Özel / Analiz Haber
İslâm Demokrasiyi Onaylar mı? Onayladığı ve Karşı Çıktığı Yönler Nelerdir?
Bismillah… Rabbimize hamd eder, kulu ve elçisi Hz.Muhammed’e kalbî ihtiramlarımı ve bağlılığımı arz ederim.
Ä°slâm bir hayat düzeni olarak görül(e)mediÄŸi için Ä°slâm açısından Cumhuriyet/Demokrasi/Hukukun üstünlüÄŸü gibi konularda düÅŸünenlerimiz ve kalem oynatanlarımız çok az olduÄŸundan yayınlanmış makaleler ve kitaplar da pek azdır. NeÅŸredilenlerin büyük çoÄŸunluÄŸu da geleneksel kültürümüzü yansıtıcı olup akademik bir dile yazılmış denemelerdir ve sadra ÅŸifa verici olmaktan uzaktır.
Bendenizin de bu konuda yazılarım oldu.
Mustafa Tekin hocamız sitemizde “Ä°slam’da demokrasi yok diyenler bize ne vaat ediyor?” ve “Demokrasi haram da, istibdat helal mi?” baÅŸlıklı iki makale yayınladı. Can alıcı sorular da yöneltti.
Hocamızın da deÄŸindiÄŸi gibi bizde Ä°slâm adına demokrasi karşıtları olduÄŸu gibi taraftarları da vardır. Ama niçin karşıt ve taraftar olduklarını doyurucu bir ÅŸekilde açıklayabilen pek yoktur. Anlatılanlar eksiktir ve tatmin edici olmaktan uzaktır.
GeçtiÄŸimiz günlerde ülkemizde olan RaÅŸid GannuÅŸi demokrasi ile ilgili konuÅŸtu. Kendisi teori ve uygulama adamı olduÄŸu için sözleri önemsendi. Åžöyle diyordu:
“Ä°slam, akılları, ekonomiyi, insanların özgürlüklerini tutsak eden prangaları kırmak için geldi. Åžura ilkesiyle geldi. Yani yönetim halkındır. Yöneten halkın hizmetçisidir. Onu görevlendiren halktır. Ä°stediÄŸi vakit onu görevden alabilecek yetki de onundur. Biz Ä°slam ile demokrasi arasında bir çeliÅŸki olmadığını düÅŸünüyoruz. Demokrasi halkın yönetimidir. Ä°slam da ümmetin yönetimidir.Bu nedenle demokrasinin haram olduÄŸu yönünde ortaya atılan iddialar, Ä°slam’ı yanlış anlamaktır.”
www.timeturk.com/gannusi-den-ikby-yorumu-bolunmeden-degil-birlesmeden-yanayiz/haber-756687
GannuÅŸi’nin Ä°slâm açısından demokrasiye tam olarak nasıl baktığını bilmiyorum ama alıntıladığımız türden yaklaşımlar eksiktir. Ä°slâm-demokrasi iliÅŸkisini açıklayıcı olmaktan uzaktır.
Demokrasinin Tanımları
Demokrasinin pek çok tanımı yapılır. Ama biz entelektüel tartışmaları geçelim ve öze gelelim.
Ä°slâm-demokrasi iliÅŸkisini açıklayabilmek için Ä°slâm açısından demokrasiyi dört ana baÅŸlıkta incelememiz gerekmektedir:
I. Halkın yöneticilerini seçim yoluyla seçebilmesi,
II. Seçilecek insanların sahip olması gereken vasıfları,
III. Seçileceklerin halkı hangi temel esaslara ve yasalara göre yönetecekleri,
IV. Seçileceklerin ne sürede iktidarda kalacakları.
Bu dört konuya açıklık getirdiÄŸimizde niçin (taraftar) veya karşı olmamız gerektiÄŸini kavradığımız gibi ne olmamız gerektiÄŸini de idrak etmiÅŸ oluruz.
A. Halkın yöneticilerini seçim yoluyla seçebilmesi,
Demokrasi “Halkın yöneticilerini seçim yoluyla seçebilmesi“ ise Ä°slâm demokrasiyle örtüÅŸür. Çünkü Kur’ân ve Sünnet’in getirdiÄŸi Åžûra ilkesi seçimi gerekli kılar. (Al-i Ä°mran 159; Åžûra 38) YaÅŸadığımız iletiÅŸim ve ulaşım ÅŸartlarında Åžûra ilkesi ancak seçim ilkesi olarak algılanabilir. Bunda hiç ÅŸüphe yoktur. Ama demokrasi bundan ibaret deÄŸildir.
