’te AK Parti’nin yeterli çoÄŸunluÄŸu olmasına raÄŸmen Abdullah Gül’ün CumhurbaÅŸkanı seçilmesine izin vermemek için uydurulan 367 içtihadı gibi gerekçeler, milyonlarca insanın katıldığı Cumhuriyet Mitingleri, Genelkurmay’ın bir gece yarısı yayınlandığı e-muhtıra ve bir kısmı bugün CumhurbaÅŸkanı uçağında seyahat eden gazetecilerin, yazarların, entelektüellerin bu aleni haksızlığa destek vermesi ya da ses çıkarmaması karşısında bir grup arkadaÅŸla kendimizi sokaklarda bulmuÅŸtuk.
Her gün hepimiz için ilk olan yaratıcı eylemler düzenliyorduk. Sessizlik o kadar büyüktü ki bizim çıkardığımız cılız tepki bile büyük bir gürültüye dönüÅŸüyor, gazetelerde haber oluyordu.
Ä°ÅŸte o günlerde sessizce olan bitenleri izleyenleri uyarmak için kamuoyuna açık bir çaÄŸrı yayınlandık. BaÅŸlığı “Dersimiz Demokrasi: Sınıfta kalanlar, sınıfı geçenler” di.
Henüz sosyal medyanın güçlü olmadığı zamanlardı. Gazeteler hala çok önemliydi. Bu açık mektup, o günlerde cesaretle bu anti-demokratik gidiÅŸata ses çıkarmış ama bugün maalesef gazetelerde düzenli yazı yazamayan Yeni Åžafak’ta Ali BayramoÄŸlu ve Radikal’de Perihan MaÄŸden’in köÅŸelerinde tam metin olarak çıktı.
Altında imzam olmasa da aynı gün iki gazetenin en popüler köÅŸelerinde ilk köÅŸe yazım yayınlanmış oldu.
12 yıl sonra bu yazıyı tekrar hatırladım çünkü bugün yine bir demokrasi sınavından geçiyoruz.
12 yıl önce mesele CumhurbaÅŸkanlığı seçimiydi, bugün Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanlığı seçimi.
12 yıl önce AK Parti’nin Meclis’te yeterli sayıda vekili olmasına raÄŸmen CumhurbaÅŸkanı seçememesi için Meclis’te 367 toplanma yeter sayısı gibi hukuki gerekçeler uydurulmuÅŸtu, bugün CHP adayının geçersiz oyların tekrar sayımı, oyların bir kısmının tekrar sayımıyla kapanmayan bir farkla kazandığı Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanlığı’nı engellemek için Büyükçekmece’den hukuki gerekçeler uyduruluyor.
Dünün Sabih KanadoÄŸlu’ları, bu uydurma hukuki gerekçelerle bir hakkın gaspını meÅŸrulaÅŸtırmaya çalışan siyasetçileri, gazetecileri vardı, bugün onların yerine geçmiÅŸ yine demokratik bir hakkın teslim edilmemesi için gerekçe uyduran hukukçular, siyasetçiler, gazeteciler var.
Dün Abdullah Gül’e Kraliçe’nin adamı, Ermeni asıllı diyenler vardı, bugün Ekrem Ä°mamoÄŸlu’na proje, Pontus asıllı diyenler var.
Dün Abdullah Gül ve baÅŸörtülü eÅŸinin Çankaya KöÅŸkü’ne çıkmasının Atatürk’e ihanet, cumhuriyetin sonu demek olduÄŸunu söyleyen bir ideolojik yobazlık popülerdi.
Bugün de Ä°mamoÄŸlu’nun “Türkiye’nin 145 yıllık demokrasi mücadelesi” cümlesi ile 1876 yılında ilan edilmiÅŸ Birinci MeÅŸrutiyet’i hatırlatırken 143’ü 145 diye yuvarlamasından Osmanlı’dan intikam mesajları, Abdülaziz’e suikast planları çıkaran, aşırı tarih dizisi izlemekten saltanatçı olmuÅŸ baÅŸka bir çeÅŸit ideolojik yobazlık popüler.
Neyse ki 12 yıl önce gece yarısı askeri muhtıra veren bir ordudan geriye bugün Anıtkabir’de atılmış bir imza için “rahatsızlık” bildiren ve o defteri “yerinden çekip alan” askerler kaldı.
Ama mesele ne 12 yıl önce AK Parti meselesiydi, AK Partili olmakla ilgiliydi, ne de bugün bir CHP meselesidir ve CHP’li olmakla ilgilidir.
Mesele dün olduÄŸu gibi bugün de hepimizin üzerinde yaÅŸadığı, konuÅŸtuÄŸu, siyaset yaptığı meÅŸru sınırları, hukuku ve sandığı koruma meselesidir.
Ve bunu korumak için ses çıkarmak siyaset yapmak deÄŸil, vatandaÅŸlık görevimizdir.
