Sosyal Medya

Fatma Barbarosoğlu: Kapitalistler duvak açmak için eşini dostunu Dubai’ye çağırırken…

Yeni Şafak Yazarı Fatma Barbarosoğlu, isim vermeden oğluna Dubai’de düğün yapacak olan Murat Ülker’i eleştirdi. Barbarosoğlu, kapitalist mantığın umarsızlığına vurgu yaptı.



Hayatı anlamak için günlük sohbetlerin neyin etrafında döndüÄŸüne odaklanmak her zaman zihin açıcıdır. Size son üç gündür, beÅŸ farklı arkadaÅŸla yaptığımız sohbetin muhtevasından bahsetmek istiyorum. BeÅŸ arkadaşım ile farklı sebeplerle bir araya geldik ya da telefon tellerinde buluÅŸtuk. Birincisi ile geçmiÅŸ olsun, ikincisi ile yeni bir iÅŸ bulabildin mi, üçüncüsü ile torun tebriki, dördüncüsü ile Allah rahmetini ziyade etsin başınız saÄŸ olsun diye taziye, beÅŸincisi ile hiç sesin soluÄŸun çıkmıyor hayatta mısın diye baÅŸlayan sohbetlerimiz oldu. BaÅŸlangıçlar farklı idi lakin sohbetin teması ve sonu hep aynı noktada nihayetlendi.
 
BeÅŸ arkadaşımla yaptığım sohbetlerin ortak teması hayatın pahalılığı üzerinden devam etti. Her birinin kültür seviyesi, öncelikler sıralaması, ekonomik gelir düzeyi farklı. Ama hepsinin ortak noktası fakir fukara ne yiyecek endiÅŸesinde kilitlendi, zenginlerin giderek artan israf ve bencilliÄŸi ile noktalandı. Dar gelirli aileler çocuklarının ruhunu beslemekte yetersiz kalıyordu, bedenini de besleyemeyecek bu gidiÅŸle endiÅŸesi ile nihayetlendirdik konuÅŸmalarımızı.
 
Eskiden zenginler toy düÄŸün kurarken mahallenin, köyün fakirlerini gözetirdi. Küresel düÄŸün trendi, zenginin kibrini fotoÄŸraflar üzerinden tescilleyip görünmez kılıyor. Hintli zenginler kırk gün kırk gece düÄŸün için Antalya’ya gelirken, Türkiye’nin zenginleri gah Maldivler’e gidiyor duvak açmak için, gah Dubai’ye.
 
Sermayenin küreselleÅŸmesi, zenginlerin aidiyet bilincini imha etti. Hiçbirisi doÄŸduÄŸu ülkenin topraklarına karşı kendini mesul hissetmiyor. EÄŸitime nasıl katkı sunarım, tarımı iyileÅŸtirmek için ne yapabilirim diye soranların, iÅŸsize iÅŸ, aÅŸsıza aÅŸ bulmak boynumun borcudur diyenlerin sayısı giderek azalıyor. Parası arttıkça gönlü kuruyor zenginlerin, yükseldikçe içinden çıktığı toplumun derdini unutan umursamazlık baÅŸ gösteriyor. Bu umarsızlık zengin ile kapitalisti ayıran fark elbette.
 
Kapitalistler duvak açmak için eÅŸini dostunu Dubai’ye çağırırken; fakir ve bekar yemeÄŸi olarak bilinen menemen artık davet yemeÄŸi hükmünde. Kırmızı biberin kilosu geçen hafta 20 TL’ye dayandı.
 
Bu gidiş gidiş değil. İnsanımız ekmek ve dikmekten giderek uzaklaşıyor.
 
Tarım konusundaki tehlikeyi görmeniz için sizi bir öykünün atmosferine davet ediyorum. Ä°sterseniz önce öyküyü okuyun sonra yazının ikinci bölümüne devam edin. Ä°sterseniz önce yazıyı bitirin sonra öyküde mola verin.
 
Öyküye buradan ulaÅŸabilirsiniz
 
-II-
 
Anadolu’da en verimli topraklar “antik kent kazıları” ile tarımdan arındırılıyor, yazlık siteler inÅŸa ediliyor; en verimli ovalar “çöp arıtma merkezi”, stadyum oluyor...
 
Bu gidiÅŸle daha düne kadar tarım yapılan yerlerde iki nesil sonra “canlı müze” performansı mı izleniyor olacak... diyordum ki Beyza Karakaya’nın “Sahne olarak köy/Performans olarak köylülük” yazısını hatırladım. Karakaya yazısında, Ankara AltındaÄŸ Belediyesi’nin 100 yıl öncesinin köy hayatını ÅŸehirli insanlara “tattırmak” için sergilediÄŸi Altınköy Açık Hava Köy Müzesi’ni anlatıyor/du.
 
Köylülerin önümüzdeki elli yıl içinde tamamen ortadan kalkacağını öngören toprağı bol olasıca J.Berger, yıllarca Fransa’nın bir köyünde köylü olarak, köylülerle birlikte yaÅŸadı; köylülerin hayatı idrak etme biçimlerine dair gözlemlerini öykülerinde ve denemelerinde okuyucusu ile paylaÅŸtı. Berger’in gözlemleri çok kıymetli. Ama köyü ve köylülüÄŸü bir hafta sonu etkinliÄŸi haline getirmek ÅŸehirli insanı toprak ile buluÅŸturmak anlamına gelmiyor. Köyün ve köylünün tüketilebilir bir meta olarak algılanmasını saÄŸlıyor, köylünün emeÄŸini bir bilet parası ve bir kaç saat ile sıfırlıyor.
 
Velhasıl sadece denizlerin, göllerin, nehirlerin deÄŸil mülkiyeti kimde olursa olsun “ova” ların, devlet güvencesinde, otantikliÄŸinin bozulmamasına dikkat ederek ova olarak korunmasının ÅŸart olduÄŸunu düÅŸünüyorum.
 
Aşık Veysel’e rahmet olsun, “sadık yârimiz kara toprak”tır, kıymetini bilelim. Toprağın kıymetini “rant kapısı” olarak deÄŸil; ekerek, dikerek, üreterek verimlilik bilinci ile bilelim.
 
Meraklısı için not: Öyküyü okuduktan sonra sizde uyanmış olan duyguları [email protected] adresine kısaca yazarsanız belki “burada”, “mini okuma atölyesi” gerçekleÅŸtirmiÅŸ oluruz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.