Tarihi dönemlerde toplumları Peygamberler ve onların seçtikleri kiÅŸiler yönetirdi.( Örnek olarak bak: Bakara 246) Ama Aziz Peygamberimiz Allah’ın son elçisi ve tebliÄŸ ettiÄŸi Kur’ân son ilahi yasalar bütünü olduÄŸu için Ä°slâm’da yöneticilerin seçimi ilkelere baÄŸlanmıştır.
Rabbimiz yönetim konusunda hiçbir kiÅŸiye, aileye, ırka ve kavme ayrıcalık tanımamıştır. Peygamberimiz de kendi ailesi dahil hiçbir ÅŸahıs veya topluluÄŸa imtiyaz vermemiÅŸ ve kendisinden sonrası için vasiyet te de bulunmamıştır. Çok özet olarak deÄŸinirsek yöneticilerin seçimi adalet ve ÅŸûra yöntemiyle îman, salih amel ve liyakat ölçülerine baÄŸlanmıştır.
Aldıkları vahiy ölçülerine göre yöneten Hz. Davud ve Hz. Süleyman Peygamber örnekleri gibi tarihte kalmış uygulamalar bizi baÄŸlayıcı deÄŸildir. Bu sebeple Ä°slâm krallık, padiÅŸahlık, sultanlık sistemlerine kapalıdır, diyebiliriz.
B. Seçilecek insanların sahip olması gereken vasıfları,
Demokratik ülkelerde ve ülkemizde seçilecekler için vasıflar belirlenmiÅŸtir. Kimlerin seçime katılamayacakları açıklanmıştır. Bu konu Kur’ân ve Sünnet’te daha ayrıntılı ve halk yararına olacak ÅŸekilde düzenlenmiÅŸtir.
Seçilmek üzere seçime katılacak kiÅŸiler genç-yaÅŸlı kadın veya erkek olabilir. Ama onların aÅŸağıda açıklanacak Tevbe sûresinin 71. âyetindeki dört vasıf/ÅŸart ile Nisa sûresinin 58. âyetindeki liyakat ÅŸartını taşımaları gerekir. Biz tövbe suresinin 71. ayetinin seçilme için gerekli ve yeterli ÅŸartları içerdiÄŸi kanaatindeyiz. Åžimdi bu ayetin anlamını sunarak içerdiÄŸi vasıfları görelim:
“Mümin erkekler ve kadınlar birbirlerinin Evliya’sıdır: Onlar birbirlerini temsil edebilir ve birbirleri adına tasarrufta bulunabilirler.
Onlar Ma’ruf olanı emredip gerçekleÅŸtirmeye çalışırlar, Müker’den de (güçleri ölçüsünde sözlü ve fiilî olarak)sakındırırlar.
Namazı birliktelik içinde kılar ve zekâtı verirler.
(Hayatı düzenleyici emirleri ve yasaklarında) Allah’a ve Resûlü’ne itâat ederler. Onlar Allah’ın kendilerini merhametiyle kuÅŸatacağı insanlardır. Hiç ÅŸüphesiz Allah karşı koyulamayacak güç sahibidir ve neylerse güzel eyleyendir.”
a. Mümin Olmak.
Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerîm’inin Tevbe sûresinin anlamı verilen 71. ayetinde mümin erkek ve kadınlarının birbirlerinin Evliyası olduÄŸunu açıklamaktadır. Tekili Veli olan Evliya velayetten gelir. Birçok benzeri ayetler yanısıra (Maide51,57) özellikle de bu âyette (Tevbe 71) müminlerin kendilerini hukuken temsil ve tasarruf edebilir olma hakkını yalnızca mümin olan erkekler ve kadınlara verebilecekleri açıklanmaktadır. Bir diÄŸer anlatımla mümin erkekler mümin kadınların, mümin kadınlar da mümin erkeklerin velîsi olabilir. Bu anlamda veliliÄŸi gerçekleÅŸtirmemenin yeryüzünde ağır zulümlere ve bozulmalara sebep olacağı da Kur’anî bildiriler arasındadır.(Enfal 73) Mümin olma ÅŸartı son derece önemlidir. Birbirlerini seçme ve seçilmede veli olacak müminlerin aÅŸağıda açıklanacak üç vasfa da sahip olması gerekir.
Batı demokrasilerinde de ülkenin vatandaşı olmak ve ağır cezayı gerektirir suç iÅŸlemiÅŸ olmamak gibi benzeri ÅŸartlar getirilmektedir.
b. Maruf’a çağırıcı ve Münker’den sakındırıcı olmak.
Ä°slâm dinin, olgun aklın ve ilmin gereÄŸi olan Marûf’a çağırıcı ve ve Marûf’un zıddı olan Münker’den sakındırıcı olabilecek konumda olmak. Bu ÅŸart ana hatları ile saÄŸlıklı olmayı, Ä°slâm’ı bilmeyi ve genel kültürle donanımlı olmayı gerektirmektedir; demokrasilerin en büyük zaafı olan deist ve eÅŸcinsel tipler gibi inançsız ve erdemsiz insanların seçilmesini engelleyici nitelikte oluÅŸudur.
c. Namaz kılar ve ÅŸartları gerçekleÅŸtiÄŸinde zekât vericiolmak.