Ama maalesef dün laik kesimde pek çok kiÅŸi bunu anlamayıp, ideolojik baÄŸnazlıkla ve siyasi saflaÅŸmanın hararetine kapılarak, demokrasi sınavında sınıfta kalmıştı.
12 yıl sonra o günlerde hararetle savunulan sekter pozisyonlar, alınan kararlar, atılan manÅŸetler, yapılan mitingler ancak mahcubiyetle hatırlanıyor. Sabih KanadoÄŸlu, 367 kararını veren Anayasa Mahkemesi üyeleri yaptıkları bu vahim yanlışla tarihe geçtiler.
Maalesef bugünkü demokrasi sınavında da muhafazakar kesim iyi bir sınav vermiyor.
Üzerine titrememiz gereken, ülkede demokrasi adına elimizde kalmış son kalelerden sandığın ayağımızın altından çekilmesini sessizce köÅŸelerinden izleyenler, buna karşı çıkanları CHP’ye yaranmakla suçlayanlar, YSK’nın meÅŸru siyasetin sınırlarına müdahale eden kararlarını görmezlikten gelenler, bir seçim sonucuna tahammülsüzlükten ibaret olan çıplak gerçeÄŸi hukuki tartışmalara boÄŸanlar, mülteci düÅŸmanı CHP’li Bolu belediye baÅŸkanını baÅŸka bir hukuksuzluÄŸa mazeret yapanlar oldu.
“Sandıkta darbe” manÅŸetleri atanlar, seçimde hile propagandasının ucunu terör örgütlerine, uluslararası ÅŸebekelere baÄŸlayanlar hatta Ä°slamcı Recep PekerliÄŸe soyunup devletin bekası için belediye baÅŸkanları atansın diyenler bile çıktı.
Olan biteni eleÅŸtirenler ise en fazla Ä°mamoÄŸlu’nun böylece yıldızının parlatıldığını, bir daha seçim olsa CHP’nin farkla kazanacağını söyleyebildiler.
“Milli iradeye saygı” gibi muhafazakar siyasetin milli diskurlarını aÄŸza almanın bile muhalif olmaya yettiÄŸi günlerden geçiyoruz.
Neyse ki bu üzücü sessizlik dün bozuldu.
Hem de bugün yapılanların ne demek olduÄŸunu en iyi bilen bir isim tarafından.
12 yıl önce benzer hukuki zorlamalar, medya operasyonları ve tepelerinde askerin kılıcı sallanan Anayasa Mahkemesi kararıyla CumhurbaÅŸkanı seçilmesi engellenmeye çalışılmış 11. CumhurbaÅŸkanı Abdullah Gül konuÅŸtu “Vaktiyle bize yapılan yanlışları, biz güçlü olunca baÅŸkalarına yapmamalıyız” diyerek demokrasi ve ahlak dersi verdi.
Bundan 12 yıl önce kendisine yapılan haksızlığa kızarak ilk siyasi yazılarını yazmaya baÅŸlamış bir köÅŸe yazarı için bu, bazen sadece pozisyonların deÄŸiÅŸip, geri kalan her ÅŸeyin tekrar edip durduÄŸu, kimsenin tecrübelerden bir ders çıkarmadığı hissi veren Türkiye’deki siyasi kısır döngü içinde ezber bozan ve ümit veren bir ses oldu.
Ä°nÅŸallah YSK üyeleri, siyasetçiler, gazeteciler de bu sesi duyarlar ve tarihin Recep Pekerlerin, Sabih KanadoÄŸlularının, “Tehlike’nin Farkında mısınız” manÅŸetlerinin durduÄŸu tarafında kalmazlar.
Demokrasi sınavında en azından sınıfı geçerler...
Not: Bugün köÅŸemde mahkeme kararıyla bir tekzip yayınlanıyor. Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticilerinin yargılandığı iddianameye dayanan, bu davada yargılanan yazarların mahkemedeki ifadelerinden alıntılanmış, daha önce pek çok gazetede de çıkmış bir bilgi, adı geçen ÅŸirket tarafından mahkemeye taşındı ve itirazlarımızı dikkate almayan mahkeme de tekzip yayınlanmasına karar verdi. Takdir okuyucuların.
Cevap ve Düzeltme Metni
Karar Gazetesi’nin 23.02.2019 tarihli nüshasında Yıldıray OÄŸur tarafından kaleme alınan “2019 yılında bu delillerle hapse girilebiliyor” baÅŸlıklı haberde müvekkil ETS Ersoy Turistik Servisleri A.Åž hakkında Ankara Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’nca soruÅŸturma yürütüldüÄŸü iddia edilmiÅŸse de savcılığın ekli 28.02.2019 tarihli yazısı ile müvekkil hakkında böyle bir soruÅŸturmanın yürütülmediÄŸi açıkça ortaya konulmuÅŸ olduÄŸunan söz konusu yazının gerçeÄŸi yansıtmadığı kamuoyunun bilgisine saygıyla duyurulur.
ETS Ersoy Turistik Servisleri A.Åž Vekili
Av. Mehmet SEYMENOÄžLU
Henüz yorum yapılmamış.