Namazla Hak ve ÅŸartları gerçekleÅŸtiÄŸinde Zekâtla halk ile baÄŸlantılı olmayan
topluma yönetici olamaz.
d. Allah’ın emirleri ve yasaklarını itaati benimsemek.
Bunun anlamı da Ä°slâmî emirleri ve yasakları uygulayıcı olmaktır. Daha açık bir anlatımla bu vasıf doÄŸru ve adil olmak gibi ilahi emirleri uygulayıcı ve faiz ve zina ve gibi haramlardan kaçıcı olmayı gerektirir. Emirleri ve yasakları alenen çiÄŸneyen fasıklar yönetime talip olamazlar. Allah’ın baÅŸarı vadi yalnızca Ä°manlı ve salih amellileredir. (Nûr 55)
e. Yönetime liyakatli olmak.
Yukarıda açıklanan dört ÅŸart liyakati içeriyorsa da Nisa 58 de“”Åžüphesiz Allah size emanetleri ehil /liyakatli olanlarınıza vermenizi emreder.Ä°nsanlar arasında hükmettiÄŸinizde adaletle hüküm vermenizi de emreder…” buyrularak liyakate özel vurgu yapıldığı için biz de zikretme gereÄŸini duyduk.
Bu beÅŸ özeliÄŸe sahip olanların talep etmeleri halinde adalet gösterilmeli yani adayların ÅŸartları doÄŸru olarak belirlenmeli ve eÅŸit koÅŸullar içinde seçime katılabilmeleri saÄŸlanmalıdır. Nisa 58’de ki toplumsal görevler olan emanetlerin liyakatlilere verilmesi akabinde gelen “insanlar arasında hükmettiÄŸinizde adaletli olmamızın” anlamı budur.
C. Seçileceklerin halkı hangi temel esaslara ve yasalara göre yönetecekleri,
Ä°slâm ile demokrasi arasında ki en önemli fark budur. Batı demokrasilerinde seçilenler halkın daha çok da paralı organize güçlerin talepleri doÄŸrultusunda oluÅŸturacakları yasalara göre yönetirler. Bu yasalar genelde halkın aleyhine ve ÅŸimdilerde olduÄŸu gibi hükümetleri de yönlendiren uluslararası güç odakları lehine olmaktadır.
Ä°slâm’da ise yönetici temel esaslar ve yasaların vazıı Allah’tır ve Onun Elçisidir. Bu sebeple Ä°slâmî düzen halkın sömürülmesini engelleyici, hukuki ve sosyal adaleti saÄŸlayıcı ve halkın maddî ve mânevî saÄŸlığını koruyucudur. ÖrneÄŸin eÄŸitim maddeci temeller üzerinde kurulamayacağı gibi ferdi mülkiyet kaldırılamaz ve faiz meÅŸrulaÅŸtırılamaz. EÅŸcinselliÄŸe özgürlük verilemez, iÅŸgal ve sömürü amaçlı savaÅŸ açılamaz ve ittifaklar oluÅŸturulamaz. AÅŸağıda küçük bir örneÄŸini sunacağımız Ku’ân ve Sünnet’e dayalı yapıya hiçbir ÅŸekilde dokunulamaz.
(Konunun Kur’âni temelleri için Bak. Nisa 59, 65; Nûr 51; Ahzab 36)
Ä°slâmî temel yasaların özeti
“Allah’ın egemenliÄŸi tüm ferdi ve toplumsal egemenliklerin üstündedir. Renk ve dil farklılıkları içinde insanlar, insan olarak hür ve eÅŸit yaratılmışlardır.
Üstünlük inançta ve erdemli yaÅŸantıdadır. Allah’a açık isyan ve insanî haklara tecavüz eylemleri dışında hürriyetler sınırlandırılamaz. Can-mal dokunulmazlığı vicdan ve din hürriyeti, öÄŸretim, örgütlenme, seçme ve seçilme hakları gibi temel haklar ve özgürlükler, Allah’ın verdiÄŸi çiÄŸnenemez deÄŸerlerdir. Adâlet, liyakatlileri görevlendirme, ÅŸura (danışma, seçim), sözlü, yazılı ve fiili eylemlerle faydalılara yönlendirip, zararlılardan sakındırma, toplumsal hayatın temel yasalarıdır. Barış, ilkedir. Ä°nsanlara zulüm ve canlılara iÅŸkence yasaktır. Yasalar herkesi baÄŸlar. Cezalar ÅŸahsidir. Yargı kararıyla suça bire bir ceza yöntemi olan kısâs, kutsal ilkedir. Toplumsal hayatın temeli ve nesillenmenin yöntemi, nikah akdine dayalı aile düzenidir. Özgün ölçüleri ile Miras haktır.
Ä°nsan öldürme, zina, zina iftirası, hırsızlık ve meÅŸru yönetime silahlı baÅŸkaldırı, cezâi müeyyideli yasaklardır. Bu ilâhî haramlar yanısıra inançlara baskı, içki, kumar, faiz, rüÅŸvet, zulüm ve iftira gibi haramlar-yasaklar da meÅŸrulaÅŸtırılamaz eylemlerdir.
Hayatın amacı, bu temel yasalar ve özel ibadetler çizgisinde kulluk bilinci içinde yaÅŸayarak, ebedî hayatın mutluluÄŸuna ermektir.” (Ali Rıza Demircan Cuma Mesajları, Beyan 2008, sh.76)
Ä°nsanların yaratılıştan eÄŸilimli olduÄŸu, ilâhî ÅŸerîatlerden öÄŸrendiÄŸi ve de tecrübelerle doÄŸruladığı bu temel yasaların büyük bir bölümü, bilindiÄŸi gibi seküler sistemlerin de yasalaÅŸtırdığı deÄŸerlerdir.
Hiç ÅŸüphemiz Kur’ân ve Sünnet’in çerçevelediÄŸi alanın dışındaki yönetim alanları yetkili kurullar tarafından oluÅŸturulacak yasalar ve yönetmeliklere göre düzenlenebilir.
Ortada bu temel fark varken Ä°slâm demokrasiyi onaylar demek azim hatadır. Bu bölümü teberrüken mevzuumuzla ilgili bir âyetle bitirelim:
“ Ey Ä°man edenler! Allah’ın yasalarına yürekten itaat edin. Allah’ın Elçisi Muhammed’e ve sizin gibi Ä°slâmî çizgi üzerinde olan yöneticilere de itaat edin. Yöneticilerle ayrılığa düÅŸtüÄŸünüzde ihtilaf konusunu Allah’ın ve Elçisi’nin koyduÄŸu ölçülere göre çözümleyin Allah’a ve ahiret Günü’ne iman ediyorsanız yapmanız gereken budur. Çünkü bu tür bir yöntem daha hayırlı ve sonuçları bakımından daha güzeldir.”(Nisa 59)
D. Seçileceklerin ne sürede iktidarda kalacakları.
Seçilecek yöneticilerin hayat boyu yönetimde kalacakları ÅŸeklinde bir kural yoktur. Tarihi dönemlerde yönetimler, güce dayalı olarak zulmen ele geçirilmekte ve babadan oÄŸula intikal yöntemiyle sürdürülmekteydi. Bu sebeple zalimleÅŸen yönetimlere karşı baÅŸkaldırılıp kaldırılmayacağı hususu tartışma konusu olmuÅŸtu. Müslümanlar baÄŸlayacak tek husus akitlere baÄŸlılık yani önceden belirlenecek ÅŸartlara; sözleÅŸmelere ve yasalara baÄŸlılıktır. Seçilecek kiÅŸiler belirlenecek sürede yönetirler. Süre sonunda seçimlere gidilir.
Sonuç
Yukarıda açıklanan dört kural ışığında bakıldığında Günümüzde Ä°slâm adına çıkmış/çıkarılmış Ä°ÅŸid ve Taliban türü yönetimlerin yaptıklarının, krallık sultanlık ve emirliklerin sergilediÄŸi zulüm ve istibdadın, hatta diyanet, cemaat ve tarikatler türü yapılanmaların Ä°slâmî meÅŸruiyeti yoktur.
Ä°slâm dahil halkın taleplerine açık (ki böyle bir demokrasi de yoktur) batı demokrasileri her hal-ü kârda tek adam ve zümre yönetimlerine tercih edilir.
Ä°deal çizgiye gelinceye kadar verimli bir merhale olacağından batı tipi demokrasiler Ä°slam dünyasında görülen krallıklara, emirliklere ve meÅŸruiyetleri kendilerinden menkul silahlı güçlere müreccahtır. Bu bilindiÄŸi için batı, Cezayir’de Filistin’de, Mısır’da ve Türkiye’de seçim sonuçlarını içine sindirememiÅŸtir. Darbeler tezgahlamıştır.
Not. Bu konuda birçok makalemiz olduÄŸu için ayrıntılara inmedik. Makalemizde itiraz edilebilecek noktala olabilir. Saygılı bir dille yapılabilecek ilmî eleÅŸtireler makbulümüzdür ve bekliyoruz.
Henüz yorum yapılmamış.